Velayet Davası Nedir? Velayet Kime Verilir?

Velayet Davası Nedir? Velayet Kime Verilir?

Boşanma davasında velayetin kime verileceği en büyük problemlerden biridir. Boşanma davasında velayet hakkının kime verileceği konusunda Medeni Kanunumuz hakime oldukça geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Bu makalemizde velayet davası nedir, velayet kime verilir, velayet babaya verilir mi, velayetin değiştirilmesi davası nedir gibi soruları velayet davası yargıtay kararları çerçevesinde cevaplamaya çalışacağız.

Velayet Davası Nedir? Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

Genel kabule göre hakim, velayet davası sırasında velayetin kime verileceğini takdir ederken sadece çocuğun menfaatini göz önünde bulundurmalıdır. Buna velayetin belirlemesinde çocuğun üstün yararı ilkesi denilmektedir. Yargıtay‘a göre çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.

Kısacası velayetin belirlenmesinde boşanan anne babanın kaç yaşında olduğu, boşanmada kusurlu olup olmadıkları, maddi durumları o derece önemli değildir. Önemli olan, çocuğun anne ya da babadan hangisinin velayetinde daha iyi bakılacağı, yetiştirileceği, iyi bir eğitim alacağıdır.

İdrak Kabiliyeti Olan Çocuğa Kimde Kalmak İstediği Sorulmalıdır.

Çocuğun yeterli idraka sahip olması halinde onun da görüşünün alınması gerekir. Nitekim Yargıtay kararları da bu yönde şekillenmelidir. Çocuğun kendisini ilgilendiren böylesine önemli bir davada görüşü mutlaka alınmalı, çocuğun görüşüne değer verilmelidir. Ve ancak çocuğun üstün yararı aksini gerektiriyorsa çocuğun isteğinin aksine karar verilmesi de mümkündür.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/24240 E, 2017/3457 K ve 28/03/2018 tarihli kararında;
“…Mahkemece; yaşları sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuklar 15.10.2002 doğumludur. Velayet konusunda görüşlerine başvurulmadan velayet düzenlemesi yapılmıştır. Bu bakımdan, ortak çocukların bizzat hakim tarafından veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması
ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…”

Çocuğun Kaç Yaşında Olduğu Dikkate Alınmalıdır

Yargıtay’a göre küçük yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ‘nin 2016/832 E, 2016/832 K ve 25/02/2016 tarihli kararında;
“…Çocuğun yaşı göz önüne alındığında, anne bakım, sevgi, şefkat ve ilgisine özellikle ihtiyaç duyacağı bir çağda olduğu kabul edilmelidir. Çocuğun bu yaşlarda kişilik özelliklerinin oluşması, annelik kimliğini tanıması bakımından; annenin velayet görevini üstlenmesine yasal bir engelinin bulunmaması ve çocuğun üstün yararının babanın velayetini gerektirdiği belirlenmedikçe çocuğun velayeti altında bırakılması tercih edilmelidir…”

Çocuğun Alıştığı Çevreden Koparılmaması Gerekir.

Çocuğun kişisel ve bedensel gelişiminde alışık olduğu çevre, insanlar, okulu, öğretmeni, arkadaşları kısacası sosyal çevresi de oldukça önemlidir. Dolayısıyla çocuk belli bir sosyal çevreye aitse ve buradaki ortamına çevresine alışmışsa bu çevreden koparılmaması gerekir. Velayet davası nda bu kıstas oldukça önemlidir. Aksi halde çocuk bocalayacak, zor duruma düşecek,bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimi negatif yönde etkilenecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/27852 E, 2015/249 K ve 13/01/2015 tarihli kararında;
“…Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de mevcut olmadığına göre, müşterek çocuğun uzun zamandır davalı babayla yaşadığı ve ortama da alıştığı gözetilerek, velayetinin babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…”

Çocuğun Diğer Tarafla Kişisel İlişkisi Zedelenmişse Bu Durum Göz Önüne Alınmalıdır.

Çocuğun anne ya da babadan diğeri ile kişisel ilişkisi zedelenmiş olabilir. Örneğin çocuğun kötü muamele görmesi durumunda velayetin verilmesi söz konusu olamaz. Yine çocuğun velayetini kötüye kullanan taraftan velayet hakkı alınarak diğer tarafa verilebilir. Örneğin anne çocuğun babası ile olan kişisel ilişkisini zedeliyor, baba ile görüşmesini engelliyorsa bu durumda velayet hakkı anneden alınıp babaya verilebilir. Zira çocuğun menfaati için gerekli olan her iki tarafla da kişisel ilişkisinin devam ettirilebilmesidir.

Kardeşlerin Ayrılmaması Kişisel Gelişimleri İçin Önemlidir.

Kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da Yargıtay’ın gözettiği kıstaslardan biridir. Zira kardeşlerin birbirinden ayrılması sonucunda, kişisel gelişimleri etkilenebilecektir. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/4755 E, 2014/14882 K ve 30/06/2014 tarihli kararında;

“…Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Müşterek çocuk Cenker 28.2.2013 tarihli duruşmada annesiyle kalmak istediğini beyan etmiştir. O halde, müşterek çocuğun isteği ve kardeşlik duygularının gelişmesi için kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması kıstası da dikkate alındığında, ortak çocuklardan Cenker’in velayetinin de davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde babaya verilmesi doğru olmamıştır…”

Uzman Raporu Alınmalıdır.

Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocukların üstün yararı ve menfaatidir.
Velayet davası sırasında Adana Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Unutulmamalıdır ki;

  • Velayet davası konusunda anne babanın velayet konusunda yaptığı anlaşmalar hakimi bağlamaz.
  • Velayet davası için önemli olan “çocuğun üstün yararıdır” Çocuk taraflardan hangisinin yanında daha iyi durumda olacaksa velayet ona verilir.
  • Velayetin belirlenmesinde tarafların boşanmadaki kusurları, maddi durumları, yaşı vb. hususlar çocuğun üstün yararını etkilemediği müddetçe göz önünde bulundurulur.

Velayet davası iyi takip edilmesi gereken teknik bilgi ve birikim isteyen davalardır. Aksi halde çocuğun ve anne-babanın mağduriyetine neden olabileceğinden davanın adana boşanma avukatı ile birlikte yürütülmesini tavsiye ediyoruz. 

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir