Etiket: Emekli Maaşı Üzerinden Kredi Kesintisi Yapılması

Emekli maaşı üzerinden kredi kesintisi yapılması, kredi borcu nedeniyle maaş bloke edilmesi, Yargıtay 13. HD 2016/7598 E, 2019/8829 K ve 25.09.2019 .. adana

Emekli Maaşı Üzerinden Kredi Kesintisi Yapılması

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2016/7598 E, 2019/8829 K ve 25.09.2019 tarihli kararında bankadan alınan emekli maaşı üzerinden kredi kesintisi yapılması ilişkin olarak açılan davada şu şekilde karar vermiştir. Dava, bankadan alınan emekli maaşının, aynı bankadan kullanılan kredi borcu ile kredi kartı borcunun ödenmediğinden bahisle bloke edildiğinde, işlemin haksız ve dayanaksız olduğu iddiasına ilişkindir. Bu durumda yüksek mahkeme dava konusu gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, emekli maaşı üzerinden kredi kesintisi yapılması nın mümkün olduğu şeklinde değerlendirmiştir.

Emekli Maaşı Üzerinden Kredi Kesintisi Yapılması

Kredi Borcu Nedeniyle Bankanın Maaş Blokesi

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2019/7598
Karar Numarası: 2019/8829
Karar Tarihi: 25.09.2019

Davacı, davalı bankadan aldığı emekli maaşının, davalı bankadan kullanılan kredi borcu ile kredi kartı borcunun ödenmediğinden bahisle bloke edildiğini, işlemin haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek; blokenin iptali ile kesintilerin iadesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının maaşından yapılan kesintinin kullanılan tüketici kredisine ilişkin olduğunu, sözleşme ve ayrıca alınan taahhütname kapsamında davacının rızası ile kesintilerin yapıldığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile, 5.686,42 TL’nin tahsiline, maaş hesabına konulan blokenin iptaline karar verilmiş; davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.

İİK’nun 83/a maddesindeki “İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.” hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, 4721 sayılı TMK’nun 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı da bulunmamaktadır.

Somut olayda, mahkemece, dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.