Yazar: Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Memur Disiplin Suç ve Cezaları

Memur Disiplin Suç ve Cezaları

Devlet Memurları Kanunu‘nun 125. maddesinde ağırlık derecesine göre memur disiplin cezası, cezaları ve memur disiplin suçları sayılmıştır. Maddede sayılan memur disiplin suç ve cezaları uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarmadır. Memur disiplin hukuku temel olarak DMK’nun 124 ve devamı maddeleri ile şekillenmiştir.

Memur disiplin soruşturması nasıl yapılır, disiplin soruşturması süresi nedir gibi soruların cevabı için, devlet memurları hakkında yapılacak disiplin soruşturmalarında usul kurallarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Devlet memurları hakkında verilen memur disiplin suç ve cezaları na itiraz ve açılacak iptal davasının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

  • Memur disiplin suç ve cezaları verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin, cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır.
  • Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı bir fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.
  • Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve olumlu sicil alan memurlar içinde verilecek cezalara bir derece hafif olanı uygulanabilir.
  • Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesine göre bu maddede sayılan memur disiplin suç ve cezaları verilmesini gerektiren fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı türden disiplin cezası verilir.

Uyarma Cezası ve Uyarma Cezasını Gerektiren Fiil ve Haller Şunlardır;

Uyarma cezası, memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

  • Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,
  • Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terketmek,
  • Kurumca belirlenen tasurruf tedbirlerine riayet etmemek,
  • Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak,
  • Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,
  • Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,
  • Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,
  • Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak.

Kınama Cezası ve Kınama Cezasını Gerektiren Fiil ve Haller Şunlardır;

Kınama cezası, memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.
Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

  • Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak,
  • Eşlerinin, reşit olmayan veya mahcur olan çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini belirlenen sürede kurumuna bildirmemek,
  • Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak,
  • Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,
  • Devlete ait resmi araç,gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,
  • Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek,
  • İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,
  • İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak,
  • Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak,
  • Verilen emirlere itiraz etmek,
  • Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,
  • Kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak.
  • Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.

Aylıktan Kesme Cezası ve Aylıktan Kesme Cezasını Gerektiren Fiil ve Haller Şunlardır;

Aylıktan kesme cezası, memurun, brüt aylığından 1/30 – 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.
Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

  • Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,
  • Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,
  • Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,
  • Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,
  • Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,
  • Görev yeri sınırları içerisinde her hangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,
  • Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezası ve Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasını Gerektiren Fiil ve Haller Şunlardır;

Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl durdurulmasıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

  • Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek,
  • Özürsüz ve kesintisiz 3 – 9 gün göreve gelmemek,
  • Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak,
  • Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak,
  • Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak,
  • Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek,
  • Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,
  • Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,
  • Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak,
  • Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak,
  • Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek,
  • Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermeksizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla
  • Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek,
  • Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak,
  • Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası ve Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasını Gerektiren Fiil ve Haller Şunlardır;

Devlet memurluğundan çıkarma cezası bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır. Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

  • İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
  • Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
  • Siyasi partiye girmek,
  • Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
  • Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
  • Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
  • Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
  • Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
  • Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
  • Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
  • 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
  • Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Velayet Belirlenmesinde Çocuğun Yararı Üstündür

Velayetin Belirlenmesinde Çocuğun Yararı

Velayet kime verilir sorusuna cevap ararken çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise aynı yönde karar verilmesi gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20430 E, 2018/7770 K ve 20.06.2018 tarihli kararında, boşanma velayet belirlemesinde çocuğun üstün yararının esas alınması gerektiğine hükmetmiştir. 

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/20430

Karar Numarası: 2018/7770

Karar Tarihi: 20.06.2018

VELAYETİN BELİRLENMESİ TALEBİNDE ÇOCUĞUN YARARINA ÜSTÜNLÜK TANINMASI GEREKTİĞİ Alınan Uzman Raporunda Ortak Çocukların Anne İle Kalmak İstediğini Beyan Etmesine Karşın, Hiç Bir Gerekçe Gösterilmeksizin Babaya Bırakılmış Olduğu – Üstün Yarar Belirlerken; Çocuk Yetişkin Biri Olmuş Olsaydı, Kendisini İlgilendiren Bir Olayda, Kendi Yararı İçin Ne Gibi Bir Karar Verebilecekti İse, Aynı Yönde Karar Verilmesi Gerektiği.  Çocukla Ana ve Baba Yararının Çatışması Halinde, Çocuğun Yararına Üstünlük Tanınmasının Gerektiği. – Ret ve Üstün Tutma Sebepleri Karar Yerinde Gösterilerek, Ebeveynlerden Hangisinin Yanında Kalmasının Çocukların Menfaatine Olacağının Tespit Edilip Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerektiği.

İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI Tarafların Cevaba Cevap ve İkinci Cevap Dilekçeleri İle Serbestçe; Ön İnceleme Aşamasında İse Ancak Karşı Tarafın Açık Muvafakati İle İddia veya Savunmalarını Genişletebileceği/Değiştirebileceği. – Ön İnceleme Duruşmasına Taraflardan Biri Mazeretsiz Olarak Gelmezse, Gelen Tarafın Onun Muvafakati Aranmaksızın İddia veya Savunmasını Genişletebileceği/Değiştirebileceği. – Ön İnceleme Aşamasının Tamamlanmasından Sonra İddia veya Savunma Genişletilemeyeceği/Değiştirilemeyeceği. – İddia ve Savunmanın Genişletilip Değiştirilmesi Konusunda Islah ve Karşı Tarafın Açık Muvafakati Hükümlerinin Saklı Olduğu. – Kadının Süresinden Sonra Sunduğu Cevap Dilekçesinde, Maddi ve Manevi Tazminat Talebinde Bulunduğu. – Süresinde İstenmeyen Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri Hakkında Karar Verilemeyeceği

Özeti: Somut olayda velayet “alınan uzman raporunda ortak çocukların anne ile kalmak istediğini” beyan etmesine karşın, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin babaya bırakılmıştır.  Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekecektir. Davalı, süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalının süresinde istemediği maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; velayet, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tedbir nafakası isteminin (TMK m.169) kabul edilip, edilmemesinin tarafların kusur durumuna bağlı olmadığı, ancak davalı kadının bu yönde açıkça temyiz talebinin bulunmadığı ve 04.11.1999 doğumlu ortak çocuk …’nın inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre, davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Mahkemece; 2002 doğumlu … ve 2012 doğumlu…’nın velayeti, “alınan uzman raporunda ortak çocukların anne ile kalmak istediğini” beyan etmesine karşın, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin babaya bırakılmıştır.

Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekecektir. Yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırıma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. 

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Somut olayda, yargılama sırasında alınan uzman raporuna itibar edilmeme gerekçesi açıklanmaksızın, velayet davacı babaya verilmiştir. Oysa ki mahkeme kararlarında, karar verilen konuya ilişkin tüm deliller birlikte tartışılıp, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Bu durumda, mahkemece yapılması gereken, ret ve üstün tutma sebepleri karar yerinde gösterilerek, ebeveynlerden hangisinin yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağının tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

3-Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır (HMK m.141/1-2). Somut olayda, davalı kadın süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. “

O halde, davalı kadının süresinde istemediği maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talepleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Ceyhan Boşanma Avukatı

Adana Tüketici Hakları Avukatı

Büken Hukuk & Danışmanlık bürosu, Adana tüketici hakları avukatı olarak, tüketici ve satıcı arasındaki her türlü hukuki ihtilaf ve işlemlerde, tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemeleri nezdinde tüketici hakları avukatı olarak hizmet vermektedir.

Gelişen teknoloji ve Sanayi Devriminin etkisiyle, birey olan tüketicilerin piyasaya mal ve hizmet sunan kişi ve kurumlara karşı korunması zorunluluk halini almış ve bu nedenle çeşitli yasal düzenlemeler ile tüketicinin ekonomik çıkarlarının korunması sağlanmıştır.

Tüketici hukuku en basit anlatımla tüketici ile satıcı arasındaki ilişkileri düzenleyen, tüketicinin ekonomik çıkarlarını koruyan ve tüketicinin korunmasına yönelik önlemleri alan, tüketicinin zararını tazmin etmeye yönelik hükümler içeren hukuk dalıdır6502 sayılık Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre alışveriş hayatında mesleki veya ticari amaçlarla hareket etmeyen herkes “Tüketici”konumundadır.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , adana tüketici hakları avukatı olarak, ayıplı mal ve hizmetten doğan uyuşmazlıklarda. ayıplı mal ve hizmet dolayısıyla ortaya çıkan zararın tazmininde. tüketici kredisi sözleşmesi dosya masrafı vb ad altında alınan ücretlerin iadesinde. tip sözleşmelerdeki haksız şartlara ilişkin uyuşmazlıklarda. taksitle satış sözleşmeleri, tüketici kredisi sözleşmeleri, konut finansmanı sözleşmeleri, mesafeli satış sözleşmeleri, devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri, paket tur sözleşmeleri ve abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar hususunda hizmet sunmaktadır.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Ceyhan Boşanma Avukatı

Adana İş Avukatı

Büken Hukuk & Danışmanlık bürosu, Adana iş avukatı, adana iş hukuku avukatı olarak, işçi ve işveren arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesi konularında hukuki danışmanlık, özellikle iş sözleşmesinin haksız feshi halinde talep edilecek tazminatların takibi, işe iade davaları ve iş kazaları kapsamında doğan ihtilaflara yönelik işlemlere ilişkin hukuki destek sağlamaktadır. Bu hususta adana iş avukatı, adana iş mahkemesi avukatı, adana en iyi işçi avukatı gibi aramalar yapıldığı görülmektedir. Ancak iş hukuku dinamik bir hukuk dalıdır. Bu nedenle iyi bir iş avukatının hem teorik ve pratik bilginin yanı sıra güncel Yargıtay kararlarının takip etmesi de gerekir.

İş davalarında en çok talep edilen ve merak edilen alacak kalemleri kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücretidir.

Kıdem Tazminatı Nedir?

İş hukukunda en çok merak edilen konulardan bir tanesi de işçinin kıdem tazminatı alıp alamayacağıdır. Yargıtay’a göre kıdem tazminatı; “İki tarafın arzu ve iradeleri nazarı itibara alınmayarak mücerret işçiyi himaye emek ve bir dereceye kadar zarûret ve ihtiyaçtan kurtulmak maksat ve sebebine dayanmaktadır.” Kıdem tazminatı işçinin yıpranmasının bir karşılığıdır. Bu hususta ayrıntılı bilgi için buradan ilgili makalemize ulaşabilirsiniz.

İhbar Tazminatı Nedir?

İş Kanunu’nun 17. Maddesinde, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Maddeye göre iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın hemen feshedilebilmesi mümkün değildir.Eğer işveren veya işçi iş sözleşmesini haklı bir neden olmadan feshetmek istiyorsa karşı tarafa işçinin kıdemine göre değişen bu sürelerden önce karşı yana bildirimde bulunmak zorundadır. Düzenleme ile amaçlanan işçi için işini kaybetmeden önce haber verilmesi ve işçiye kendisine yeni bir iş bulabilmek için süre tanınması ve bu süreçte de gelirinden mahrum kalmamasıdır. İşveren de bu sayede, işçisi işten ayrılmadan önce haberdar olacak ve yeni işçi bulabilecek zaman kazanabilecektir. İhbar tazminatı, uygulamada en fazla talep edilen feshe dayalı haklardan bir tanesidir.  Bu hususta ayrıntılı bilgi için buradan ilgili makalemize ulaşabilirsiniz.

Yıllık İzin Ücreti Nedir?

4857 sayılı İş Kanununa göre, her işçinin bir yıllık hizmetinden sonra takip eden yıl içinde ücretini de alarak  kesintisiz bir süre dinlendirilmesi gerekir. İşçi yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemez. Düzenlemeye göre, bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden. beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden. onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden az olamaz. Kullandırılmayan yıllık ücretli izin hakkı işçi tarafından dava konusu edilebilir.

Fazla Mesai Ücreti Nedir?

İş Kanununa göre, işçinin işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla mesai yapabilmesi mümkündür. Haftalık 45 saati aşan çalışmalar fazla mesai olarak değerlendirilir. Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir. Fazla çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında bir saat onbeş dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir. İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır. Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz. Ödenmeyen fazla mesai ücreti işçi tarafından dava konusu edilebilir.

İşe İade Davası Nedir?

İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmaması halinde iş akdinin feshinin tebliğinden itibaren bir ay içinde işe iade için arabulucuya başvurabilir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde adana iş avukatı işe iade davası açabilir.  İşe iade davası süre ve usul yönünden bu şekildedir. Bunun yanı sıra davalı işyerinden en az 30 işçi çalışıyor olmalıdır. İşçi bu işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olmalıdır. İşçi ile işveren arasında belirsiz süreli bir iş sözleşmesi bulunmalıdır. İşe iade davasının kabulü halinde işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, iş sözleşmelerinin hazırlanması, iş sözleşmesinin haksız feshi halinde talep edilecek tazminatların takibi, işe iade davaları ve iş kazaları kapsamında doğan ihtilaflarla işçi ve işveren arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümlenmesi konularında hukuki danışmanlık, diğer ilgili kanunlar kapsamında tüm işlemlere ilişkin adana iş avukatı olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Adana idare hukuku avukatı, adana idari dava avukatı

Adana İdare Hukuku Avukatı

Büken Hukuk & Danışmanlık bürosu, Adana idare hukuku avukatı, adana idari dava avukatı olarak, idarenin hukuka uygun olmayan işlem ve eylemlerine ilişkin idare hukuku avukatı olarak hizmet vermektedir.

İdare her türlü iş ve eyleminde kanunlara ve Anayasaya uygun davranmak zorundadır. İdarenin kanuna uygun olmayan idari  karar ve eylemleri vatandaşlara büyük zararlar vermekte çoğu zaman telafisi mümkün olmayan zararlara neden olmaktadır. Hukuk devleti ilkesi uyarınca, tüm idari kararlar yargı denetime tabiidir. Dolayısıyla, yapılan idari işlemin, yetki, sebep, konu, şekil ve amaç unsurlarından herhangi birine uygun olmaması halinde, idari işlem iptale tabidir. Aynı zamanda, idarenin işlem ve eylemleri sebebiyle hakları ihlal edilenlerin maddi ve manevi kayıpları açılacak tam yargı davasıyla tazmin edilir.

Adana İdare Hukuku Avukatı

Bu kapsamda, idareye başvuru yapılması, idarenin karar ve işlemlerine karşı itirazların yapılması, iptale tabi işlemler için iptal davası, hakları ihlal edilenlerin maddi ve manevi kayıplarının tazmini için tam yargı davası, idari para cezalarının iptali, memur disiplin cezaları ile ilgili davalar, öğrenci disiplin cezaları ile ilgili davalar, kamulaştırma davaları gibi davalar ele alınmaktadır.

Adana idare hukuku avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı şu şekildedir;

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Sisiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Adana idare hukuku avukatı ücreti ise, her olayın somut şartlarına ve verilmesi gereken emeğin niteliğine göre belirlenmektedir.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , adana idare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak, İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ da açılacak iptal ve tam yargı davaları, idari para cezalarından kaynaklanan davalar, disiplin soruşturmaları, idari sözleşmelerden kaynaklanan davalar, idari mercilere müracaat yolları hakkında hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Ceyhan Boşanma Avukatı

Adana Boşanma Avukatı

Ülkemizde boşanma davaları her geçen gün daha da artmaktadır. Bu nedenle Adana boşanma avukatı ihtiyacının en çok yaşandığı ilerimizden biridir. Boşanma davası, velayet davası gibi davalarda, adana boşanma avukatları nın en çok zorladığı konu, bu davalar hakkında uzman olan olmayan herkesin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasıdır. Bu nedenle özellikle internette adana boşanma avukatı, adana en iyi avukat, adana en iyi boşanma avukatı gibi aramalar yapıldığı göze çarpmaktadır. Ve ancak söz konusu aramalar yapıldığında karşımıza çıkan makaleler ve sitelerde çok temel konularda yanlış bilgiler verildiğini üzülerek gözlemliyoruz. İşte bu noktada  en iyi avukat değil, alanında uzmanlaşmış bir avukat ile birlikte çalışmanın daha doğru olduğu kanaatindeyiz.

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma en tipik anlatımıyla evliliği sona erdiren nedenlerden bir tanesidir. Boşanma, eşler henüz hayattayken bir eşin kanunda öngörülen sebeplerden birine dayanarak açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hakimin kararı ile son verilmesidir.”(Akıntürk ve Ateş Karaman, 2011)

Boşanma davalarını basitçe anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Anlaşmalı boşanma davası, evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde gidilebilen bir yoldur. Bu halde eşlerin boşanma ve nafaka, velayet, velayet paylaşımı, çocukla kişisel ilişki kurulması, mal paylaşımı, düğün takıları, tazminat vb hususlarda anlaşmış olmaları ve bu anlaşmayı bir protokol ile resmileştirmiş olması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma davası için ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanmada Eşler Arasında Yapılacak Protokol Nasıl Olmalıdır?

Anlaşmalı boşanma halinde, eşlerin boşanma ve boşanmanın kişisel, mali ve çocuklar ile ilgili tüm sonuçları hakkında anlaşmaları gerektiğini yukarıda belirtmiştik idik. İşte eşler bu anlaşmalarını bir protokol ile resmileştirmek zorundadır. Eşler arasında yapılacak protokol, boşanma iradesi ve boşanmanın tüm sonuçları hakkında maddeler barındırmalı ve kanuna uygun biçimde tanzim edilmelidir. Anlaşmalı boşanma protokolü örneği için buraya tıklayınız

Çekişmeli Boşanma Davası Nedir?

Çekişmeli boşanma davalarında ise evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gibi bir şart aranmamakta olup, evlilik bir gün sürmüş olsa dahi anlaşma davası açılabilmektedir. Çekişmeli boşanma davası eşlerden biri tarafından açılabilir ve ancak esas olarak “evliliğin sona ermesinde kusuru bulunmayan eş” tarafından açılması gerekmektedir. Her iki tarafın boşanmayı istediği ve ancak nafaka, velayet, velayet paylaşımı, çocukla kişisel ilişki kurulması, mal paylaşımı, düğün takıları, tazminat vb hususlarda anlaşmazlığın devam ettiği hallerde de davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam edilir. Çekişmeli boşanma davası için ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davası, aile mahkemesine verilecek bir dava dilekçesi ile açılır. Eğer boşanma davası bir avukat tarafından takip edilecekse, taraflardan biri avukat tutacaksa, dava açılmadan önce avukata vekalet verilmesi zorunludur. Boşanma davası için avukata verilecek vekaletnamelerde boşanma davası açmak için özel yetki verilmesi, diğer eşin isminin geçmesi ve bu vekaletnamelerde vekil edenin bir fotoğrafının bulunması zorunludur.

Boşanma Dava Dilekçesi Nasıl Olmalıdır?

Boşanma dava dilekçesinde, Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen sebeplerden hangisine dayanıldığı (evlilik birliğinin temelden sarsılması, terk, zina, hayata kast, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme vb) açıkça belirtilmeli ve ispat araçları açıklanmalıdır. Hazırlanan dilekçe ile birlikte mahkemenin tevzi bürosuna gidilerek gerekli harç ve masrafların yatırılmasının ardından dava açılmış olacaktır.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Boşanma davalarının anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olmak üzere ikiye ayrıldığını yukarıda belirtmiş idik. Anlaşmalı boşanma davaları, çoğunlukla her iki eşin de mahkemede hazır olması ilk celsede bitmekte iken, çekişmeli boşanma davaları değişkenlik göstermektedir. Her dosyanın kendi şartları içinde değerlendirilmesi gerektiğinden boşanma davasının ne kadar süreceği konusunda kesin bir süre belirtmek doğru olmayacaktır.

Boşanma Davasında Avukat Tutmak Zorunlu Mudur?

Türk Hukuku’nda boşanma davaları da dahil olmak üzere hiçbir davada avukat tutmak zorunluluğu yoktur. Ve ancak avukatı bulunmayan bir kimsenin, dava dilekçesini gerektiği gibi düzenlemesi, boşanma sebebini ve delillerini tespit edebilmesi, cevap dilekçesi, delil dilekçesi, ıslah dilekçesi vb pek çok dilekçeyi hukuki bilgi ve eğitimi olmaksızın hazırlaması oldukça zordur.

Örneğin bir kısım boşanma nedenleri ayrıca tazminat hakkı doğurmakta ve hatta cezai sonuçlar doğurmaktadır. Bunun yanı sıra usulün esastan önce geldiği hukuk sistemimizde yapılacak en küçük hata hak kaybına neden olacağından, boşanma davalarının bir adana boşanma avukatı ile açılması ve yürütülmesi tavsiye edilmektedir.

Boşanma Davalarında Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Boşanma davalarında ortak çocuğun velayeti en çekişmeli konulardan bir tanesi olup, çocuğun velayetinin kime verileceği konusunda ilk olarak çocuğun menfaati göz önünde tutulur. Temelinde önemli olan çocuğun hangi eşin velayeti altında daha iyi yetiştirileceği, eğitiminin daha iyi sağlanacağı, manevi bütünlüğünün daha iyi korunacağıdır. 

Boşanma Davalarında Nafaka İstenebilir Mi?

Boşanma davasında, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf diğerinden yoksulluk nafakası isteyebilir. Yoksulluk nafakası için, istemde bulunan tarafın kusurunun diğerinden daha fazla olmaması gerekir. Ayrıca hükmedilecek nafaka miktarı diğer tarafın maddi gücüyle de orantılı olmalıdır. Yoksulluk nafakası için herhangi bir süre sınırlaması yapılmamış olup, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf “süresiz olarak” nafaka isteyebilir.

Boşanma davalarında şiddetin varlığı, tehdit unsuru olması halinde 6284 sayılı Kanun doğrultusunda gerekli koruma tedbirlerinin alınması mümkündür.

Adana boşanma avukatı ücreti ise, her olayın somut şartlarına ve verilmesi gereken emeğin niteliğine göre belirlenmektedir.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Ceyhan Boşanma Avukatı

Adana Bilişim Avukatı

Bilişim suçları, bilişim araçlarına ve sistemlerine karşı veya bilişim araçları ve sistemleri vasıtasıyla
işlenen, verilerle ilgili olan suç şekillerine karşılık gelmektedir. Adana bilişim suçları avukatı, adana bilişim avukatı olarak bilişim suçlarının soruşturma ve kovuşturma aşamalarında avukatlık ve danışmanlık hizmeti verilmektedir. Ayrıca adana bilişim suçları avukatı, adana bilişim avukatı olarak  5651 sayılı Kanun başta olmak üzere mevzuatın el verdiği ölçüde içerik kaldırma, haber kaldırma ve erişim engelleme gibi hukuki çözümler bulunmaktadır.

Adana Bilişim Avukatı Olarak, Bilişim Suçları Alanında;

1. Hukuka Aykırı Olarak Bilişim Sistemine Girme veya Sistemde Kalma Suçu. (m.243),
2. Bilişim Sisteminin İşleyişinin Engellenmesi, Bozulması, Verilerin Yok Edilmesi veya Değiştirilmesi Suçu. (m.244/1-2)
3. Bilişim Sistemi Aracılığıyla Hukuka Aykırı Yarar Sağlama Suçu. (m.244/4)
4. Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu. (m.245)
5. Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu .(m.135)
6. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme Suçu. (m.136)
7. Verilerin Yok Edilmemesi Suçu (m.138) gibi suçlar örnek verilebilir.
Yine benzer şekilde, internet yoluyla hakaret suçu, internet yoluyla tehdit suçu, internet yoluyla şantaj suçu da adana bilişim avukatı olarak bu kategoride değerlendirebileceğimiz suç tipleridir.

Adana Bilişim Avukatı Olarak İnternetten İçerik ve Haber Kaldırma, Erişim Engelleme Sağlanabilir Mi?

İnternetten içerik ve haber kaldırma ve erişim engelleme denildiğinde akla ilk olarak kişi hakkında itibarını zedeleyici bir yorum yapılması veya haber çıkması, müstehcen içeriklerin kişinin rızası olmadan sunulması, iftira niteliğinde yazılan ifade, haber ve yorumlar gelmektedir.  Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak bu nitelikteki içerikler hakkında başta 5651 sayılı Kanun olmak üzere mevzuatın el verdiği ölçüde içerik kaldırma, haber kaldırma ve erişim engelleme gibi hukuki çözümler bulunmaktadır.

Son olarak Kripto paraların güvenliği de ülkemizde şu an için ancak “Bilişim Suçları” çerçevesinde yorumlanmaktadır.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK, 5651 sayılı Kanun ve diğer ilgili kanunlar kapsamında tüm işlemlere ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Ceyhan Boşanma Avukatı

Adana Ceza Avukatı

Avukat denildiğinde özellikle de bir ceza davası söz konusu olduğunda bulunulan yerdeki en iyi ceza avukatı ile çalışma isteği doğal olandır. Bu nedenle özellikle internette adana ceza avukatı, adana en iyi avukat, adana en iyi ağır ceza avukatı gibi aramalar yapıldığı göze çarpmaktadır. İşte bu noktada, ceza davalarının hassasiyeti ve hürriyeti bağlayıcı müeyyideleri karşısında aslında en iyi avukat değil, alanında uzmanlaşmış bir adana ceza avukatı ile birlikte çalışmanın daha doğru olduğu kanaatindeyiz.

Ceza yargılaması; suçun işlenmesi. suçun failinin kim olduğu. failin ceza sorumluluğu var ise, cezasının türü ve miktarının belirlenmesi amacıyla yapılan bir dizi faaliyetten oluşmaktadır. Ceza yargılamasında temel amaç suç işlenerek bozulmuş olan sosyal barış yeniden sağlanmasıdır.

Her ne pahasına olursa olsun faili cezalandırmak değil sanığın haklarına saygılı biçimde maddi gerçeğe ulaşmak, sanığın ıslahını ve topluma kazandırılmasını sağlamak ve sosyal düzeni yeniden sağlamaktır.

Nitekim Anayasamızın 38. Maddesine göre, “Hiç kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez…”

Adana Ceza Avukatı Ceza Yargılamasına ilişkin olarak;

  1. Adana Ceza Avukatı olarak davanın her aşamasında müşteki ve sanık vekilliği.
  2. Sulh, Asliye ve Ağır Ceza mahkemelerinde sanık ve müdahil vekilliği.
  3. Suç duyurusunda bulunulması.
  4. Cumhuriyet Savcılığı hazırlık soruşturması sırasında takip edilmesi.
  5. Sabıka kayıtlarının silinmesi talepleri.
  6. Ve Kanunlarla düzenlenen cezai yaptırımlar için dava takibi yapar.

Ceza yargılamasında;

  1. Şüpheli/sanığın tutuksuz yargılanabilmesinin sağlanması.
  2. Savunmasının planlanması.
  3. Savunma stratejisinin belirlenmesi ve savunma temelinin sağlam oluşturulabilmesi.
  4. Toplanan delillerin incelenmesi,
  5. Yüklenen suç ile ilgili delilerin sağlanabilmesi.
  6. Aleyhe olan deliller kadar lehe olan delillerin toplanması.
  7. Duruşmalarda sözlü savunmanın belirleyici rolünün bulunması. gibi hususlar göz önünde tutulduğunda bir ceza avukatının değerlendirmesinin ve hukuki yardımının hayati öneminin olduğunu belirtmek gerekir.

Adana ceza avukatı ücreti ise, her olayın somut şartlarına ve verilmesi gereken emeğin niteliğine göre belirlenmektedir.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Mobbing ve Görevi Kötüye Kullanma Suçu

Mobbing Suçu ve Görevi Kötüye Kullanma

Türk Ceza Kanununda “mobbing suçu” ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmemiştir. Ancak mobbingi oluşturan eylemler farklı suç tiplerini oluşturmaktadır.

Memura yönelik gerçekleştirilen eylemler, hakaret, tehdit, ayrımcılık yasağı, görevi kötüye kullanma, iş ve çalışma özgürlüğünün ihlali, kişilerin huzur ve sükununu bozma, kasten yaralama, eziyet ve hatta kişiyi intihara yönlendirme suçlarını oluşturabilecektir.

Kamu görevlilerinin mobbing uygulaması halinde görevi kötüye kullanma suçu oluşmaktadır.  Görevi Kötüye Kullanma Suçu Türk Ceza Kanunu’nu 257. Maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre;

“Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Madde gerekçesine göre;  kamu görevlisi,  kamu faaliyetini yürütürken görevinin gereklerine ve yükümlülüklerine uygun davranmalıdır. Kamu faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında eşitlik ve liyakat ilkelerine uyulmalı ve bu hususta toplumun kamuya hissettiği güvenin sarsılmaması gerekir. Suça konu edilen eylem memurun görevinin verdiği yetkiyi yasaya aykırı olarak kullanmasıdır.

Dolayısıyla amirin veya diğer kamu görevlilerinin, kendilerine verilen kamu gücünü ve yetkilerini kötüye kullanarak memura mobbing uygulamaları halinde görevi kötüye kullanma suçu oluşacaktır.

Nitekim Danıştay 1. Dairesi 2013/1286 E, 2013/1035 K sayılı kararında

Şikayetçinin maruz kaldığı haksız eylemlerin bir çoğuna …’nun doğrudan müdahil olmadığı, şikayetçi tarafından kendisine bezdiri ve psikolojik saldırı uyguladığı iddiasıyla … aleyhine manevi tazminat istemiyle Aydın 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada verilen ve tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kararda da …’nun taraf olarak yer almadığı anlaşıldığından, İçişleri Bakanının 29.04.2013 tarih ve Mül.Tef.Ku.Bşk. kararının; … için soruşturma izni verilmemesine ilişkin kısmına yapılan şikayetçi itirazının reddine; …’a isnat edilen eylemin ise, hakkında soruşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte bulunduğu na karar vermiştir.

Mobbing davası Adana gibi büyük şehirlerde son zamanlarda sıklıkla başvurulan bir dava türüdür. Görüldüğü üzere mobbing eyleminin ceza davası yönü de bulunmaktadır. Psikolojik baskının tespiti ve ispatı açılacak mobbing davası nda oldukça önemlidir. Mobbing davası sonuçları  davanın tarafları için oldukça önemlidir. Mobbing davası kazananlar olduğu kadar kaybedenler de oldukça fazladır. Zira somut olayda mobbing örneklerinden birinin yaşanıp yaşanmadığının tespiti gerekir. Nitekim bir kimseyi “görevi kötüye kullanmak” gibi ağır bir suçla itham etmeden önce somut olayda mobbingin dolayısıyla suçun şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti gerekir.

Dolayısıyla meydana gelen davranışın Yargıtay ve Danıştay içtihatları nezdinde mobbing kapsamına girip girmediğinin tespiti, mobbing davasında mobbingin ispatı ve kıdem tazminatı alacağının hesaplanması işlemlerinin alanında uzman avukatlar mobbing davası avukatı nezdinde yapılması ve açılması muhtemel davanın bir iş avukatı ile takibi önem arz etmektedir.

Mobbingin ve mobbing davasının genel hatlarıyla irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

İşçilere uygulanan mobbinge karşı başvurulabilecek kanun yollarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Kamu görevlilerine uygulanan mobbinge karşı (kamuda mobbing) başvurulabilecek kanun yollarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

MOBBİNG DAVASI NEDİR

Mobbing Davası Nedir?

Bu makalemizde mobbing kavramı, hangi davranışların mobbing kapsamına girip hangi davranışların girmediği, mobbing e maruz kalınması halinde açılabilecek davalar, mobbing davası, kamu görevlileri için mobbing kavramı ve kamuda mobbing davası süreci özetle ele alınacaktır.

“Mobbing”, “Bezdiri”, “Psikolojik Baskı” Nedir?

Uluslararası Çalışma Örgütüne göre mobbing, “Bir veya bir grup işçiyi sabote etmek için yapılan, zalimce, kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır.

Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre ise mobbing yani bezdiri, “İş yerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma. dışlama, gözden düşürme” olarak tanımlanmıştır.

Son derece popüler bir kavram olan mobbingin Türk Hukukunda kanuni bir tanımı  net olarak yapılmamıştır.

Başbakanlığın 2011/2 sayılı Mobbing Genelgesinde “Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik taciz”den bahsedilmiştir.

Davranışın Mobbing Kapsamına Girip Girmediğinin Tespiti “Mobbing Davası”nda Hayati Öneme Sahiptir.

Mobbing kavramı ve tanımı Yargıtay ve Danıştay ‘ın kararları ile şekillenmektedir. Yüksek Mahkeme kararlarında mobbingi hukuki bir kurum olarak kabul etmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/9-1925 E, 2013/1407 K ve 25.09.2013 tarihli kararında mobbing için “Bir işçinin hedef alınarak gerçekleştirilmesi, belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal alması gerekir. Belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Psikolojik tacizin nedenleri farklılık göstermesine karşın amaç, çoğu kez işçinin işyerinden ayrılmasını sağlamaktadır.” Diyerek, mobbing için aranan şartları özetle sıralamıştır.

Yine Yargıtay’ın bir başka kararındaSüreklilik göstermeyen, belli aralıklarla sık sık tekrarlanmayan, ara sıra münferit olarak meydana gelmiş birkaç haksız, kaba, nezaketsiz veya etik dışı davranış mobbing olarak nitelendirilemez.”kararını vermiştir. (Yargıtay 22. HD, 2014/18743 E, 2014/24185 K, 16.09.2014 T sayılı kararı)

Bir Davranışın “Mobbing” Olarak Nitelendirilmesi İçin Gereken Şartlar Nelerdir?

1.Mobbingin Kasten Veya İhmal Suretiyle Yapılması Gerekir.

Mobbing kasıtlı bir fiil ile yapılabileceği gibi ihmal suretiyle de meydana gelebilir. Örneğin amirin disiplin cezası uygulaması, mahkeme kararını uygulamaması ya da işçinin tecrübesine ve işyerindeki pozisyonuna uygun şekilde görev verilmeyerek pasifize edilmesi halleri mobbingin kasten uygulanması haline örnek olarak verilebilir.  Amirin memurunu koruma yükümlülüğü çerçevesinde gerekli önlemleri almaması hali mobbingin ihmalen uygulanması halidir.

2. Mobbing Oluşturan Davranışların Sistematik Biçimde Tekrarlanması Gerekir.

Mobbing, tek bir olaydan ibaret bir kavram değildir. Mobbing sistematik olarak devam eden, birbiriyle bağlantılı olaylardan oluşan bir süreçtir. Dolayısıyla tüm davranışların bir bütün olarak ele alınması gerekir. Yargıtay 22. HD, 2014/18743 E, 2014/24185 K, 16.09.2014 T kararında da ele alındığı üzere; sürekli olmayan, birkaç defa meydana gelmiş münferit olaylar mobbing olarak nitelendirilemez.

3. Mağdurun Kişilik Haklarının İhlal Edilmesi Gerekir.

Mobbingde kişiye uygulanan hakaret, tehdit, aşağılama vb davranışlar ile mağdurun kişiliğinin saygınlığı, öz saygısı ve öz güveni zedelenmektedir. Ayrıca mobbing kişinin psikolojik olarak rahatsızlanmasına neden olmakta dolayısıyla sağlık hakkının ihlali niteliği de taşımaktadır. Psikolojik rahatsızlığın tek başına meydana gelmesi mobbing için yeterlidir. Ve ancak ilerleyen aşamalarda psikolojik rahatsızlığın fiziksel rahatsızlığa dönüşmesi de mümkündür.

4. İş ve Meslekle İlgili Olumsuz Sonuçların Doğması Gerekir.

Mobbinge maruz kalınmasıyla birlikte, iş ve meslekle ilgili olumsuz sonuçlar doğmaktadır. Kişi için işyeri ve iş ortamı kötüleşmekte, çekilmez hale gelmektedir. Kimi zaman işin veya mesleğin tamamen bırakılması gibi sonuçlara neden olmaktadır.

Sonuç Olarak;

İşyerlerinde işçilerin veya kamu kurumlarında memurların sıklıkla başına gelen bu davranışla amaçlanan kişinin yıldırılarak işten ayrılmasını sağlamaktır.

Bu durumla karşı karşıya kalan işçi iş akdini haklı nedenle feshedebilir, mobbing davası açabilir ve işverenden manevi tazminat ve kıdem tazminatı alabilir. Memur/kamu görevlileri için ise tam yargı davası açılabilir ve idareden manevi tazminat ve mahrum kalınan diğer maddi zararlar talep edilebilir.

Mobbing davası Adana gibi büyük şehirlerde son zamanlarda sıklıkla başvurulan bir dava türüdür. Psikolojik baskının tespiti ve ispatı açılacak mobbing davası nda oldukça önemlidir. Mobbing davası sonuçları hem işçi hem işveren açısından oldukça önemlidir. Mobbing davası kazananlar olduğu kadar kaybedenler de oldukça fazladır. Zira somut olayda mobbing örneklerinden birinin yaşanıp yaşanmadığının tespiti gerekir.

Dolayısıyla meydana gelen davranışın Yargıtay ve Danıştay içtihatları nezdinde mobbing kapsamına girip girmediğinin tespiti, mobbing davasında mobbingin ispatı ve kıdem tazminatı alacağının hesaplanması işlemlerinin alanında uzman avukatlar mobbing davası avukatı nezdinde yapılması ve açılması muhtemel davanın bir iş avukatı ile takibi önem arz etmektedir.

İşçilere uygulanan mobbinge karşı başvurulabilecek kanun yollarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Kamu görevlilerine uygulanan mobbinge karşı (kamuda mobbing) başvurulabilecek kanun yollarının irdelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz. Kamuda mobbing ve görevi kötüye kullanma suçunun incelendiği makalemizi buradan okuyabilirsiniz.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.