Bu makalemizde ceza hukukunda temel ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi yargıtay kararları na yer vereceğiz. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi bilindiği üzere şüphenin sanık lehine yorumlanmasıdır. Gerek Anayasamız gerek AİHS gerekse yargıtay kararları şüpheden sanık yararlanır ilkesini ispat için şüphenin yenilme zorunluluğu olarak tanımlamaktadır. Karineye göre kişinin suçlu kabul edilebilmesi için fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Bu makalemizde şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile ilgili yargıtay kararları nı inceleyeceğiz.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Yargıtay Kararları
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/783 E. 2015/353 K.
“…Tanık … …’nın 07.08.2007 tarihinde çalınan kamyonunun bulunduğu yerde, hurdacılık yapan sanığın daha önce parçaladığı başka kamyonlara ait parçalar ele geçirilmiş ise de, bu parçaların katılanın bir yıl önce çalınan kamyonuna ait olduğuna ilişkin herhangi bir tespit ve delil bulunmaması, katılanın olaydan yaklaşık bir yıl sonra tanık …’in kamyonunun etrafında başka kamyon parçalarının bulunması üzerine verdiği ifadesinde; kamyonunun çalınmasından beş saat önce sanığı yanında iki kişi ile birlikte kamyonunun yanında gördüğünü, şüphelendiğini, kim olduklarını araştırdığını ve polise haber vermeyi düşündüğünü beyan etmesine rağmen, kamyonunun çalınmasından sonra yaptığı ilk müracaatında böyle bir durumdan bahsetmemesi, ayrıca mahkemede kamyonu çalınmadan önce gördüğü şahıslardan birinin sanık olduğunu kesin olarak teşhis edememesi ve sanığın aşamalarda suçu işlemediği yolundaki istikrarlı savunması karşısında; sanığın katılanın kamyonunu çaldığı iddiasının sabit olmadığı ve şüphe boyutunda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın hırsızlık suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden atılı suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir….”
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Çocuğun Cinsel İstismarı Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/783 E. 2015/353 K.
“Sanığın tüm aşamalarda istikrarlı olarak mağdurun anüsüne ve ağzına cinsel organını sokmadığını sadece cinsel organının mağdurun bacaklarının arasına sürterek boşaldığını savunması, adli tıp raporunda sanığın bu savunmasını doğrular biçimde mağdurun anüs muayenesinde fiili livatanın maddi delilleri olan ekimoz, çatlak, sıyrık ve bunlara ait skatris bulgularına rastlanmadığının belirtilmesi, mağdurun da açıkça sanığın cinsel organını vücuduna soktuğuna ilişkin bir beyanının bulunmaması karşısında, sanığın sabit kabul edilen cinsel istismrar eyleminin “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca 5237 sayılı TCK’nun 103/1. maddesi kapsamında basit cinsel istismar aşamasında kaldığının kabulü gerekmektedir.”
Şüpheden Sanık Yararlanır Yargıtay Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/6-569 E. 2015/342 K.
“Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanık aleyhine değerlendirilebilecek tek delil, suça konu hayvanların arabaya yüklendiği tahmin edilen yerde bulunan plastik kutunun üzerindeki kahverengi numuneden alınan profil örneğinin, sanığın kan örneği ile uyumlu olduğuna dair Adli Tıp Kurumunca tanzim olunan rapordur. Ancak olay yerinden alınan insan dışkısı, ağız ve dışkı temizliğinde kullanılan peçeteler ile sigara izmaritlerinden elde edilen örnekler, gerek sanık, gerek haklarında beraat kararı verilip incelemeye konu olmayan diğer sanıklar, gerekse hakkında aynı suç nedeniyle verilen mahkûmiyet kararı onanmak suretiyle kesinleşen sanık … ile uyumlu değildir. Hayvan alım satımı ile uğraşan ve olaydan iki gün önce de katılanlardan hayvan satın alan sanığın, söz konusu delillerin bulunduğu yerden geçmesi ve anılan mahalde kendisine ait profil örneklerinin bulunmasının mümkün olması ve sanığın aksi ispatlanamayan savunmasının hayatın olağan akışına da uygun bulunması karşısında, somut başka bir delille desteklenmeyen söz konusu rapora dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar verilmesine imkan bulunmamaktadır.”
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Uyuşturucu Madde Ticareti ve Kullanmak Amacıyla Uyuşturucu Bulundurmak Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/10-387 E.2012/75 K.
“…Evinde yapılan arama sonucunda ele geçen uyuşturucu madde dışında, sanığın uyuşturucu maddeyi sattığı yolunda başka bir kanıtın elde edilememesi, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında belirtilen günlük kullanım miktarı dikkate alındığında, bilirkişi raporunda belirtilen 276 gramlık uyuşturucu madde miktarının iki aylık kişisel kullanım sınırları içinde olması, sanığın tüm aşamalarda evinde bulunan uyuşturucu maddeyi satmak için değil, kullanmak için bulundurduğu yönündeki aksi kanıtlanamayan savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmaktadır. … Bu nedenle, yerel mahkemece, sübuta eren eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsizdir.”
Şüpheden Sanık Yararlanır Yargıtay Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-240 E. 2010/54 K.
“…Bu durumda, sanık T. B.’nin; “kendi evinde badana yapacağı için boya almak üzere evden çıktığını, yolda eşinin akrabası olan sanıklarla karşılaştığını, sanıkların kendisinden eşya taşıyacakları için yardım istediklerini, kendisinin bu amaçla kamyonetin kasasına bindiğini, olayın meydana gelmesi üzerine ise olay yerinden kaçtığını” dile getirdiği savunması ile T.’nin annesi olan E. B.’nin onu doğrulayan ifadesine itibar etmek gerekmiştir. Şu halde; N., D.ve K.’yle birlikte kamyonetin kasasında olay yerine gelmek dışında, olaya tam olarak ne şekilde karıştığı tanıklarca açıklanamayan, elinde tüfek veya sopa bulunduğuna dair inandırıcı bir delil elde edilemeyen, maktûlle de herhangi bir husumeti saptanamayan sanığın; savunmasının aksine, suçun işlenmesine katıldığını ve yardım ettiğini gösteren her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraatına karar verilmesi isabetlidir.”
Şüpheden Sanık Yararlanır Yargıtay Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/11-214 E, 2010/23 K.
“…Olay tarihinde Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesi hakimi olan sanık V..Ş… ile aynı mahkemenin zabıt katibi olan sanık A…S…’ın, katılanın hakaret suçundan sanık olarak yargılandığı Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesindeki davanın 20.06.2006 tarihli oturumuna adliye koridorunda ve baro odasında beklemekte olan katılanı çağırmadan, katılmış gibi duruşma tutanağı düzenledikleri, kendisi söylemiş gibi bazı beyanları tutanağa geçirdikleri ve böylece resmi belge niteliğindeki duruşma tutanağını sahte olarak düzenledikleri hususu sübuta ermediğinden, Özel Dairenin sanıklar hakkında CYY’nın 223/1-e maddesi uyarınca “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı gereği vermiş olduğu beraat kararında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Özel Daire beraat kararının onanmasına karar verilmelidir.”
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Yargıtay Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/1-150 E, 2008/192 K.
“…Somut olaya dönüldüğünde; pencerenin önünde hareket eden cismin sincap olduğunu zannederek ateş ettiği kabul edilen sanığın eylemi sırasında; suçun konusu ile ilgili olarak hataya düşmesi nedeniyle doğrudan kastla, orada bir insan olduğunu öngörmediği kanaati hasıl olduğundan da olası kast veya bilinçli taksirle hareket ettiği söylenemez. Buna karşılık; sanık, gerekli dikkat ve özeni göstermiş olsa idi ya da başka bir deyişle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmemiş olsaydı kardeşinin ölümü şeklinde gerçekleşen neticeyi öngörebilirdi. Şu durumda; yorgun olarak eve gelip, aydınlık olan dış ortamdan karanlık olan ev ortamına giren sanığın, sincaplarla ilgili olarak daha önceden meydana gelmiş olan olayların da etkisiyle, pencerenin önünde hareket eden canlıyı sincap zannedip, gerekli dikkat ve özeni göstermeden av tüfeği ile ateş etmek suretiyle pencerenin önünde bulunan kardeşini vurmaktan ibaret eylemi, hem 765 sayılı Yasa açısından, hem de 5237 sayılı Yasa yönünden “taksirle öldürme” suçunu oluşturacağından Yerel Mahkemenin direnme kararı yerinde değildir.”
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Mala Zarar Verme Yargıtay Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/9-337 E, 2007/69 K.
“…Mala zarar verme suçu kasten işlenebilecek bir suç olup, dosyada sanığın söz konusu ceviz ağacını başkasının malına zarar verme kastı ile kestiği veya yıktığı konusunda katılanın iddiasından başkaca bir kanıt bulunmamaktadır. Kaldı ki ağacın mülkiyetinin dahi ihtilaflı olduğu, el atmanın önlenmesi davasında keşif sonrasında düzenlenen krokide dahi katılanın payına düşen taşınmaz içinde yer almadığı nazara alındığında, sanığın kasıtlı davrandığı konusunda kuşku doğmaktadır. Amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinin birisi de “kuşkudan sanık yararlanır” (in dubio pro reo) ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından taşıdığı önemden dolayı gözönünde tutulması gereken herhangi bir meselede başgösteren kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Yerel Mahkemece kuşkunun sanık lehine değerlendirilerek, beraat kararı verilmesi isabetlidir.”
Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.
Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.