Etiket: av. selce maraş büken

Kripto para yatırımlarında SAFE nedir, SAFE nasıl hazırlanır, kripto para SAFE dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hukuki danışmanlık

Kripto Para Yatırımlarında SAFE Nedir?

SAFE (Simple Agreement for Future Equity) ve SAFT (Simple Agreement for Future Tokens) sözleşmeleri kripto para yatırımlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Daha önceki makalemizde SAFT sözleşmeleri ile ilgili bilgi vermiştik, ilgili makaleye buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazımızda ise kripto para yatırımlarında SAFE sözleşmesi hakkında kısa bir bilgi vereceğiz.

Kripto para yatırımları, teknolojik yenilikler ve büyük potansiyel getirilerle doludur. Ancak, bu faydalar sektördeki yatırımlar yüksek riskler ve belirsizliklerle de birlikte gelir. Bu nedenle, kripto para yatırımlarında güvence ve hızlılık sağlayabilecek yeni finansman modelleri arayışı devam etmektedir. Bu bağlamda, SAFE (Simple Agreement for Future Equity) anlaşmaları, yatırımcılar ve girişimciler için önemli bir çözüm sunar.

SAFE (Simple Agreement for Future Equity) Nedir?

SAFE, Y Combinator tarafından 2013 yılında geliştirilmiş bir finansman modelidir. Bu anlaşma türü temel olarak; yatırımcının bir girişime, özellikle kripto para tabanlı girişimlere, belirli bir miktar para yatırmasını ve karşılığında, gelecekteki bir finansman turunda hisse senetlerini belirli bir indirimle veya bir değerleme tavanı altında satın alma hakkını elde etmesini sağlamaktadır.  Kripto para sektörü, genellikle hızlı büyüme ve büyük ölçekte değişikliklerle karakterize edilir. Bu, kripto para projelerine yatırım yapmayı oldukça cazip hale getirirken, aynı zamanda yatırımcılar için önemli riskler oluşturur. Kripto para SAFE anlaşmaları, yatırımcılara gelecekteki hisse senetleri için önceden belirlenmiş şartlarla daha fazla güvence sağlar ve bu da belirsizlikleri bir dereceye kadar azaltır.

SAFE Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Bununla birlikte SAFE anlaşmaları, yatırımcıların yatırımını hisse senedine dönüştürme hakkını belirler, ancak hisse senetlerinin satın alınmasını garantilemez. Bu dönüştürme genellikle bir tetikleyici olay, örneğin bir sonraki finansman turu veya girişimin satışı gibi bir durumda gerçekleşir. Bir yatırımcının göz önünde bulundurması gereken önemli bir nokta, SAFE anlaşmalarının bir borç anlaşması olmadığıdır. Yani, girişim başarısız olursa, yatırımcılar yatırım miktarlarını geri talep edemezler. Bu nedenle, SAFE anlaşmaları yüksek riskli yatırımlar olarak kabul edilir ve kripto para projelerine yatırım yaparken dikkatlice değerlendirilmelidir.

Ayrıca, her ne kadar SAFE anlaşmaları basitleştirilmiş bir anlaşma formu olarak tasarlanmış olsa da, bu anlaşmaların hukuki ve mali etkileri karmaşıktır. Yatırımcılar ve girişimciler, bir SAFE anlaşmasının nasıl yapılandırılacağını ve nasıl işleyeceğini tam olarak anlamadan önce hukuki ve finansal danışmanlık almalıdırlar. Bu nedenle, SAFE yoluyla yatırım yapmayı düşünen bireylerin ve kuruluşların, hukuki danışmanlık alarak bu anlaşmanın detaylarını tam olarak anlamaları ve değerlendirmeleri son derece önemlidir.

Tüm bunların yanı sıra  SAFE anlaşmaları, kripto para projelerinde özellikle önemlidir çünkü bu projeler genellikle hızlı büyüme ve volatilite ile karakterizedir. SAFE anlaşmaları, girişimcilere belirsizliklerle başa çıkmalarına yardımcı olur ve projelerini başarıya ulaştırma şanslarını artırır.

SAFE Nasıl Hazırlanır?

SAFE anlaşmalarının hukuki statüsü ve düzenlemeleri, ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Bu anlaşmalar, genellikle özel sermaye anlaşmaları kapsamında düzenlenir ve birçok ülkede bu tür anlaşmaların hukuki çerçevesi vardır. Ancak, kripto para projelerinde kullanıldığında, bu anlaşmaların düzenlemeleri ve uygulamaları daha karmaşık hale gelebilir. Yatırımcılar ve girişimciler, kripto para SAFE anlaşmalarının kendi yerel hukuklarına ve düzenlemelerine uygunluğunu dikkatlice değerlendirmelidir.

Takdir edileceği üzere hazır olarak bulunan veya başka bir yerden temin edilen bir SAFE bu gereklilikleri karşılayamayacaktır. SAFE’in hem güncel hukuki düzenlemelere uygun biçimde kaleme alınması hem de ilgili projenin özelliklerine, bulunduğu ülkeye ve yatırımcısının özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi için 0507 057 53 35 nolu telefon numaramızdan bize ulaşabilirsiniz. Söz konusu telefon hattının hukuki danışma hattı olmadığını, randevu taleplerinize ilişkin olduğunu hatırlatırız. Bunun dışında il dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kripto para yatırımlarında SAFT nedir, SAFT nasıl hazırlanır, kripto para SAFT dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hukuki danışmanlık

Kripto Para Yatırımlarında SAFT Nedir?

Bu makalemizde kripto para yatırımlarında SAFT hakkında kısa bir bilgi vereceğiz. SAFT (Simple Agreement for Future Tokens)  sözleşmesi kripto para yatırımlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Kripto para dünyası, sürekli gelişen teknolojiler ve büyük potansiyel getirilerle doludur. Ancak, bu alandaki yatırımlar yüksek riskler ve belirsizliklerle de birlikte gelir. Bu nedenle, kripto para projelerine yatırım yaparken güvence ve hızlılık sağlayabilecek yeni finansman modelleri ihtiyaç duyulmaktadır. İşte burada SAFT gibi anlaşma türleri devreye girer.

SAFT (Simple Agreement for Future Tokens) Nedir?

SAFT, bir öncül yatırım sözleşmesi biçiminde işleyen bir sözleşme türüdür. Yatırımcılar, projeyi desteklemek için belirli bir miktarda para sağlarlar. Karşılığında ise geliştiriciler yatırımcılara gelecekte dağıtılacak tokenlerden belirli bir miktarı garanti ederler. Ancak, bu tokenlerin dağıtılması yalnızca projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasına ve tokenlerin halka arzına bağlıdır.

SAFT‘ın hukuki yapısı, Amerikan Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) düzenlemelerine uyumluluk sağlar. Bu, SAFT’ı özellikle ABD merkezli yatırımcılar ve geliştiriciler için çekici kılar. Ancak, bu uyumluluk SAFT’ın global düzeyde kabul görmesini de sağlamıştır. SAFT, ayrıca “accredited investors” olarak adlandırılan belirli niteliklere sahip yatırımcılara yöneliktir. Bu yatırımcılar genellikle belirli bir net değere veya yıllık gelire sahip bireyler veya kuruluşlar olup, riski daha iyi değerlendirebilme ve taşıyabilme kapasitelerine sahip olmaları beklenir.

SAFT, bir ICO (Initial Coin Offering – İlk Coin Teklifi) ile karıştırılmamalıdır. ICO, tokenlerin genel halka satışını ifade ederken, SAFT belirli yatırımcılara yönelik bir ön satış sürecidir. SAFT ayrıca, tokenlerin bir menkul kıymet olarak kabul edilmesi riskini de azaltır, çünkü SAFT çerçevesinde tokenlerin dağıtımı projenin başarıyla tamamlanmasına ve fonksiyonel bir ağa sahip olmasına bağlıdır.

SAFT Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Sonuç olarak, SAFT, kripto para alanında projeleri finanse etmek için önemli bir araçtır. Ancak, bu sözleşmenin özgül riskleri ve karmaşıklıkları vardır. Bu nedenle, SAFT yoluyla yatırım yapmayı düşünen bireylerin ve kuruluşların, hukuki danışmanlık alarak bu anlaşmanın detaylarını tam olarak anlamaları ve değerlendirmeleri son derece önemlidir.

Özellikle, yatırımcıların projenin başarısına doğrudan bağlı olduğunu anlamaları gerekmektedir. Eğer proje başarısız olursa veya belirtilen hedefleri karşılamazsa, yatırımcılar token almayabilirler. Ayrıca, tokenlerin değeri, piyasa koşulları ve talep gibi dış faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde dalgalanabilir.

Ayrıca, SAFT’ın hukuki statüsü ve regülasyonları, ülkeden ülkeye değişebilir. Bu nedenle, yatırımcıların ve geliştiricilerin, kendi yerel hukuklarına ve düzenlemelerine göre SAFT’ın uygunluğunu dikkatlice değerlendirmeleri gerekmektedir. SAFT, kripto para dünyasında bir devrim yaratmıştır, ancak bu devrimin parçası olmak dikkatli bir değerlendirme ve uygun hukuki danışmanlık gerektirir. Yatırımcılar ve geliştiriciler, SAFT’ın sunduğu fırsatları ve riskleri tam olarak anladıklarından emin olmalıdırlar. Ancak bu şekilde hazırlanan bir SAFT, kripto para dünyasının geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip olan bir araç olabilir.

SAFT Nasıl Hazırlanır?

Bu açılardan değerlendirildiğinde SAFT sözleşmelerinin hukuki statüsü ülkeden ülkeye değişebildiğinden, ülkelerdeki regülasyonları takip eden ve bilen, kripto para alanında teknik ve detaylı bilgisi olan profesyoneller tarafından hazırlanması projenin ve yatırımcıların güvenliği ve geleceği için önem arz etmektedir. Takdir edileceği üzere hazır olarak bulunan veya başka bir yerden temin edilen bir SAFT bu gereklilikleri karşılayamayacaktır. SAFT’ın hem güncel hukuki düzenlemelere uygun biçimde kaleme alınması hem de ilgili projenin özelliklerine, bulunduğu ülkeye ve yatırımcısının özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi için 0507 057 53 35 nolu telefon numaramızdan bize ulaşabilirsiniz. Söz konusu telefon hattının hukuki danışma hattı olmadığını, randevu taleplerinize ilişkin olduğunu hatırlatırız. Bunun dışında il dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Emsal Karar Doğrultusunda Mobbingin İspatı

Bu makalemizde emsal karar doğrultusunda mobbingin ispatı konusunu ele alacağız. Daha önce mobbing nasıl ispatlanır başlıklı makalemizde mobbing olgusunun genel ispat yöntemlerine değinmiştik. İlgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Yargıtay’ın ve Hukuk Genel Kurulu’nun süreklilik arz eden kararlarında da belirtildiği üzere, psikolojik baskı genellikle amirin mobbing uygulaması şeklinde tezahür etmekte, mobbing tacizi uygulayan ile tacize maruz kalan arasında gerçekleşen bir olgu olarak kalmaktadır. Dolayısıyla mobbingin ispatı konusunda işçiler zorluk yaşamaktadırlar. Bu doğrultuda emsal karar doğrultusunda mobbingin ispatı ile ilgili ayrı bir yayın yapmanın faydalı olabileceği kanaatindeyiz. Zira emsal kararlarda mobbingin ispatında yaklaşık ispat yönteminin daha uygun olacağı belirtilmektedir. Bu kapsamda olayların tipik akışı, tecrübe kuralları göz önüne alınarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. Özetle  mobbinge uğradığını iddia eden mağdur, bu iddiasını ispatlamakla yükümlü ise de burada aranacak mobbingin ispatı kesin olmayıp, yaklaşık ispat yeterlidir.

Yine işçinin gördüğü psikolojik baskı ve mobbing kendisinde çeşitli psikolojik rahatsızlıklar yaratmış olabilir. Bu hususta halk arasında psikiyatriden mobbing raporu olarak da bilinen  tedavi evrakları ve doktor raporları da mobbingin ispatı noktasında önemlidir. Nitekim makalemizin devamında yer verdiğimiz emsal kararda da bu hususa dikkat çekilmiştir. Kararda, “…davacının geçirdiği psikolojik problemlerin ve ruhsal rahatsızlıklarının iş yerinde maruz kaldığını iddia ettiği mobbing uygulamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda Ruh Sağlığı ve Hastalıkları konusunda uzman kişilerden oluşan heyetten rapor alınarak davacının iş akdinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması” gerektiği vurgulanmıştır.

Emsal Karar Doğrultusunda Mobbingin İspatı

Kararda müvekkilimize ilişkin özel bilgiler yer alması nedeniyle kararın bir kısmı yayınlanmamış-sansürlenmiş olup, emsal karar doğrultusunda mobbingin ispatı konusunda ayrıntılı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

emsal karar mobbingin ispatı

emsal karar mobbingin ispatı 2
emsal karar mobbingin ispatı 3
emsal karar mobbingin ispatı 4

Son olarak vurgulamak gerekir ki; meydana gelen davranışın Yargıtay ve Danıştay içtihatları nezdinde mobbing kapsamına girip girmediğinin tespitinin yanında mobbing davasında mobbingin ispatı alanında uzman avukatlar mobbing davası avukatı nezdinde yapılması ve açılması muhtemel davanın bir iş avukatı ile takibi önem arz etmektedir.

İşçilere uygulanan mobbinge karşı başvurulabilecek kanun yollarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Kamu görevlilerine uygulanan mobbinge karşı (kamuda mobbing) başvurulabilecek kanun yollarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz. Kamuda mobbing ve görevi kötüye kullanma suçunun incelendiği makalemizi buradan okuyabilirsiniz.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Danıştay 8. Dairesi, ÖSYM'nin yaptığı YDS sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali, araştırma görevlisi, adana idare hukuku avukatı, idari avukat

Sınav Sonucunun Geçersiz Sayılması İşlemin İptali

Danıştay 8. Dairesi 2021/5181 Esas, 2021/3776 Karar sayılı kararında görülen davada davacının ÖSYM’nin yaptığı YDS sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali yönünde karar vermiştir. Kararda,  davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine veya herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair bir delil bulunmadığına ilişkin olup bu gerekçenin de davaya konu işlemin mevzuat ile uyumlu olmadığı görülmekle birlikte karar sonucu itibariyle yerinde olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali kararı onanmıştır. Kararın tam metni aşağıdaki gibidir.

Sınav Sonucunun Geçersiz Sayılması İşlemin İptali

DANIŞTAY
8. DAİRE
Esas Numarası: 2021/5181
Karar Numarası: 2021/3776
Karar Tarihi: 14.09.2021

ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ OLARAK GÖREV YAPAN DAVACININ SINAV SONUCUNUN GEÇERSİZ SAYILMASI İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİNDE DAVACININ ALDIĞI PUANIN OLAĞANDIŞI OLDUĞUNUN BELİRLENDİĞİNDEN BAHİSLE SINAV SONUCUNUN GEÇERSİZ SAYILMASI YÖNÜNDE TESİS OLUNAN İŞLEMDE HUKUKA UYARLIK BULUNMADIĞI

Özeti: Davada araştırma görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle ÖSYM Yönetim Kurulu kararıyla eşdeğer sınava çağırılması üzerine, eşdeğer sınav kapsamında katılmış olduğu e YDS 2018 sonucuna göre yapılan değerlendirme sonucu 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali istenilmiştir. Davacının eşdeğer sınav kapsamında katıldığı e YDS formatının sınav sonucuna etki edebileceği yönünde bir gerekçeye yer vermiş ise de sınavların adaylara aynı veya farklı sorularla aynı anda veya farklı zamanlarda, basılı veya elektronik ortamda uygulanabileceği hususunda davalı idareye takdir yetkisi tanımakta olup söz konusu gerekçenin yasal düzenleme gereği idari işlemin iptaline dayanak olamayacağı açıktır. İptal kararına konu diğer bir gerekçe ise, davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine veya herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair bir delil bulunmadığına ilişkin olup bu gerekçenin de davaya konu işlemin mevzuat ile uyumlu olmadığı görülmekle birlikte karar sonucu itibariyle yerindedir.

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: … Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle … tarihli ve … sayılı ÖSYM Yönetim Kurulu kararıyla eşdeğer sınava çağırılması üzerine, eşdeğer sınav kapsamında katılmış olduğu e-YDS 2018/06 sınav sonucuna göre yapılan değerlendirme sonucu 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararında; davacının geçersiz olduğu kararlaştırılan sınava katılım tarihi (2013 yılı) ile bu sınava eşdeğer olduğundan bahisle katılımının sağlandığı sınavın tarihi (2018 yılı) arasında yaklaşık beş yıl gibi uzun bir süre bulunduğu; özellikle yabancı dil bilgisi hakimiyetine ve kelime haznesi genişliğine bağlı olarak başarı durumunun belirlendiği yabancı dil sınavlarında beş yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra bir önceki sınavda alınan puandan farklı bir sonuç alınmasının doğrudan ilk alınan puanın geçersiz olduğu sonucunu doğurmayacağı, kaldı ki; davacıya eşdeğer sınava katılım için üç ay gibi kısa bir süre tanındığı ve bilgilerini tazelemesine fırsat verilmediği, ayrıca geçersiz sayılan sınavın fiziksel bir ortamda ve kağıda basılı şekilde gerçekleştirilmesine karşın buna eşdeğer bulunduğu kabul edilen sınavın elektronik ortamda yapılmış olmasının da sınav sonucuna etki edebileceğinin kabulü gerektiği, diğer yandan dava dilekçesine ekli belgelerden davacının eşdeğer sınav sonrasında kendi isteğiyle; 04/10/2018 tarihinde katılım sağladığı 2018 YDS Sonbahar sınavından 53.75, 12/12/2018 tarihinde katılım sağladığı 2018 YDS/3.Dönem sınavından 58.75, 11/12/2019 tarihinde katılım sağladığı 2019-YDS/3.Dönem sınavından ise 63.75 puan aldığı ve son olarak da davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine ya da herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve net bir bilgi ve belge de bulunmadığı hususları bir bütün olarak beraberce değerlendirildiğinde, davacının 2013 YDS Sonbahar sınav sonucundan aldığı puanın olağandışı olduğunun belirlendiğinden bahisle sınav sonucunun geçersiz sayılması yönünde tesis olunan davaya konu Yönetim Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı; esasa ilişkin olarak ise, Eşdeğer Sınav Sonuçlarını Değerlendirme Komisyonunca hazırlanan raporda, adayın şüpheli bulunan sınavı ile eşdeğer sınavdan alınan puan arasındaki farkın bu sınavlara ait ölçmenin standart hataları toplamından daha yüksek olduğu görüldüğünden, 2013 YDS Sonbahar sınavından alınan puanın olağandışı olduğu yönünde görüş bildirildiği, bu rapor üzerine dava konusu işlem tesis edilerek adayın 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılmasına karar verildiği, davacının eşdeğer sınav sonrası katılım sağladığı diğer sınav sonuçlarının dava konusu işlemin iptaline dayanak alınamayacağı ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların herhangi bir maddi delile dayanmayan bilimsellikten uzak iddialar olduğu, eşdeğer sınav kapsamında girdiği e-YDS sınav formatının biçimsel olarak farklı olduğu, bu sınavdan sonra fiziksel ortamda girdiği YDS ve YÖKDİL sınavlarından başarılı sonuçlar elde ettiği, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, davalı idarenin davanın süresinde açılmadığı yolundaki süre itirazı yerinde görülmeyerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/B maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ SÜREÇ :

ÖSYM’ye gönderilen bir ihbar mektubunda, dilekçede adı geçen kişilerin 2004-2014 yılları arasında yapılan ALES ve yabancı dil sınavlarında FETÖ/PDY terör örgütüne mensup oldukları için yüksek puan alarak yüksek lisans ve doktora yapmaya hak kazandırıldıkları iddiası üzerine iddiaların araştırılması için dilekçenin İhbar Değerlendirme Komisyonu’na gönderildiği, Komisyon tarafından … tarihinde tanzim edilen … tutanak numaralı raporda, davacının 5 kez katıldığı ALES sonuçları üzerinden yapılan incelemede şüphe uyandırıcı herhangi bir bulguya rastlanılmadığı; 4 kez katıldığı yabancı dil sınavlarında ise 16-68 aralığında puan aldığı, en yüksek iki sınavı arasındaki puan farkının 37.5 olup katılım sağladığı 4 sınavın 1’inde sınavın genel ortalamasını geçtiği, 32,5 puan ortalamasına sahip bir adayın sadece bir dönemde (yaklaşık 6 ay) puanını 31,25’ten (2013-YDS İlkbahar) 68,75’e (2013-YDS Sonbahar) çıkarmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı yönündeki görüşün bildirilmesi üzerine ÖSYM Yönetim Kurulu’nun 12/03/2018 tarihli ve 2018/11.05 sayılı kararı ile davacının eşdeğer sınava çağrıldığı, adayın katılım sağladığı eşdeğer sınav hükmünde olan 09/06/2018 tarihinde yapılan e-YDS 2018/06 sınavından 37,5 puan aldığı, bunun üzerine Eşdeğer Sınav Sonuçlarını Değerlendirme Komisyonu’nca hazırlanan raporda, şüpheli bulunan sınav ile eşdeğer sınavdan alınan puanlar arasındaki farkın bu sınavlara ait ölçmenin standart hataları toplamından daha yüksek olduğu yönünde yapılan tespit ile 2013 YDS Sonbahar sınavından alınan puanın olağandışı olduğu yönünde görüş bildirildiği, bu rapor üzerine dava konusu işlem tesis edilerek adayın 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılmasına karar verildiği, söz konusu işlemin ÖSYM Sınav Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın … tarihli ve … sayılı yazısı ile davacıya bildirilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

İlgili Mevzuat:

6114 sayılı Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Sınav güvenliği” başlıklı 9. maddesinin 09.12.2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanun’un 71. maddesi ile eklenen 8. fıkrasında, “Sınavlardan sonra incelenen sınav belgelerinde, elektronik kayıtlarda veya yapılan analizlerde olağandışı bulgulara rastlanması halinde adaylar, maliyeti Başkanlık tarafından karşılanmak üzere Yönetim Kurulu kararı ile eşdeğer sınava çağrılabilir. Adayın sınavının geçerli sayılıp sayılmayacağına eşdeğer sınav sonuçlarına bakılarak Yönetim Kurulu tarafından karar verilir. Çağrıya rağmen eşdeğer sınava katılmayan adayın sınavı geçersiz sayılır.” hükmüne yer verilmiş; Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Başkan, Başkan yardımcıları ve Yönetim Kurulu” başlıklı 348. maddesinin 6. fıkrasının (d) bendinde ise, “Gerekli hâllerde sınavların kısmen veya tamamen iptaline, ertelenmesine, adayların eşdeğer sınavlara alınmasına veya aday işlemlerinin geçersiz sayılmasına ve sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılmasına karar vermek”, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Yönetim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu işleme dayanak 6114 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 8. fıkrası, davalı idarenin sınav güvenliğini sağlamak, gizlilik, tarafsızlık, bilimsellik ilkeleri çerçevesinde adaylara fırsat eşitliği sağlama ve haksız kazancın önüne geçmek amacıyla gerek adli soruşturmalar ve gerekse kurum içinde yapılan analizlerde sınav sonucu kuşkulu bulunan adayların eşdeğer sınava tabi tutulması amacıyla öngörülmüş olup esasen davalı idarece ülke çapında uygulanan sınav iş ve işlemlerinde kamu yararının ve kamu düzeninin etkin bir biçimde sağlanması amacıyla getirilmiş bir düzenleme niteliğine sahiptir.

Bu kapsamda, anılan düzenlemeyle sınavlardan sonra incelenen sınav belgelerinde, elektronik kayıtlarda veya yapılan analizlerde olağandışı bulgulara rastlanması hâlinde adayların Yönetim Kurulu kararıyla eşdeğer sınava çağrılabilecekleri hususunda davalı idareye takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmakta olup; adayın eşdeğer sınava çağrılabilmesi için sınav sonuçlarında olağandışı bulgulara rastlanılmış olmasının yeterli olduğu, bunun dışında adayın kopya çektiğine yahut kendisi yerine bir başka adayın sınava girdiğine yönelik herhangi bir tespitte bulunulmasının gerekli olmadığı görülmektedir. Zira düzenlemeyle sınavlarda olağandışı bulgulara rastlanılması durumunda bu olağandışı bulguların bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır. Davalı idareye tanınan bu takdir yetkisinin yasanın yukarıda belirtilen getiriliş amacına ve kamu yararına uygun olarak kullanılması, yetkinin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının denetiminde ise yargı mercilerince idari işlemin dayandırıldığı maddi ve hukuki olayların işlemin tesis edilmesini gerektirecek düzeyde olup olmadığının araştırılması gerektiği açıktır.

Olayda, dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra davacının katılım sağladığı sınavlardan sırasıyla 09/09/2018 tarihinde yapılan 2018-YDS Sonbahar Dönemi sınavından 53,75; 02/12/2018 tarihinde yapılan 2018-YDS 3. Dönem sınavından 58,75; 01/12/2019 tarihinde yapılan 2019-YDS 3. Dönem sınavından 63,75 puan aldığı anlaşılmaktadır.

6114 sayılı Kanunun 9/8. maddesi ile getirilen düzenlemede nihai amaç, tespit edilen olağandışı bulguların bertaraf edilmesi olduğuna göre davacının eşdeğer sınav hükmünde katılmış olduğu e-YDS 2018/06 sınavından kısa bir zaman sonra katılım sağladığı diğer sınavların da olağandışılık tespitinin denetiminde dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim davacının eşdeğer sınava çağrılması konusunda davalı idare, şüpheli bulunan sınav sonucu ile 2012 ila 2013 yılları arasında katıldığı diğer sınav sonuçlarını mukayese ederek bir sonuca varmıştır. Buna göre, davacının sonradan katılım sağladığı sınavlarda elde ettiği sonuçların inceleme konusu 2012-2013 aralığında katılmış olduğu diğer sınavların ortalamasından yüksek olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davacının şüpheli bulunan 2013-YDS Sonbahar sınavına ÖYP kapsamında araştırma görevlisi olarak atanmak üzere katılım sağladığı anlaşılmakta olup … Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’ne atamasının yapıldığı 2014 yılına ilişkin ÖYP Usul ve Esasların “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (h) bendinde ÖYP Puanının lisans genel not ortalamasının %25’i, ALES puanının %60’ı ve varsa yabancı dil puanının %15’i alınarak hesaplanacağı yönündeki kural da dikkate alındığında eşdeğer sınav tarihinden sonra elde edilen sınav sonuçlarının yeterli düzeyde yabancı dil puanına işaret ettiği görülmektedir.

İdare Mahkemesi temyize konu kararında, davacının eşdeğer sınav kapsamında katıldığı e-YDS formatının sınav sonucuna etki edebileceği yönünde bir gerekçeye yer vermiş ise de, 6114 sayılı Kanun’un 7/3. maddesinin birinci cümlesi, sınavların adaylara aynı veya farklı sorularla aynı anda veya farklı zamanlarda, basılı veya elektronik ortamda uygulanabileceği hususunda davalı idareye takdir yetkisi tanımakta olup söz konusu gerekçenin yasal düzenleme gereği idari işlemin iptaline dayanak olamayacağı açıktır. İptal kararına konu diğer bir gerekçe ise, davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine veya herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair bir delil bulunmadığına ilişkin olup bu gerekçenin de davaya konu işlemin dayanağı Yasa maddesinin getiriliş ve düzenleniş amacıyla uyumlu olmadığı görülmekle birlikte karar sonucu itibariyle yerindedir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,

2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,

3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesi uyarınca kesin olarak, 14/09/2021 tarihinde esasta oybirliği; gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

Adana İdare Hukuku Avukatı

Adana idare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı şu şekildedir; İl dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir. 

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Disiplin soruşturmasına savunma örneğine buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Disiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

icra takibinin haricen tahsil edilmesi vekalet ücreti, Yargıtay kararı, icra vekalet ücretini bu haricen tahsil anlaşması, adana avukat

İcra Takibinin Haricen Tahsil Edilmesi Vekalet Ücreti

Bu makalemizde icra takibinin haricen tahsil edilmesi vekalet ücreti konusunun ne olacağını bir Yargıtay kararı doğrultusunda inceleyeceğiz. Vekil eliyle başlatılan icra takiplerinde alacaklı ile borçlu kendi aralarında anlaşarak icra takibinin haricen tahsilini sağlayabilmektedir. Alacaklı ve borçlu bu tip haricen tahsil anlaşmalarında dosyada bir avukat olduğunu her nasılsa unutmaktadır(!). Bu durumda çoğunlukla vekilin tahsil halinde hak edeceği icra vekalet ücretini bu haricen tahsil anlaşmasına yansımamaktadır.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/15576 E. , 2014/18161 K sayılı kararında icra takibinin haricen tahsil edilmesi vekalet ücreti konusunun iç ilişki içinde çözülmesi gerektiğine karar vermiştir. Kararda özetle; icra vekalet ücretinin vekil ile asil arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiğini ve icra takibinin haricen tahsil edilmesi halinde icra vekalet ücreti ni tahsili, alacaklı (müvekkili) ile arasındaki iç ilişki gereğince çözümlenmesi gerektiğine karar vermiştir.

İcra Takibinin Haricen Tahsil Edilmesi Vekalet Ücreti

YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/15576
Karar Numarası: 2014/18161
Karar Tarihi: 13.03.2014

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. . tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılmış, alacaklı 26.11.2013 tarihli dilekçesiyle alacağı haricen tahsil ettiğini belirterek borçlunun malları ve maaşı üzerindeki hacizlerin kaldırılması için yazı yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Alacaklı vekili ise aynı tarihli dilekçesiyle, vekalet ücretinin tahsil edilmediğini, bu sebeple hacizlerin kaldırılmaması gerektiğini ileri sürmüş, icra müdürlüğünce alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda alacaklının hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi üzerine borçlu tarafından icra müdürlüğü işleminin iptali için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulmuş, mahkemece icra müdürlüğü işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle şikayet reddedilmiştir.

HMK.nun 323/ğ maddesinde avukatlık ücreti, yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Aynı Yasanın 330. maddesinde de yargılama gideri olarak hükmolunan avukatlık ücretinin, ancak yargılamanın tarafları arasında geçerli olacağı belirtilmiştir. 1136 Sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesinde; “dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir” hükmüne yer verilmiş ise de, bu hüküm vekil ile müvekkil arasında çıkacak iç ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıkları düzenlemek amacıyla öngörülmüştür (HGK. 07.04.2004 Tarih ve 2004/12-213E.-2004/215K.).
Yukarıda açıklandığı üzere icra vekalet ücreti, vekil ile asil arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiğinden ve icra vekalet ücreti alacağı, takip konusu alacak kapsamında olup, takip alacaklısı asile ait olduğundan, somut olayda alacaklının alacağın haricen tahsil edildiğine ilişkin beyanı karşısında, vekilin, icra vekalet ücretini tahsili, alacaklı (müvekkili) ile arasındaki iç ilişki gereğince çözümlenmelidir.

O halde mahkemece istemin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Naklen atamada idarenin takdir yetkisi, kamu yararı ve hizmet gerekleri, emsal karar, naklen atama işleminin iptali, adana idare avukatı

Naklen Atamada İdarenin Takdir Yetkisi

Bu makalemizde naklen atamada idarenin takdir yetkisi nin ele alındığı bir Danıştay kararına yer vereceğiz. Bilindiği üzere naklen atama işlemi kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun biçimde yapılmalıdır. Bu doğrultuda naklen atamada idarenin takdir yetkisi olduğunu ancak bu takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun biçimde kullanılması gerektiğini söylemek mümkündür. Bu bağlamda naklen atamada idarenin takdir yetkisi kullanılırken, kamu hizmetinin etkin ve verimli işlemesi amacı dışında bir başka amacın bulunmaması, memurun kadro derecesini gözetmesi ve atama işlemlerinin bir ALT CEZA GİBİ uygulanmaması gerekmektedir. Aksi halde açılacak dava ile naklen atama işleminin iptali söz konusu olacaktır. Bu hususta naklen atama işleminin iptali ile ilgili aldığımız emsal karara buradan ulaşabilirsiniz.

Danıştay 2. Dairesinin kamu hizmet ve gerekleri göz ardı edilmeksizin memurların naklen atamasında idarenin takdir yetkisinin bulunduğu yönündeki 2021/3370 Esas, 2021/741 Karar sayılı kararının özet kısmını makalemizin devamında yer verilmiştir.

Naklen Atamada İdarenin Takdir Yetkisi

DANIŞTAY
2. DAİRE
Esas Numarası: 2021/3370
Karar Numarası: 2021/741
Karar Tarihi: 18.03.2021

KAMU HİZMET VE GEREKLERİ GÖZ ARDI EDİLMEKSİZİN MEMURLARIN NAKLEN ATANMADA İDARENİN TAKDİR YETKİSİ NE SAHİP OLDUĞU

Özeti: Dava İl Emniyet Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan çalışanın farklı İl Emniyet Müdürlüğü emrine naklen atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargı içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır. Emniyet amirinin atama gerekçesini oluşturan soruşturma raporunda; İlçe Emniyet Müdürlüğü personelinin hak etmiş oldukları özlük hakları ile ilgili olarak banka maaş protokolü için aralarında emniyet amirinin de bulunduğu ihale komisyonu oluşturulduğu görülmüştür. İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinde görevli personelin maaş ödemeleri ile ilgili olarak ihale yapıldığı, isteklilerden bankanın üç yıl için belirli miktarlı teklifinin, beş yıllık teklifinden ekonomik olarak daha avantajlı olmasına rağmen, beş yıllık promosyon bedelini onaylamak suretiyle görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü ve savsaklama suçunu işleyerek devleti ve kişileri zarara uğrattıkları belirtilmiştir. Emniyet amirinin Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün ilgili maddesi gereğince üç günlük aylık kesimi cezası ile tecziye edilmesine dair Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu işleminin tesis edildiği ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davada İdare Mahkemesi’nin kararıyla davanın reddine karar verildiği, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ise Bölge İdare Mahkemesince reddedildiği görülmüştür. Emniyet amiri hakkında Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca farklı İl Emniyet Müdürlüğü emrine naklen atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiş olup, idarenin temyiz isteminin kabulü gerekmektedir.

Adana İdare Hukuku Avukatı

Adana idare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı şu şekildedir; İl dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir. 

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Disiplin soruşturmasına savunma örneğine buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Disiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Islah dilekçesi, ıslah dilekçesi örneği asliye hukuk mahkemesi, ıslah örnek dilekçe alacak davası asliye hukuk, adana avukat selce maraş büken

Islah Dilekçesi Örneği Asliye Hukuk

Daha önceki makalemizde ıslah dilekçesi örneği iş mahkemesi için değinmiştik İlgili makalemize buradan ulaşabilirsiniz. Bu makalemizde verilecek ıslah dilekçesi örneği asliye hukuk mahkemesi içindir. Alacak davasında kullanılabilecek ıslah dilekçesi örneği asliye hukuk mahkemesine sunulabilir. Ancak ıslah dilekçesi örneği verilmeden önce aynı davada yalnızca bir kez ıslah yoluna başvurulabileceği unutulmamalıdır. (HMK m. 176 vd) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Islah, sözlü olarak yapılabileceği gibi  veya yazılı olarak ıslah dilekçesi örneği asliye hukuk mahkemesi’ne hitaben yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.

Islah Dilekçesi Örneği Asliye Hukuk Mahkemesi

ADANA … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO : …../….. Esas

DAVACI : ……………… (TC: ……………… )

VEKİLİ : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI : ……………… 

ISLAHA ESAS TUTAR : ………. TL

KONU : Islah dilekçemizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ

Sayın Mahkemenizin yukarıda esas numarası verilen dosyasındaki dava, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ………. TL tutarında açılmıştır.

Dosyamıza kazandırılan bilirkişi raporu doğrultusunda iş bu davada talep edilen müvekkilin …. alacağının ödeme tarihi …/…/….. tarihine kadar işlemiş faizlerinin ……….. TL olduğu, bu faizden müvekkilin payına düşen tutarın ……….. TL olduğunun belirlenmesi karşısında dava değerini bilirkişi raporunda tespit edilen tutarlara ıslah etme zaruretimiz hasıl olmuştur.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde tutulacak nedenler dahilinde,
1. Bilirkişi raporuna beyan ile ıslah dilekçemizin davalı vekiline tebliğe çıkarılmasına,
2. Islah talebimizin kabulüne ve müddeabihin ıslahı yolu ile arttırdığımız kısım ile dava dilekçesinde talep ettiğimiz miktarların birleştirilmesi sonucu; ………..TL faiz alacağının davalıdan alınarak müvekkile ödenmesini,
3. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. …/…/…..

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Yurtdışına tebligat talebi örneği, icra müdürlüğü yurtduşına tebligat talep örneği, yurtdışına tebligat nasıl yapılır, adana avukat, örnek talep dilekçesi

Yurtdışına Tebligat Talebi Örneği

Yurtdışına tebligat talebi, ilgili icra müdürlüğüne aşağıda verdiğimiz örnek dilekçe ile yapılabilir. Yurtdışına tebligat talebi Tebligat Kanunu’nun 25/a maddesine göre yapılır. Konu ile ayrıntılı bilgi verdiğimiz “Yurtdışına Tebligat Nasıl Yapılır?” başlıklı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Düzenlemeye göre; “Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir. Bu hâlde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar. Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir. Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir. Bu maddeye göre kazaî merciler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna gönderilebilir.”

Yurtdışına Tebligat Talebi Örneği

ADANA …. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ

DOSYA NO: 201../…..

Yukarıda esas numarası verilen icra takibinin borçlusunun adresi Uyap sisteminde   …. olarak kayıtlı olup, … örnek ödeme emrinin borçluya Tebligat Kanunu 25/a maddesi uyarınca tebliğine, bu sebeple … Başkonsolosluğuna müzekkere yazılmasına, yurtdışı tebligat giderinin tahsili için …. Defterdarlığı Muhasebe Bölümüne üst yazı gönderilmesini talep ederiz.

Alacaklı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, zamanaşımı, adana ceza avukatı, sanığa önceden hagb kararı verilmiş olması

Önceden Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, sanığa önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden işlenen suç tarihi arasındaki dönemde zamanaşımı süreleri hakkında aşağıdaki gibi karar vermiştir.

YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/10322
Karar Numarası: 2021/13534
Karar Tarihi: 04.05.2021

SANIĞA ÖNCEDEN VERİLEN HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI
İLE YENİDEN İŞLENEN SUÇ TARİHİ ARASINDAKİ DÖNEMDE ZAMANAŞIMI SÜRELERİNE DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİ

Sanığa Atılı Suçlara İlişkin Öngörülen Cezaların Üst Sınırının İncelenmesi Gerektiği – Önceden Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı İle Yeniden Suç İşlediği Tarih Arasındaki Durma Süresinin de Dikkate Alınması Gerektiği – Suçların Tabi Bulunduğu On İki Yıllık Olağanüstü Dava Zamanaşımının Gerçekleştiği – Hükmün Bozulması Gerektiği

Özeti: Sanığa atılı suçlara ilişkin öngörülen cezaların üst sınırı uyarınca önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden suç işlediği tarih arasındaki durma süresi de dikkate alındığında suçların tabi bulunduğu on iki yıllık olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün bozulması gerekmektedir.

HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Sanığa atılı suçlara ilişkin Yasa maddesinde öngörülen cezaların üst sınırı uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, ve 67/4. maddelerine göre, önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden suç işlediği tarih arasındaki durma süresi de dikkate alındığında suçların tabi bulunduğu 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, O Yer Cumhuriyet Savcısının ve sanık …’in temyiz itirazları bu nedenle, yerinde görülmekle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, başkaca yönleri incelenmeyen hükümlerin BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4. ve CMK’nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞMESİNE, 04/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Danıştay'ın emsal mobbing kararı, sistematik yersiz disiplin soruşturması yapılan memur, görevden alma, kamu görevlisine mobbing, mobbing davası, tazminat

Danıştay’ın Emsal Mobbing Kararı

Bu makalemizde Danıştay’ın emsal mobbing kararı na yer vereceğiz. Danıştay 2. Dairesi ‘ın emsal sayılabilecek kararı makalemizin sonunda yer almaktadır. Danıştay’ın emsal mobbing kararı içeriğinde özetle; davacı ile davalı idare arasında yaşanan ve yargıya intikal eden ve etmeyen hukuki süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı idarece davacıya belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan işlemler tesis edildiği, sürekli yerinin değiştirildiği, davacının yersiz soruşturmalara maruz bırakılıp haksız disiplin cezaları verildiği, bu haliyle davacıya manevi taciz (mobbing) uygulandığı, bu durumun ise davacıyı manevi olarak elem ve kedere uğrattığı ve yıprattığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda Mahkemece verilen karara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusu kesin olarak reddedilmiştir.

Danıştay’ın emsal mobbing kararı ile sistematik biçimde yersiz disiplin soruşturması na maruz kalan ve/veya görevden alma işlemine tabi tatulan memurun, kamu görevlisine mobbing uygulandığı anlamına geleceğini ve bu durumda mobbing davası açma hakkı olduğunun bir kez daha altı çizilmiştir. Danıştay 2. Dairesi’nin 2020/516 Esas, 2020/3123 Karar sayılı emsal mobbing kararının “Hukuki Değerlendirme” kısmı şu şekildedir.

Danıştay’ın Emsal Mobbing Kararı

“…Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu yönetim kurulu kararı ve idarece sunulan savunma dilekçesinde davacının, işlediği iddia edilen disiplinsiz davranışlarından bahisle işlemin tesis edildiği ileri sürülmüş ise de; davacı hakkında Rektörün eşinin İslami İlimler Akademisine atanmasına ilişkin resmi yazıyı basına sızdırarak, basında ve sosyal medyada üniversitenin iç işleyişiyle ilgili olarak uygun olmayan gündem oluşturduğu gerekçesiyle 657 sayılı Kanunun 125/B-a maddesi ve 2547 sayılı Kanunun 53/b-1/b maddesinde düzenlenen fiilleri işlediğinden bahisle 2547 sayılı Kanunun 53/D maddesi uyarınca verilen uyarma cezasının, … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile; basına sızdırıldığı iddia edilen isnada konu 10/05/2017 tarihli atama işlemine ilişkin resmi yazının davacı veya maiyetindeki elemanlar tarafından basına sızdırıldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı bir delilin bulunmadığı, hatta bu hususun davalı idarece yaptırılan soruşturma sonucu hazırlanan soruşturma raporunda da belirtildiğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal edildiği, … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile davalı idarenin istinaf başvurusu reddedilerek kesinleştiği; yine … Meslek Yüksekokulu ve … Meslek Yüksekokulu’na yapılan görevlendirmeleri kapsamında hazırladığı fizibilite raporlarının ciddiyetten uzak ve özensiz olduğu gerekçesiyle başlatılan soruşturma neticesinde; 657 sayılı Kanun’un 125/A-a maddesi uyarınca verilen uyarma cezasının ise … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K:… sayılı kararı ile; disiplin cezasına konu görevin davacının görev tanımına uymadığı, yapılan görevlendirme kapsamında istenen fizibilite raporlarının şablonunun ve hangi kriterlere göre hazırlanması gerektiğinin belirtilmediği, yine de davacının elinden geldiği ve bilgisi elverdiği ölçüde çalışmasını yaparak verilen süre içerisinde istenen fizibilite raporlarını hazırlayarak idareye sunduğu, bu haliyle davacının üzerine atılı fiillerin sübut bulmadığı gerekçesiyle iptal edildiği, … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… kararı ile davalı idarenin istinaf başvurusu reddedilerek kesinleştiği; ayrıca davacı hakkında soruşturma konusu yapılan, … Meslek Yüksekokuluna görevlendirilmesine ilişkin yazıyı basına sızdırdığı; davalı idarece tahkik edilen bir yolsuzluk soruşturmasında sanık tarafından daha önceki ifadesinin davacının baskısıyla verildiği; bir öğretim üyesinin 2547 sayılı Yasa hükümlerine uygun olmayan şekilde bir yıl süreyle yurtdışında görevlendirilmesine sebep olduğu iddiaları hakkında başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak ise; disiplin cezası verilmesine gerek görülmediği, davacının görevinde başarısız ve verimsiz olduğu yönünde başkaca somut, nesnel ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.

Öte yandan, davacı tarafından kendisine mobbing uygulandığından bahisle maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; davacıya geçici görevlendirmeleri kapsamında geçici görev yolluğu ödenmediğinden davacının 1,000,00-TL maddi tazminat isteminin kabulü; davacının ifa ettiği kamu görevinin niteliği ve davacı ile davalı idare arasında yaşanan ve yargıya intikal eden ve etmeyen hukuki süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı idarece davacıya belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan işlemler tesis edildiği, sürekli yerinin değiştirildiği, davacının yersiz soruşturmalara maruz bırakılıp haksız disiplin cezaları verildiği, bu haliyle davacıya manevi taciz (mobbing) uygulandığı, bu durumun ise davacıyı manevi olarak elem ve kedere uğrattığı ve yıprattığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin 10.000,00-TL’lik kısmının kabulü yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E…., K…. sayılı karara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusu … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesinin … günlü, E…., K…. sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

Bu durumda, davacının görevinden alınmasını gerektirecek, görevinde yetersiz ve verimsiz olduğuna ilişkin hukuken geçerli somut bir bilgi ve belgenin davalı idarece sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak davacının genel sekreterlik görevinden alınarak enstitü sekreteri olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.”

Adana İdare Hukuku Avukatı

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı ve idari dava avukatı olarak, Türkiye’nin neredeyse tamamındaki İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ da açılacak iptal ve tam yargı davaları hakkında hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. İl dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

İdare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı ise şu şekildedir;

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili makalemize buradan,
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Disiplin soruşturmasına savunma örneğine buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Disiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

İdari yargıda mobbing konusunda adana mobbing avukatı olarak kaleme aldığımız;

  • Mobbing nasıl ispatlanır konulu makalemize buradan,
  • Mobbing davası nedir konulu makalemize buradan
  • Kamu görevlisine mobbing uygulanması ile ilgili makalemize buradan,
  • Mobbing suçu ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz

İşçilik alacakları hesaplamalarının alanında uzman avukatlar nezdinde yapılması ve açılması muhtemel davanın bir adana iş avukatı ile takibi önem arz etmektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.