Etiket: Boşanma Avukatı

Eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kim alır? Eski eşin ölümü halinde velayet davası, velayet geçer mi, vasi atanması, adana velayet avukatı

Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti

Boşanma halinde çocukların velayeti eşlerden birine verilir. Bu durumu daha önceki makalelerimizde detaylıca anlatmıştık. Ancak velayeti alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti hakkının kim tarafından kullanılacağı, eski eşin ölümü halinde velayet hakkı nın sağ kalana geçip geçmeyeceği konusunda kısa bir açıklama getirmek istedik. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti konusunda ne olacağını Yargıtay kararları nezdinde açıklamaya çalışacağız.

Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti

Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesinin 1. fıkrası “Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.” hükmüne amirdir. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kendiliğinden sağ kalan eşe geçmez. Nitekim boşanma nedeniyle artık ortada bir evlilik birliği kalmamıştır. Bu durumda yani eski eşin ölümü halinde çocuklara bir vasi atanmalıdır. Bu doğrultuda kesin olarak söylenebilir ki, eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti doğrudan sağ kalan eşe geçmez. Bu durumda çocuğun velayeti boşlukta kalmış demektir. Yapılması gereken işlem de çocuğa bir vasi atanmasıdır. Eğer sağ kalan eş çocuklarının velayetini istiyorsa bu durumda ayrı bir velayet davası açarak bu talebini dile getirmelidir. Eski eşin ölümü halinde çocukların velayetini kim alır sorusunun cevabı özetle bu şekildedir.

Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için; “Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?” başlıklı makalemize buradan, “Boşanma Davasında Velayet” başlıklı genel bilgilendirici makalemize buradan, “Velayet Davası Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “Velayetin Değiştirilmesi Dava Dilekçesi”ne ise buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Eski Eşin Ölümü Halinde Velayet Davası

Dolayısıyla sağ kalan eş, eski eşin ölümü halinde velayet davası açmalıdır. Eski eşin ölümü halinde açılacak dava ile ilgili bir kısım Yargıtay Kararları şu şekildedir;

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 1997/12353 Esas, 1997/12132 Karar, 11.11.1997 Tarih; “Mahkemece küçüğün velayetinin kime tevdii edildiğinin araştırılması, vefat eden babasına tevdi edilmiş olması halinde ölümle velayet hakkı anneye geçmeyeceği için velayeti boşlukta kalan küçüğe vasi tayini cihetine gidilmesi, annesine tevdii edilmiş olması halinde velayetin nezinin gerekip gerekmediği hususunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir karar verilmeksizin velayet hakkının yasal olarak velayet hakkı olmayan davacı amcaya tevdiine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2005/10209 Esas, 2005/12282 Karar,  19.09.2005 Tarih; “Boşanma sonucu velayet kendisine verilmiş olan babanın ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden anneye geçmez. Türk Medeni Kanununun 404/1. madde uyarınca velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Vasi tayini istemiyle ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi usul ve aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/10029 Esas, 2016/10849 Karar,  02.06.2016 Tarih; “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi baba öldüğüne göre çocuk yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir . O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/26726 Esas, 2016/1507 Karar,  02.02.2016 Tarih; “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için Türk Medeni Kanununun 426. maddesi gereğince çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.”

 

Bu makalemizde çocuğun velayeti nasıl alınır, velayet her zaman anneye verilir mi, çalışmayan kadına velayet verilir mi, velayet babaya verilebilir mi sorularına cevap bulmaya çalıştık.

Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?

Bu makalemizde özetle çocuğun velayeti nasıl alınır sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Boşanma davalarında en sık karşılaştığımız sorun hem annenin hem babanın ortak çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini istemesidir. Bu durumda çocuklar da boşanma davasının çekişme konularından biri haline gelmekte, her iki taraf da çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunu sormaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunun cevabı anne veya babanın özelinde değildir. Önemli olan çocuğun hangi ebeveyninin yanında bilişsel ve maddi varlığını daha iyi idame edeceğidir. Bu noktada da daha önceki makalelerimizde sıklıkla üzerinde durduğumuz çocuğun üstün yararı ilkesi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla çocuğun velayeti nasıl alınır sorusu teknik olarak yanlış bir sorudur, zira çocuğun velayeti alınmaz; çocuk üstün yararı hangi ebeveyninin yanında kalmasını gerektiriyorsa velayet ona verilir. Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için adana boşanma avukatı olarak kaleme aldığımız diğer makaleleri inceleyebilirsiniz.

Velayet Hakkı Nedir?

Velayet hakkı evlilik devam ettiği sürece hem anne hem baba tarafından kullanılan, evlilik sona erdikten sonra da çocuğun korunması bakılması vb ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için eşlerden birine tanınan bir haktır. Yine boşanma davasında veya boşanma davasından sonra da ortak velayet şeklinde velayet hakkının devam ettirilmesi mümkündür. Bu durumda velayet hakkı sadece anneye veya babaya verilmez. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkını anne baba tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi birlikte kullanırlar. Boşanma davasında ortak velayet hususunda ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?

Çocuğun velayetini alabilme en önemli şartı çocuğun üstün menfaatinin velayetini isteyen ebeveyninin yanında kalmasını gerektirmesidir. Dolayısıyla çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunun cevabı tarafların boşanma davası sırasında çekişme konusu yaptıkları olaylar değildir. Yani evlilik birliği devam ettiği sırada anne ve baba arasında yaşanan olumsuz olaylar, tarafların kusur durumu, zina vb hususların çocuğun velayetinin değerlendirilmesinde etkisi yoktur. Ancak elbette her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıdığı için her dosyanın münferit değerlendirilmesi, somut olayın şartlarına göre yorum yapılması gerekir. Normalde eşlerin birbirlerine karşı yönelttikleri fiiller, kusur durumu vb velayet davasında dikkate alınmazken; bu kusurlu davranışlar çocuğa da sirayet ediyorsa bu durumun ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

Velayet Her Zaman Anneye Mi Verilir?

Yine velayet davalarında sıklıkla karşımıza çıkan ve özellikle babalar tarafından sorulan sorulardan biri velayet her zaman anneye mi verilir sorusudur. Yargıtay’a göre küçük yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  Ancak elbette bu durum kati bir kural anlamına gelmemektedir. Örneğin alkol veya uyuşturucu bağımlılığı olan dolayısıyla çocuğa bakamayacak durumdaki anneye veya çocuklarını terk eden anneye velayet hakkının tanınması çocuğun üstün yararı ilkesine uygun düşmez. Dolayısıyla çocuğun velayetinin anneye verilmediği durumlar da söz konusu olabilmektedir.

Velayet Babaya Verilebilir Mi?

Velayet her zaman anneye mi verilir sorusunun altında da belirttiğimiz gibi, velayetin babaya verilmesi de mümkündür. Çocuğun üstün menfaati babasının yanında kalmasını gerektiriyorsa velayet babaya verilebilir. Yine idrak kabiliyetini kazanmış çocuğa kimin yanında kalmak istediği de sorulabilir. Çocuğun babası ile kalmak istediğini söylemesi, çocuğun babası ile kalmasının daha menfaatine olması, annenin çocuğa bakamayacak durumda olması veya çocuğun velayetini istememesi vb durumlarda velayet hakkı babaya verilebilir.

Çalışmayan Kadına Velayet Verilir Mi?

Velayet davasında mühim olan çocuğun yararı ve çocuğun korunmasıdır. İnceleme konusu yapılan husus çocuğun hangi ebeveyninin yanında bedensel ve ruhsal gelişimini daha iyi sağlayacağıdır. Bu bağlamda velayeti alacak tarafın maddi durumundan ziyade çocuğa nasıl bakacağı önemlidir. Dolayısıyla çalışmayan kadına velayet verilir mi sorusunun cevabı da evet olabilmektedir. Zira çocuğun bakım ve yetiştirilme yükümlülüğü çalışmayan kadına yüklense de, velayeti alamayan babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma yükümlülüğü devam etmektedir. Kadın çalışmıyor olsa bile evliliğin sona ermesi nedeniyle yoksulluğa düşecekse kendisi için yoksulluk nafakası çocuğu için de iştirak nafakası talep edebilir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Açılarak Çocuğun Velayeti Alınabilir Mi?

Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  Velayet Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenmiştir. Yani boşanma davasından sonra velayeti alamayan eşin daha sonra velayetin değiştirilmesi davası açması mümkündür. Velayetin değiştirilmesi dava dilekçesi örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

boşanma davasında velayet, boşanma davasında velayet hakkı, boşanma davasında velayeti kim alır, boşanma davasında çocuğun velayeti, adana avukat

Boşanma Davasında Velayet

Boşanma davasında velayet genellikle en büyük çekişmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanma karar veren çiftlerin boşanma davasında velayet hakkını kimin kazanacağı endişesi anne baba arasında çekişmeye dönüşmekte, çiftler evlilik içinde yaşadıkları sorunları boşanma davasında çocukların velayeti ne de aksettirmektedir. Boşanma davasında velayeti kim alır sorusu bu nedenle sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Boşanma davasında çocuğun velayeti çoğunlukla çekişme halinde devam etmektedir. Ancak bu sancılı süreçten velayeti istenen çocuk maalesef ki olumsuz etkilenmekte, çocuğun üstün yararı ilkesi henüz boşanma sonuçlanmadan ihlal edilmektedir. Bu nedenle bu makalemizde boşanma davasında velayet konusunu ele almayı uygun gördük.

Boşanma Davasında Velayet

Boşanma davalarında eşler evlilik birliğinin sona ermesi yani boşanmanın yanı sıra başkaca taleplerde bulunabilirler. Bunlara boşanmanın ferileri denir. Boşanma davasında velayet de boşanmanın fer’ilerinden biridir. Boşanma davasında çocukların velayeti nin kime verileceğinin yanı sıra nafaka, velayet, velayet paylaşımı, çocukla kişisel ilişki kurulması, mal paylaşımı, düğün takıları, tazminat vb hususlar da dava konusu edilebilir. Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için adana boşanma avukatı olarak kaleme aldığımız diğer makaleleri inceleyebilirsiniz.

Ancak özetle şunu söylemek mümkündür; boşanma davasında velayet hususunda konusunda anne babanın velayet konusunda yaptığı anlaşmalar hakimi bağlamaz. Boşanma davasında velayetin belirlenmesinde önemli olan “çocuğun üstün yararıdır”. Çocuk taraflardan hangisinin yanında daha iyi durumda olacaksa velayet ona verilir. Velayetin belirlenmesinde tarafların boşanmadaki kusurları, maddi durumları, yaşı vb. hususlar çocuğun üstün yararını etkilemediği müddetçe göz önünde bulundurulur.

Boşanma Davasında Velayeti Kim Alır?

Boşanma davasında velayeti kim alır sorusunun cevabı aslında çok basittir. Boşanma davasında velayet, “çocuğun üstün yararı ilkesine” göre belirlenir. Önemli olan çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Dolayısıyla çocuğun üstün yararı eşlerden hangisinin velayeti altında olmasını gerektiriyorsa boşanma davasında velayet o eşe verilir. Kısacası velayetin belirlenmesinde boşanan anne babanın kaç yaşında olduğu, boşanmada kusurlu olup olmadıkları, maddi durumları o derece önemli değildir. Mühim olan, çocuğun anne ya da babadan hangisinin velayetinde daha iyi bakılacağı, yetiştirileceği, iyi bir eğitim alacağıdır. Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Boşanma Davasında Velayet Hususunda Çocuğun Fikri Sorulur Mu?

En çok karşımıza çıkan sorulardan biri de boşanma davasında velayet konusunda çocuğun fikri sorulur mu sorusudur. Velayet konusunda çocuğa kimde kalmak istediğinin sorulması ancak çocuğun idrak kabiliyetine sahip olması halinde mümkündür. Çocuğun kendisini ilgilendiren böylesine önemli bir davada görüşü mutlaka alınmalı, çocuğun görüşüne değer verilmelidir. 8 yaşından büyük çocukların velayet davasında görüşünün alınabileceğine kanaat getirilmektedir. Ve ancak şunu da söylemek gerekir ki; çocuğun üstün yararı aksini gerektiriyorsa çocuğun isteğinin aksine karar verilmesi de mümkündür.

Boşanma Davasında Ortak Velayet Nedir?

Türk Medeni Kanunu çocuğun velayetinin anne veya babadan sadece birine verileceğine hükmetmiş, boşanma davasında ortak velayet hususunu düzenlenmemiştir.  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek-7 Protokolünde yer verilmiş bir hak olan ortak velayet, ülkemizce de bu protokolün onaylanmasıyla ortak velayet hususu bir iç hukuk normu haline gelmiştir. Dolayısıyla şartlarının oluşması halinde boşanma davasında ortak velayet kararı verilebilmesi mümkündür. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkını anne baba tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi birlikte kullanırlar. Boşanma davasında ortak velayet hususunda ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Velayetin Sonradan Değiştirilmesi Mümkün Müdür?

Boşanma davasında velayet konusunda en önemli kıstas çocuğun menfaatidir. Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  Velayet Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenmiştir. Yani boşanma davasından sonra velayeti alamayan eşin daha sonra velayetin değiştirilmesi davası açması mümkündür. Velayetin değiştirilmesi dava dilekçesi örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu,adana velayet avukatı olarak boşanma davasında velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

ortak velayet nedir

Ortak Velayet Nedir?

Ortak velayet nedir sorusunun cevabına geçmeden önce velayet davası nedir, velayet kime verilir, velayetin belirlenmesinde esas kriterler nelerdir, çocuğun üstün yararı ilkesi gibi hususlara değinmekte fayda görüyoruz.

Velayet Davası Nedir?

Türk Hukuk Sisteminde, velayet hakkı evlilik birliği boyunca hem anne hem babaya ait olan yani ortak kullanılan kişiye bağlı haklardandır. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesine göre;

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.”

Boşanma halinde velayet anne veya babadan birine verilebilir. Velayetin belirlenmesinde önemli olan çocuğun üstün yararıdır. Konu ile ilgili ayrıntılı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Her anne baba çocuğunun velayetinin kendisinde olmasını istese de aile mahkemesi hakimi bu isteklerle bağlı değildir.  Velayet davalarında en önemli kıstas çocuğun menfaatidir. Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  

Görüldüğü üzere Türk Medeni Kanunu çocuğun velayetinin anne veya babadan birine verileceğine hükmetmiş, ortak velayet hususu Medeni Kanunumuzda düzenlenmemiştir. 

Ortak Velayet Nedir?

Ortak velayet nedir sorusunun cevabı medeni kanunumuzda yer almamaktadır. Ortak velayet, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek-7 Protokolünde yer verilmiş bir haktır. Ülkemizce de bu protokolün onaylanmasıyla ortak velayet hususu bir iç hukuk normu haline gelmiştir.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek-7 Protokolün 5. Maddesinde;

Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarında ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde, devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir.

Söz konusu protokolün Ülkemizce onaylanması ile birlikte, söz konusu hüküm bir iç hukuk normu niteliği kazanmıştır. Dolayısıyla şartlarının oluşması halinde ortak velayet kararı verilebilmesi mümkündür. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkı sadece anneye veya sadece babaya ait olmaz. Bu durumda anne ve baba boşanma gerçekleşmiş dahi olsa, tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi velayet hakkını birlikte kullanırlar.

Velayet davası nedir, velayet kime verilir konusunda ayrıntılı makalemizi buradan okuyabilir,

Velayet davası iyi takip edilmesi gereken teknik bilgi ve birikim isteyen davalardır. Aksi halde çocuğun ve anne-babanın mağduriyetine neden olabileceğinden davanın adana velayet avukatı ile birlikte yürütülmesini tavsiye ediyoruz.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Velayet Davası Nedir? Velayet Kime Verilir?

Velayet Davası Nedir? Velayet Kime Verilir?

Boşanma davasında velayetin kime verileceği en büyük problemlerden biridir. Boşanma davasında velayet hakkının kime verileceği konusunda Medeni Kanunumuz hakime oldukça geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Bu makalemizde velayet davası nedir, velayet kime verilir, velayet babaya verilir mi, velayetin değiştirilmesi davası nedir gibi soruları velayet davası yargıtay kararları çerçevesinde cevaplamaya çalışacağız.

Velayet Davası Nedir? Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

Genel kabule göre hakim, velayet davası sırasında velayetin kime verileceğini takdir ederken sadece çocuğun menfaatini göz önünde bulundurmalıdır. Buna velayetin belirlemesinde çocuğun üstün yararı ilkesi denilmektedir. Yargıtay‘a göre çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.

Kısacası velayetin belirlenmesinde boşanan anne babanın kaç yaşında olduğu, boşanmada kusurlu olup olmadıkları, maddi durumları o derece önemli değildir. Önemli olan, çocuğun anne ya da babadan hangisinin velayetinde daha iyi bakılacağı, yetiştirileceği, iyi bir eğitim alacağıdır.

İdrak Kabiliyeti Olan Çocuğa Kimde Kalmak İstediği Sorulmalıdır.

Çocuğun yeterli idraka sahip olması halinde onun da görüşünün alınması gerekir. Nitekim Yargıtay kararları da bu yönde şekillenmelidir. Çocuğun kendisini ilgilendiren böylesine önemli bir davada görüşü mutlaka alınmalı, çocuğun görüşüne değer verilmelidir. Ve ancak çocuğun üstün yararı aksini gerektiriyorsa çocuğun isteğinin aksine karar verilmesi de mümkündür.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/24240 E, 2017/3457 K ve 28/03/2018 tarihli kararında;
“…Mahkemece; yaşları sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuklar 15.10.2002 doğumludur. Velayet konusunda görüşlerine başvurulmadan velayet düzenlemesi yapılmıştır. Bu bakımdan, ortak çocukların bizzat hakim tarafından veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması
ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…”

Çocuğun Kaç Yaşında Olduğu Dikkate Alınmalıdır

Yargıtay’a göre küçük yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ‘nin 2016/832 E, 2016/832 K ve 25/02/2016 tarihli kararında;
“…Çocuğun yaşı göz önüne alındığında, anne bakım, sevgi, şefkat ve ilgisine özellikle ihtiyaç duyacağı bir çağda olduğu kabul edilmelidir. Çocuğun bu yaşlarda kişilik özelliklerinin oluşması, annelik kimliğini tanıması bakımından; annenin velayet görevini üstlenmesine yasal bir engelinin bulunmaması ve çocuğun üstün yararının babanın velayetini gerektirdiği belirlenmedikçe çocuğun velayeti altında bırakılması tercih edilmelidir…”

Çocuğun Alıştığı Çevreden Koparılmaması Gerekir.

Çocuğun kişisel ve bedensel gelişiminde alışık olduğu çevre, insanlar, okulu, öğretmeni, arkadaşları kısacası sosyal çevresi de oldukça önemlidir. Dolayısıyla çocuk belli bir sosyal çevreye aitse ve buradaki ortamına çevresine alışmışsa bu çevreden koparılmaması gerekir. Velayet davası nda bu kıstas oldukça önemlidir. Aksi halde çocuk bocalayacak, zor duruma düşecek,bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimi negatif yönde etkilenecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/27852 E, 2015/249 K ve 13/01/2015 tarihli kararında;
“…Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de mevcut olmadığına göre, müşterek çocuğun uzun zamandır davalı babayla yaşadığı ve ortama da alıştığı gözetilerek, velayetinin babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…”

Çocuğun Diğer Tarafla Kişisel İlişkisi Zedelenmişse Bu Durum Göz Önüne Alınmalıdır.

Çocuğun anne ya da babadan diğeri ile kişisel ilişkisi zedelenmiş olabilir. Örneğin çocuğun kötü muamele görmesi durumunda velayetin verilmesi söz konusu olamaz. Yine çocuğun velayetini kötüye kullanan taraftan velayet hakkı alınarak diğer tarafa verilebilir. Örneğin anne çocuğun babası ile olan kişisel ilişkisini zedeliyor, baba ile görüşmesini engelliyorsa bu durumda velayet hakkı anneden alınıp babaya verilebilir. Zira çocuğun menfaati için gerekli olan her iki tarafla da kişisel ilişkisinin devam ettirilebilmesidir.

Kardeşlerin Ayrılmaması Kişisel Gelişimleri İçin Önemlidir.

Kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da Yargıtay’ın gözettiği kıstaslardan biridir. Zira kardeşlerin birbirinden ayrılması sonucunda, kişisel gelişimleri etkilenebilecektir. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/4755 E, 2014/14882 K ve 30/06/2014 tarihli kararında;

“…Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Müşterek çocuk Cenker 28.2.2013 tarihli duruşmada annesiyle kalmak istediğini beyan etmiştir. O halde, müşterek çocuğun isteği ve kardeşlik duygularının gelişmesi için kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması kıstası da dikkate alındığında, ortak çocuklardan Cenker’in velayetinin de davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde babaya verilmesi doğru olmamıştır…”

Uzman Raporu Alınmalıdır.

Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocukların üstün yararı ve menfaatidir.
Velayet davası sırasında Adana Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Unutulmamalıdır ki;

  • Velayet davası konusunda anne babanın velayet konusunda yaptığı anlaşmalar hakimi bağlamaz.
  • Velayet davası için önemli olan “çocuğun üstün yararıdır” Çocuk taraflardan hangisinin yanında daha iyi durumda olacaksa velayet ona verilir.
  • Velayetin belirlenmesinde tarafların boşanmadaki kusurları, maddi durumları, yaşı vb. hususlar çocuğun üstün yararını etkilemediği müddetçe göz önünde bulundurulur.

Velayet davası iyi takip edilmesi gereken teknik bilgi ve birikim isteyen davalardır. Aksi halde çocuğun ve anne-babanın mağduriyetine neden olabileceğinden davanın adana boşanma avukatı ile birlikte yürütülmesini tavsiye ediyoruz. 

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Boşanmada Fiziksel Şiddet Görenin Tazminat Talebi

Yoksulluk Nafakasında Kusur

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/709 E, 2018/12165 K ve 31.10.2018 tarihli kararında, dava sırasında kendi kusuru nedeniyle işinden ayrılan davacının (yoksulluk nafakasında kusur) yoksulluk nafakası isteminin kabul edilemeyeceğine karar vermiştir.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2017/709

Karar Numarası: 2018/12165

Karar Tarihi: 31.10.2018

YOKSULLUK NAFAKASI İSTEMİ

Kadının Daha Önce Diş Hekimi Yanında Çalıştığı ve Diş Hekimince Yazılan Yazıda Mazeretsiz Devamsızlığı Sebebiyle İş Akdinin Sona Erdirildiği.

Kadının Çalışmakta ve Yeterli Gelire Sahip İken, Dava Sırasında Kendi Kusuru Sebebiyle İşten Ayrıldığı Toplanan Delilerden Anlaşılmaktadır.

Dava Sırasında Kendi Kusuru Sebebiyle İşten Ayrılan, Bu Sebeple Gelirden Yoksun Kalan Kadın Yararına Yoksulluk Nafakasına Hükmedilemeyeceği Gözetilmesi Gerekir.

Özeti: Yoksulluk nafakası talep eden kadının çalışmakta ve yeterli gelire sahip iken, dava sırasında kendi kusuru sebebiyle işten ayrılan, bu sebeple gelirden yoksun kalan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gözetilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Mahkemece davalı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına ilişkin karar; kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa gelir durumunun tespiti ile boşanma halinde bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp. kurtarmayacağı araştırılarak, sonucu itibarıyla karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuştur.

Bozma sonrası verilen ikinci kararda ise; davalı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına hükmedilmiştir. Davalı kadının temyizi üzerine yapılan incelemede, mahkeme kararı, Sosyal Güvenlik Kurumundan, davalı kadının TC. kimlik numarası ve açık kimliği belirtilerek halen çalışıp çalışmadığının  buradan gelecek cevaba göre çalıştığı işyerinin tespiti ile bu işyerinden aylık gelirinin araştırılması, iş yerinden ayrılmış ise ayrılma nedeni ve boşanma sonucu yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin buna göre tespiti gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmadığından bahisle bozulmuştur.

Bu bozma kararı sonrası mahkemece yapılan araştırmada kadının diş hekimi yanında çalışırken mazeretsiz devamsızlığı sebebiyle iş aktinin 25.12.2014 tarihinde sona erdirildiğinin bildirildiği, kadının bu tarihten sonra çalıştığı, düzenli geliri olduğu tespit edilemediğinden, davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

Somut olayda; kadının daha önce diş hekimi yanında çalıştığı ve diş hekimince yazılan yazıda mazeretsiz devamsızlığı sebebiyle iş aktinin 25.12.2014 tarihinde sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre; kadının çalışmakta ve yeterli gelire sahip iken, dava sırasında kendi kusuru sebebiyle işten ayrıldığı toplanan delilerden anlaşılmaktadır.

Dava sırasında kendi kusuru sebebiyle işten ayrılan, bu sebeple gelirden yoksun kalan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Boşanmada Manevi Tazminat

Boşanmada Tazminat (Manevi Tazminat)

Medeni Kanununuz boşanmada taraflara sadece maddi değil manevi tazminat talep etme hakkı da tanımıştır. İş bu makalemizde boşanmada tazminat davalarında manevi tazminat istemi ve sonuçları incelenecek olup, maddi tazminat davası için ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayarak makalemizi okuyabilirsiniz.

Türk Medeni Kanunu’nun 174. Maddesinin 2. Fıkrasına göre; “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

Boşanma Davasında Manevi Tazminat Talep Etmenin Şartları Nelerdir

1.Manevi Tazminat Talep Edilmelidir

Hukuk sistemimizde hâkimin talep edilenden fazlasına karar vermesine imkan tanınmamıştır. Buna göre, boşanma davasında maddi tazminata hak kazanılabilmesi için manevi tazminat talebinin dava dilekçesinde mutlaka belirtilmesi ve açıklanması gerekir. Talep edilmemesi halinde, şartları oluşsa bile manevi tazminata hükmedilmeyecektir.

2. Davalı Tarafın Kusurlu Olması Gerekir

Manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilebilmesi için davalının kusurlu olması şarttır.

3. Boşanmada Tazminat İsteyen Tarafın Kişilik Haklarının Zedelenmiş Olması Gerekir

Manevi tazminat isteyebilmenin şartlarından en önemlisi istemde bulunan eşin kişilik haklarının, diğer eşin kusurlu davranışı nedeniyle zedelenmiş olmasıdır. Örneğin, boşanma eşin aleyhine birtakım dedikodulara yol açmışsa veya diğer eşin davranışları nedeniyle manevi ıstırap yaşamışsa manevi tazminat talep hakkı doğacaktır.

Boşanma Davasında Manevi Tazminat Nasıl Talep Edilir?

Boşanma davasında manevi tazminat talebi, boşanma davasında ileri sürülebileceği gibi ek bir dava ile de manevi tazminat talep edilebilir. Boşanma davası devam ederken de ayrı bir dava ile de manevi tazminat talep edilebilmesi mümkündür. Manevi tazminat istemi, eğer boşanma davasında ileri sürülmedi ise boşanma davası kesinleştikten sonra en geç bir yıl içinde açılacak dava ile istenmelidir. Ve ancak bu bir yıllık süre geçtikten sonra manevi tazminat talep etme hakkı zamanaşımına uğrar.

Dava genel yetki kurallarına göre davalının ikametinin bulunduğu yer aile mahkemesinde açılmalıdır.

Boşanma davası dilekçesi ile birlikte talep edilen maddi ve manevi tazminat için ayrıca harç alınmayacakken, manevi tazminat talebinin ayrı bir dava ile ileri sürülmesi halinde açılacak dava nispi harca tabi olacaktır.

Boşanma Davasında Manevi Tazminat Miktarı Nasıl ve Neye Göre Belirlenir?

Manevi tazminatın miktarını, aile mahkemesi hâkimi takdir yetkisini kullanarak belirleyecektir. Ve ancak bu miktarın belirlenmesinde, eşlerin ekonomik ve sosyal durumları, evlilik ne kadar süre devam ettiği, tarafların boşanmadaki kusur derecesi, boşanma nedeniyle kişilik hakkının ne derece zedelendiği göz önünde bulundurulmaktadır.

Boşanmada manevi tazminat davasında, tazminatın belirlenmesinde eşlerin kusur durumu ve eşlerin maddi güçlerinin tam olarak ortaya konması önem arz ettiğinden bir boşanma avukatı aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar olduğu görüşündeyiz.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Boşanmada Tazminat İstenebilir Mi?

Boşanmada Tazminat (Maddi Tazminat)

Medeni Kanunumuz boşanmada kusuru bulunmayan veya daha az kusurlu eşe, boşanma nedeniyle uğradığı maddi zararın giderilmesini isteme için maddi tazminat davası açma hakkını, kişilik hakları saldırıya uğradıysa manevi tazminat davası açma hakkını tanımıştır. İş bu makalemizde boşanmada tazminat konusunda, maddi tazminat ve sonuçları incelenecek olup, manevi tazminat davası için ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayarak makalemizi okuyabilirsiniz.

Türk Medeni Kanunu’nun 174. Maddesinin 1. Fıkrasına göre; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.”

Boşanma Davasında Maddi Tazminat Talep Etmenin Şartları Nelerdir?

1.Maddi Tazminat Talep Edilmelidir

Hukuk sistemimizde hâkimin talep edilenden fazlasına karar vermesine imkan tanınmamıştır. Buna göre, boşanma davasında maddi tazminata hak kazanılabilmesi için maddi tazminat talebinin dava dilekçesinde mutlaka belirtilmesi ve açıklanması gerekir. Talep edilmemesi halinde, şartları oluşsa bile maddi tazminata hükmedilmeyecektir.

2. Tazminat İsteyen Tarafın Kusursuz veya Daha Az Kusurlu Olmalıdır.

Maddi tazminat isteyebilmenin şartlarından en önemlisi istemde bulunan eşin kusursuz veya diğer eşten daha az kusurlu olması gerekliliğidir. Eğer tazminat isteyen taraf, kusurlu bir davranışı ile boşanmaya neden olmuşsa maddi tazminat isteminin reddine karar verilecektir. Her iki tarafın da boşanmada kusurlu olması hali söz konusuyla ancak diğer tarafa oranla ondan daha az kusurlu olan taraf maddi tazminat talep edebilir.

3.Davalı Tarafın Kusurlu Olması Gerekir

Maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilebilmesi için davalının kusurlu olması gerekir. Davalı taraf kendi kusuru ile boşanmaya sebebiyet vermemişse onun aleyhine tazminata hükmedilemez.

4. Tazminat İsteyen Tarafın Mevcut veya Beklenen Bir Menfaatinin Boşanma Yüzünden Zedelenmiş Olması Gerekir

Mevcut menfaatten maksat, evlilik birliği boşanmayla ortadan kalkmamış olsaydı, kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın sağlamaya devam edecek olduğu yararlardır. Bunlara örnek olarak kusursuz eşin boşanma sonucunda diğerine ait malları veya sermayeyi vermeye, ticarethaneyi tasfiyeye mecbur kalması gösterilebilir.

Beklenen menfaat, sağlanmış veya sağlanmakta olan bir menfaat olmayıp, kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın evlilik devam etmiş olsaydı ileride sağlayacak olduğu bir takım yararlar demektir. Bunlara da örnek olarak sosyal güvenlik kurum veya sandıklarından eş dolayısıyla bağlanacak aylık veya eşlerden birinin diğerinin işyerinde çalışmasından elde ettiği gelir gösterilebilir.

Boşanma Davasında Maddi Tazminat Nasıl Talep Edilir?

Boşanma davasında maddi tazminat talebi, boşanma davasında ileri sürülebileceği gibi ek bir dava ile de maddi tazminat talep edilebilir. Boşanma davası devam ederken de ayrı bir dava ile de maddi tazminat talep edilebilmesi mümkündür. Maddi tazminat istemi, eğer boşanma davasında ileri sürülmedi ise boşanma davası kesinleştikten sonra en geç bir yıl içinde açılacak dava ile istenmelidir. Ve ancak bu bir yıllık süre geçtikten sonra maddi tazminat talep etme hakkı zamanaşımına uğrar.

Dava genel yetki kurallarına göre davalının ikametinin bulunduğu yer aile mahkemesinde açılmalıdır.

Boşanma davası dilekçesi ile birlikte talep edilen maddi ve manevi tazminat için ayrıca harç alınmayacakken, maddi tazminat talebinin ayrı bir dava ile ileri sürülmesi halinde açılacak dava nispi harca tabi olacaktır.

Boşanmada Maddi Tazminat Miktarı Nasıl ve Neye Göre Belirlenir?

Maddi tazminatın miktarını, aile mahkemesi hâkimi takdir yetkisini kullanarak belirleyecektir. Ve ancak bu miktarın belirlenmesinde, eşlerin ekonomik ve sosyal durumları, evlilik ne kadar süre devam ettiği, tarafların boşanmadaki kusur derecesi, boşanma nedeniyle zedelenen mevcut veya beklenen zararın miktarı da göz önünde bulundurulmaktadır. Dolayısıyla özellikle eşlerin boşanmadaki kusur durumları ve eşlerin alım gücü hükmedilecek maddi tazminatın belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Boşanma Davasında Hangi Alacaklar Maddi Tazminata Konu Edilemez?

  1. Boşanma kararı kesinleştikten sonra açılacak maddi tazminat davasının, kesinleşmeden itibaren bir yıllı süre içinde açılması gerekir, aksi halde zamanaşımına uğrar.
  2. Taraflar evlenme sırasında yapılan masraflar ile evlenme nedeniyle verilen hediyeleri maddi tazminat olarak isteyemezler.
  3. Tarafların eşit kusurlu olması veya tazminat talep eden eşin davalı eşten daha fazla kusurlu olması halinde maddi tazminata hükmedilemez.

Boşanmada tazminat davasında maddi tazminatın belirlenmesinde eşlerin kusur durumu ve eşlerin maddi güçlerinin tam olarak ortaya konması önem arz ettiğinden bir boşanma avukatı aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar olduğu görüşündeyiz.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma eşlerin evlilik birliğini devam ettiremeyecek durumda olması halinde, evliliğin hakim kararı ile sona erdirilmesidir.

Boşanma kararı eşlerin boşanma, ve nafaka, velayet, velayet paylaşımı, çocukla kişisel ilişki kurulması, mal paylaşımı, düğün takıları, tazminat vb hususlarda anlaşmış olmaları halinde anlaşmalı boşanma davası sonucunda sağlanabilir. Dava, eşlerin bu hususlardan herhangi birinde anlaşamaması halinde çekişmeli boşanma davası şeklinde de açılabilir.

İş bu makalemizde çekişmeli boşanma davası ve sonuçları incelenecek olup, anlaşmalı boşanma davasıyla ilgili ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayarak makalemizi okuyabilirsiniz.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Medeni Kanunumuza göre, boşanmanın mutlaka bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu nedenle boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nun 161 ila 166 maddeleri arasında sınırlı biçimde belirlenmiştir. Kanuna göre boşanma sebepleri, zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme,terk akıl hastalığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşlerin anlaşması (anlaşmalı boşanma) ve boşanma davasının reddinden itibaren geçen üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulamaması hallerdir.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davası bir dava dilekçesi ile aile mahkemesinde açılır. Davayı açan tarafın dilekçesinde boşanma nedenini açıklaması, delillerini eklemesi, tanıklarını bildirmesi ve toplanacak delillerinin neler olduğunu açıkça bildirmesi gerekmektedir.

Yetkili aile mahkemeleri ise, davacı eşin yerleşim yeri aile mahkemesi, davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin son altı aydır birlikte oturdukları yer aile mahkemesi olabilir. Dava bu yerlerden herhangi birinde açılabilecek olup, nerede açılırsa orada devam edeceğinden, davayı ilk olarak kimin açtığı önem arz etmektedir.

Boşanma Davası Nasıl İspat Edilir?

Medeni Kanunumuz, boşanma davalarına diğer davalara göre ispat konusunda bir kısım özel düzenlemeler ile aile mahkemesi hakimine delilleri serbestçe takdir edebilme imkanını vermiştir. Medeni Kanunumuzun  184. Maddesine göre; “Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.”

Dolayısıyla boşanma davalarında boşanma nedeninin net biçimde belirtilmesi ve açıklanması, delillerin bildirilmesi ve toplanması oldukça önem arz etmektedir. Zira aile mahkemesi hakiminin benimsenen vicdani delil sistemi gereğince, ileri sürülen olayların gerçekten mevcut olduğuna vicdanen kanaat getirmezse, bunlar ispat edilmiş olsa bile davayı reddedebilecektir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Anlaşmalı Boşanma Protokol Örneği

Anlaşmalı Boşanma Protokol Örneği

Anlaşmalı boşanma için eşlerin boşanma ve nafaka, velayet, velayet paylaşımı, çocukla kişisel ilişki kurulması, mal paylaşımı, düğün takıları, tazminat vb hususlarda anlaşmış olmaları ve bu anlaşmayı bir protokol ile resmileştirmiş olması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma davaları ile ilgili ayrıntılı bilgiyi buradan alabilirsiniz.

Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için eşler arasında imza edilmesi gereken protokol örneği bu şekilde olabilir:

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOL ÖRNEĞİ

1-         Eşler “………………….” (TC: …) ile “………………….” (TC: …) aralarında karşılıklı olarak anlaşarak BOŞANMAYA karar vermiş olup, bu nedenle iş bu protokol tanzim edilmiştir.

Bu protokol gereğince ;

BOŞANMA HUSUSU

2-         “………………….” ile “………………….” (TC: …) karşılıklı olarak boşanmayı kabul ederler,

BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARI

(Eşlerin şahsi eşyaları, ev eşyalarının ve evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımı. Maddi ve manevi tazminat talepleri. Tedbir nafakası, yoksulluk nafakası talepleri bu başlık altında düzenlenecektir)

3.1-      Ortak konutta bulunan her türlü şahsi eşyalarının tümü eş “………………….”’a verilecek olup, eş “………………….” eşya olarak başka alacağı olmadığını kabul eder.

3.2-      Ortak konutta bulunan, “………………….”’ın kendi şahsi eşyaları dışındaki tüm eşyalar “………………….”ın olacaktır. “………………….” eşya olarak başka alacağı olmadığını kabul eder.

3.3- Evlilik birliği içinde alınan ve tapuda “………………….” adına kayıtlı olan “………………….” Taşınmaz iş bu prorokol gereğince “………………….”e ait olacaktır

3.4. Evlilik birliği içinde alınan ve “………………….” adına kayıtlı olan ………. araç “………………….”e ait olacaktır.
3.5-  Taraflar karşılıklı olarak alacak, ziynet eşyası ve çeyiz eşyası alacağı haklarından vazgeçmişlerdir.

3.5-      Her iki taraf da birbirlerinden tedbir, yoksulluk nafakası veya herhangi bir şekilde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmamaktadır.

BOŞANMANIN ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ SONUÇLARI

(Velayet, çocukla kişisel ilişki kurulması vb hususlar bu başlık altında düzenlenecektir)

4.1- Ortak çocuk …/…/….. doğum tarihli “………………….”in velayeti anne/baba “………………….”e ait olacaktır.

4.2- Ortak çocuğun bakım  ve eğitim giderleri için,  eş “………………….” …….  TL iştirak nafakasını, velayet hakkını kullanacak eş “………………….” adına olan banka hesabına, ilgili bulunduğu ayın 15’inde düzenli olarak yatıracaktır.

4.3- Eşlerden “………………….”,ortak çocuğu dilediği zaman görebilecek, kişisel ilişki kurabilecektir.

5- Taraflar karşılıklı olarak birbirinden dava harç, yargılama gideri ile vekalet ücreti talep etmeyecektir. işbu boşanma dosyasının yargılama harç ve gideri “………………….”. tarafından karşılanacaktır.

6- Taraflar yukarıda yazılı şartlarda anlaşmış olup, iş bu protokol “………………….” tarafından açılacak boşanma davasında anlaşmalı boşanmanın esası olarak Mahkemede delil olarak kullanılacaktır.

7- İş bu protokolü okunup, iradelerine uygun bulunması üzerine karşılıklı olarak …/…/….. tarihinde imza altına alınmıştır.