Etiket: tasarrufun iptali davası avukat

Tasarrufun iptali davasında iptali istenen tasarruf ile ilgili bilgi belge ibraz edilmemesi, adana avukat, tasarrufun iptali yargıtay kararı, emsal karar

Tasarrufun İptali Davasında İptali İstenen Tasarruf İle İlgili Bilgi Belge İbraz Edilmemesi

Buradaki makalemizde ayrıntılı biçimde izah ettiğimiz üzere, tasarrufun iptali davası, alacağını borçludan tahsil edemeyen ve borçlu hakkında elinde aciz vesikası olan alacaklının; borçlunun mal kaçırmak amacıyla yaptığı son 5 yıl içindeki hukuki işlemlerin iptalini sağlamak amacıyla açtığı davadır.  Tasarrufun iptali davası yargıtay kararı olarak son tarihte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2489 Esas, 2020/5841 Karar tarihli kararında, tasarrufun iptali davasında iptali istenen tasarruf ile ilgili bilgi belge ibraz edilmemesi halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine karar vermiştir. Kararda, borcun kaynağı diğer alacaklar olarak belirtildiği, borcun ne zaman doğduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmediği, sonrasında da bu konuda bilgi ve belge ibraz edilmediği hususları vurgulanmıştır.

Tasarrufun İptali Davasında İptali İstenen Tasarruf İle İlgili Bilgi Belge İbraz Edilmemesi

YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NUMARASI: 2019/2489
KARAR NUMARASI: 2020/5841
KARAR TARİHİ: 20.10.2020

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA İCRA DOSYASINA BORÇ İLE İLGİLİ BİLGİ VE BELGE İBRAZ EDİLMEDİĞİ HUSUSUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ

Özeti: Dava koşulları yönünden somut olaya bakıldığında, iptali istenilen tasarrufun 15.10.2014 tarihinde yapıldığı davanın beş yıllık süre içinde açıldığı, takibin kesinleştiği sadece İcra Müdürlüğünün takip dosyasında haciz yapıldığı görülmüştür. İcra Müdürlüğünün takip dosyalarında borcun kaynağı diğer alacaklar olarak belirtilmiş, borcun ne zaman doğduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmemiş, sonrasında da bu konuda bilgi ve belge ibraz edilmemiştir. Yapılacak iş, borcun dayanağı olan belgenin getirtilerek, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılıp yapılmadığının tesbit edilmesi, sonrasında tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleştiğinin saptanması halinde, davanın şimdiki gibi kabulüne aksi durumda reddine karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, eksik inceleme ile yazılı şeklinde verilen kararı usul ve yasaya aykırıdır.

Taraflar arasındaki yapılan tasarrufun iptali davası yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacı, dava konusu taşınmazlarını diğer davalı çocukları … ve …’e sattığını belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar, satışlarda muvazaa olmadığını, …’nın borçlarını ödemek karşılığında taşınmazların devredildiğini belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, icra takibinden sonra alt soy olan çocuklarına mal devri yapmış olmakla bu kanun gereği bağış niteliğinde olup aksini ispat yükü davalıya düştüğü, davalının da duruşmadaki beyanında durumu ikrar ettiği, karine aksinin ispatlanmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Bu davalar da amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

Dava koşulları yönünden somut olaya bakıldığında, iptali istenilen tasarrufun 15.10.2014 tarihinde yapıldığı davanın 14.04.2016 tarihinde 5 yıllık süre içinde açıldığı, takibin kesinleştiği sadece … İcra Müdürlüğünün 2015/661 sayılı takip dosyasında haciz yapıldığı görülmüştür. … İcra Müdürlüğünün 2015/661-2015/707 sayılı takip dosyalarında borcun kaynağı diğer alacaklar olarak belirtilmiş, borcun ne zaman doğduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmemiş, sonrasında da bu konuda bilgi ve belge ibraz edilmemiştir.

Yapılacak iş, borcun dayanağı olan belgenin getirtilerek, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılıp yapılmadığının tesbit edilmesi, sonrasında tasarrufun borcun doğmundan sonra gerçekleştiğinin saptanması halinde, davanın şimdiki gibi kabulüne aksi durumda reddine karar verilmesinden ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, eksik inceleme ile yazılı şeklinde verilen kararı usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 20.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Tasarrufun iptali davası ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için buradan ilgili makalemize ulaşabilirsiniz. Tasarrufun iptali davasında haciz tutanağının aciz belgesi niteliği ile ilgili makalemize ise buradan ulaşabilirsiniz.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Tasarrufun iptali davası nedir? Tasarrufun iptali davasında yetkili ve görevli mahkeme, davanın tarafları, tasarrufun iptali davası muvazaa, yargıtay karar.

Tasarrufun İptali Davası

Tasarrufun iptali davası İcra İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, en basit tanımıyla alacağını borçludan tahsil edemeyen ve borçlu hakkında elinde aciz vesikası olan alacaklının; borçlunun mal kaçırmak amacıyla yaptığı son 5 yıl içindeki hukuki işlemlerin iptalini sağlamak amacıyla açtığı davadır.

Tasarrufun iptali davasında davacının amacı, elde edemediği alacağını tahsil edebilmek için yapılan bu tip işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile, hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değerle ilgili ise, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmin eder.

Tasarrufun İptali Davası Açabilme Şartları

Tasarrufun iptali davası açabilmek için;

  • Alacaklı ile borçlu arasında gerçek bir hukuki ilişki bulunması, alacaklının icra takibine geçmiş ve icra takibinin kesinleşmiş olması gerekir.
  • İptali istenen tasarruf takibe konu borcun doğduğu tarihten önce yapılmış olmalıdır.
  • Alacaklının elinde borçlu hakkında kati veya geçici aciz vesikasının  bulunması gerekir. Ancak aciz vesikası, sonradan ikame edilebilen dava şartlarındandır. Alacaklının elinde davayı açarken aciz vesikası bulunmuyor dahi olsa, dava sonuna dek bu eksikliği giderebilir, aciz vesikasını sonradan dosyaya sunabilir.

Tasarrufun İptali Davasında Taraflar

Tasarrufun iptali davasının davacısı elinde borçlu hakkında aciz vesikası bulunan alacaklıdır. Davalılar ise doğal olarak iptale tabi tasarrufu yapan borçlu ve davaya konu malı/hakkı elinde bulunduran üçüncü kişidir.

Tasarrufun İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise genel yetki kuralına göre belirlenir. Dava davalı borçlunun veya davalı üçüncü kişinin yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilir. İptali istenen tasarruf bir taşınmaza ilişkin ise taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi de görevlidir.

Tasarrufun İptali Davası İle İlgili Yargıtay Kararları

BORÇLUNUN ÖDEME EMRİNİ İCRA DAİRESİNDE TESLİM ALMASI

YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2007/20801 K. 2008/14834 T. 25.9.2008 kararı “Borçlunun ödeme emrini icra müdürlüğüne gidip elden tebliğ alması, lehine işleyecek yasal sürelerden feragat etmesi, bu şekilde kesinleşen takipte borçluya ait malların haczedilerek satışa çıkartılması ve alacağına mahsuben alacaklıya ihale edilmesi, sonrasında malların borçluya kiraya verilmiş olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, başlatılan icra takibinin danışıklı işlem olduğunu göstermektedir.”

SENEDE DAYALI TİCARİ İLİŞKİNİN VARLIĞININ İSPATI

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2013/7947 K. 2014/15062 kararı “Dava; muvazaalı senet ve bu senede dayalı olarak yapılan icra takibinin iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı boşanma davası sonucu hükmedilen nafaka ve tazminat alacağının tahsilinin imkansız hale getirmek için davalının bedelsiz senet tanzim ettiğini belirtmiştir. Muvazaalı olduğu iddia edilen senedin davacı alacağından sonra düzenlendiği, davalı tarafından senedin takibe konulduğu ve borçlu hakkındaki takibin zamanaşımına uğramasına rağmen itirazsız kesinleştiği, DAVAYA KONU SENEDE DAİR DAVALILAR ARASINDA TİCARİ İLİŞKİ OLDUĞUNUN İDDİA VE İSPATLANAMADIĞI; maddi ve hukuki olgulardan davalılar arasındaki senedin ve bu senede istinaden yapılan icra takibinin muvazaalı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüyle davaya konu senedin ve icra takibinin davacıların alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekir.”

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2004/16879 K. 2005/475 T. 27.1.2005 tarihli kararında “Dava, muvazaaya dayalı iptal istemine ilişkindir. İcra dayanağı bononun her zaman düzenlenmesinin ve istenilen tarihte vade konulmasının mümkün olması karşısında davalılar arasındaki bono tanzimi ve icra takibi işlemlerinin davacıların alacağını etkisiz bırakmaya yönelik ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır.”

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, 2002/6-618 Esas, 2002/659 Karar sayılı, 02/10/2002 tarihli kararı“Görünüşteki işlemin geçerliliği ve ispatı bir şekle bağlı bulunsa bile, üçüncü kişiler muvazaa iddiasını tanık da dâhil olmak üzere her türlü delille ispat edebilirler. Esasen, üçüncü kişiye, tarafı olmadığı bir sözleşmedeki muvazaa olgusunu yazılı delille kanıtlama yükümü getirilmesine hukuken olanak da yoktur.”

 YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ, 2010/5337 Esas, 2010/8808 Karar, 26.10.2010 Tarihli kararı “Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Alacaklı davacının yaptığı icra takibinin etkisiz bırakılması amacı ile borçlu davalının danışıklı olarak aralarında organik bağ bulunan diğer şirkete borçlanmış gibi gösterilerek yapılan icra takibinin iptalinin istendiği durumda, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir.” 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.