Etiket: adana avukat selce maraş büken

vekillikten çekilme dilekçesi, vekillikten istifa dilekçesi, vekillikten çekilme nedir, vekillikten çekilme dilekçesi örneği hukuk, ceza, infaz hakimliği

Vekillikten Çekilme Dilekçesi Örneği

Vekillikten istifa olarak da bilinen vekillikten çekilme Avukatlık Kanunu’nun 41. maddesinde düzenlenmiştir. Bu makalemizde vekillikten çekilme dilekçesi örneği ne yer verilecektir. Ancak vekillikten çekilme dilekçesi örneği ne geçmeden önce, vekillikten çekilmenin sonuçlarına dair kısa bir bilgi vermeyi uygun görüyoruz.

Vekillikten Çekilme Nedir?

Vekillikten çekilme avukatın belli bir işi takipten veya savunmadan kendi isteği ile çekilmesidir. Avukatlık Kanunu’nun 41. maddesine göre; o işe ait görev vekillikten çekilmenin müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder.  Ancak adli yardım bürosu veya baro başkanı tarafından o işi yapmakla görevlendirilen avukatın durumu farklıdır. Bu halde avukat kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özrü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez.

Vekillikten Çekilme Dilekçesi Örneği

ADANA …….. MAHKEMESİ’NE

Dosya No : 20…./……..

TEMSİL EDİLEN TARAF : ………………………………………
ADRESİ                           : ……………………………………….

VEKİLİ                             : ……………………………………….
ADRESİ                           : ……………………………………….

KONU                             : Vekillikten Çekilme Dilekçesi nin Arzıdır.

Yukarıda esas numarası verilen dosyasında gördüğümüz lüzum üzerine ….. vekilliğinden çekildiğimizi bildirir, UYAP sisteminden de vekil kaydımızın silinmesine, çekilme dilekçemizin ve bundan sonra yapılacak tüm tebligatların asil  …………………………………………’nın mevcut adresine tebliğine, karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

Av. ……………………………..


Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

adli yardım talebi dilekçesi, adli yardım talebi dilekçe örneği, adli yardım talepli dilekçe, adli yardım nedir, adana avukat, adli yardım reddedilirse

Adli Yardım Talebi Dilekçesi

Bu makalemizde adli yardım talebi dilekçesi konusuna değineceğiz. Adli yardım nedir sorusunun cevabı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. Maddesinde verilmiştir. Düzenlemeye göre, Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. Adli yardım talebi dilekçe örneği makalemizin devamında yer almaktadır. Ancak konuya geçmeden önce adli yardım nedir, adli yardım talebi nedir, adli yardım talebi nasıl yapılır, adli yardım talebi reddedilirse ne yapılır gibi soruların cevaplarına değinmek istiyoruz.

Adli Yardım Nedir?

Adli yardım kurumu esasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde sözü edilen adil yargılama hakkının bir tezahürü niteliğindedir. Zira Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında başvurucudan istenen mahkeme harcının çok yüksek miktarda olması durumunda devletin mahkeme harcı almaktaki menfaati ile başvuranın mahkemeler vasıtasıyla hakkını korumaktaki çıkarları arasında adil bir denge bulunmadığı kabul etmekte ve başvuran yararına ihlalin varlığı sonucuna varılmaktadır.  (AHİM, 19.06.2001 gün, başvuru no: 28249/95, Kreuz/Polonya) (AHİM, 26.06.2007 gün, başvuru no: 25321/02, Ülger/Türkiye).

Adli yardım yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağlar. Ayrıca adli yardım hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.

Adli Yardım Talebi Nedir? Adli Yardım Talebi Nasıl Yapılır?

Adli yardım talebi dilekçesi ile asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeye başvurarak adli yardım talep edilebilir. Talepte bulunan kişi adli yardım talebi dilekçesi içeriğinde iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de sunmalıdır. Talepte bulunanın adli yardım talebi dilekçesi nde yargılama giderlerini karşılamaktan yoksun olduğunu ispatlar belgeleri sunmaması halinde adli yardım talebi reddedilebileceği unutulmamalıdır. Adli yardım talebi reddedilirse, bu karara karşı Adli yardım talebinin reddi kararına karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir.

Adli Yardım Talebi Dilekçesi

ADANA ……… MAHKEMESİ’NE

DAVACI : ………………..

VEKİLİ : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI : ………………..

KONU : Müvekkilin adli yardım talebi dilekçesi nin arzıdır.

AÇIKLAMALARIMIZ

  1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. Maddesine göre, Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler hükmüne amirdir.
  2. Bu doğrultuda müvekkil yargılama harç ve giderlerini karşılayabilecek durumda değildir. Şöyle ki;
  • Müvekkil davalının evden ayrılması ve cezaevine girmesi nedeniyle tek başına geçimini sağlayamayacağından ……’daki aile konutundan ayrılarak …..’daki ailesinin yanına sığınmıştır.
  • Müvekkil hiçbir işte çalışmamaktadır
  • Dosya kapsamında bulunan TAKBİS ve araç sorguları müvekkilin üzerine kayıtlı hiçbir malvarlığının bulunmadığını açıkça göstermektedir.
  • Dosyada mevcut bulunan mali ve ekonomik durum araştırmaları da müvekkilin mali durumunun iyi olmadığını ortaya koymaktadır
  • Müvekkil avukat talebinde A….. Adli Yardım Bürosuna başvurarak kendisine avukat atanmasını talep etmiştir, bu doğrultuda müvekkile yapılan atamamız neticesinde vekilliğini yürütmekteyiz.
  • Ayrıca müvekkilin fakir ve yardıma muhtaç olduğunu gösterir …/…/…… tarihli fakirlik kağıdı da dilekçemiz ekinde sunulmaktadır.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler dahilinde adli yardım talebi mizin kabulü ile müvekkilin dava ile ilgili harç ve masraflar bakımından adli yardımdan faydalanmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Haczedilemeyen mallar İİK 'nun 82. maddesi düzenlenmiştir. Tamamı haczedilemeyen mallar, haczedilemezlik şikayeti, meskeniyet iddiası...

Hazcedilemeyen Mallar Nelerdir?

Bu makalemizde haczedilemeyen mal ve haklar nelerdir sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Haczedilemeyen mallar İİK ‘nun 82. maddesinde düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre tamamı haczedilemeyen mallar şu şekildedir:

Tamamı Haczedilemeyen Mallar ve Haklar

Yukarıda da belirttiğimiz gibi İcra ve İflas Kanununun 82. maddesinde tamamı haczedilemeyen mallar ve hakların neler olduğu sayılmıştır.

İcra ve İflas Kanununun 82. maddesinde tamamı haczedilemeyen mallar ve haklar şu şekildedir:

  1. Devlet malları haczedilemez.
  2. Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya, aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması halinde bunlardan biri haczedilemez. Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetler hariçtir.
  3. Borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Buna meskeniyet iddiası da denir. Düzenlemeye göre, borçlunun sosyal ve ekonomik durumuna, ailesinin ihtiyaçlarına uygun evi haczedilemez.
  4. Öğrenci bursları haczedilemez.
  5. Ordu ve zabıta hizmetlerinden malul olanlara bağlanan emekli maaşları ile ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminatları, ikramiyeleri haczedilemez.
  6. Ekonomik faaliyeti sermayesinden çok bedeni çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gereken eşyaları haczedilemez.
  7. Bir yardımlaşma sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar haczedilemez.
  8. 65 yaşını doldurmuş kişilere 2022 s. Kanuna göre bağlanan aylıklar haczedilemez.
  9. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görene veya ailesine verilen paralar haczedilemez.
  10. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için arazi, çift hayvanları, nakil vasıtaları ve tarım aletleri haczedilemez. Yine borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için gereken tohumluğu haczedilemez.
  11. Borçlu bir sanat veya meslek sahibi ise, meslek ve sanatı için gerekenler haczedilemez.
  12. Borçlu ve ailesinin idaresi için gerekli ise, borçlunun seçeceği bir süt veren mandası ve ineği yahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları haczedilemez.
  13. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları haczedilemez.
  14. Borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçinmeleri için zorunlu olan bağ, bahçe ve bu sanat için gereken alet ve edevat haczedilemez.
  15. Borçlu geçimini hayvan yetiştirmek yoluyla sağlıyorsa kendisinin ve ailesinin geçinmeleri için zorunlu olan miktarda hayvan ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları haczedilemez.

İcra İflas Kanunun yanı sıra özel kanunlarla da haczedilemeyen mallar düzenlenmiştir. Örneğin 5502 s. Kanunun 35/3 maddesine göre SGK’ya ait taşınır ve taşınmazlar ile kurumun bankadaki mevduatları dahil hiçbir hak ve alacağı haczedilemez. Yine Bankacılık Kanunu’nun 82. maddesine göre BDDK’nın malları haczedilemez.

Borçlunun Maaş ve Ücretinin Haczi

Borçlunun maaş ve ücretinin ise tamamı değil bir kısmı haczedilemez. Alacaklı icra takibi kesinleştikten sonra borçlunun maaşlı bir işte çalıştığını tespit ederse, bu durumda icra müdürlüğünden borçlunun maaşının haczedilmesini isteyebilir. Bu durumda alacaklı dosyaya bir maaş haczi talebi gönderir. İcra müdürü, borçlunun maaşına haciz konmasına karar verirse bu durumda borçlunun çalıştığı işyerine maaş haczi müzekkeresi gönderir. Ancak borçlunun muvafakatı olmadığı sürece maaşının 1/4’inden fazlası haczedilemez. Ayrıntılı bilgi için buradan ilgili makalemizi inceleyebilirsiniz.

Haczedilemezlik Şikayeti

Bir malın haczedilemez olup olmadığının kararı icra müdürü tarafından verilir. İcra müdürü bir malın haczedilemez olduğuna karar getirirse alacaklı, haczedilebilir olduğuna karar getirirse borçlu, karara karşı İcra İflas Kanunu’nun 16. maddesine göre şikayet yoluna başvurabilir. Haczedilemezlik şikayeti 7 gün içinde yapılmalıdır. Ancak devlet mallarının haczedilemezlik şikayeti, bu durum kamu düzeninden olduğundan süreye tabi değildir. 7 günlük şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Haczedilemezlik şikayeti hakkında icra mahkemesi tarafından karar verilir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Hacze iştirak, hacze adi iştirak ve hacze imtiyazlı iştirak olarak iki çeşittir. Hacze iştirak şartları, hacze iştirak usulü, şikayet yolu, adana avukat

Hacze İştirak Nedir?

Hacze iştirak, hacze adi iştirak ve hacze imtiyazlı iştirak olarak iki çeşittir. Hacze adi iştirak İcra İflas Kanunu’nun 100. maddesinde, hacze imtiyazlı iştirak ise Kanunun 101. maddesinde düzenlenmiştir. Hacze adi iştirak uygulamada karşımıza sıklıkla çıkmaktadır.

Hacze Adi İştirak

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 100. maddesine göre;

İlk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinciye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilecek alacaklılar:
1 – İlk haciz ilamsız takibe müstenitse takip talebinden ve ilama istinat ediyorsa dava ikamesinden mukaddem yapılmış bir takip üzerine alınan aciz vesikasına,
2 – Yukarki fıkrada yazılı tarihlerden önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama,
3 – Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi veya tarih ve imzası tasdikli bir senede,
4 – Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya vesikaya istinat eden alacaklılardır.
Bu suretle iştirak halinde icra dairesi müracaat üzerine aynı derecedeki alacaklıların bütün alacaklarına yetecek nispette ilave suretiyle hacizler yapar.
Bunların haricindeki alacaklılar ancak, evvelki dereceden artacak bedeller için hacze iştirak edebilirler.

Dolayısıyla hacze adi iştirakin şartları şu şekilde özetlenebilir;

  1. Hacze iştirak edecek alacaklı borçluya karşı bir takip başlatmış ve bu takibi kesinleştirmiş olmalıdır. Dolayısıyla alacaklı haciz isteme yetkisine sahip olmalıdır.
  2. Hacze iştirak edecek alacaklının alacağı ilk haciz ilamsız takibe dayanıyorsa, ilk haczin takip talebinden önce; ilk haciz ilamlı takibe dayanıyorsa ilamın verilmiş olduğu davanın açıldığı tarihten önce doğmuş olmalıdır.

  3. Alacak kanunda sayılan belgelerden birine dayanmalıdır. Bu bağlamda alacak aşağıda sayılan belgelerden biriyle ispat edilmelidir.
    a. İlk haciz ilamsız takipse takip talebinden ve ilamlı takipse dava tarihinden önce yapılmış bir takip üzerine alınan aciz vesikası,
    b. İlk haciz ilamsız takipse takip talebinden ve ilamlı takipse dava tarihinden öncea çılmış bir dava üzerine alınan ilam,
    c. İlk haciz ilamsız takipse takip talebinden ve ilamlı takipse dava tarihinden önceki tarihli resmi veya tarih ve imzası tasdikli bir senet,
    d. İlk haciz ilamsız takipse takip talebinden ve ilamlı takipse dava tarihinden önceki tarihli resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya belge

4. Hacze iştirak ilk haciz ile satılan malın bedeli icra veznesine girinceye dek mümkündür. 

Hacze iştirak talebi hacizde ilk sırada olan icra takibinin yapıldığı müdürlüğüne yapılır. İcra müdürlüğü hacze iştirak şartlarını değerlendirerek, hacze iştirak talebi hakkında bir karar verir. İcra müdürünün verdiği bu karara karşı şikayet yoluna başvurmak mümkündür.

Hacze İmtiyazlı İştirak

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 101. maddesinde ise hacze imtiyazlı iştirak düzenlenmiştir. Kanunda sınırlı sayıda belirlenmiş durumlarda alacaklının ilk hacze iştirak edebilmesi için bir icra takibi yapmasına gerek yoktur. Bu hallerde alacaklıya bir imtiyaz hakkı tanınmıştır.

  1. Borçlunun eşi evlenmeden doğan, çocukları valeyetten doğan, vasi veya kayyımı olduğu kişiler ise vesayetten doğan alacakları için hacze imtiyazlı olarak iştirak edebilirler.
  2. Borçlunun ergin çocukları Türk Medeni Kanunu’nun 370. maddesinden doğan alacakları için hacze imtiyazlı olarak iştirak edebilirler.
  3. Borçlunun ölünceye kadar bakma alacaklısının hacze imtiyazlı iştirak hakkı vardır.
  4. Nafaka alacaklısı da konulan hacze imtiyazlı olarak iştirak edebilir.

Hacze imtiyazlı iştirak de tıpkı hacze adi iştirakte olduğu gibi hacizli malın bedelinin paraya çevrilip icra veznesine girmesi anına kadar mümkündür.

Bu sırada şunu da belirtmek gerekir ki, hacze iştirak ancak ve ancak ilk konulan haczin özel bir alacağa dayanması halinde mümkündür. İlk haczin kamu alacağı olması halinde hacze iştirak edilemez. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

İtirazın iptali davası, itirazın iptali dava dilekçesi örneği, itirazın iptali davası makalemiz devamındaki itirazın iptali dava dilekçesi örneği ile..çek

İtirazın İptali Dava Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde itirazın iptali dava dilekçesi örneği yer almaktadır. İtirazın iptali dava dilekçesi ile, borçlunun itirazı üzerine duran icra takibine devam edilmesi sağlanır. Zira bilindiği üzere ilamsız icra takibi, alacaklının elinde bir sözleşme, senet vb herhangi bir belge olmadan dahi borçlu aleyhine başlatabilecek icra takibidir. Ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren borçlu, 7 gün içinde borca, faize, yetkiye, (varsa) borca dayanak belge üzerindeki imzaya itiraz edebilir. İtiraz edilmesi halinde icra takibi durur. Duran icra takibinin devamına karar verilebilmesi için itirazın iptali davası açılması ve mahkemeden karar alınması gerekmektedir. İtirazın iptali davası, makalemizin devamında verdiğimiz itirazın iptali dava dilekçesi ile açılabilir.

İtirazın İptali Dava Dilekçesi Örneği

ADANA NÖBETÇİ ……… MAHKEMESİ’NE

İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DOSYA NO: Adana …. İcra Müdürlüğü, 2020/….

DAVACI: ………………….

VEKİLİ: Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI: ………………….

DAVA DEĞERİ : ………………….

KONU : ………….-TL (takip tarihi itibariyle) alacağa yapılan itirazın iptali istemimizi içerir.

AÇIKLAMALARIMIZ

  1. Müvekkil ile borçlu davalı arasında düzenlenen …..… keşide tarihli ……… TL bedelli çek bedeli davalı tarafından ödenmemiştir. Bunun üzerine süresi içinde ibraz edilmiş ancak karşılığı olmadığından tahsil edilememiştir.
  2. Müvekkil ysal süresi içinde başvuru hakkını kullanmadığından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapma hakkını yitirmiştir. Ancak davalı borçlu borcunu ödemediğinden alacak zamanaşımına uğramamıştır.
  3. Bu doğrultuda müvekkilin alacağının tahsilinin temini için 20/…… sayılı dosyasından Genel Haciz Yolu İle İlamsız İcra Takibine başlanmıştır. Ancak borçlu borca itiraz etmiş ve hakkındaki takip durmuştur. (Ek-1: Borca itiraz dilekçesi) Bu nedenle borçlunun itirazın iptali için eldeki davayı açmak zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
  4. Davalı hakkında başlatılan ilamsız takip yasa ve sözleşmelere uygundur. Davalı borca itiraz etmekte Haksız ve kötü niyetlidir. Bu sebeple Haksız itirazın iptali ile Kötü niyetli olarak itiraz etmesi sebebi ile davalı borçluların %20 Tazminata mahkum edilmesini de TALEP EDERİZ. Davalıların takibe itirazı haksız olup, takibin devamı bakımından itirazının iptalini sağlamak için mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ DELİLLER :

  1. Adana …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/…. Sayılı dosyası
  2. Bilirkişi incelemesi,
  3. Tanık,
  4. Yemin
  5. Yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkilimiz adına saygıyla talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Yaş büyütme dava dilekçesi, yaş büyütme davası, yaş küçültme davası , yaş tashihi nedir, yaş tashihi dava dilekçesi örneği, yaş büyütme dilekçesi örneği

Yaş Büyütme Dava Dilekçesi

Bu makalemizde yaş büyütme dava dilekçesi örneğini paylaşıyoruz. Yaş tashihi davası olarak da ifade edilebilecek bu dava 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu‘na göre yürütülür. Nitekim Medeni Kanunumuzun 39. maddesine göre; Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamaz. Dolayısıyla yaş tashihi davası, yaş büyütme veya yaş küçültme istemiyle açılabilir. Aşağıda nüfus kütüğüne asıl doğum tarihi yerine, daha küçük yazıldığı iddiasına dayalı yaş büyütme dava dilekçesi örneğine yer verilmiştir.

Yaş Büyütme Dava Dilekçesi

ADANA …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI: ………………….

VEKİLİ: Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI: ………… Nüfus Müdürlüğü

KONU : Yaş tashihi talebimizi içerir dilekçedir.

AÇIKLAMALARIMIZ

  1. Müvekkil gerçekte…../…../… tarihinde doğmuştur. Ancak nüfus kütüğüne …./…./….. doğumlu olarak kaydedilmiştir. Doğum evde gerçekleştirildiği için hastane kaydı maalesef mevcut değildir
  2. Müvekkilin görünüşü ve kemik yapısı incelendiğinde de iddiamız kolayca anlaşılacaktır. Tam teşekküllü bir devlet hastanesinden alınacak rapor da tezimizi doğrulayacak en sağlam kanıt olacaktır.
  3. Nüfus kaydına hatalı kayıt nedeniyle müvekkilim resmi daireler başta olmak üzere, işlem yaptığı tüm mercilerde sorun yaşamaktadır. Bu doğrultuda doğum tarihinin gerçek tarihi olan …/…./…. Olarak düzeltilmesini isteme zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ DELİLLER: Nüfus kaydı, sağlık raporları, kemik yaşı ölçümü, tanık, yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen nedenler dahilinde müvekkilin nüfus kaydında …../……/……. olarak yer alan doğum tarihinin …../……/……. olarak düzeltilmesi yönünde karar verilmesini, saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Manevi tazminatın belirlenmesi, yargıtay kararları ışığında manevi tazminatın belirlenmesi, manevi tazminat hangi kriterlere göre belirlenir, adana avukat

Manevi Tazminatın Belirlenmesi

Manevi tazminatın belirlenmesi Yargıtay Kararları ile de sabit olduğu üzere, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Türk Hukuk Sisteminde manevi tazminatın belirlenmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak hakim takdir yetkisini sınırsız biçimde kullanamaz. Manevi tazminatın belirlenmesi noktasında hakim saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Ayrıca her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı gözetilerek manevi tazminatın belirlenmesinde takdir hakkını etkileyen nedenler karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, 2017/5111 E, 2018/958 K ve 15.02.2018 tarihli kararı)

Yargıtay Kararları Işığında Manevi Tazminatın Belirlenmesi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/21-872 E, 2014/1086 K ve 24.12.2014 tarihli kararında,

“…Hükmedilecek para zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.” şeklinde karar vermiştir.

Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/7-623 E, 2010/669 K ve 15.12.2010 tarihli kararında manevi tazminatın belirlenmesi konusunda, hükmedilen tazminat ile malvarlığı zararlarının karşılanmasının amaçlanmadığını bu nedenle hükmedilen tutarın yüksek olduğuna karar vermiştir.

“…Hükmedilecek manevi tazminatın miktarının belirlenmesi hakimin takdirindedir. Ne var ki, takdire bağlılık keyfilik demek değildir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkı hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır. Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevi tazminatla malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlanmadığından tazminat miktarının, onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle takdir edilecek miktar, elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Somut olaya gelince, manevi tazminatın yukarıda açıklanan amaçları gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, daha az ve uygun bir bedele hükmedilmesi gerekir…”

Yine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1501 E, 2019/8401 K ve 09.09.2019 tarihli kararında boşanma davasında manevi tazminatın belirlenmesi konusunda özetle;

Dava konusu olayda tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat az bulunmuştur. Bu nedenle hakkaniyet ilkesi ile, zararın ve kusurun ispatı nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerektiğinden, yerel mahkemece tesis edilen hüküm bozulmuştur.” 

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/16869 E, 2014/5227 K ve 18.03.2014 tarihli kararında iş kazasında manevi tazminatın belirlenmesi konusunda şu şekilde karar vermiştir.

“… Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir. Manevi  tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır…”

Adana avukat, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak, diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Emekli maaşı üzerinden kredi kesintisi yapılması, kredi borcu nedeniyle maaş bloke edilmesi, Yargıtay 13. HD 2016/7598 E, 2019/8829 K ve 25.09.2019 .. adana

Emekli Maaşı Üzerinden Kredi Kesintisi Yapılması

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2016/7598 E, 2019/8829 K ve 25.09.2019 tarihli kararında bankadan alınan emekli maaşı üzerinden kredi kesintisi yapılması ilişkin olarak açılan davada şu şekilde karar vermiştir. Dava, bankadan alınan emekli maaşının, aynı bankadan kullanılan kredi borcu ile kredi kartı borcunun ödenmediğinden bahisle bloke edildiğinde, işlemin haksız ve dayanaksız olduğu iddiasına ilişkindir. Bu durumda yüksek mahkeme dava konusu gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, emekli maaşı üzerinden kredi kesintisi yapılması nın mümkün olduğu şeklinde değerlendirmiştir.

Emekli Maaşı Üzerinden Kredi Kesintisi Yapılması

Kredi Borcu Nedeniyle Bankanın Maaş Blokesi

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2019/7598
Karar Numarası: 2019/8829
Karar Tarihi: 25.09.2019

Davacı, davalı bankadan aldığı emekli maaşının, davalı bankadan kullanılan kredi borcu ile kredi kartı borcunun ödenmediğinden bahisle bloke edildiğini, işlemin haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek; blokenin iptali ile kesintilerin iadesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının maaşından yapılan kesintinin kullanılan tüketici kredisine ilişkin olduğunu, sözleşme ve ayrıca alınan taahhütname kapsamında davacının rızası ile kesintilerin yapıldığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile, 5.686,42 TL’nin tahsiline, maaş hesabına konulan blokenin iptaline karar verilmiş; davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.

İİK’nun 83/a maddesindeki “İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.” hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, 4721 sayılı TMK’nun 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı da bulunmamaktadır.

Somut olayda, mahkemece, dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Dava dosyasının işlemden kaldırılması ve sonuçları, davanın açılmamış sayılması, davanın yenilenmesi, adana avukat, mazeretin reddi, harçsız yenileme

Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması

Dava dosyasının işlemden kaldırılması hali Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde düzenlenmiştir. Bu makalemizde dava dosyasının işlemden kaldırılması ve sonuçlarını kısaca incelemeye çalışacağız.

Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Nedir?

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesine göre; “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir
veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır” 
hükmüne amirdir. Dolayısıyla dava dosyasının işlemden kaldırılması birden farklı şekilde ortaya çıkabilir.

Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Halleri

  • Bunlardan birincisi davanın her iki tarafının, hem davacının hem davalının duruşmaya gelmemesidir. Bu durumda dava dosyasının işlemden kaldırılması kararı verilir. Bu sırada, davacı duruşmaya katılmama nedenini açıklayan bir mazeret dilekçesi verebilir. Bu durumda mahkeme mazeretin kabulüne karar verirse, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermez, yeni bir duruşma günü verilir. Eğer mahkeme mazereti reddederse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir
  • Taraflardan birinin duruşmaya gelip diğerinin gelmemesi halinde, duruşmaya gelen taraf davayı takip etmeyeceğini bildirirse dava dosyası işlemden kaldırılır.
  • Her iki taraf da duruşmaya katılıp davayı takip etmeyeceklerini bildirirlerse bu durumda da dava dosyası işlemden kaldırılır.
  • Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.

Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılmasının
Sonuçları

Dava dosyasının işlemden kaldırılması kararı ile birlikte hemen dava açılmamış sayılmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/4. maddesine göre; dava bu kararın verilmesinden itibaren 3 ay daha derdest kalmaya devam eder. Dolayısıyla açılan davayla ortaya çıkan zamanaşımının kesilmesi hali üç ay daha devam eder. Yine hak düşürücü süre de üç ay daha korunur.

Davanın Yenilenmesi Talebi

Dava dosyasının işlemden kaldırılması kararı verilmesi halinde, davaya devam edilebilmesi için davanın yenilenmesi gerekir. Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir ay içinde yenileme talebinde bulunulursa yeniden harç alınmaz. Ancak bir aylık süre geçtikten sonra yenileme yapılırsa bu durumda yeniden harç alınması gerekir.

İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır.

İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Dolayısıyla bir dava dosyası ikinci defa yenilendikten sonra tekrar takipsiz bırakılırsa dava açılmamış sayılır. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak için “Davanın Açılmamış Sayılması Nedir?” başlıklı makalemizi buradan inceleyebilirsiniz.

Diğer makalelerimize adana avukat buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.1

Ceza istinaf dilekçesi örneği, ceza mahkemesi kararına karşı istinaf dilekçesi, cmk istinaf dilekçesi örneği, bölge adliye mahkemesi, adana ceza avukatı

Ceza İstinaf Dilekçesi Örneği

Ceza istinaf dilekçesi örneği bu makalemizde yer verilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272 ve devamı maddelerinde istinaf yoluna başvuru düzenlenmiştir.

Düzenlemeye göre;  İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. Ancak;hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,  üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine, kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi suretiyle yapılır. Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar. Mahkemeye makalemizin devamında sunduğumuz ceza istinaf dilekçesi örneği ile başvurulabilir.

Ceza İstinaf Dilekçesi Örneği

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’NE
Gönderilmek Üzere
ADANA …. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

DURUŞMA TALEPLİDİR.

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN
SANIK : …………………

MÜDAFİ : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

KONU : Adana …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/… Esas, 2019/… Karar sayılı ilamına ilişkin istinaf başvuru dilekçemizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ

1.

2.

3.

SONUÇ ve İSTEM :  Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Daireniz’ce re’sen göz önünde bulundurulacak nedenler dahilinde, Adana … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/…. E, 2019/…. K sayılı kararının incelenerek KALDIRILMASINA, Yerel Mahkemece usule ilişkin pek çok kurala aykırı davranıldığı ve savunma hakkının kısıtlandığı göz önünde bulundurularak, delillerin değerlendirilmesi amacıyla 5271 Sayılı CMK’nın 280/1-c maddesi uyarınca DAVANIN YENİDEN GÖRÜLMESİNE ve DURUŞMA HAZIRLIĞI İŞLEMLERİNE BAŞLANMASINA KARAR VERİLMESİNİ, istinaf başvurumuzun DURUŞMALI olarak incelenmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Sanık Müdafi
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.