Etiket: mersin idari dava avukatı

Makalemizde disiplin soruşturmasında savunma hakkı, disiplin soruşturması savunma avukat dilekçesi, savunma hakları, savunma istem yazısı bilgi verilmiştir

Disiplin Soruşturmasında Savunma

Bu makalemizde disiplin soruşturmasında savunma tüm ayrıntılarıyla ele alınacaktır. Memur hakkında açılan disiplin soruşturması savunma aşamasına geldiğinde kritik bir aşama başlamaktadır. Bu nedenle yazımızda disiplin soruşturmasında savunma nasıl yapılmalıdır ve nelere dikkat edilmelidir, disiplin soruşturmasında savunma istem yazısı içeriğinde hangi unsurların yer alması gerekir, disiplin soruşturmasında savunma sırasında hangi haklar kullanılabilir sorularına cevap verilmiştir.

Disiplin Soruşturmasında Savunma

Disiplin soruşturmasında savunma ve bu savunmanın nasıl yapıldığı soruşturmanın gidişatı bakımından hayati önemdedir. Zira memur yaptığı savunmada verdiği ifadeler ile bağlıdır. Disiplin soruşturması neticesinde disiplin cezası ile tecziye edilmesi halinde açılan iptal davalarında da bu savunma içeriği ile bağlı kalınmaktadır. Dava aşamasında disiplin soruşturmasında verilen savunmanın aksine yapılan savunmalar inandırıcılığı yitirmekte ve Mahkemeler tarafından suçtan kurtulmaya yönelik yapıldığı değerlendirilmektedir.

Yine disiplin soruşturmasında savunma usulüne uygun biçimde alınmalıdır. Bu aşamada usul kurallarına uyulmaması işlemin iptalini mümkün kılar. Dolayısıyla gerekli disiplin soruşturmasında savunma hakkının kullandırılması; gerekli savunma süresinin tanınması, savunma hakkının etkin biçimde kullandırılması, ilgilinin disiplin soruşturmasında savunma delillerini sunmasına imkan verilmesini de kapsar.

Bu bakımdan bu makalemizde disiplin soruşturmasında savunma konusunda savunma nasıl yapılmalıdır ve nelere dikkat edilmelidir, disiplin soruşturmasında savunma istem yazısında hangi unsurların  yer alması gerekir sorularına cevap vermek istedik.

Disiplin Soruşturmasında Savunmanın Önemi

Disiplin soruşturmasında savunma ve ifade verme işlemleri hayati öneme sahiptir. Zira kişi kendisine isnat edilen fiiller ile ilgili açıklamalarını bu aşamada dile getirmekte ve delillerini sunmaktadır. Soruşturmanın gidişatı, isnat edilen fiilin ağırlığı teklif edilen cezanın türüne göre her soruşturma özelinde ayrı savunma geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca disiplin soruşturmasında savunma sırasında verilen beyanlar ve ikrar kişiyi dava aşamasında da bağlamaktadır. Dolayısıyla disiplin soruşturmasında savunma aşamasına gelindiğinde, savunmaların alanda uzman bir avukat eliyle hazırlanması veya alanında uzman bir avukattan hukuki danışmanlık alınması önemlidir.

Disiplin Soruşturmasında Savunma İstem Yazısı

Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkının şeklen değil, gerçek anlamda kullanılabilmesi için disiplin soruşturmasında savunma istem yazısı belirli asgari unsurları taşımalıdır. Disiplin soruşturmasında savunma istem yazısı içeriğinde “hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir ve delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak” belirtilmesi gerekmektedir. İddiaların dayandığı deliller, fiilin hukuki nitelendirmesi ve hangi kanun maddesini (bent ve alt bent olarak) ihlal ettiği açıkça yazılmalıdır. Yine savunma istem yazısı içeriğinde fiil karşılığında önerilen disiplin cezasının ne olduğu bildirilmelidir.

Bir örnek vermek gerekirse “Özürsüz ve izinsiz olarak göreve gelmemek” fiili nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmasında devamsızlık yapıldığı iddia edilen günlerin hangi günler olduğu belirtilmeli ve devamsızlığa ilişkin tutanaklar ilgiliye verilmelidir. Ayrıca özürsüz ve izinsiz sayılan günlerin kaç gün olduğuna ve kesintisiz olup olmamasına göre karşılık ceza değişeceğinden buna da dikkat edilmelidir.

Disiplin Soruşturmasında Savunma Süresi

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 130. maddesi uyarınca, savunma için “7 günden az olmamak üzere” bir süre tanınması zorunludur. Yazıda ayrıca, bu süre içinde savunma yapılmaması halinde bu haktan vazgeçilmiş sayılacağının bildirilmesi gerekmektedir (Danıştay 8. Daire, 2016/12316 E., 2021/676 K., 04.02.2021). Dolayısıyla savunma istem yazısında, 657 sayılı Kanun uyarınca en az yedi gün süre tanınmalı ve bu süre içinde savunma yapılmaması halinde bu haktan vazgeçilmiş sayılacağı ihtar edilmelidir.

Disiplin Soruşturmasında Savunma İsteme Yetkisi

Savunma isteme yetkisi, soruşturmayı yürüten muhakkikte değil, soruşturma tamamlandıktan sonra yetkili disiplin amiri veya kurulundadır. Bu kural uyarınca, soruşturmayı yürüten muhakkik tarafından alınan “ifade”, usulüne uygun bir “savunma” olarak kabul edilmez. Savunma, lehe ve aleyhe tüm deliller toplandıktan sonra, ceza vermeye yetkili makam tarafından istenmelidir.

 “…savunmalarının, soruşturma sürecinin son aşamasında, yetkili disiplin amiri ya da kurulu tarafından istenmesi ve alınması gerektiği…” (Danıştay İDDK, 2024/29 E., 2024/57 K., 30.10.2024)

Disiplin Soruşturmasında Savunma Nasıl Yapılmalıdır?

Disiplin soruşturmasında savunma yapılırken ise öncelikle suçun maddi unsurları üzerinde durulmalıdır. Öncelikle savunmanın yazılı mı sözlü mü yoksa hem yazılı hem sözlü savunma şeklinde mi yapılacağı değerlendirilmelidir. Sözlü savunma yapılmak isteniyorsa, savunma sırasında maddi olaya bağlı kalınmalı, ayrıntıya girilmemeli, sorulan sorulara açık ve net cevaplar verilmelidir.

Disiplin soruşturmasında savunma hakkı kullanılırken delillerin sunulması da önemlidir. Özellikle devlet memurluğundan çıkarma gibi ağır bir ceza teklif edildiğinde, kanun disiplin soruşturmasında savunma hakkını geniş biçimde kullandırmaktadır. Bu haklar arasında “soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkı” bulunmaktadır (Danıştay 12. Daire, 2021/3952 E., 2024/3045 K., 13.06.2024). Bu hakların kullandırılmaması, savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Dolayısıyla disiplin soruşturmasında savunma sırasında bu haklardan hangilerinin nasıl kullanılacağı doğru biçimde analiz edilmelidir. Toplanması istenen delillerin hangileri olduğu disiplin soruşturmasında savunma yazısı içeriğinde açık biçimde bildirilmelidir.

Savunma içeriğinde, isnada konu olaylar sade ve duru bir dille anlatılmalı, deliller dilekçe içeriğine ve/veya eklerine eklenmelidir. Zamanaşımı, isnat edilen suçtaki tipiklik unsuru ve somut deliller de değerlendirilmelidir.

Verdiğimiz örnek üzerinden devam edelim.  “Özürsüz ve izinsiz olarak göreve gelmemek” fiili nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmasında devamsızlık süresini hesaplarken takvim günlerini esas alınıp alınmadığı öncelikle değerlendirilmelidir. Göreve gelinmediği iddia edilen günün tam gün olup olmadığı da önemlidir. Yine fiilin “özürsüz” olarak işlenmediği, en güçlü savunma argümanlarından biridir. Özellikle belgelenmiş sağlık sorunları gibi mazeretlerin varlığı halinde, idarenin bu mazeretlerin geçerliliğini araştırmadan ceza vermesi “eksiklik” olarak kabul edilmektedir. Yine özürsüz ve izinsiz olarak göreve gelinmediği iddia edilen günler arasında kesinti bulunup bulunmadığı da suçun türünü ve karşılık disiplin cezasını değiştirdiğinden bu hususa da dikkat edilmelidir.

Disiplin soruşturmasında savunma süreci özetle bu şekildedir. Disiplin soruşturmalarında savunma sürecinin işletildiği durumlarda teklif edilen cezaların ağırlığı karşısında, bu yolu alanında uzman, Kurul tecrübesi bulunan bir avukat ile yürümek en önemli tavsiyemizdir. Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , akademik dava avukatı ve idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikle memurların atanması, yer değiştirmesi, naklen atama işlemleri, doçentlik, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için 05070575335 nolu telefon numarasından ulaşabilirsiniz.

memur atama iptali davası, atama iptal davası cezalandırma, mobbing, keyfilik nedenleriyle yapılan memur ataması iptal davası, eş durumu, eşitlik, ölçülülük

Memur Atama İptali Davası 2025

Bu makalemizde memur atama iptali davası olarak bilinen, memurların yer değiştirme suretiyle atanmasının iptali amacıyla açılan davadan bahsedeceğiz. Atama iptal davası hizmetin gereklerine ve özelliklerine, eşitlik ilkesine aykırı biçimde veya memurun isteği dışında (örneğin aile birliğini bozucu şekilde) atanması halinde gündeme gelebilir. Dava neticesinde memur atamasının iptali sağlanabilir. Yine  cezalandırma, mobbing, keyfilik nedenleriyle yapılan memur ataması iptal davası ile iptal edilebilir. Memur atama iptali davası 2025 yılı güncel Danıştay kararları doğrultusunda tüm ayrıntılarıyla makalemiz devamında açıklanmaktadır.

Memur Atama İptali Davası 2025

Memur atama iptali davası daha çok Devlet Memurları Kanunu’nun 72. maddesi gereği yapılan atamalarda görülmektedir. Maddeye göre memurların yer değiştirme suretiyle atanması mümkünse de idare, kanunun kendisine tanıdığı yetkiyi kullanırken soyut bir “takdir hakkı” iddiasının arkasına sığınamaz. Açılacak memur atama iptali davası sırasında yargı mercileri, idareden bu takdir hakkını neden ve hangi amaçla kullandığını somut verilerle ortaya koymasını beklemektedir. İdarenin atama işlemini kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından haklı nedenlerle yaptığına dair somut sebepler gösterememesi durumunda memur atama iptali davası olumlu sonuçlanabilmektedir.

Memur Atama İptali Davasında En Çok Karşılaşılan Nedenler

Devlet Memurları Kanunu’nun 72. maddesi gereği yapılan memur atama iptali davası idare atamaları en çok şu nedenlere dayandırılmaktadır.

  • Kamu Yararı ve Hizmet Gerekleri: Bu, en sık rastlanan ve en genel gerekçedir. İdare, memur atama iptali davası savunmasında personelin hizmetinden daha etkin yararlanmak, hizmetin aksamadan yürütülmesini sağlamak, yeni kurulan bir birimin ihtiyaçlarını karşılamak veya kamu hizmetini daha verimli kılmak gibi sebeplere dayanabilir.
  • Personele İlişkin Sebepler: Atama, memurun görevdeki başarısızlığı, verimsizliği, uyumsuz davranışları veya hakkında yürütülen bir soruşturma sonrası aynı birimde çalışmasının sakıncalı görülmesi gibi olumsuz sebeplere dayandırılabilir.
  • Kurumsal ve İdari Sebepler: Kurumdaki norm kadro fazlalığı, kadro ihtiyaçları, hizmet süresi veya asayiş ve idari zorunluluklar gibi yapısal nedenler atamayı gerektirebilir.
  • Kariyer Mesleğine İlişkin Yetersizlik: Özellikle kariyer mesleklerinde, performans değerlendirmesinde başarısızlık durumunda da memur atama iptali davası söz konusu olur. Zira bu durumda yeterlik sınavına girme hakkını kazanamayan personelin derecesine uygun başka bir memur kadrosuna atanması yasal bir zorunluluktur.

Memur Atama İptali Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Memur atama iptali davası açılırken bu atamanın neden hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği davacı tarafından gerekçelendirilmelidir. Bu anlamda her ne kadar atama iptali davası re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda ele alınsa da, davacının hangi sebebe dayandığı da önemlidir. Memur atama iptali davasında sebepler ve memur atama iptali davasında dikkat edilmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir.

Memur Atama İptali Davasında Takdir Yetkisinin Sınırları

Memur atamalarında idarenin takdir yetkisi var ise de bu yetki sınırsız değildir. “İdare takdir yetkisini kullanırken kullanılırken, kamu hizmetinin etkin ve verimli işlemesi amacı dışında bir başka amacın bulunmaması, memurun kadro derecesini gözetmesi ve atama işlemlerinin bir ALT CEZA GİBİ uygulamamalıdır.” Dolayısıyla idarenin takdir yetkisinin sınırlarını aşarak işlem tesis ettiği memur atama iptali davası açılırken gündeme getirilebilir.

  • Kamu Yararı ve Hizmet Gereklerine Aykırılık: İdare atama yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanmalıdır. Memur atama iptali davasında davacı mevcut görev yerinde hizmetine daha fazla ihtiyaç duyulduğunun veya atandığı yerde hizmetine ihtiyaç olmadığının kanıtlaması bu kapsamda önemlidir.
  • Özür Durumunun Gözetilmemesi: İdare atama sırasında memurun özür durumunu gözetmelidir. Memurun atanmasında sağlık, eğitim gibi özür durumlarının idare tarafından dikkate alınmaması önemli bir iptal sebebidir.
  • Eş Durumunun Gözetilmemesi: Özellikle aile birliğinin korunması ilkesi, Danıştay kararlarında hassasiyetle ele alınmaktadır. İdarenin re’sen yaptığı naklen atamalarda eş durumunun göz önüne alınması zorunludur. Memur atamasında eş durumunun  ve çocukların öğrenim durumlarının dikkate alınmaması Anayasa’nın 41. maddesine aykırıdır.

Memur Atama İptali Davasında Sebep Unsurunun Hukuka Aykırılığı

  • Mobbing Amacıyla Atama Yapılması:  Mobbing yani bezdiri, “İş yerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma. dışlama, gözden düşürme” olarak tanımlanmıştır.Ancak uygulamada mobbing amacıyla atama yapıldığına sıklıkla karşılaşmaktayız. Bu durumda memur atama iptali davası açılırken, atamanın cezalandırma amacıyla yapıldığı, maksadın saptırıldığı gerekçesine dayanılmalıdır.

Bu duruma örnek olarak daha önce mahkeme kararıyla görevine iade edilen memurun, kısa bir süre sonra ve makul bir gerekçe olmaksızın tekrar başka bir yere atanması verilebilir. Bu durum, işlemin maksat unsuru yönünden sakatlığına işaret eder ve önemli bir iptal gerekçesidir.

  • Cezalandırma Amacıyla Atama Yapılması: Memur ataması bir disiplin cezası değildir. İdarenin atama yetkisini bir disiplin yaptırımı gibi kullanmasına Kanun izin vermez. Eğer memur bir eyleminden dolayı disiplin cezası almışsa, aynı eylem gerekçe gösterilerek yapılan bir atama “ikinci kez cezalandırma” olarak kabul edilir. Bu durumda memur atamasının iptali davası sebep unsuru yönünden hukuka aykırı bulunacaktır.
  • Sebep İşlemin Geçersizliği: Atama işleminin dayanağı olan bir “sebep işlem” varsa (örneğin, performans değerlendirmesi, soruşturma raporu), bu işlemin hukuka aykırılığı ayrı bir davada kanıtlandığında, atama işlemi de dayanaksız kalarak iptal edilir. Dolayısıyla memur atamasının iptali davası sebep unsuru oldukça önemlidir.

Örneğin Danıştay 2. Dairesi  2018/2088 K. 2022/5890 T. 23.11.2022 sayılı kararında vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacının performans değerlendirmesinde başarısız sayılmasına dayanarak Osmaniye Defterdarlığı emrine memur olarak atanmasına yönelik işlemi iptal etmiştir, zira bu atama işleminin dayandığı önceki başarısızlık kararı hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Memur Atama İptali Davasında Eşitlik İlkesi

“Kanun önünde eşitlik” Anayasamızın 10. maddesi gereğidir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir.” Dolayısıyla memur atama iptali davasında eşitlik ilkesi muhakkak değerlendirilmelidir. Çünkü benzer hukuki durumda olan diğer personele farklı muamele yapıldığının kanıtlanması memur atamasının iptali için önemli bir gerekçedir.

İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi E. 2020/177 K. 2020/485 T. 10.07.2020 sayılı kararında; Manisa İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli uzman jandarma davacının, FETÖ/PDY soruşturmasından beraat ederek görevine iade edilmesinin ardından Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığı’na naklen atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davayı incelemiştir. Davacının, atamanın takdir yetkisinin keyfi kullanılması, Manisa’daki 8 yıllık garnizon hizmet süresi dolmadan yapılması ve aynı mahkemede yargılanıp beraat eden diğer personelin Manisa’da kalmasına rağmen sadece kendisinin il dışına atanmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu yönündeki istinaf başvurusunu değerlendiren mahkeme, naklen atama işleminde hukuka uyarlık bulunmadığına karar vererek işlemin iptaline hükmetmiştir.

Memur Atama İptali Davasında Ölçülülük İlkesi

Atama sonucunda memurun maaş ve özlük haklarında orantısız bir düşüş meydana gelmesi, ölçülülük ilkesinin ve mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelir.

Anayasa Mahkemesi, B. 2021/2278 T. 24/1/2024 sayılı kararında başvurucunun KOSGEB’deki “Bilgi Yönetimi ve Karar Destek Dairesi Başkanı” ve “Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü” pozisyonlarından “memur” kadrosuna atanması sonucu aylık ve diğer özlük haklarında (7.160 TL’den 2.351 TL’ye düşüş) önemli bir azalma yaşandığı iddiasıyla yaptığı başvuruyu incelemiştir. Kararda başvurucunun atama işleminin mülkiyet hakkı ile özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği iddialarını değerlendiren Mahkeme, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Memur Atama İptali Davası Nasıl Açılır?

Memur atama iptali davası, İYUK kapsamında idare mahkemelerinde görülecek bir iptal davasıdır. Atama iptali davası için idarenin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Görevli mahkeme idare mahkemeleridir. Davada iptal davalarına ilişkin genel hükümler geçerlidir. Dolayısıyla işlemin tebliğinden itibaren başlayacak 60 günlük süre içinde memur atama iptali davasının açılması gerekir. Aksi durumda sürenin geçirilmesi halinde dava usulden reddedilir. İptal davalarının usulü hakkında ayrıntılı bilgi almak için buradan ilgili makalemizi inceleyebilirsiniz.

Memur atama iptali davası açıldığında mahkeme ilk incelemeyi işlemin usulüne uygun olup olmadığı yönünde yapar. Bu durumda atamanın yetkili amir tarafından yapılmaması veya atama sırasında uyulması gereken usul kurallarına uyulmaması bir iptal nedenidir. Eğer usule aykırılık söz konusu değilse, atamanın iptali davasında, idarenin takdir yetkisinin yargısal denetiminin “sebep” ve “maksat” unsurları üzerinde değerlendirme yapabilir. Bu kapsamda yukarıda dile getirdiğimiz nedenlerin doğru biçimde değerlendirilip, delilleri ile ileri sürülmesi önemlidir.

İdari Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikle memurların atanması, yer değiştirmesi, naklen atama işlemleri, doçentlik, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için 05070575335 nolu telefon numarasından ulaşabilirsiniz.

 

İdari dava avukatı olarak hizmet sunan büromuz adres değişikliğimiz sonrasında Mersin idare hukuku avukatı olarak faaliyetine devam etmektedir.

Mersin İdare Hukuku Avukatı

Bu makalemizde Mersin idare hukuku avukatı ne iş yapar, Mersin idari dava avukatı nasıl çalışır, Mersin idari dava avukatları hangi davalar ile ilgilenir gibi sorulara genel cevaplar vermeye çalışacağız. Mersin idari dava avukatı idare mahkemesinde açılan iptal ve tam yargı davaları ile ilgilendiği gibi, vergi mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar da uzmanlık alanındadır. İdari yargının, adli yargıdan farklı usul ve esaslara tabi olması nedeniyle idari bir uyuşmazlıkta alanında uzman Mersin idare hukuku avukatı ile doğru bilgiye ulaşmak uyuşmazlığın doğru çözümü için önemlidir.

Mersin İdare Hukuku Avukatı

Mersin idare hukuku avukatı, bir idari uyuşmazlığı müvekkilinin menfaatlerini en iyi şekilde koruyarak; etkili ve hızlı yöntemleri belirleyecek olan kişidir. Ülkemizde avukatlar için branşlaşma, zorunlu olmamakla birlikte idari yargının, adli yargıdan farklı kurallara tabi olması nedeniyle genellikle Mersin idare hukuku avukatları sadece bu alan ile iştigal etmektedirler.

Mersin İdare Hukuku Avukatı Nasıl Çalışır?

Bir idari dava avukatı, uyuşmazlığın çözümünde ilerlemesi gereken yol haritasının bize göre şu şekilde olmalıdır. Bu esaslar Mersin idare hukuku avukatı için de geçerlidir. Öncelikle uyuşmazlıkla idari yargı mercilerinin mi adli yargı mercilerinin mi görevli olduğunu tespit etmeli ve uzmanlık alanına girmeyen bir konu söz konusuyla etik ilkeler, saygınlığı ve sorumluluğu gereği müvekkilini bilgilendirmelidir. Eğer uyuşmazlığın çözümünde idari yargı mercileri görevliyse; hangi mahkemede dava açacağını ve dava türünü belirlemelidir. Dava dilekçesinde yürütmenin durdurulması ve duruşma talep edilip edilmeyeceği de Mersin idare hukuku avukatı tarafından müvekkilinin menfaatleri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

1. Yargı Yolunun Belirlenmesi:

Mersin idari dava avukatı tarafından bir uyuşmazlıkta yapılacak ilk inceleme, çözümünde idare mahkemelerinin mi yoksa adli mahkemelerin mi görevli olduğunun tespitidir. Görevsiz yargı yerinde dava açılması davacı açısından zaman ve bazen de hak kaybına neden olabilir. Davada görevli yargı yeri idari yargı mercileri iken, idari yargı yerine adli yargıda açılması halinde bu konudaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Bu durum da davacı açısından zaman kaybına ve hatta yürütülmesi halinde telafisi imkansız zararların doğacağı idari işlemler için büyük hak kayıplarına neden olabilecektir. Dolayısıyla idari uyuşmazlıklarda, alanında uzman bir Mersin idare hukuku avukatı ile ilerlemek zaman ve hak kaybının önüne geçecektir.

İdari davalar ile ilgili bu ayrımı yapmak her zaman mümkün olmayabilir. Örneğin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 5510 sayılı Kanun kapsamındaysa yaptığı idari işlemler ile ilgili davaların İş Mahkemelerinde görülmesi genel kuraldır; ancak bu kuralın dahi istisnaları vardır.

İptal davası açabilmek için, iptali istenen işlemle davacının “kişisel, meşru ve güncel bir menfaatinin ihlal edilmiş” olması gerekir. Dolayısıyla Mersin idare hukuku avukatı ile görüşme sağlayan müvekkil adayının bu davayı açıp açamayacağının iyi değerlendirilmesi gerekir. İdari davaya konu edilecek işlemin, idarenin hukuk aleminde sonuç doğuran, başka bir makamın onayına ihtiyaç duymayan “kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem” olması şarttır. Hazırlık işlemleri veya görüş bildiren yazılar dava konusu edilemez. Dolayısıyla bu değerlendirmeler de alanında uzman bir Mersin idari dava avukatı tarafından yapılmalıdır.

2. İdari Yargı Merciinin ve Dava Türünün Belirlenmesi:

Davanın hangi mahkemede (görev) ve coğrafi olarak nerede (yetki) görüleceği kuralları kamu düzenindendir. İdari davalar Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde açılır. Dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde idare mahkemelerinin görevli olduğunun belirleyen Mersin idare hukuku avukatı bu kez hangi idari yargı mercinin görevli olduğunu belirlemelidir.

İdari dava türleri, İYUK’un 2. maddesine atıfla tanımlanmaktadır. Buna göre idari dava türleri idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenlerce açılan tam yargı davalarıdır.

Bir idari işlemin hem iptali hem de bu işlemden doğan zararın tazmini aynı davada da talep edilebilir. Örneğin, yapı ruhsatı için istenen bedele ilişkin işlemin iptali ile ödenen bedelin iadesi talebi bu duruma örnektir.

Yargı yeri ve dava türü belirlendikten sonra yetkili mahkemenin hangisi olduğu da Mersin idare hukuku avukatı tarafından belirlenir. İdari yargıda yazılı yargılama usulü uygulanacağından ve inceleme evrak üzerinde yapılacağından, bir davanın Mersin dışında açılması halinde de Mersin idare hukuku avukatı bu davayı rahatça yürütebilir.

3. Yürütmenin Durdurulması ve Duruşma Talebinin Değerlendirilmesi

Açılacak idari davada yürütmenin durdurulması ve duruşma talep edilip edilmeyeceği de mersin idare hukuku avukatı tarafından değerlendirilmelidir. Bilindiği üzere idari işlemler hakkında sadece dava açılmış olması o işlemin yürütmesini durdurmaz. İşlemin yürütmesi ya yürütme durdurma kararı ile ya da dava sonucunda (davanın kabulü yönünde) işlemin iptali kararı verilmesi ile sonlanır. Bir idari dava yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve o işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç zararların doğması gerekir. Yürütme durdurma talepleri ayrı harca tabidir. Dolayısıyla açılacak davada yürütmenin durdurulmasının istenip istenmeyeceği de Mersin idare mahkemesi avukatı tarafından değerlendirilmelidir.

İdari yargı mercilerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinden yapılır. Ancak duruşma talep edilmesi de mümkündür. İptal davalarında ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılması mümkündür. Ancak duruşmalı görülen idari davalarda akdi ve kanuni vekalet ücreti farklıdır. Ayrıca her idari uyuşmazlıkta duruşma istenmesi gerekmez. Mersin idare hukuku avukatları incelediği uyuşmazlıkta duruşma talebini müvekkilin menfaatine olacak şekilde değerlendirir.

4. Dava Dilekçesinin Hazırlanması:

İdari yargılamada usul kuralları ve özellikle dava açma süreleri, davanın esasına girilebilmesi için hayati öneme sahiptir.  İdari yargılamada usul kurallarının katı bir şekilde uygulandığını ve bu kurallara uyulmamasının davanın esasına girilmeden reddedilmesine yol açmaktadır. Bu nedenle alanında uzman bir Mersin idare hukuku avukatından hukuki destek almak önemlidir. Örneğin yargı yolu yanlışlığı, görevli ve yetkili mahkemenin tespiti, hak düşürücü nitelikteki dava açma süreleri ve dava dilekçesinin usule uygunluğu gibi konular, incelenen kararlarda en sık karşılaşılan ve davanın akıbetini doğrudan etkileyen hususlardır. Bu konuda en doğru değerlendirmeyi Mersin idare hukuku avukatı yapacaktır.

İdari yargıda dava açma süreleri, kamu düzenine ilişkin, hak düşürücü nitelikte ve katı bir şekilde uygulanan sürelerdir. Özel kanunlarda farklı bir süre belirtilmedikçe, idare mahkemelerinde genel dava açma süresi altmış, vergi mahkemelerinde otuz gündür.  Bazı işlemler için kanunlar özel süreler öngörebilir. Örneğin, ödeme emirlerine karşı dava açma süresi on beş gündür. Tam yargı davaları için süreler farklıdır. Örneğin idari eylemlerden doğan tam yargı davalarında, dava açmadan önce eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde idareye başvurularak zararın tazmininin istenmesi zorunludur. Dava açma süreleri kamu düzenindendir ve mahkemece re’sen dikkate alınır. Dolayısıyla Mersin idare hukuku avukatı dava açma süresi içinde bulunulup bulunulmadığını doğru tayin etmelidir. Sürenin kaçırılması, davanın esası incelenmeksizin “süre aşımı nedeniyle” reddedilmesine yol açar.

Dava dilekçesi de İYUK’ta belirtilen şartları taşımalıdır. Eksiklik durumunda mahkeme, davacıya eksiklikleri gidermesi için 30 günlük süre vererek dilekçeyi reddedebilir.

Mersin İdare Hukuku Avukatı Hangi Davaları Açar?

İdare hukuku oldukça geniş bir alandır. İdarenin yapacağı her türlü işlem iptal davasına konu edilebilir.  Kanuna göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ile kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar idari davadır. Sayılanlarla sınırlı olmamakla birlikte Mersin idare hukuku avukatı tarafından uygulamada sıkça karşılaşılan uyuşmazlıklar şu şekildedir:

  • Tıbbi Müdahale (Malpraktis) Davaları: İdarenin sağlık hizmetlerindeki kusurundan kaynaklanan tazminat taleplerini içeren tam yargı davaları idari yargının alanına girmektedir.
  • Mülkiyet Hakkına Müdahaleler: İdarenin kamulaştırma dışı el atma veya hukuki el atma gibi eylemlerinden doğan davalar idari yargının alanındadır.
  • Memur Davaları: Devlet memurlarının atanma, disiplin cezası, görevden alınma gibi işlemlerine karşı açtıkları iptal ve tam yargı davaları idari yargının alanındadır
  • İmar Hukuku Uyuşmazlıkları: İmar planları, ruhsat işlemleri ve imar uygulamalarına ilişkin davalar da yine idari yargının alanındadır.
  • Akademik Davalar: Özel kanuna tabi olan akademisyenlerin kadro, atama, disiplin, doçentlik davaları idari yargının alanındadır.
  • Ecrimisil (Haksız İşgal Tazminatı) Davaları: Kamu mallarının haksız işgali nedeniyle idare tarafından talep edilen ecrimisil ihbarnamelerine karşı açılan davalarda idare mahkemeleri görevlidir.

Mersin İdari Dava Avukatı Olarak Yaptığımız Çalışmalar

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, 2015 yılından bu yana idare hukukunun tüm alanlarında faaliyet göstermektedir. Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak adres değişikliğimiz sonrasında Mersin idare hukuku avukatı olarak görev yapacağımızı memnuniyetle ifade ederiz. Makalemiz içeriğinde idari davalar ile ilgili bilgi içeren yüzlerce yazı, makale ve emsal karar bulunması sebebiyle diğer makalelerimize yönlendirme yapamadık ancak her geçen gün güncellenen makalelerimiz içeriğinde aradığınız idari dava ile ilgili aramayı yaparak bilgi edinebilirsiniz. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için 05070575335 nolu telefon numarasından ulaşabilirsiniz.