Yazar: Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası

Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası (Emsal Karar)

Daha önceki makalelerimizde öğretim görevlisi kadrosunda bilim sınavı ve iptal davası konusunu pek çok kez irdelemiştik. Konuyla ilgili emsal karara ve bilgilendirme yazısına buradan ulaşabilirsiniz. Bu makalemizde ise öğretim görevlisi kadrosuna atamada tazminat davası hususu özellikle maddi tazminat yönünden emsal bir karar doğrultusunda ele alınacaktır.

Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası

Bilindiği üzere öğretim görevlisi kadrolarına atanmada Üniversite tarafından gerçekleştirilen bilim sınavı notları belirleyici olmaktadır. Bu bilim sınavlarının veya  bilim sınavının notlandırmasının şüpheli bulunduğu durumlarda öğretim görevlisi kadrosuna atanmada iptal davası açılabilmektedir. Söz konusu iptal davası nihai değerlendirme sonuçlarının ilanından itibaren başlayan 60 günlük süre içinde Üniversitenin bulunduğu yer idare mahkemesinde açılmalıdır. Öğretim görevlisi kadrosuna atamada iptal davası  sürecinde idare mahkemesi tarafından alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması yoluyla notlandırmaların yeniden değerlendirilmesi sağlanabilmektedir.

Ancak bu davalar sadece iptal hükmünden ibaret olmayıp, öğretim görevlisi kadrosuna atamada tazminat davası yönü de bulunmaktadır. Bu gibi tazminat davaları idari yargıda tam yargı davası olarak açılmaktadır. Tam yargı davası, idarenin işlem veya eylemlerinden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından idareye karşı açılabilecek maddi ve manevi zararın tazmini talepli bir idari dava türüdür. Dolayısıyla öğretim görevlisi kadrosuna atanmada iptal davası ile atanan kişi, daha sonrasında bir de tam yargı davası açılarak, kadroya geç atanmış olma sebebiyle mahrum kaldığı maaş ve diğer parasal hakları tazminat yoluyla isteyebilir. 

Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası Emsal Karar

Bir Üniversite’nin öğretim görevlisi kadrosu için yapılan bilim sınavında düşük puan verilerek elenen müvekkilimiz adına yürüttüğümüz davanın sonucuna aşağıda yer veriyoruz. Öğretim görevlisi bilim sınavı iptal davası olarak açtığımız dava ve yapılan yargılama sonucunda müvekkilin haklılığı tespit edilmiş, yapılan araştırma neticesinde atanan adayın aslında kadroya atanacak yeterlilikte olmadığı ortaya çıkmıştır. Dava sonucunda kadroya müvekkil atanmıştır. Akabinde ise müvekkilimiz adına idareye  karşı öğretim görevlisi kadrosuna atamada tazminat davası açılmış ve müvekkilin anılan kadroya geç atanması sebebiyle maaş ve diğer özlük haklarının ödenmesi talep edilmiştir. Nihai olarak davanın kabulüne karar verilmiş, müvekkilin göreve başlatılması gereken tarihten, başlatıldığı tarihine kadarki maaş ve diğer parasal haklarının ödenmesine karar verilmiştir. Bu şekilde müvekkilimiz en basit tabirle dava süresince alamadığı öğretim görevlisi maaşlarını geçmişe dönük biçimde tazminat olarak almıştır. (Kararda müvekkilimize ilişkin özel bilgiler yer alması nedeniyle kararın bir kısmı yayınlanmamıştır)

CamScÖğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası 2anner 16.02.2024 17.14
Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası 1
CamScanner Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası 316.02.2024 17.15(1)
CamScanner Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası 416.02.2024 17.17
Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası 5

Öğretim Görevlisi Kadrosuna Atamada Tazminat Davası 6

Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu alabilirsiniz.

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği nin yer aldığı makalemize buradan,
  • Etik ihlal cezaları hakkında genel bilgilendirme yazımıza buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

 

DOÇENTLİK ETİK İNCELEMESİNDE EMSAL ÜAK ETİK KOMİSYONU KARARI

Doçentlik Etik İncelemesinde Emsal ÜAK Etik Komisyonu Kararı

Bu makalemizde, yazının başlığında da özetlediğimiz üzere, doçentlik etik incelemesinde emsal ÜAK etik komisyonu kararı yer almaktadır. Bilindiği üzere doçentlik etik incelemesi ÜAK etik kurul kararı ile son bulmaktadır. İncelenen kararda, hakkında vekilliğini yürüttüğümüz doçent adayı hakkında doçentlik jürisi tarafından 28 ayrı etik ihlal şikayetinde bulunmuştur.  Söz konusu şikayet nedeniyle doçentlik etik incelemesi başlatılmıştır. Kaleme alınan savunma dilekçesi neticesinde olumlu karar alınmış, ÜAK etik komisyonu kararı ile “doçent adayının etik ihlalde bulunmadığına” karar verilmiştir. Aşağıda yer verilen ÜAK etik komisyonu kararında, söz konusu etik ihlal şikayetlerinin somut ve kanıta dayalı olmadığı, çok sayıdaki şikayetin ortak özelliğinin varsayıma ve şüpheye dayalı olduğu konusunda karar verilmiştir.

Doçentlik Etik İncelemesinde Emsal ÜAK Etik Komisyonu Kararı

ÜAK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından verilen müvekkilimizin etik ihlalde bulunmadığına dair kararın tamamı, emsal nitelikte olması bakımından aşağıda paylaşılmaktadır.

EMSAL ÜAK ETİK KOMİSYONU KARARI

 

Daha önceki makalelerimizde de dikkat çektiğimiz üzere, etik ihlali iddiasına karşı savunma dilekçesi hazırlamak zorunda kalan adayların alanında uzman bir hukukçudan profesyonel yardım alması en önemli tavsiyemizdir. Nitekim doçentlik başvurusunun -özellikle etik ihlali sebebiyle- iptali, aday bakımından hem disiplin hem de etik anlamında olumsuz sonuçlara sebebiyet vermekte, ancak iyi hazırlanmış bir savunma dilekçesi ile bu olumsuz sonuçların önüne geçilebilmektedir.

Doçentlik Başvurusu, Etik İhlal Türleri ve Diğer Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği nin yer aldığı makalemize buradan,
  • Etik ihlal cezaları hakkında genel bilgilendirme yazımıza buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesi örneği, etik ihlali iddiasına ilişkin savunma örneği, etik ihlali savunma dilekçesi nasıl hazırlanma

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesi örneği yer almaktadır. Doçent adayının başvurusu ile başlayan süreçte doçentlik jürisi doçent adayının başvurusunda etik ihlali bulunup bulunmadığını ilk ve öncelikli olarak inceler. Doçentlik başvurusunda etik ihlal iddiasının tek bir jüri üyesi tarafından dile getirilmesi inceleme için yeterlidir. Bu durumda etik ihlal iddiasının incelenmesi etik birim tarafından yapılır. Ayrıca bilimsel araştırma ve yayın etiği komisyonu tarafından bir karar verilinceye dek doçentlik başvurusuyla ilgili hiçbir işlem yapılmaz.

Bu doğrultuda doçentlik başvurusunda etik ihlal iddiası bulunan adaylar bakımından başlayan süreçte savunma dilekçesi hazırlanması gündeme gelecektir. Nitekim Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı tarafından doçent adayına yapılan tebligatta, aday hakkındaki iddialara ve ilgili jüri raporuna yer verilmekte, ilgili yazının tebliğinden itibaren 15 gün içinde yazılı savunma dilekçesi gönderilmesi talep edilmektedir.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verdiğimiz “Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “Etik İhlal Cezaları Nelerdir?” başlıklı makalemize buradan erişebilirsiniz. Ancak etik ihlali cezaları ile ilgili olarak “İntihal Suçu Nedir?” başlıklı makalemize buradan, intihal soruşturmasında kullanılabilecek savunma örneğine buradan, “İntihal Nedeniyle Tazminat Davasının” incelendiği yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Yine örnek yargı kararı kapsamında haksız yazarlık cezasının incelendiği makalemizi buradan, tekrar yayım cezasının incelendiği makalemizi de buradan inceleyebilirsiniz.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Nasıl Hazırlanmalıdır?

Bu makalemizde yer alan doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesi örneği bu tebligat ile karşılaşan doçent adaylarına faydalı olabilmek adına yayınlanmaktadır. Ancak söz konusu dilekçe genel bir şablon ve örnek minvalinde olup, etik ihlali iddiasına karşı savunma dilekçesi hazırlamak zorunda kalan adayların alanında uzman bir hukukçudan profesyonel yardım alması en önemli tavsiyemizdir. Nitekim doçentlik başvurusunun -özellikle etik ihlali sebebiyle- iptali, aday bakımından hem disiplin hem de etik anlamında olumsuz sonuçlara sebebiyet vermekte, ancak iyi hazırlanmış bir savunma dilekçesi ile bu olumsuz sonuçların önüne geçilebilmektedir.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği

T.C. ÜNİVERSİTELERARASI KURUL BAŞKANLIĞI’NA

İlgi:     Yazılı savunmalarımın arzıdır.

Sayın Başkanlığı’nız tarafından gönderilen ve tarafıma …/…./…… tarihinde tebliğ edilen …… tarih ve ……. Sayılı savunma istem yazısı ve ekinde yer alan Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiğine Aykırılık Tespitine İlişkin değerlendirme raporu uyarınca iş bu yazılı savunmaları sunmak zorunluluğum hasıl olmuştur.

Sayın jüri üyesi Prof. Dr. Ş… A…. tarafından, ……….. çalışmalarım hakkında ………. gibi nedenler dolayısıyla etik ihlalinde bulunduğum Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi’nin ……. maddesi gereğince “…….” ve …… maddesi gereğince “……………..” etik ihlallerini işlediğim iddia edilmektedir. Öncelikli olarak şunu ifade etmem gerekir ki, Sayın Jüri Prof. Dr. Ş… A… tarafından düzenlenen rapor, …………………. (Burada rapor içeriğinin genel bir özetine yer veriniz, örneğin rapor hiçbir somut gerekçeye dayandırılmamış, eser inceleme sırasında dile getirilebilecek türden iddialar etik ihlali olarak değerlendirilmiş gibi…)

SAVUNMALARIM

(Doçentlik jürisi tarafından dile getirilen tüm etik ihlali iddiaları aşağıda yer verilen şablon tekraren kullanılarak ayrı ayrı açıklanmalıdır.)

Savunması Yapılan Eser:

M-…………..(eserin kodunu yazınız) …………, (yazar listesi)  – ………………. (eser ismi)

Jüri’nin Etiğe Aykırılık İddiası:

Sayın Jüri Prof. Dr. Ş… A… etik ihlaline ilişkin iddialarında; “……………………..” (Burada jürinin etik ihlal iddialarına yer veriniz) gerekçeleriyle Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi’nin ……. maddesi gereğince “…….” etik ihlalinin sübut bulduğu görüşündedir.

Savunmalarım:

  1. Jürinin söz konusu etik ihlali iddialarını kabul etmem mümkün değildir. Nitekim, ………………………………………………….. (Bu bölümde ayrıntılı savunma ve beyanlarınıza yer veriniz, savunmalarınızı destekleyici kanıt içeren bilgi ve belgeleri dilekçeye ek olarak ekleyiniz.)
  2. . Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi’nin ……. maddesinde “……..” etik ihlali “……………………………….” olarak tanımlanmıştır. Tanımlamaya göre ………. etik ihlalinin sübut bulması için …………… gerekmektedir. Somut olayda ise ………………… (Bu bölümde mevzuat ile durumunuzu bir arada değerlendirerek neden söz konusu etik ihlalinin sübut bulmadığının ayrıntılı gerekçelerine yer verilmelidir.)
  3. Nitekim Danıştay …… Dairesi …….. Esas …… Karar ……… sayılı kararında da benzer bir uyuşmazlık ile ilgili ……………………….. kararında, bu durumda ……… etik ihlalinin sübut bulmayacağına hükmetmiştir. Yine Adana …. İdare Mahkemesi ……. Esas ……. Karar sayılı ……. tarihli kararında …………………. olarak özetlenebilecek kararında ……… etik ihlalinde esas değerlendirilmesi gereken hususun ……… olduğuna, bu bakımdan somut olaydaki gibi bir durumda ……. etik ihlalinin mevcut olmadığına karar vermiştir.  (Anlaşılacağı üzere bu bölümde yerleşik yargı kararları, Danıştay, yerel mahkeme kararları, bölge idare mahkemesi kararları veyahut kurul kararları ile doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesinde sunulan savunma vasıtaları desteklenmelidir.)

Son tahlilde; iddia edilen eylemlerin “etik ihlali” olarak değerlendirilemeyeceğine dair iş bu savunmalarım,  hakkımdaki ……….. iddialarının somut, her türlü şüpheden uzak ve kesin delillerle ispatı gerektiği, somut durumda ……………………. sebepleriyle suçun sübut bulmadığı, bu doğrultuda etik ihlali yaratacak bir husus bulunmadığı hususlarının siz değerli Komisyon Üyeleri tarafından hakkaniyete en uygun şekilde değerlendirileceğinden kuşkum yoktur. Bu doğrultuda; Sayın jüri üyesi tarafından ifade edilen iddiaları ve içeriğini kabul etmediğimi beyan eder, gereğini saygılarımla arz ve talep ederim. …/…./……

İsim Soyisim

ADRES: ….

 

EKLER:

Ek-1: …………

Ek-2:…………

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği ve Diğer Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Danıştay'ın doçentlik yönetmeliğini iptal kararı, eser inceleme, doçentlik başvurusu iptal edilen adayların yeni hukuki durumu, kaçıncı dönemde yeni başvuru

Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin Bazı Hükümlerini İptal Kararı Doğrultusunda Yeni Hukuki Durum

Geçtiğimiz ay Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin bazı hükümlerini iptal kararı vermesi üzerine, söz konusu kararın niteliği ve yeni hukuki durum hakkında bilgilendirme yazısını kaleme almak istedik. Zira söz konusu değişiklik eser inceleme sonucu doçentlik başvurusu iptal edilenlerin durumu ile ilgili bazı soru işaretleri yarattığını gözlemledik. Bu yazımızda Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliği ile ilgili kararı sonucunda değişen maddeleri tek tek ele alacağız.

Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin Bazı Hükümlerini İptal Kararı Doğrultusunda Yeni Hukuki Durum

Danıştay 8. Dairesi’nin 2021/5313 Esas 2023/2862 Karar sayılı kararı, 10.08.2021 tarih ve 31564 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.  Söz konusu kararda Danıştay, Doçentlik Yönetmeliğinin bazı hükümlerini iptal etmiştir. Karara göre, Doçentlik Yönetmeliği”nin 4. maddesine eklenen 6. Fıkrada yer alan “Doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlıdır. Bu hükme aykırı olarak yapılan başvurular işleme alınmaz.” hükmü ile Doçentlik Yönetmeliği”nin 6. maddesinin 1. Fıkrasının 4. Cümlesinin (a) bendinde yer alan “Başvurusu iptal edilen aday, müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen ikinci dönemde yeniden başvurabilir..” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.

Buna göre Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin bazı hükümlerini iptal kararı doğrultusunda yeni hukuki durum şu şekildedir;

  1. Doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlı olduğuna dair düzenleme tamamen iptal edilmiştir. Bu doğrultuda, hak arama özgürlüğünün ihlali sonucunu doğuran kişinin dava açması halinde yeniden doçentlik başvurusu yapamayacağı düzenlemesi tamamen kalkmıştır. Bu bakımdan doçentlik başvurusunun iptali kararına karşı dava açacak olanların doçentliğe yeniden başvuru yapması davalarının kesinleşmesi sonucuna bağlı olmayacaktır.
  2. Asgari başvuru şartlarını sağlayamadıkları için doçentlik başvurusu iptal edilen adayların, müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen ikinci dönemde yeniden başvuru yapabileceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. Bu doğrultuda asgari şartları sağlayamadığı için doçentlik başvurusu iptal edilen adaylar izleyen dönemde başvuru yapabileceklerdir. Ancak söz konusu düzenleme sadece asgari başvuru şartlarını sağlayamadıkları için doçentlik başvurusu iptal edilenlere yönelik olup, eser inceleme veya etik ihlali (etik inceleme) sebebiyle doçentlik başvurusu iptal edilen adaylar en erken izleyen üçüncü dönemde yeniden başvuru yapabileceklerdir. 

Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Etik ihlali cezalarının incelendiği makalemize buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

İdari gözetim kararı nedir, idari gözetim kararına itiraz nasıl yapılır, yetkili ve görevli mahkeme, itiraz süresi, avukat, AİHS aykırılık

İdari Gözetim Kararına İtiraz

Bu makalemizde idari gözetim kararına itiraz konusundan bahsedeceğiz. 6458 sayılı Kanun’un 54 maddesinde yer verilen idari gözetim kararı sınır dışı etme kararı alınan yabancılar hakkında sıklıkla başvurulan bir tedbirdir. İdari gözetim kararı temelinde her ne kadar bireylerin özgürlüğünü kısıtlayan bir idari işlem olsa da sınırlarının Kanun ile çizildiğini belirtmek gerekir. Elbette Kanun’a aykırı biçimde alınan, AİHS ve temel hak ve özgürlüklerin ihlali anlamına gelen idari gözetim kararına itiraz etmek mümkündür.

İdari Gözetim Kararı Nedir?

İdari gözetim kararı temelinde bir idari karardır. 6458 sayılı Kanun’un 54 maddesine göre “Hakkında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında idari gözetim kararı verilebilir.”  İdari gözetim kararı valilik tarafından verilir. İdari makam yani valilik, idari gözetim kararı yerine idari gözetime alternatif yükümlülükler de getirebilir. Bu hususta takdir yetkisi idareye aittir.

İdari Gözetim Kararı Sonrası Süreç

Kişi hakkında idari gözetim kararı verilmesi ile birlikte, ilgili yakalamayı yapan kolluk birimince kırk sekiz saat içinde geri gönderme merkezine götürülür. Geri gönderme merkezlerindeki idari gözetim süresi altı ayı geçemez. Ancak bu süre, sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir. İdari gözetimin devamının gerekip gerekmediği ilgili valilik tarafından her ay değerlendirilir.

İdari Gözetim Kararına İtiraz

Kanun’a aykırı şekilde verilen idari gözetim kararına itiraz etmek mümkündür. İdari gözetim kararına itiraz, sınır dışı kararına itiraz ve iptal davasından farklıdır. Bir kişi hakkında sınır dışı kararı ile birlikte idari gözetim kararı da verilmiş olabilir. Bu durumda hem sınır dışı kararına itiraz ve iptal davası hem de idari gözetim kararına itiraz yapılmalıdır. İdari gözetim kararına itiraz süresi içinde yapılmalıdır. İdari gözetim kararına itiraz görevli mahkeme ilgili sulh ceza hakimliğidir. Sulh ceza hakimliği incelemeyi beş gün içinde tamamlar. İdari gözetim kararına itiraz sonucu sulh ceza hakimliği tarafından verilen kararlar kesindir. İdari gözetim kararına itirazın idari gözetimi durdurmayacağının da altını çizmek gerekir.

İdari gözetim kararının AİHS’in 5. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alanYakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” hükmüne aykırılık doğurmaması gerekir. Diğer yandan “Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması” özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olarak değerlendirilemeyecektir. Elbette bunun için idari gözetim kararının usulüne uygun biçimde alınmış olması gerekir. Özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilmemesi bakımından Kanuni sınırlar içinde kalınması, işlemlerin usulüne uygun yürütülmesi, ilgilinin usulüne uygun biçimde tercüman vasıtasıyla bilgilendirilmesi, adli yardımdan faydalandırılması önemlidir.

Yabancıların Türkiye’de idari gözetim kararına itiraz etme süreci karmaşık olabilir. Bu nedenle, hukuki danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak önemlidir. İdari gözetim kararına itiraz konusunda alanında uzman bir avukat yardımı, başvuru sahibine süreçle ilgili doğru bilgi ve rehberlik sağlayarak haklarını en iyi şekilde savunmasına yardımcı olacaktır. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kripto para yatırımlarında SAFE nedir, SAFE nasıl hazırlanır, kripto para SAFE dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hukuki danışmanlık

Kripto Para Yatırımlarında SAFE Nedir?

SAFE (Simple Agreement for Future Equity) ve SAFT (Simple Agreement for Future Tokens) sözleşmeleri kripto para yatırımlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Daha önceki makalemizde SAFT sözleşmeleri ile ilgili bilgi vermiştik, ilgili makaleye buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazımızda ise kripto para yatırımlarında SAFE sözleşmesi hakkında kısa bir bilgi vereceğiz.

Kripto para yatırımları, teknolojik yenilikler ve büyük potansiyel getirilerle doludur. Ancak, bu faydalar sektördeki yatırımlar yüksek riskler ve belirsizliklerle de birlikte gelir. Bu nedenle, kripto para yatırımlarında güvence ve hızlılık sağlayabilecek yeni finansman modelleri arayışı devam etmektedir. Bu bağlamda, SAFE (Simple Agreement for Future Equity) anlaşmaları, yatırımcılar ve girişimciler için önemli bir çözüm sunar.

SAFE (Simple Agreement for Future Equity) Nedir?

SAFE, Y Combinator tarafından 2013 yılında geliştirilmiş bir finansman modelidir. Bu anlaşma türü temel olarak; yatırımcının bir girişime, özellikle kripto para tabanlı girişimlere, belirli bir miktar para yatırmasını ve karşılığında, gelecekteki bir finansman turunda hisse senetlerini belirli bir indirimle veya bir değerleme tavanı altında satın alma hakkını elde etmesini sağlamaktadır.  Kripto para sektörü, genellikle hızlı büyüme ve büyük ölçekte değişikliklerle karakterize edilir. Bu, kripto para projelerine yatırım yapmayı oldukça cazip hale getirirken, aynı zamanda yatırımcılar için önemli riskler oluşturur. Kripto para SAFE anlaşmaları, yatırımcılara gelecekteki hisse senetleri için önceden belirlenmiş şartlarla daha fazla güvence sağlar ve bu da belirsizlikleri bir dereceye kadar azaltır.

SAFE Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Bununla birlikte SAFE anlaşmaları, yatırımcıların yatırımını hisse senedine dönüştürme hakkını belirler, ancak hisse senetlerinin satın alınmasını garantilemez. Bu dönüştürme genellikle bir tetikleyici olay, örneğin bir sonraki finansman turu veya girişimin satışı gibi bir durumda gerçekleşir. Bir yatırımcının göz önünde bulundurması gereken önemli bir nokta, SAFE anlaşmalarının bir borç anlaşması olmadığıdır. Yani, girişim başarısız olursa, yatırımcılar yatırım miktarlarını geri talep edemezler. Bu nedenle, SAFE anlaşmaları yüksek riskli yatırımlar olarak kabul edilir ve kripto para projelerine yatırım yaparken dikkatlice değerlendirilmelidir.

Ayrıca, her ne kadar SAFE anlaşmaları basitleştirilmiş bir anlaşma formu olarak tasarlanmış olsa da, bu anlaşmaların hukuki ve mali etkileri karmaşıktır. Yatırımcılar ve girişimciler, bir SAFE anlaşmasının nasıl yapılandırılacağını ve nasıl işleyeceğini tam olarak anlamadan önce hukuki ve finansal danışmanlık almalıdırlar. Bu nedenle, SAFE yoluyla yatırım yapmayı düşünen bireylerin ve kuruluşların, hukuki danışmanlık alarak bu anlaşmanın detaylarını tam olarak anlamaları ve değerlendirmeleri son derece önemlidir.

Tüm bunların yanı sıra  SAFE anlaşmaları, kripto para projelerinde özellikle önemlidir çünkü bu projeler genellikle hızlı büyüme ve volatilite ile karakterizedir. SAFE anlaşmaları, girişimcilere belirsizliklerle başa çıkmalarına yardımcı olur ve projelerini başarıya ulaştırma şanslarını artırır.

SAFE Nasıl Hazırlanır?

SAFE anlaşmalarının hukuki statüsü ve düzenlemeleri, ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Bu anlaşmalar, genellikle özel sermaye anlaşmaları kapsamında düzenlenir ve birçok ülkede bu tür anlaşmaların hukuki çerçevesi vardır. Ancak, kripto para projelerinde kullanıldığında, bu anlaşmaların düzenlemeleri ve uygulamaları daha karmaşık hale gelebilir. Yatırımcılar ve girişimciler, kripto para SAFE anlaşmalarının kendi yerel hukuklarına ve düzenlemelerine uygunluğunu dikkatlice değerlendirmelidir.

Takdir edileceği üzere hazır olarak bulunan veya başka bir yerden temin edilen bir SAFE bu gereklilikleri karşılayamayacaktır. SAFE’in hem güncel hukuki düzenlemelere uygun biçimde kaleme alınması hem de ilgili projenin özelliklerine, bulunduğu ülkeye ve yatırımcısının özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi için 0507 057 53 35 nolu telefon numaramızdan bize ulaşabilirsiniz. Söz konusu telefon hattının hukuki danışma hattı olmadığını, randevu taleplerinize ilişkin olduğunu hatırlatırız. Bunun dışında il dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kripto para yatırımlarında SAFT nedir, SAFT nasıl hazırlanır, kripto para SAFT dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hukuki danışmanlık

Kripto Para Yatırımlarında SAFT Nedir?

Bu makalemizde kripto para yatırımlarında SAFT hakkında kısa bir bilgi vereceğiz. SAFT (Simple Agreement for Future Tokens)  sözleşmesi kripto para yatırımlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Kripto para dünyası, sürekli gelişen teknolojiler ve büyük potansiyel getirilerle doludur. Ancak, bu alandaki yatırımlar yüksek riskler ve belirsizliklerle de birlikte gelir. Bu nedenle, kripto para projelerine yatırım yaparken güvence ve hızlılık sağlayabilecek yeni finansman modelleri ihtiyaç duyulmaktadır. İşte burada SAFT gibi anlaşma türleri devreye girer.

SAFT (Simple Agreement for Future Tokens) Nedir?

SAFT, bir öncül yatırım sözleşmesi biçiminde işleyen bir sözleşme türüdür. Yatırımcılar, projeyi desteklemek için belirli bir miktarda para sağlarlar. Karşılığında ise geliştiriciler yatırımcılara gelecekte dağıtılacak tokenlerden belirli bir miktarı garanti ederler. Ancak, bu tokenlerin dağıtılması yalnızca projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasına ve tokenlerin halka arzına bağlıdır.

SAFT‘ın hukuki yapısı, Amerikan Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) düzenlemelerine uyumluluk sağlar. Bu, SAFT’ı özellikle ABD merkezli yatırımcılar ve geliştiriciler için çekici kılar. Ancak, bu uyumluluk SAFT’ın global düzeyde kabul görmesini de sağlamıştır. SAFT, ayrıca “accredited investors” olarak adlandırılan belirli niteliklere sahip yatırımcılara yöneliktir. Bu yatırımcılar genellikle belirli bir net değere veya yıllık gelire sahip bireyler veya kuruluşlar olup, riski daha iyi değerlendirebilme ve taşıyabilme kapasitelerine sahip olmaları beklenir.

SAFT, bir ICO (Initial Coin Offering – İlk Coin Teklifi) ile karıştırılmamalıdır. ICO, tokenlerin genel halka satışını ifade ederken, SAFT belirli yatırımcılara yönelik bir ön satış sürecidir. SAFT ayrıca, tokenlerin bir menkul kıymet olarak kabul edilmesi riskini de azaltır, çünkü SAFT çerçevesinde tokenlerin dağıtımı projenin başarıyla tamamlanmasına ve fonksiyonel bir ağa sahip olmasına bağlıdır.

SAFT Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Sonuç olarak, SAFT, kripto para alanında projeleri finanse etmek için önemli bir araçtır. Ancak, bu sözleşmenin özgül riskleri ve karmaşıklıkları vardır. Bu nedenle, SAFT yoluyla yatırım yapmayı düşünen bireylerin ve kuruluşların, hukuki danışmanlık alarak bu anlaşmanın detaylarını tam olarak anlamaları ve değerlendirmeleri son derece önemlidir.

Özellikle, yatırımcıların projenin başarısına doğrudan bağlı olduğunu anlamaları gerekmektedir. Eğer proje başarısız olursa veya belirtilen hedefleri karşılamazsa, yatırımcılar token almayabilirler. Ayrıca, tokenlerin değeri, piyasa koşulları ve talep gibi dış faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde dalgalanabilir.

Ayrıca, SAFT’ın hukuki statüsü ve regülasyonları, ülkeden ülkeye değişebilir. Bu nedenle, yatırımcıların ve geliştiricilerin, kendi yerel hukuklarına ve düzenlemelerine göre SAFT’ın uygunluğunu dikkatlice değerlendirmeleri gerekmektedir. SAFT, kripto para dünyasında bir devrim yaratmıştır, ancak bu devrimin parçası olmak dikkatli bir değerlendirme ve uygun hukuki danışmanlık gerektirir. Yatırımcılar ve geliştiriciler, SAFT’ın sunduğu fırsatları ve riskleri tam olarak anladıklarından emin olmalıdırlar. Ancak bu şekilde hazırlanan bir SAFT, kripto para dünyasının geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip olan bir araç olabilir.

SAFT Nasıl Hazırlanır?

Bu açılardan değerlendirildiğinde SAFT sözleşmelerinin hukuki statüsü ülkeden ülkeye değişebildiğinden, ülkelerdeki regülasyonları takip eden ve bilen, kripto para alanında teknik ve detaylı bilgisi olan profesyoneller tarafından hazırlanması projenin ve yatırımcıların güvenliği ve geleceği için önem arz etmektedir. Takdir edileceği üzere hazır olarak bulunan veya başka bir yerden temin edilen bir SAFT bu gereklilikleri karşılayamayacaktır. SAFT’ın hem güncel hukuki düzenlemelere uygun biçimde kaleme alınması hem de ilgili projenin özelliklerine, bulunduğu ülkeye ve yatırımcısının özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi için 0507 057 53 35 nolu telefon numaramızdan bize ulaşabilirsiniz. Söz konusu telefon hattının hukuki danışma hattı olmadığını, randevu taleplerinize ilişkin olduğunu hatırlatırız. Bunun dışında il dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Etik ihlal cezaları nelerdir, intihal, sahtecilik, çarpıtma, tekrar yayım, haksız yazarlık, dilimleme etik ihlal cezaları, akademik dava avukatı, etik ihlal savunması

Etik İhlal Cezaları Nelerdir?

Bu makalemizde etik ihlal cezaları nelerdir, hangi durumda akademik etik ihlal cezaları gündeme gelir gibi sorulara cevap arayacağız. Bu yazımız etik ihlal cezaları ile ilgili genel bilgilendirme mahiyetinde olup, ayrıntılı bilgi için sitemizde arama yapabilirsiniz. Ancak etik ihlali cezaları ile ilgili olarak “İntihal Suçu Nedir?” başlıklı makalemize buradan, intihal soruşturmasında kullanılabilecek savunma örneğine buradan, “İntihal Nedeniyle Tazminat Davasının” incelendiği yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Yine örnek yargı kararı kapsamında haksız yazarlık cezasının incelendiği makalemizi buradan, tekrar yayım cezasının incelendiği makalemizi de buradan inceleyebilirsiniz.

Etik İhlal Türleri Nelerdir?

Etik ihlal türleri ve karşılık verilecek etik ihlal cezaları farklı düzenlemelerde yer almaktadır. Etik ihlal cezaları konusuna geçmeden önce etik ihlal türleri ile ilgili genel bir bilgi vermeyi daha doğru buluyoruz. Etik ihlal türleri Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’nin 4. maddesinde tanımlanmıştır. Maddeye göre 6 temel etik ihlal türü vardır. Bunlar intihal, sahtecilik, çarpıtma, tekrar yayım (duplikasyon), dilimleme ve haksız yazarlıktır. Yine Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesinde de benzer bir düzenleme ile etik ihlali türlerine yer verilmiştir.

  • Destek alınarak yürütülen araştırmalar sonucu yapılan yayınlarda destek veren kişi, kurum veya kuruluşlar ile bunların katkılarını belirtmemek,
  • Henüz sunulmamış veya savunularak kabul edilmemiş tez veya çalışmaları, sahibinin izni olmadan kaynak olarak kullanmak,
  • İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda etik kurallara uymamak, yayınlarında hasta haklarına saygı göstermemek,
  • İnsanlarla ilgili biyomedikal araştırmalarda ve diğer klinik araştırmalarda ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranmak,
  • İncelemek üzere görevlendirildiği bir eserde yer alan bilgileri eser sahibinin açık izni olmaksızın yayımlanmadan önce başkalarıyla paylaşmak,
  • Bilimsel araştırma için sağlanan veya ayrılan kaynakları, mekânları, imkânları ve cihazları amaç dışı kullanmak,
  • Dayanaksız, yersiz ve kasıtlı olarak etik ihlal isnadında bulunmak,
  • Bilimsel bir çalışma kapsamında yapılan anket ve tutum araştırmalarında katılımcıların açık rızasını almadan ya da araştırma bir kurumda yapılacaksa ayrıca kurumun iznini almadan elde edilen verileri yayımlamak,
  • Araştırma ve deneylerde, hayvan sağlığına ve ekolojik dengeye zarar vermek,
  •  Araştırma ve deneylerde, çalışmalara başlamadan önce alınması gereken izinleri yetkili birimlerden yazılı olarak almamak,
  • Araştırma ve deneylerde mevzuatın veya Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ilgili araştırma ve deneylere dair hükümlerine aykırı çalışmalarda bulunmak,
  • Araştırmacılar ve yetkililerce, yapılan bilimsel araştırma ile ilgili olarak muhtemel zararlı uygulamalar konusunda ilgilileri bilgilendirme ve uyarma yükümlüğüne uymamak,
  • Bilimsel çalışmalarda, diğer kişi ve kurumlardan temin edilen veri ve bilgileri, izin verildiği ölçüde ve şekilde kullanmamak, bu bilgilerin gizliliğine riayet etmemek ve korunmasını sağlamamak,
  • Akademik atama ve yükseltmelerde bilimsel araştırma ve yayınlara ilişkin yanlış veya yanıltıcı beyanda bulunmak Kanun’da sayılan diğer etik ihlali türlerindendir.

Etik İhlal Cezaları Nelerdir?

Kanuni tanımlarına göre temel altı etik ihlali türünü ve karşılığı etik ihlal cezaları konusuna geçecek olursak;

  1. İntihal, başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek olarak kanuni tanımını bulmuştur. İntihal etik ihlal cezası, 2547 sayılı Kanun’a göre intihal etik ihlali cezası akademik bir kadroya bir daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır. Ayrıntılı bilgi için buradan makalemize ulaşabilirsiniz.
  2. Sahtecilik etik ihlali ise bilimsel araştırmalarda gerçekte var olmayan veya tahrif edilmiş verileri kullanmak anlamına gelir, ki sonuç cezası bakımından ağır bir etik ihlali türüdür. Sahtecilik etik ihlali cezası kademe ilerlemesinin durdurulmasıdır.
  3. Çarpıtma etik ihlali ise isminden anlaşılacağı gibi; araştırma kayıtları veya elde edilen verileri tahrif etmek, araştırmada kullanılmayan cihaz veya materyalleri kullanılmış gibi göstermek, destek alınan kişi ve kuruluşların çıkarları doğrultusunda araştırma sonuçlarını tahrif etmek veya şekillendirmektir. Çarpıtma etik ihlal cezası da sahtecilik etik ihlali cezası ile aynı fıkrada değerlendirilmiş ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanması öngörülmüştür.
  4. Tekrar yayım etik ihlali, mükerrer yayınlarını akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak olarak kanuni tanımını bulmaktadır. Ancak kanuni tanımını çok yeterli olmadığı ortadadır. Tekrar yayım esasında kişinin, kayda değer yeni bir katkı yapmadan önceki çalışmalarını yeni bir çalışmaymış gibi sunarak bilimsel dürüstlüğe aykırı davranması olarak da ele alınmaktadır. Tekrar yayım etik ihlal cezası ise Kanun’a göre kademe ilerlemesinin durdurulmasıdır. Makalemizin giriş kısmında yer verdiğimiz üzere tekrar yayım cezası ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
  5. Dilimleme etik ihlali bir araştırmanın sonuçlarını, araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırıp birden fazla sayıda yayımlayarak bu yayınları akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmaktır. Dilimleme etik ihlalinde “özgünlük” kavramı ön plana çıkmaktadır. Bu etik ihlalin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde önemli olan iki çalışma arasındaki farklar ve özgünlük durumu olduğu kanaatindeyiz. Dilimleme etik ihlal cezası aylıktan kesmedir.
  6. Haksız yazarlık etik ihlali aktif katkısı olmayan kişileri yazarlar arasına dâhil etmek veya olan kişileri dâhil etmemek, yazar sıralamasını gerekçesiz ve uygun olmayan bir biçimde değiştirmek, aktif katkısı olanların isimlerini sonraki baskılarda eserden çıkartmak, aktif katkısı olmadığı halde nüfuzunu kullanarak ismini yazarlar arasına dâhil ettirmektir. Haksız yazarlık etik ihlal cezası da aylıktan kesmedir. Ayrıntılı bilgi için buradan ilgili yazımıza ulaşabilirsiniz.

Temel etik ihlal türleri ve karşılık etik ihlal cezaları özetle bu şekildedir. Etik ihlal tespitinin yapılmasıyla birlikte ilgili yükseköğretim kurumu tarafından etik ihlal soruşturması başlatılmaktadır. Yükseköğretim kurumuna ulaşan etik ihlal iddiaları, yükseköğretim kurumu bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarında incelenmektedir. Etik ihlali iddiası sebebiyle hakkında inceleme başlatılan kişilerden iddialara ilişkin olarak gerekli bilgi ve belgelerle birlikte yazılı savunmaları istenir. Bu durumda etik ihlal savunma yazısı için süre en az 15 gündür.

Etik İhlal Cezaları ve Diğer Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

İntihal İddiasının İspatı

Bu makalemizde emsal bir yargı kararı doğrultusunda intihal iddiasının ispatı ile ilgili bilgi vermeye çalışacağız. “İntihal Suçu Nedir?” başlıklı makalemizde ayrıntılarıyla izah ettiğimiz üzere 2547 sayılı Kanun’un 53/5 maddesine göre intihal suçu nun karşılığı verilecek ceza kişinin akademik bir kadroya bir daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden çıkarılmasıdır. Dolayısıyla intihal suçu Kanun’da idari anlamda oldukça ağır bir yaptırıma bağlanmıştır. Bu doğrultuda intihal iddiasının ispatı da karşılığı olan cezanın ağır yaptırımları göz önünde bulundurulduğunda önem arz etmektedir.

İntihal İddiasının İspatı

Bu kapsamda intihal iddiası eser sahibi olduğunu iddia eden üçüncü kişilerin şikayeti ile gündeme gelebileceği gibi, uygulamada isimsiz şikayet dilekçeleri ile de intihal iddiasının ortaya atıldığı görülmektedir. Her durumda ilgili kurum tarafından intihal iddiası ile ilgili şikayetler soruşturmaya tabi tutulmaktadır. Bu kapsamda böylesi basit bir yolla dile getirilebilecek ve belki de iftira niteliğinde olan intihal iddiasının ispatı ön plana çıkmaktadır. Zira bir akademisyenin meslek hayatında karşılaşabileceği en ağır ve en etik dışı iddianın intihal olduğu söylenebilir.

Ceza ve disiplin hukukuna hakim olan savunma hakkı ve bir suçtan mahkumiyet kararı verilebilmesi için “her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunması” gerektiğine dair yerleşik içtihatlar göz önünde bulundurulduğunda; intihal iddiasının ispatı için de bu türden bir ispat yapılması gerektiği şüphesizdir.

Emsal Yargı Kararı

Nitekim Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi,  2019/931 Esas, 2020/338 Karar sayılı kararında intihal iddiasının ispatı noktasında şüpheden uzak ve kesin delillerle ortaya konulması gerektiğine karar vermiştir.

Kararda özetle; “Üniversitenin Tıp Fakültesinde görevli öğretim üyesinin tüm tıbbi tetkik ve tedavisinin kendisi tarafından dünyada ilk kez uygulanan yöntemle hastaya gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Aynı hastaya ait olgunun olay tarihinde başka bir Üniversitede öğretim görevlisi olarak görev yapan kişi tarafından intihal yapılarak atıfta bulunmaksızın yayımlandığı iddiaları ileri sürülmüştür. Öğretim üyesi tarafından söz konusu kişiye kamu görevinden çıkarma disiplin cezası verilmesi istemiyle yapılan başvurunun Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nca cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine bakılmakta olan dava açılmıştır. Öğretim üyesi tarafından hastanın tedavisinin kendisi tarafından yapıldığı sonraki tarihli eser sahibinin herhangi bir dahlinin olmadığı ileri sürülmekte ise de, hastanın ilk olarak sonraki tarihli eser sahibi doktor tarafından muayene edilerek tanısının konulduğu açıktır. Sonraki tarihli eser sahibinin yazarlık hakkının olduğu konusunda bir tereddüdün bulunmadığı açıktır. Tedaviyi kimin yaptığı hususu açık ve net olarak ortaya konulamadığından, intihal iddiasının da her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ortaya konulamamış olduğu ve öğretim üyesinin sunduğu bildiri ile dava konusu olgu sunumu karşılaştırıldığında, her iki yazıda da aynı olgu anlatılmış ve olgunun tedavi şekli özellikle vurgulanmış olmakla birlikte, gerek başlık, gerek içerik içerisinde kelime, cümle olarak intihali düşündürecek bir bulgunun saptanamadığı belirtilmiştir. Dava konusu eserde intihal olduğu hususunun açık ve net olarak ortaya konulamadığı görülmekle, söz konusu eserde intihal olmadığı yönündeki Yükseköğretim Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı açık olup öğretim üyesi tarafından yapılan istinaf başvurusunun kesin mahiyette reddi gerekmektedir.” denilmiştir. Kararın tam metni makalemizin devamında mevcuttur.

İntihal ve Diğer Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

Konuyla ilgili olarak, “İntihal Suçu Nedir?” başlıklı makalemize buradan, intihal soruşturmasında kullanılabilecek savunma örneğine buradan, “İntihal Nedeniyle Tazminat Davasının” incelendiği yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

  • Tekrar yayım cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Haksız yazarlık cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

1
2
3
4
5
6

 

Doçentlik Başvurusunun Reddi Kararına İtiraz ve İptal Davası

Bu makalemizde ÜAK’nın doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası konusunu ele alacağız. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; doçentlik unvanı kazanma ve doçentlik kadrosuna atanma işlemleri birbirinden farklı idari işlemlerdir. Bu makalemizde doçentlik unvanı kazanma yönündeki doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası incelenmektedir. Doçentlik kadrosuna atanma işleminin iptaline ilişkin bilgi içeren makalelerimize sitemizden arama yaparak ulaşabilirsiniz.

Doçentlik Başvuru Şartları ve Beyannamenin Değerlendirilmesi

Doçentlik başvurusunda bulunabilmek için; öncelikle doçentlik başvuru şartlarını yerine getirmiş olmak gerekir. Bu şartlar Doçentlik Yönetmeliği’nin 4. maddesinin 2. fıkrasına göre;

  • Türkiye’de doktora ile tıpta, diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte uzmanlık unvanını veya Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen belli sanat dallarının birinde yeterlik kazanmış olmak veya yurt dışında yapılmış ise denkliğinin kabul edilmiş olması,
  • Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezî bir yabancı dil sınavından en az elli beş puan veya uluslararası geçerliliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen bir yabancı dil sınavından buna denk bir puan almış olmak, doçentlik bilim alanının belli bir yabancı dille ilgili olması halinde ise bu sınavı başka bir yabancı dilde vermek
  • Üniversitelerarası Kurulun görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından her bir bilim veya sanat disiplininin özellikleri dikkate alınarak belirlenecek asgari sayı ve nitelikte özgün bilimsel yayın ve çalışmalar yapmaktır.

Doçentlik Yönetmeliği’nin  aynı maddesine göre; doçentlik başvurusu eserlerle birlikte elektronik ortamda Üniversitelerarası Kurul‘a Mart ve Ekim ayında yapılmaktadır. Doçentlik başvurusunun yapılmasıyla öncelikle aşağıda sayılan doçentlik başvuru şartlarının sağlanıp sağlanmadığı en az iki profesör tarafından yapılan inceleme ile belirlenir. Burada aday tarafından sunulan asgari başvuru şartlarının sağlandığına dair bildirim formu yani beyanname dikkate alınır. Ancak adayın doçentlik başvuru şartlarını sağlamadığına ilişkin ileri sürülen iddialar, Doçentlik Komisyonunca incelenir. Doçentlik Komisyonu tarafından başvuru şartlarını sağlamadığına karar verilen adayın doçentlik başvurusu iptal edilir, bu durumda doçentlik başvurusunun reddi gündeme gelir.

Doçentlik Değerlendirme Jürisinin Oluşturulması

Doçentlik başvurusunda bulunan adayın başvurusunun eksiksiz ve gerekli şekil şartlarına uygun olduğunun tespit edilmesi halinde Doçentlik Komisyonu tarafından jüri oluşturulur. Jüri başvurulan bilim/sanat alanı göz önünde bulundurularak beş asıl ve iki yedek üyeden oluşur.  Adayın başvurduğu bilim/sanat alanında yeterli öğretim üyesi yoksa jüri, en yakın bilim alanından, mümkün olmaması durumunda üç asıl ve bir yedek üye ile tamamlanır.

Doçentlik Başvurusunda Etik İnceleme

Doçentlik değerlendirme jürisi tarafından yapılacak ilk değerlendirme adayın başvuru dosyasında bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünde olacaktır. Jüri üyelerinden birinin dahi adayın eserlerinde etik ihlali bulunduğu yönünde rapor tanzim etmesi halinde, bu iddia hakkında  bilimsel araştırma ve yayın etiği komisyonu tarafından bir karar verilinceye dek doçentlik başvurusuyla ilgili hiçbir işlem yapılamaz. Bu durumda doçentlik başvurusunda etik inceleme yapılması gündeme gelir ve adayın durumu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından değerlendirilir. Kurul tarafından doçent adayına jüri raporu ve diğer belgeler tebliğ edilerek etik ihlali iddiasına ilişkin savunmalarını hazırlaması istenir. Konuyla ilgili “Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali Nedir?” başlıklı makalemizi buradan inceleyebilirsiniz.

Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından yapılacak inceleme neticesinde adayın eser veya eserlerinde etik ihlali bulunmadığı sonucuna varılması halinde doçentlik değerlendirmesi kaldığı yerden devam eder. Bu durumda ayrıca, etik ihlali bulunduğu iddiasında bulunan jüri üyesinin görevi sonlandırılır. Adayın doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde ise, doçentlik başvuru iptal edilir. Doçentlik başvurusunun reddi durumunda bu aday en erken üçüncü dönemde doçentliğe başvurabilir.

Doçentlik Başvurusunda Adayın Akademik Çalışmalarının İncelenmesi

Doçentlik değerlendirme jürisinin her bir üyesi adayın akademik çalışmalarının her birini nitelik ve bilim/sanat alanına katkısı açısından değerlendirir. Bu değerlendirme uygulamada bilimsel değerlendirme aşaması olarak da bilinmektedir. Jüri üyeleri adayın akademik çalışmalarını değerlendirdikleri raporlarını ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamak zorundadır. Rapor, azami birer aylık sürede hazırlanarak Üniversitelerarası Kurul’a gönderilir, gerekli olması halinde jüri üyesine bir aya kadar ek süre verilebilir. Doçentlik eser inceleme süresi ne kadar sürer? sorusuna cevap olarak bu verilebilir

Değerlendirmeye esas alınan jüri raporları tamamlandığında, raporların birer örneği, eser incelemesi sonucuna ilişkin bildirim yazısıyla birlikte Doçentlik Bilgi Sistemi (DBS) üzerinden adaya gönderilir.

Jüri oyçokluğu ile karar alır. Netice olarak bu değerlendirme neticesinde (beş üyeden oluşan jürilerde en az üç üyenin, üç üyeden oluşan jürilerde ise en az iki üyenin) adayı başarılı bulması halinde aday başarılı sayılır. Başarılı olan adaya, Üniversitelerarası Kurul Yönetim Kurulu kararı ile “Doçentlik Unvanı” verilir ve “Doçentlik Belgesi” düzenlenir. Değerlendirme neticesinde başarısız sayılan aday ise  jüri tarafından eksik bulunan eser ve faaliyetleri tamamlamak kaydıyla müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen üçüncü dönemde yeniden başvurabilir.

Doçentlik Başvurusunun Reddi Kararına İtiraz ve İptal Davası

Tüm bu açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası özetle şu üç durumda ortaya çıkmaktadır:

  1. Doçentlik Komisyonu tarafından Adayın Doçentlik Yönetmeliği’nin 4. maddesi uyarınca doçentlik başvuru şartlarını sağlamadığına karar verilebilir. Bu durumda adayın doçentlik başvurusu iptal edilir.
  2. Eserlerinde bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık bulunduğu jüri raporu ile bildirilen adayın durumu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından yapılacak inceleme neticesinde değerlendirilir. Bu durumda Komisyon tarafından etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde doçentlik başvurusu iptal edilir.
  3. Doçentlik değerlendirme jürisi tarafından yapılan eser incelemesi neticesinde başarısız sayılan adayın başvurusu iptal edilir.

Doçentlik başvurusu neden iptal edilir? sorusunun cevabı bu üç başlıkta yer almaktadır. Bu üç durumda doçentlik başvurusu iptal edilen adayların doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası açması gündeme gelebilecektir. Zira doçentlik başvurusunun reddi yolunda tesis edilen bu işlemler de idarenin tek yanlı ve icrai işlemlerinden olup, iptal davası açılabilmesi ve bu şekilde yargısal denetime tabi tutulması mümkündür.

Doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası aynı anda yapılabileceği gibi, karara itiraz edip sonucu beklendikten sonra iptal davası açılabilmesi de mümkündür. Ancak doçentlik başvurusu iptal edilenlere tavsiyemiz idari yargıda sürelerin hayati öneme sahip olması ve itiraz yolunda çoğunlukla olumlu bir netice elde edilememesi sebebiyle ivedilikle iptal davası açılmasıdır.  Doçentlik başvurusunun reddi kararına iptal davası açılması ise diğer iptal davaları ile aynı usule tabidir. Dava doçentlik başvurusunun reddi kararının tebliğinden itibaren 60 günlük süresi içinde açılmalıdır. Davanın 60 günlük süresi içinde açılmaması halinde doçentlik başvurusunun reddi kararına iptal davası reddedilecektir.

Üniversitelerarası Kurul’a karşı açılarak doçentlik başvurusunun reddi kararına iptal davasında yetkili ve görevli mahkeme de Ankara İdare Mahkemeleri’dir. Yargılamada çoğunlukla bilirkişi incelemesi yoluna gidilmekte ve adayların durumunun değerlendirilmesinde Doçentlik Yönetmeliği’nin 5. maddesinin işaret ettiği üzere oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmaktadır.

Danıştay Sekizinci Dairesi 02/02/2022 tarihli ve E.:2021/5288 sayılı kararında doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlı olduğuna dair düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar vererek önemli bir karara imza atmıştır.

İdari yargıda davanın usulüne uygun biçimde yürütülmesinde bir  idare hukuku avukatından destek ve hukuki yardım alınması en önemli tavsiyemizdir. Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

  • Tekrar yayım cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Haksız yazarlık cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.