Etiket: yargıtay kararları ışığında manevi tazminatın belirlenmesi

Manevi tazminatın belirlenmesi, yargıtay kararları ışığında manevi tazminatın belirlenmesi, manevi tazminat hangi kriterlere göre belirlenir, adana avukat

Manevi Tazminatın Belirlenmesi

Manevi tazminatın belirlenmesi Yargıtay Kararları ile de sabit olduğu üzere, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Türk Hukuk Sisteminde manevi tazminatın belirlenmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak hakim takdir yetkisini sınırsız biçimde kullanamaz. Manevi tazminatın belirlenmesi noktasında hakim saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Ayrıca her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı gözetilerek manevi tazminatın belirlenmesinde takdir hakkını etkileyen nedenler karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, 2017/5111 E, 2018/958 K ve 15.02.2018 tarihli kararı)

Yargıtay Kararları Işığında Manevi Tazminatın Belirlenmesi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/21-872 E, 2014/1086 K ve 24.12.2014 tarihli kararında,

“…Hükmedilecek para zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.” şeklinde karar vermiştir.

Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/7-623 E, 2010/669 K ve 15.12.2010 tarihli kararında manevi tazminatın belirlenmesi konusunda, hükmedilen tazminat ile malvarlığı zararlarının karşılanmasının amaçlanmadığını bu nedenle hükmedilen tutarın yüksek olduğuna karar vermiştir.

“…Hükmedilecek manevi tazminatın miktarının belirlenmesi hakimin takdirindedir. Ne var ki, takdire bağlılık keyfilik demek değildir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkı hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır. Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevi tazminatla malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlanmadığından tazminat miktarının, onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle takdir edilecek miktar, elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Somut olaya gelince, manevi tazminatın yukarıda açıklanan amaçları gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, daha az ve uygun bir bedele hükmedilmesi gerekir…”

Yine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1501 E, 2019/8401 K ve 09.09.2019 tarihli kararında boşanma davasında manevi tazminatın belirlenmesi konusunda özetle;

Dava konusu olayda tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat az bulunmuştur. Bu nedenle hakkaniyet ilkesi ile, zararın ve kusurun ispatı nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerektiğinden, yerel mahkemece tesis edilen hüküm bozulmuştur.” 

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/16869 E, 2014/5227 K ve 18.03.2014 tarihli kararında iş kazasında manevi tazminatın belirlenmesi konusunda şu şekilde karar vermiştir.

“… Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir. Manevi  tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır…”

Adana avukat, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak, diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.