Etiket: Adana Boşanma Avukatı

Eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kim alır? Eski eşin ölümü halinde velayet davası, velayet geçer mi, vasi atanması, adana velayet avukatı

Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti

Boşanma halinde çocukların velayeti eşlerden birine verilir. Bu durumu daha önceki makalelerimizde detaylıca anlatmıştık. Ancak velayeti alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti hakkının kim tarafından kullanılacağı, eski eşin ölümü halinde velayet hakkı nın sağ kalana geçip geçmeyeceği konusunda kısa bir açıklama getirmek istedik. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti konusunda ne olacağını Yargıtay kararları nezdinde açıklamaya çalışacağız.

Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti

Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesinin 1. fıkrası “Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.” hükmüne amirdir. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kendiliğinden sağ kalan eşe geçmez. Nitekim boşanma nedeniyle artık ortada bir evlilik birliği kalmamıştır. Bu durumda yani eski eşin ölümü halinde çocuklara bir vasi atanmalıdır. Bu doğrultuda kesin olarak söylenebilir ki, eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti doğrudan sağ kalan eşe geçmez. Bu durumda çocuğun velayeti boşlukta kalmış demektir. Yapılması gereken işlem de çocuğa bir vasi atanmasıdır. Eğer sağ kalan eş çocuklarının velayetini istiyorsa bu durumda ayrı bir velayet davası açarak bu talebini dile getirmelidir. Eski eşin ölümü halinde çocukların velayetini kim alır sorusunun cevabı özetle bu şekildedir.

Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için; “Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?” başlıklı makalemize buradan, “Boşanma Davasında Velayet” başlıklı genel bilgilendirici makalemize buradan, “Velayet Davası Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “Velayetin Değiştirilmesi Dava Dilekçesi”ne ise buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Eski Eşin Ölümü Halinde Velayet Davası

Dolayısıyla sağ kalan eş, eski eşin ölümü halinde velayet davası açmalıdır. Eski eşin ölümü halinde açılacak dava ile ilgili bir kısım Yargıtay Kararları şu şekildedir;

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 1997/12353 Esas, 1997/12132 Karar, 11.11.1997 Tarih; “Mahkemece küçüğün velayetinin kime tevdii edildiğinin araştırılması, vefat eden babasına tevdi edilmiş olması halinde ölümle velayet hakkı anneye geçmeyeceği için velayeti boşlukta kalan küçüğe vasi tayini cihetine gidilmesi, annesine tevdii edilmiş olması halinde velayetin nezinin gerekip gerekmediği hususunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir karar verilmeksizin velayet hakkının yasal olarak velayet hakkı olmayan davacı amcaya tevdiine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2005/10209 Esas, 2005/12282 Karar,  19.09.2005 Tarih; “Boşanma sonucu velayet kendisine verilmiş olan babanın ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden anneye geçmez. Türk Medeni Kanununun 404/1. madde uyarınca velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Vasi tayini istemiyle ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi usul ve aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/10029 Esas, 2016/10849 Karar,  02.06.2016 Tarih; “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi baba öldüğüne göre çocuk yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir . O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/26726 Esas, 2016/1507 Karar,  02.02.2016 Tarih; “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için Türk Medeni Kanununun 426. maddesi gereğince çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.”

 

Ziynet eşyalarının iadesi dava dilekçesi, ziynet eşyalarının iadesi davası dilekçe örneği, altınların iadesi davası dilekçe, adana boşanma avukatı

Ziynet Eşyalarının İadesi Dava Dilekçesi

Bu makalemizde ziynet eşyalarının iadesi dava dilekçesi ne yer vereceğiz. Ziynet eşyalarının iadesi ayni olarak yapılabileceği gibi eşyaların elde bulunmaması durumunda nakdi olarak da yapılabilir. Bu makalemizde verilen ziynet eşyalarının iadesi dava dilekçesi, düğünde takılan altınların aynen iadesi, ziynet eşyalarının iadesi aynen sağlanamıyorsa bedelinin ödenmesi talebine ilişkindir.

Ziynet Eşyalarının İadesi Dava Dilekçesi

ADANA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE

DAVACI                                 :  ………………………….

VEKİLİ                                   : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI                                 : ………………………….

D.KONUSU                            :Düğünde takılan ziynet eşyalarının iadesi dava dilekçesi arzıdır.

ALACAK MİKTARI                :  …………..-TL

AÇIKLAMALARIMIZ

1. Davalı ile müvekkil …/…./…. tarihinde evlenmiş olup, müvekkilin sürekli olarak davalının maddi ve manevi şiddetine maruz kalmıştır. Evlilik hayatı boyunca bir gün dahi mutluluğu yakalayamayan müvekkil en son olarak davalının kendisini darp etmesi üzerine, …/…/…… tarihinde polisi aramıştır. Olay yerine gelen polis ekipleri olayı tutanağa bağlamış ve Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu kapsamında korumaya alınmıştır.

2. Müvekkil ortak konuttan bu şekilde apar topar ayrılmış, bu olaydan sonra da davalıya karşı Adana … Aile Mahkemesi’nin …../……. Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açmıştır. Ancak kişisel eşyası dahil hiçbir eşyasını almadan evden ayrılmak zorunda kalan müvekkil mağdur olmuştur.  Müvekkile düğün esnasında … adet çeyrek altın, … adet yarım altın, … adet tam altın, …. adet set takılmıştır. Söz konusu ziynet eşyaları davalıda kaldığından, ziynet eşyalarının iadesi için iş bu davayı açmış bulunmaktayız.

HUKUKİ DELİLLER    : 

  1. …./…./….. tarihli polis tutanakları,
  2. Adana … Aile Mahkemesi’nin …../……. Esas sayılı dosyası
  3. Düğün cdsi,
  4. Düğün fotoğrafları
  5. Nüfus kayıtları
  6. Tanık, Bilirkişi, Yemin ve sair her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM         : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde tutulacak nedenler dahilinde, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere, yukarıda cins ve kıymeti yer alan ziynet eşyalarının müvekkile aynen iadesine, ziynetlerin bulunmaması halinde bedeli olan ….TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekâleten talep ederim.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Hukuk sistemimizde avukat ile temsilin zorunlu olmamakla birlikte boşanma davasında, adana boşanma avukatı ndan hukuki danışma hizmeti almanız en büyük tavsiyemizdir.

Boşanmada eşlerin birbirinden maddi tazminat veya manevi tazminat talepleri de olabilir. Boşanma davalarında, tazminatın belirlenmesinde eşlerin kusur durumu ve eşlerin maddi güçlerinin tam olarak ortaya konması önem arz ettiğinden bir adana boşanma avukatı aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar olduğu görüşündeyiz.

İhtiyati haciz dilekçesi örneği, ihtiyati haciz talep dilekçesi, ihtiyati haciz dilekçesi nasıl yazılır, adana avukat, ihtiyati haciz için başvuru dilekçesi örneği

İhtiyati Haciz Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde ihtiyati haciz dilekçesi örneği ne yer veriyoruz. İhtiyati haciz başvuru dilekçesi olarak makalemizde verilen ihtiyati haciz dilekçesi örnek niteliğinde olduğunun ve mutlaka somut olaya uyarlanması gerektiğinin altını önemle çizmek isteriz.

İhtiyati Haciz Dilekçesi Örneği

ADANA NÖBETÇİ ………….. MAHKEMESİ’NE

İHTİYATİ HACİZ

TALEP EDEN-ALACAKLI   :  ………………………….

VEKİLİ                                   : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

KARŞI TARAF-BORÇLU      : ………………………….

D.KONUSU                            :  İHTİYATİ HACİZ KARARI TALEBİDİR.

ALACAK MİKTARI                :  …………..-TL

AÇIKLAMALARIMIZ

Müvekkil ile karşı yan arasında akdedilen …/…/….. tarihli sözleşmeye istinaden adı geçen müvekkile borçlanmıştır. Müvekkilin tüm ısrar ve ihtarlarına rağmen borcunu ödemeyen karşı yan hakkında alacağın tahsilini temin için Adana …. İcra müdürlüğünün …../……. E. sayılı dosyasından Genel haciz yoluyla icra takibine geçilmiştir.

Bu anlamda; ………….TL.’na ulaşan müvekkil alacağı teminatsız olup, borçlunun mallarını kaçırma girişimi içinde olması nedeniyle, muaccel olduğu belli olan ve ancak teminatsız bulunan işbu alacağımızın tahsilini temin için ihtiyati haciz kararı istemek zorunda kalınmıştır.

HUKUKİ NEDENLER             :  İİK.257.Mad.v.s.ilgili mevzuat.

DELİLLERİMİZ                       :  Sözleşme, Adana …. İcra Müdürlüğü’nün ……/……… E.sayılı dosyası, ihtarname

NETİCE VE TALEP        :  Yukarıda kısaca arz edilen nedenlerle, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere, muaccel olan ve teminatsız durumda bulunan müvekkilin alacağının tahsilini temin etmek üzere, takdir edilecek teminat karşılığında, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin borçluya  tahmiline karar verilmesini vekaleten saygıyla arz ve talep ederim.

İHTİYATİ HACİZ TALEP EDEN VEKİLİ
AV. SELCE MARAŞ BÜKEN

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi nasıl yazılmalıdır, akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi ve adana boşanma avukatı yargıtay kararları avukat

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Dilekçesi

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasını daha önce incelemiştik. Ancak akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi konusuna geçmeden önce konu ile ilgili kısaca bilgi vermeyi faydalı buluyoruz. Ayrıntılı bilgi için makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Akıl hastalığı Türk Medeni Kanunu‘na göre bir boşanma nedenidir. Kanun’un 165. maddesinde eşlerden birinin akıl hastası olması nedeniyle ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi halinde, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının sağlık raporuyla tespit edilmesi halini boşanma nedeni olarak saymıştır. Dolayısıyla akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi içeriğinde davalı eşin sağlık durumundan bahsedilmeli ve mahkemeden eşin durumunun sağlık raporu ile tespit edilmesi istenmelidir. Ayrıca akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi nde diğer eşin akıl hastalığı iyileşebilir durumda değilse davacının hayatını ne gibi sebepler dahilinde çekilmez hale getirdiğinin de anlatılması gerekir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Dilekçesi

…………….… NÖBETÇİ AİLE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI                                  : ………..………….…

VEKİLİ                                   : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI                                  : ………..………….…

KONU                                    : Akıl hastalığı nedeniyle boşanma dilekçesi nin arzıdır.

AÇIKLAMALARIMIZ

1.Müvekkil davalı ile ../../….. tarihinden bu yana evli olup, bu evlilikten … çocukları vardır. Taraflar … yıldır evli olmalarına rağmen, davalının son .. yıldır hal ve davranışları değişiklik göstermeye başlamış, bunun üzerine kendisine …/…/….. tarihinde şizofreni tanısı konmuştur. (Ek-1: Doktor raporu)

2. Müvekkil davalının sorumluluğunu üzerinde hissederek bakımı ve tedavisi ile ilgilenmiş ise de, davalının akıl hastalığı iyileşebilir durumda değildir. Davalının söz konusu akıl hastalığı iyileşmesi imkansız olmasının yanı sıra, müvekkilin ve çocuklarının hayatını çekilmez hale getirmiştir. Bu doğrultuda davalının hastalığı nedeniyle yaşanan ve müvekkilin hayatını çekilmez hale getiren, ortak çocukları …..’nın da psikolojisini alt üst eden olaylar dilekçemiz devamında ayrıntıları ile anlatılmaktadır.

3. …………………………………………………………………………………………………………………………

4. …………………………………………………………………………………………………………………………

HUKUKİ DELİLLER :

  1. Nüfus kayıtları,
  2. Hastane raporları
  3. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması,
  4. Tanık,
  5. Yemin,
  6. Uzman İncelemesi,
  7. Yargılamanın işine yarayacak her tür kanıt.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edildiği üzere;

  1. Tarafların TMK 165. maddesi gereği BOŞANMALARINA;
  2. Müşterek çocuk …….. doğumlu ……. ‘nın GEÇİCİ VELAYETİNİN VE DAVA SONUNDA VELAYETİNİN MÜVEKKİLE VERİLMESİNE,
  3. Müvekkil için, davalı aleyhine ………… TL MANEVİ TAZMİNATA hükmedilmesine;
  4. Dava sonucunda, YARGILAMA GİDERLERİ VE, AVUKATLIK ÜCRETİNİN DAHİ DAVALIYA YÜKLETİLMESİNE karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Hukuk sistemimizde avukat ile temsilin zorunlu olmamakla birlikte boşanma davasında, adana boşanma avukatı ndan hukuki danışma hizmeti almanız en büyük tavsiyemizdir.

Boşanmada eşlerin birbirinden maddi tazminat veya manevi tazminat talepleri de olabilir. Boşanma davalarında, tazminatın belirlenmesinde eşlerin kusur durumu ve eşlerin maddi güçlerinin tam olarak ortaya konması önem arz ettiğinden bir adana boşanma avukatı aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar olduğu görüşündeyiz.

Boşanma davasında GPS kayıtları, telefona casus yazılım, delil niteliği, aracına gps cihazı ile aldatmanın ispatı, adana boşanma avukatı, yargıtay kararı

Boşanma Davasında GPS Kayıtları

Boşanma davasında GPS kayıtları takip sistemlerinden alınan verilerin delil niteliği olup olmadığı sorusu ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Özellikle aldatma nedeniyle açılan boşanma davalarında eşler diğer eşin aracına GPS cihazı yerleştirerek delil elde etmeyi amaçlamaktadır. Başvurulan bir diğer yöntem de diğer eşin telefonuna casus yazılım yüklenmesidir. Eşin telefonuna casus yazılım yüklemek aldatmayı ispat eder mi veya eşin aracına gps cihazı taktırmak aldatmayı ispat eder mi sorularını sıklıkla yöneltmektedir. Boşanma davasında GPS kayıtları ve casus yazılım kayıtlarının kullanılması öncelikle etik bir davranış olmadığı kanaatindeyiz. Ayrıca elde edilen bu deliller hukuka aykırı delil statüsündedir. Dolayısıyla hükme esas alınamaz ve ispat kabiliyeti yoktur. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de aşağıda yer verilen kararında Boşanma davasında GPS kayıtları ve casus yazılım kayıtlarının hukuka aykırı delil olduğu ve hükme esas alınamayacağına karar vermiştir.

Boşanma Davasında GPS Kayıtları

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/3808
Karar Numarası: 2017/10105

EŞİN ARACINA GPS TAKILMASININ HUKUKA AYKIRI DELİL OLDUĞU

Erkek Tarafından, Kadının Aracına Cihaz Taktırılması ve Telefonuna Casus Yazılım Yüklenmesinin Hukuka Aykırı Delil Niteliğinde Olduğu – Dosyada Yer Alan Diğer Deliller Dikkate Alındığında Kabul Edilen ve Gerçekleşen Kusurlu Davranışlara Göre Tarafların Eşit Kusurlu Olduğu – Yerinde Bulunmayan Temyiz İtirazlarının Reddiyle Usul ve Kanuna Uygun Olan Hükmün Onanması Gerektiği

Özeti: Davacı-karşı davalı erkek tarafından, davalı-karşı davacı kadının aracına GPS cihazı taktırılması ve telefonuna casus yazılım yüklenmesi hukuka aykırı delil niteliğinde ise de, dosyada yer alan diğer deliller dikkate alındığında kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatların reddi, nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-karşı davalı erkek tarafından, davalı-karşı davacı kadının aracına … cihazı taktırılması ve telefonuna casus yazılım yüklenmesi hukuka aykırı delil niteliğinde ise de, dosyada yer alan diğer deliller dikkate alındığında kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Adana Boşanma Avukatı; 

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana boşanma avukatı olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

Boşanmadan sonra kadının bekleme süresi, iddet müddeti nedir, bekleme süresinin kaldırılması, boşandıktan sonra yeniden evlenmek isteyen kadın, adana boşanma avukatı

Boşanmadan Sonra Kadının Bekleme Süresi

Boşanmadan sonra kadının bekleme süresi hukuki dayanağını Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesinden alır. Boşanan erkek taraf yeniden evlenmek için bir süreye tabi olmasa da, kadın için durum farklıdır. Boşanmadan sonra kadının bekleme süresi kadının iddet süresi olarak da tabir edilir. Boşanmadan nesep karışıklıklarına mahal vermemek amaçlanmıştır.

Boşanmadan Sonra Kadının Bekleme Süresi

Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesinde boşanmadan sonra kadının bekleme süresi düzenlenmiştir. Kanun’a göre; Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Erkekler bu süreye tabi değildir. Boşanmadan sonra kadının bekleme süresi ni doldurması gerekir ancak doğurmakla süre biter. Üçyüz günlük bekleme süresi sırasında doğan çocuk evlilik birliği içinde doğmuş sayılır ve boşanan eşlerin nüfusuna kaydedilir.

Dolayısıyla boşanan kadın hemen evlenemez. Boşanmadan sonra yeniden evlenmek isteyen kadın, iddet süresini beklemek istemiyorsa gebe olmadığını ispatlayarak bunu yapabilir. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının doktor raporu ile anlaşılması halinde bekleme süresine uyma zorunluluğu yoktur. Kadının bunun için mahkemeden iddet müddetinin yeniden evlenmesini temin için kaldırılmasına dair talepte bulunması gerekir.

Yine aynı şekilde evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır. Bu durumda da boşanmadan sonra kadının bekleme süresi kaldırılabilir.

Kadının Bekleme Süresi İle İlgili Yargıtay Kararları

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ, Esas Numarası: 2014/11748, Karar Numarası: 2014/10954, Karar Tarihi 09.07.2014:  “…Somut olayda davaname ile Ayşe’nin gayriresmi birlikteliğinden olan oğlu Şenol’u boşandıktan sonra iddet müddeti içerisinde nüfusa kaydettirmesi nedeniyle eski eşi adına nüfusa kaydedildiği, gerçekte babasının Adil Koş olduğu iddiasıyla Şenol’un nüfus kaydının düzeltilmesini talep edilmiştir. Davanın kabul edilmesi halinde davalının baba adının değiştirilmesinin yanında nüfusta babası ile soy bağı kurulacağından, dava bu niteliği itibariyle bir nesep davasıdır. “

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ, Esas Numarası: 2017/7288, Karar Numarası: 2018/2224 ,Karar Tarihi: 15.02.2018: Dava babalığın tespiti, TMK 304. maddede düzenlenen mali haklar ve küçük çocuk için nafaka istemine ilişkindir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, davacı 01.09.2015 tarihinde doğum yapmış ve …adı verilen çocuk davacı ile davalı …’nın evlilik birliğine 04.09.2015 tarihinde tescil edilmiştir. TMK. 285. maddesi “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür. Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.” hükmünü içermektedir. Davacı da evliliğin devamı sırasında hamile kaldığını iddia etmiş ve evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğum yapmış ve çocukta babası hanesine tescil edilmiştir. Mahkemece bu hüküm dikkate alınarak babalığın tespitine yönelik davanın reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir.

Adana Boşanma Avukatı; 

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana boşanma avukatı olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Terditli dava dilekçesi nasıl yazılır, terditli dava nedir, dava dilekçesi içinde neler yer almalıdır, terditli dava dilekçesi örneği makalemizde yer almaktadır, adana avukat

Terditli Dava Dilekçesi Örneği

Terditli dava hukuk sistemimizde sıklıkla kullanılan bir dava türüdür. Kısa ve öz bir tanımını yapmak gerekise terditli dava, davacı aynı davalılara karşı ileri süreceği iki ayrı talebini tek bir davada dile getirmesidir. Dolayısıyla aynı terditli dava dilekçesi içinde iki ayrı talep mevcuttur. Birincil talebin yerine getirilmesinin imkansız olduğunun anlaşılması durumunda devreye girecek ikincil bir talep de davaya eklenir. Bu makalemizde terditli dava dilekçesi örneğine yer almaktadır. Söz konusu dilekçe örnek mukabilinde, terditli dava dilekçesi nasıl yazılır sorusuna genel bir cevap olabilecek niteliktedir. Bu nedenle açılacak terditli dava dilekçesi somut olayın özelliklerine göre uyarlanarak özel olarak hazırlanmalıdır.

Terditli Dava Dilekçesi Örneği

ADANA …………….. MAHKEMESİ’NE

DAVACI                                                 :

VEKİLİ                                                  :

DAVALI                                                :

KONU                                                  : Davalıdan satın alınan ……….’nın müvekkile teslimine; bunun mümkün olmaması halinde satış bedeli olarak ödenen ……….. TL’nin ödeme tarihi olan …/…./….’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebimizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ

Müvekkil davalı …………………….’dan ……… marka ………… model  ……….. satın almıştır. (Ek-1: Satış Sözleşmesi) Satış bedeli olarak ………. TL .…/…./…….. tarihinde banka kanalı ile ödenmiştir. (Ek-2: Dekont) Davalı Ek-1’de sunulan sözleşmede de sabit olduğu üzere; satın alınan ürünü müvekkile 15 gün içinde teslim edeceğini bildirmiş ancak geçen sürede teslimat gerçekleştirilmemiştir. Davalı müvekkili bir süre oyalamış, daha sonrasında ise telefonlarına dahi çıkmamaya başlamıştır. Bu nedenle, davalıdan satın alınan ……….’nın müvekkile teslimine; bunun mümkün olmaması halinde satış bedeli olarak ödenen ……….. TL’nin ödeme tarihi olan …/…./….’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili için iş bu davayı açmak zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

HUKUKİ DELİLLER    :  …/…/……. Tarihli satış sözleşmesi, …./…./……. Tarihli ödeme dekondu, banka kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi, yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM     :Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalıdan satın alınan ……….………’nın müvekkile teslimine; bu mümkün satış bedeli olarak ödenen ………….. TL’nin ödeme tarihi olan …/…./….’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
……………………………..

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davalarında makalemizdeki örnek nüfus kaydının düzeltilmesi dilekçesi somut olaya uyarlanarak kullanılabilir, adana avukat

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Dilekçesi

Bu makalemizde nüfus kaydının düzeltilmesi dilekçesi örneğine yer veriyoruz. Bilindiği üzere nüfus kaydının düzeltilmesi davalarının uygulama alanı oldukça geniştir. Dolayısıyla makalemiz devamında verilen nüfus kaydının düzeltilmesi örnek dilekçe niteliğinde olup, açılacak davada somut olayın özelliklerine göre yorumlanmalı uyarlanmalıdır. Verilen dilekçe yaş küçültme talebine ilişkindir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davaları ile ilgili ayrıntılı bilgi için buradan ilgili makalemizi inceleyebilirsiniz.

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Dilekçesi

…………….… ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI                                  : ………..………….…

VEKİLİ                                   : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI                                  : 

KONU                                     : Müvekkilin yaşının düzeltilmesine ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi talebimizi içerir dilekçemizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ

Müvekkilimiz …………………… …/…./…… tarihinde ……………. ili/ilçesi ………….. köyünde evde doğum sonucu dünyaya gelmiştir. Müvekkilin ailesi köy yerinde yaşamakta olduğundan, o dönemki maddi imkansızlıklardan ötürü nüfus kaydı oldukça geç yapılmıştır. Müvekkilin evde doğması ve nüfus kaydının geç yapılması nedeniyle gerçek doğum tarihi …/…./…… olmasına rağmen kayıtlarda …/…./…… tarihi olarak işlenmiş dolayısıyla müvekkil gerçek yaşından … yaş küçük görünmektedir.

Müvekkil yaşının küçük görünmesi sebebiyle maddi manevi pek çok zorluk yaşamaktadır.

Türk Medeni Kanunu‘nun 39. maddesi “Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz” hükmüne amirdir. Bu nedenlerle, müvekkilin yaşıtları ile birlikte hareket edebilmesi, aynı duyguları aynı zamanda ve derecede yaşayabilmesi için müvekkilin yaşının ……. olarak düzeltilmesini talep etmek zorunluluğumuz doğmuştur.

HUKUKİ NEDENLER       : Türk Medeni Kanunu

HUKUKİ DELİLLER          : Nüfus kayıtları, hastane raporları, tanık, yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ ve İSTEM             : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler dahilinde müvekkilin gerçek doğum tarihi …/…/…… olduğundan nüfus kaydındaki yaşının …. olarak düzeltilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukatı olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, deliller, babalık davası aile mahkemesi asliye hukuk DNA testi, tanık, nüfus kaydının anne açısından düzeltilmesi, adana avukat

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası Türk Medeni Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca açılan davalardır. Nitekim Kanun’a göre; Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz. Bu nedenle nüfus kaydındaki değişiklerin dava yoluyla yapılması gerekir. Bu durumda nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılabilir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası çocukların gerçek anne babası dışındaki kişilerin nüfusuna kaydedilmesi veya sicilde yapılan hata nedeniyle farklı kişilerin nüfusuna kaydedilmesi gibi hallerde karşımıza çıkmaktadır. Nüfus kaydının yanlış tutulması hem nüfus kaydı yanlış tutulan kişi hem de karşı tarafın mirasçıları bakımından önemli hak kayıplarına sebebiyet verebilmektedir.

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davasını Kimler Açabilir?

Çocuğun anne ve/veya babası haricindeki kişilerin nüfus siciline kaydedilmesi halinde nüfus sicilinin düzeltilmesi davası, ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları, nüfusa yanlış kaydedilen çocuk veya mirasçıları, biyolojik anne ve/veya baba veya bu kişilerin mirasçıları, nüfusta anne ve/veya baba olarak kayıtlı bulunan kişiler veya bunların mirasçıları tarafından açılabilir.

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Kime Karşı Açılır?

Davalı tarafında ise Nüfus Müdürlüğü, nüfusta anne ve/veya baba olarak kayıtlı bulunan kişiler ile onların mirasçıları, biyolojik anne ve/veya biyolojik baba veya onların mirasçıları, nüfusa yanlış kaydedilen çocuk veya mirasçıları olabilir.

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Nüfus kaydının düzeltilmesi davası nda davacının yerleşim yerinde bulunan asliye hukuk mahkemeleri yetkili ve görevlidir.

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davasında Deliller

Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında deliller her türlü olabilir. Davada davacı iddiasını kanuna uygun olan her türlü delil ile ispat edebilir. Hastane doğumu olması halinde doğum raporu veya doğum protokol defterleri önemli bir delil aracıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası nda en çok başvurulan delillerden biri de tanıkların ifadesidir. Çocuğun gerçek anne babasının ortaya çıkarılması bakımından bu hususta bilgi sahibi olan tanıkların dinlenmesi davaya katkı sağlayacaktır. Nüfusuna kaydedilen anne-baba ile çocuk arasında afaki yaş farklarının bulunması hali de Yargıtay tarafından delil olarak ele alınmaktadır.Yine sıklıkla kullanılan delillerden biri de elbette DNA testidir.

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası ile İlgili Yargıtay Kararları

“…Maddi olayı açıklamak taraflara hukuki niteleme ise hakime ait olup somut olayda istem gerçeği yansıtmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğundan ve Türk Medeni Yasası’nın 291. maddesinde belirtilen soybağının reddi ile bir ilgisi bulunmadığından, davacının mevcut nüfus kaydı sebebiyle mirasçılıktan kaynaklanan hakları zedeleneceğinden böyle bir davayı açmaya hakkı bulunmaktadır. Ancak eldeki davada miras hukukundan doğan hakları etkilenecek diğer mirasçıların tespit edilip davaya dahil edilmesi ile tarafların kabulleri ve tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/10730 E, 2014/15092 K)

“Yargıtay’ın vermiş olduğu bir kararında; davalı Beşir, evlilik dışı birliktelik yaşadığı kadından olan çocuğunu nüfusta resmi nikahlı eşi Bediha’nın üzerine kaydettirmiş, daha sonra taraflar boşanmış ve bir süre sonra da Bediha ölmüştür. Bediha’nın mirasçıları dava açarak nüfus sicilinin düzeltilmesini talep etmiştir. Yargıtay kararında; tarafların boşanma davasında müşterek çocuklarının bulunmadığına ilişkin beyanlarına, hastane doğum protokol defterinde çocuğun anne adının Yasime olarak yazılıp, üstünün çizilip Bediha isminin yazılmasını, çocuğun doğum tarihi itibariyle Bediha’nın 49 yaşında olmasını ve bu yaşta bir kadının doğum yapmasının pek varit görülmeyeceği yönündeki Adli Tıp Kurumu raporuna istinaden sicilin düzeltilmesi yönünde karar vermiştir. (ÖKTEM ÇEVİK, 2016; HATEMİ/KALKAN OĞUZTÜRK, 2015)”

Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davası

“…Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise asliye hukuk mahkemesinde bakılır.

Asliye Hukuk Mahkemesi, genel nitelikli mahkeme olup, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, dava konusunun miktar ve değerine bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davaları görmekle görevlidir. Aile Mahkemesi ise özel kanununda kendisine verilen davalara bakmakla görevli özel nitelikli bir mahkemedir. Genel nitelikli bir mahkeme ile özel nitelikli bir mahkemede görülmesi gereken iki ayrı davanın birlikte açılması halinde, her iki davanın birlikte görülmesi gerekli ise, özel nitelikli mahkemede davaların görülüp sonuçlandırılması gerektiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.03.2012 tarih ve 2011/2-775-116 sayılı içtihadı ile benimsenmiştir.

O halde, her iki davanın birlikte açılması halinde, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi değil Aile Mahkemesi olacağından, kamu düzenine ilişkin olan bu hususun re’sen dikkate alınarak mahkemece davaya aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek davanın kabulü doğru görülmemiştir.” YARGITAY 18.HUKUK DAİRESİ, Esas Numarası: 2013/15197, Karar Numarası: 2013/15520, Karar Tarihi: 14.11.2013

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana boşanma avukatı olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bu makalemizde çocuğun velayeti nasıl alınır, velayet her zaman anneye verilir mi, çalışmayan kadına velayet verilir mi, velayet babaya verilebilir mi sorularına cevap bulmaya çalıştık.

Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?

Bu makalemizde özetle çocuğun velayeti nasıl alınır sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Boşanma davalarında en sık karşılaştığımız sorun hem annenin hem babanın ortak çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini istemesidir. Bu durumda çocuklar da boşanma davasının çekişme konularından biri haline gelmekte, her iki taraf da çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunu sormaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunun cevabı anne veya babanın özelinde değildir. Önemli olan çocuğun hangi ebeveyninin yanında bilişsel ve maddi varlığını daha iyi idame edeceğidir. Bu noktada da daha önceki makalelerimizde sıklıkla üzerinde durduğumuz çocuğun üstün yararı ilkesi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla çocuğun velayeti nasıl alınır sorusu teknik olarak yanlış bir sorudur, zira çocuğun velayeti alınmaz; çocuk üstün yararı hangi ebeveyninin yanında kalmasını gerektiriyorsa velayet ona verilir. Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için adana boşanma avukatı olarak kaleme aldığımız diğer makaleleri inceleyebilirsiniz.

Velayet Hakkı Nedir?

Velayet hakkı evlilik devam ettiği sürece hem anne hem baba tarafından kullanılan, evlilik sona erdikten sonra da çocuğun korunması bakılması vb ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için eşlerden birine tanınan bir haktır. Yine boşanma davasında veya boşanma davasından sonra da ortak velayet şeklinde velayet hakkının devam ettirilmesi mümkündür. Bu durumda velayet hakkı sadece anneye veya babaya verilmez. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkını anne baba tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi birlikte kullanırlar. Boşanma davasında ortak velayet hususunda ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?

Çocuğun velayetini alabilme en önemli şartı çocuğun üstün menfaatinin velayetini isteyen ebeveyninin yanında kalmasını gerektirmesidir. Dolayısıyla çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunun cevabı tarafların boşanma davası sırasında çekişme konusu yaptıkları olaylar değildir. Yani evlilik birliği devam ettiği sırada anne ve baba arasında yaşanan olumsuz olaylar, tarafların kusur durumu, zina vb hususların çocuğun velayetinin değerlendirilmesinde etkisi yoktur. Ancak elbette her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıdığı için her dosyanın münferit değerlendirilmesi, somut olayın şartlarına göre yorum yapılması gerekir. Normalde eşlerin birbirlerine karşı yönelttikleri fiiller, kusur durumu vb velayet davasında dikkate alınmazken; bu kusurlu davranışlar çocuğa da sirayet ediyorsa bu durumun ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

Velayet Her Zaman Anneye Mi Verilir?

Yine velayet davalarında sıklıkla karşımıza çıkan ve özellikle babalar tarafından sorulan sorulardan biri velayet her zaman anneye mi verilir sorusudur. Yargıtay’a göre küçük yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  Ancak elbette bu durum kati bir kural anlamına gelmemektedir. Örneğin alkol veya uyuşturucu bağımlılığı olan dolayısıyla çocuğa bakamayacak durumdaki anneye veya çocuklarını terk eden anneye velayet hakkının tanınması çocuğun üstün yararı ilkesine uygun düşmez. Dolayısıyla çocuğun velayetinin anneye verilmediği durumlar da söz konusu olabilmektedir.

Velayet Babaya Verilebilir Mi?

Velayet her zaman anneye mi verilir sorusunun altında da belirttiğimiz gibi, velayetin babaya verilmesi de mümkündür. Çocuğun üstün menfaati babasının yanında kalmasını gerektiriyorsa velayet babaya verilebilir. Yine idrak kabiliyetini kazanmış çocuğa kimin yanında kalmak istediği de sorulabilir. Çocuğun babası ile kalmak istediğini söylemesi, çocuğun babası ile kalmasının daha menfaatine olması, annenin çocuğa bakamayacak durumda olması veya çocuğun velayetini istememesi vb durumlarda velayet hakkı babaya verilebilir.

Çalışmayan Kadına Velayet Verilir Mi?

Velayet davasında mühim olan çocuğun yararı ve çocuğun korunmasıdır. İnceleme konusu yapılan husus çocuğun hangi ebeveyninin yanında bedensel ve ruhsal gelişimini daha iyi sağlayacağıdır. Bu bağlamda velayeti alacak tarafın maddi durumundan ziyade çocuğa nasıl bakacağı önemlidir. Dolayısıyla çalışmayan kadına velayet verilir mi sorusunun cevabı da evet olabilmektedir. Zira çocuğun bakım ve yetiştirilme yükümlülüğü çalışmayan kadına yüklense de, velayeti alamayan babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma yükümlülüğü devam etmektedir. Kadın çalışmıyor olsa bile evliliğin sona ermesi nedeniyle yoksulluğa düşecekse kendisi için yoksulluk nafakası çocuğu için de iştirak nafakası talep edebilir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Açılarak Çocuğun Velayeti Alınabilir Mi?

Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  Velayet Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenmiştir. Yani boşanma davasından sonra velayeti alamayan eşin daha sonra velayetin değiştirilmesi davası açması mümkündür. Velayetin değiştirilmesi dava dilekçesi örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.