Etiket: adana velayet avukat

Yeniden evlenme nedeniyle velayetin değiştirilmesi davası, annenin yeniden evlenmesi, babanın yeniden evlenmesi, boşanmış annenin evlenmesi, yargıtay

Yeniden Evlenme Nedeniyle Velayetin Değiştirilmesi

Bu makalemizde yeniden evlenme nedeniyle velayetin değiştirilmesi konusuna yer verilecektir. Velayet hakkının verildiği annenin yeniden evlenmesi veya babanın yeniden evlenmesi velayetin değiştirilmesi davası nı da gündeme getirmektedir. Boşanma davalarının hızlı artışına paralel olarak yeniden evlenme nedeniyle velayetin değiştirilmesi davaları da aynı oranda artmaktadır. Boşanmış annenin yeniden evlenmesi velayetin değiştirilmesi davasında çoğunlukla gündeme gelse de konunun Yargıtay içtihatları nezdinde değerlendirilmesi faydalıdır.

Yeniden Evlenme Nedeniyle Velayetin Değiştirilmesi

Daha önceki makalelerimizde de değindiğimiz üzere velayet davalarında mühim olan çocuğun üstün menfaatidir. Boşanma davasında tarafların kusur durumları vb hususlar evlilik birliği ile ilgili olup, çocuğun velayeti konusunda önem arz etmektedir. Aynı şekilde yeniden evlenme nedeniyle velayetin değiştirilmesi davalarında da velayetin değiştirilmesinin çocuğun yararına olacağına dair başkaca bir delil yoksa, annenin veya babanın evlenmiş olmasının tek başına yeniden evlenme nedeniyle velayetin değiştirilmesi ni gerekmediğine karar verilmektedir.

Velayet davaları ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için; “Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?” başlıklı makalemize buradan, “Boşanma Davasında Velayet” başlıklı genel bilgilendirici makalemize buradan, “Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti” başlıklı makalemize buradan“Velayet Davası Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “Velayetin Değiştirilmesi Dava Dilekçesi”ne ise buradan ulaşabilirsiniz. Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Annenin Başkasıyla Evlenmesi Velayetin Değiştirilmesi Davasına Etkisi

“Boşanma kararı ile birlikte ortak çocuğun velayeti davalı anneye verilip kesinleşmiştir. Mahkemece bu kez velayetin değiştirilerek, anneden alınıp babaya verilmesine karar verilmiş ise de; toplanan delillerle annenin velayet görevini kötüye kullandığına veya ihmal ettiğine ilişkin bir delil elde edilememiştir. Velayeti üstlenen anne veya babanın tekrar evlenmiş olması; tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli değildir. Çocuğun menfaati (üstün yararı) gerektirdiği takdirde, velayet değiştirilebilir (TMK. md. 349). Velayetin değiştirilmesinin çocuğun menfaatine olacağına ilişkin bir delil de mevcut değildir. O halde; velayetin değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde kabulü isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2013/4764, Karar Numarası: 2013/25031, Karar Tarihi: 04.11.2013

Babanın Başkasıyla Evlenmesi Velayetin Değiştirilmesi Davasına Etkisi

“Dosya incelendiğinde, davanın açıldığı 02.12.2013 tarihinden itibaren yargılama süreci boyunca tarafların ortak çocuklarının davacı-karşı davalı anne yanında kaldıkları sabittir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporunda, çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar H. ve A. E.’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”  Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2020/6360, Karar Numarası: 2021/431, Karar Tarihi: 20.01.2021

Eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kim alır? Eski eşin ölümü halinde velayet davası, velayet geçer mi, vasi atanması, adana velayet avukatı

Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti

Boşanma halinde çocukların velayeti eşlerden birine verilir. Bu durumu daha önceki makalelerimizde detaylıca anlatmıştık. Ancak velayeti alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti hakkının kim tarafından kullanılacağı, eski eşin ölümü halinde velayet hakkı nın sağ kalana geçip geçmeyeceği konusunda kısa bir açıklama getirmek istedik. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti konusunda ne olacağını Yargıtay kararları nezdinde açıklamaya çalışacağız.

Eski Eşin Ölümü Halinde Çocukların Velayeti

Türk Medeni Kanunu’nun 404. maddesinin 1. fıkrası “Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.” hükmüne amirdir. Boşanma davasında velayet hakkını alan eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti kendiliğinden sağ kalan eşe geçmez. Nitekim boşanma nedeniyle artık ortada bir evlilik birliği kalmamıştır. Bu durumda yani eski eşin ölümü halinde çocuklara bir vasi atanmalıdır. Bu doğrultuda kesin olarak söylenebilir ki, eski eşin ölümü halinde çocukların velayeti doğrudan sağ kalan eşe geçmez. Bu durumda çocuğun velayeti boşlukta kalmış demektir. Yapılması gereken işlem de çocuğa bir vasi atanmasıdır. Eğer sağ kalan eş çocuklarının velayetini istiyorsa bu durumda ayrı bir velayet davası açarak bu talebini dile getirmelidir. Eski eşin ölümü halinde çocukların velayetini kim alır sorusunun cevabı özetle bu şekildedir.

Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için; “Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?” başlıklı makalemize buradan, “Boşanma Davasında Velayet” başlıklı genel bilgilendirici makalemize buradan, “Velayet Davası Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “Velayetin Değiştirilmesi Dava Dilekçesi”ne ise buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Eski Eşin Ölümü Halinde Velayet Davası

Dolayısıyla sağ kalan eş, eski eşin ölümü halinde velayet davası açmalıdır. Eski eşin ölümü halinde açılacak dava ile ilgili bir kısım Yargıtay Kararları şu şekildedir;

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 1997/12353 Esas, 1997/12132 Karar, 11.11.1997 Tarih; “Mahkemece küçüğün velayetinin kime tevdii edildiğinin araştırılması, vefat eden babasına tevdi edilmiş olması halinde ölümle velayet hakkı anneye geçmeyeceği için velayeti boşlukta kalan küçüğe vasi tayini cihetine gidilmesi, annesine tevdii edilmiş olması halinde velayetin nezinin gerekip gerekmediği hususunda bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir karar verilmeksizin velayet hakkının yasal olarak velayet hakkı olmayan davacı amcaya tevdiine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2005/10209 Esas, 2005/12282 Karar,  19.09.2005 Tarih; “Boşanma sonucu velayet kendisine verilmiş olan babanın ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden anneye geçmez. Türk Medeni Kanununun 404/1. madde uyarınca velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Vasi tayini istemiyle ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi usul ve aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/10029 Esas, 2016/10849 Karar,  02.06.2016 Tarih; “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi baba öldüğüne göre çocuk yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir . O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2015/26726 Esas, 2016/1507 Karar,  02.02.2016 Tarih; “Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. O halde, çocuğun haklarının gözetilip korunması ve temsili için Türk Medeni Kanununun 426. maddesi gereğince çocuğa kayyım tayini için ihbarda bulunup, atanan kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delilleri toplanıp, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik hasımla yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.”

 

Bu makalemizde çocuğun velayeti nasıl alınır, velayet her zaman anneye verilir mi, çalışmayan kadına velayet verilir mi, velayet babaya verilebilir mi sorularına cevap bulmaya çalıştık.

Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?

Bu makalemizde özetle çocuğun velayeti nasıl alınır sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Boşanma davalarında en sık karşılaştığımız sorun hem annenin hem babanın ortak çocuklarının velayetinin kendisine verilmesini istemesidir. Bu durumda çocuklar da boşanma davasının çekişme konularından biri haline gelmekte, her iki taraf da çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunu sormaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunun cevabı anne veya babanın özelinde değildir. Önemli olan çocuğun hangi ebeveyninin yanında bilişsel ve maddi varlığını daha iyi idame edeceğidir. Bu noktada da daha önceki makalelerimizde sıklıkla üzerinde durduğumuz çocuğun üstün yararı ilkesi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla çocuğun velayeti nasıl alınır sorusu teknik olarak yanlış bir sorudur, zira çocuğun velayeti alınmaz; çocuk üstün yararı hangi ebeveyninin yanında kalmasını gerektiriyorsa velayet ona verilir. Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için adana boşanma avukatı olarak kaleme aldığımız diğer makaleleri inceleyebilirsiniz.

Velayet Hakkı Nedir?

Velayet hakkı evlilik devam ettiği sürece hem anne hem baba tarafından kullanılan, evlilik sona erdikten sonra da çocuğun korunması bakılması vb ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için eşlerden birine tanınan bir haktır. Yine boşanma davasında veya boşanma davasından sonra da ortak velayet şeklinde velayet hakkının devam ettirilmesi mümkündür. Bu durumda velayet hakkı sadece anneye veya babaya verilmez. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkını anne baba tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi birlikte kullanırlar. Boşanma davasında ortak velayet hususunda ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Çocuğun Velayeti Nasıl Alınır?

Çocuğun velayetini alabilme en önemli şartı çocuğun üstün menfaatinin velayetini isteyen ebeveyninin yanında kalmasını gerektirmesidir. Dolayısıyla çocuğun velayeti nasıl alınır sorusunun cevabı tarafların boşanma davası sırasında çekişme konusu yaptıkları olaylar değildir. Yani evlilik birliği devam ettiği sırada anne ve baba arasında yaşanan olumsuz olaylar, tarafların kusur durumu, zina vb hususların çocuğun velayetinin değerlendirilmesinde etkisi yoktur. Ancak elbette her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıdığı için her dosyanın münferit değerlendirilmesi, somut olayın şartlarına göre yorum yapılması gerekir. Normalde eşlerin birbirlerine karşı yönelttikleri fiiller, kusur durumu vb velayet davasında dikkate alınmazken; bu kusurlu davranışlar çocuğa da sirayet ediyorsa bu durumun ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

Velayet Her Zaman Anneye Mi Verilir?

Yine velayet davalarında sıklıkla karşımıza çıkan ve özellikle babalar tarafından sorulan sorulardan biri velayet her zaman anneye mi verilir sorusudur. Yargıtay’a göre küçük yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  Ancak elbette bu durum kati bir kural anlamına gelmemektedir. Örneğin alkol veya uyuşturucu bağımlılığı olan dolayısıyla çocuğa bakamayacak durumdaki anneye veya çocuklarını terk eden anneye velayet hakkının tanınması çocuğun üstün yararı ilkesine uygun düşmez. Dolayısıyla çocuğun velayetinin anneye verilmediği durumlar da söz konusu olabilmektedir.

Velayet Babaya Verilebilir Mi?

Velayet her zaman anneye mi verilir sorusunun altında da belirttiğimiz gibi, velayetin babaya verilmesi de mümkündür. Çocuğun üstün menfaati babasının yanında kalmasını gerektiriyorsa velayet babaya verilebilir. Yine idrak kabiliyetini kazanmış çocuğa kimin yanında kalmak istediği de sorulabilir. Çocuğun babası ile kalmak istediğini söylemesi, çocuğun babası ile kalmasının daha menfaatine olması, annenin çocuğa bakamayacak durumda olması veya çocuğun velayetini istememesi vb durumlarda velayet hakkı babaya verilebilir.

Çalışmayan Kadına Velayet Verilir Mi?

Velayet davasında mühim olan çocuğun yararı ve çocuğun korunmasıdır. İnceleme konusu yapılan husus çocuğun hangi ebeveyninin yanında bedensel ve ruhsal gelişimini daha iyi sağlayacağıdır. Bu bağlamda velayeti alacak tarafın maddi durumundan ziyade çocuğa nasıl bakacağı önemlidir. Dolayısıyla çalışmayan kadına velayet verilir mi sorusunun cevabı da evet olabilmektedir. Zira çocuğun bakım ve yetiştirilme yükümlülüğü çalışmayan kadına yüklense de, velayeti alamayan babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma yükümlülüğü devam etmektedir. Kadın çalışmıyor olsa bile evliliğin sona ermesi nedeniyle yoksulluğa düşecekse kendisi için yoksulluk nafakası çocuğu için de iştirak nafakası talep edebilir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Açılarak Çocuğun Velayeti Alınabilir Mi?

Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  Velayet Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenmiştir. Yani boşanma davasından sonra velayeti alamayan eşin daha sonra velayetin değiştirilmesi davası açması mümkündür. Velayetin değiştirilmesi dava dilekçesi örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

boşanma davasında velayet, boşanma davasında velayet hakkı, boşanma davasında velayeti kim alır, boşanma davasında çocuğun velayeti, adana avukat

Boşanma Davasında Velayet

Boşanma davasında velayet genellikle en büyük çekişmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanma karar veren çiftlerin boşanma davasında velayet hakkını kimin kazanacağı endişesi anne baba arasında çekişmeye dönüşmekte, çiftler evlilik içinde yaşadıkları sorunları boşanma davasında çocukların velayeti ne de aksettirmektedir. Boşanma davasında velayeti kim alır sorusu bu nedenle sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Boşanma davasında çocuğun velayeti çoğunlukla çekişme halinde devam etmektedir. Ancak bu sancılı süreçten velayeti istenen çocuk maalesef ki olumsuz etkilenmekte, çocuğun üstün yararı ilkesi henüz boşanma sonuçlanmadan ihlal edilmektedir. Bu nedenle bu makalemizde boşanma davasında velayet konusunu ele almayı uygun gördük.

Boşanma Davasında Velayet

Boşanma davalarında eşler evlilik birliğinin sona ermesi yani boşanmanın yanı sıra başkaca taleplerde bulunabilirler. Bunlara boşanmanın ferileri denir. Boşanma davasında velayet de boşanmanın fer’ilerinden biridir. Boşanma davasında çocukların velayeti nin kime verileceğinin yanı sıra nafaka, velayet, velayet paylaşımı, çocukla kişisel ilişki kurulması, mal paylaşımı, düğün takıları, tazminat vb hususlar da dava konusu edilebilir. Bu hususta ayrıntılı bilgi almak için adana boşanma avukatı olarak kaleme aldığımız diğer makaleleri inceleyebilirsiniz.

Ancak özetle şunu söylemek mümkündür; boşanma davasında velayet hususunda konusunda anne babanın velayet konusunda yaptığı anlaşmalar hakimi bağlamaz. Boşanma davasında velayetin belirlenmesinde önemli olan “çocuğun üstün yararıdır”. Çocuk taraflardan hangisinin yanında daha iyi durumda olacaksa velayet ona verilir. Velayetin belirlenmesinde tarafların boşanmadaki kusurları, maddi durumları, yaşı vb. hususlar çocuğun üstün yararını etkilemediği müddetçe göz önünde bulundurulur.

Boşanma Davasında Velayeti Kim Alır?

Boşanma davasında velayeti kim alır sorusunun cevabı aslında çok basittir. Boşanma davasında velayet, “çocuğun üstün yararı ilkesine” göre belirlenir. Önemli olan çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Dolayısıyla çocuğun üstün yararı eşlerden hangisinin velayeti altında olmasını gerektiriyorsa boşanma davasında velayet o eşe verilir. Kısacası velayetin belirlenmesinde boşanan anne babanın kaç yaşında olduğu, boşanmada kusurlu olup olmadıkları, maddi durumları o derece önemli değildir. Mühim olan, çocuğun anne ya da babadan hangisinin velayetinde daha iyi bakılacağı, yetiştirileceği, iyi bir eğitim alacağıdır. Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Boşanma Davasında Velayet Hususunda Çocuğun Fikri Sorulur Mu?

En çok karşımıza çıkan sorulardan biri de boşanma davasında velayet konusunda çocuğun fikri sorulur mu sorusudur. Velayet konusunda çocuğa kimde kalmak istediğinin sorulması ancak çocuğun idrak kabiliyetine sahip olması halinde mümkündür. Çocuğun kendisini ilgilendiren böylesine önemli bir davada görüşü mutlaka alınmalı, çocuğun görüşüne değer verilmelidir. 8 yaşından büyük çocukların velayet davasında görüşünün alınabileceğine kanaat getirilmektedir. Ve ancak şunu da söylemek gerekir ki; çocuğun üstün yararı aksini gerektiriyorsa çocuğun isteğinin aksine karar verilmesi de mümkündür.

Boşanma Davasında Ortak Velayet Nedir?

Türk Medeni Kanunu çocuğun velayetinin anne veya babadan sadece birine verileceğine hükmetmiş, boşanma davasında ortak velayet hususunu düzenlenmemiştir.  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek-7 Protokolünde yer verilmiş bir hak olan ortak velayet, ülkemizce de bu protokolün onaylanmasıyla ortak velayet hususu bir iç hukuk normu haline gelmiştir. Dolayısıyla şartlarının oluşması halinde boşanma davasında ortak velayet kararı verilebilmesi mümkündür. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkını anne baba tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi birlikte kullanırlar. Boşanma davasında ortak velayet hususunda ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Velayetin Sonradan Değiştirilmesi Mümkün Müdür?

Boşanma davasında velayet konusunda en önemli kıstas çocuğun menfaatidir. Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  Velayet Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde düzenlenmiştir. Yani boşanma davasından sonra velayeti alamayan eşin daha sonra velayetin değiştirilmesi davası açması mümkündür. Velayetin değiştirilmesi dava dilekçesi örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Her velayet davasının da boşanma davasının da kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet ve boşanma hususunda mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu,adana velayet avukatı olarak boşanma davasında velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

ortak velayet nedir

Ortak Velayet Nedir?

Ortak velayet nedir sorusunun cevabına geçmeden önce velayet davası nedir, velayet kime verilir, velayetin belirlenmesinde esas kriterler nelerdir, çocuğun üstün yararı ilkesi gibi hususlara değinmekte fayda görüyoruz.

Velayet Davası Nedir?

Türk Hukuk Sisteminde, velayet hakkı evlilik birliği boyunca hem anne hem babaya ait olan yani ortak kullanılan kişiye bağlı haklardandır. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesine göre;

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.”

Boşanma halinde velayet anne veya babadan birine verilebilir. Velayetin belirlenmesinde önemli olan çocuğun üstün yararıdır. Konu ile ilgili ayrıntılı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Her anne baba çocuğunun velayetinin kendisinde olmasını istese de aile mahkemesi hakimi bu isteklerle bağlı değildir.  Velayet davalarında en önemli kıstas çocuğun menfaatidir. Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi davası mümkündür.  

Görüldüğü üzere Türk Medeni Kanunu çocuğun velayetinin anne veya babadan birine verileceğine hükmetmiş, ortak velayet hususu Medeni Kanunumuzda düzenlenmemiştir. 

Ortak Velayet Nedir?

Ortak velayet nedir sorusunun cevabı medeni kanunumuzda yer almamaktadır. Ortak velayet, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek-7 Protokolünde yer verilmiş bir haktır. Ülkemizce de bu protokolün onaylanmasıyla ortak velayet hususu bir iç hukuk normu haline gelmiştir.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek-7 Protokolün 5. Maddesinde;

Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarında ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde, devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir.

Söz konusu protokolün Ülkemizce onaylanması ile birlikte, söz konusu hüküm bir iç hukuk normu niteliği kazanmıştır. Dolayısıyla şartlarının oluşması halinde ortak velayet kararı verilebilmesi mümkündür. Ortak velayet kararı verilmesi halinde çocuğun velayet hakkı sadece anneye veya sadece babaya ait olmaz. Bu durumda anne ve baba boşanma gerçekleşmiş dahi olsa, tıpkı evlilik birliği devam ederken olduğu gibi velayet hakkını birlikte kullanırlar.

Velayet davası nedir, velayet kime verilir konusunda ayrıntılı makalemizi buradan okuyabilir,

Velayet davası iyi takip edilmesi gereken teknik bilgi ve birikim isteyen davalardır. Aksi halde çocuğun ve anne-babanın mağduriyetine neden olabileceğinden davanın adana velayet avukatı ile birlikte yürütülmesini tavsiye ediyoruz.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

ADANA VELAYET AVUKATI

Adana Velayet Avukatı

Adana velayet avukatı konusu, velayet davalarında titizlikle irdelenmesi gereken konulardan bir tanesidir. Velayet davası eşlerin ortak çocuklarının velayeti konusunda eşlerin aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar nedeniyle açılan davalardandır. Görülen adana velayet davası veya örneğin çocuğun velayetini alma konusunda açılan velayetin değiştirilmesi davaları iyi takip edilmesi gereken teknik bilgi ve birikim isteyen davalardandır. Aksi halde çocuğun ve anne-babanın mağduriyetine neden olabileceğinden davanın adana velayet avukatı ile birlikte yürütülmesi gerekir.

VELAYET DAVASINI ETKİLEYEN UNSURLAR NELERDİR? ADANA VELAYET AVUKATI

Genel kabule göre hakim, velayet davası sırasında velayetin kime verileceğini takdir ederken sadece çocuğun menfaatini göz önünde bulundurmalıdır. Buna velayetin belirlemesinde çocuğun üstün yararı ilkesi denilmektedir.

Ayrıca çocuğun yeterli idraka sahip olması halinde onun da görüşünün alınması gerekir. Küçük yaştaki çocuklar bakımından ise, bu yaştaki çocuk anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  Ancak çocuğun menfaati aksini gerektiriyorsa velayetin babaya verilmesi de mümkündür.

Kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da Yargıtay’ın gözettiği kıstaslardan biridir. Zira kardeşlerin birbirinden ayrılması sonucunda, kişisel gelişimleri etkilenebilecektir. Ayrıca adana velayet davası sırasında Adana Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenebilir.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI ADANA VELAYET AVUKATI

Her anne baba çocuğunun velayetinin kendisinde olmasını istese de aile mahkemesi hakimi bu isteklerle bağlı değildir.  Velayet davalarında en önemli kıstas çocuğun menfaatidir. Dolayısıyla çocuğun velayetini alan tarafın çocuğun menfaatine aykırı hareket etmesi halinde velayetin değiştirilmesi mümkündür.  Velayeti alan tarafın çocuğun bakımını yapamaması, çocuğun bakımını aksatması, çocukla eskisi gibi ilgilenilmemesi halleri velayetin değiştirilmesi sebeplerindendir. Ancak velayeti alan ebeveynin yeniden evlenmesi hali tek başına velayetin değiştirilmesi konusunda yeterli sebep değildir.

Velayetin değiştirilmesini isteyen tarafın neden bu istekte bulunduğunu, velayetin neden kendisine verilmesi gerektiğini, velayet değişikliği yapılmasının çocuğa daha fazla menfaat kazandıracağını net biçimde açıklamalı ve somut deliller ile desteklemelidir.

ADANA VELAYET AVUKATI 

Unutulmamalıdır ki;

  • Velayet davası konusunda anne babanın velayet konusunda yaptığı anlaşmalar hakimi bağlamaz.
  • Velayet davası için önemli olan “çocuğun üstün yararıdır” Çocuk taraflardan hangisinin yanında daha iyi durumda olacaksa velayet ona verilir.
  • Velayetin belirlenmesinde tarafların boşanmadaki kusurları, maddi durumları, yaşı vb. hususlar çocuğun üstün yararını etkilemediği müddetçe göz önünde bulundurulur.

Her velayet davasının kendi somut şartları içinde değerlendirilmesi gerekir. Velayet davalarında mahkemeler birçok etkeni değerlendirmekte, birçok konuya dikkat etmektedirler. Adana velayet avukatı hakimlerin velayet davalarında değerlendirdikleri birçok kıstas ve konuları bildikleri için başarılı davalar yürütebilmektedirler.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana velayet avukatı olarak boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Velayet Davası Nedir? Velayet Kime Verilir?

Velayet Davası Nedir? Velayet Kime Verilir?

Boşanma davasında velayetin kime verileceği en büyük problemlerden biridir. Boşanma davasında velayet hakkının kime verileceği konusunda Medeni Kanunumuz hakime oldukça geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Bu makalemizde velayet davası nedir, velayet kime verilir, velayet babaya verilir mi, velayetin değiştirilmesi davası nedir gibi soruları velayet davası yargıtay kararları çerçevesinde cevaplamaya çalışacağız.

Velayet Davası Nedir? Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

Genel kabule göre hakim, velayet davası sırasında velayetin kime verileceğini takdir ederken sadece çocuğun menfaatini göz önünde bulundurmalıdır. Buna velayetin belirlemesinde çocuğun üstün yararı ilkesi denilmektedir. Yargıtay‘a göre çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.

Kısacası velayetin belirlenmesinde boşanan anne babanın kaç yaşında olduğu, boşanmada kusurlu olup olmadıkları, maddi durumları o derece önemli değildir. Önemli olan, çocuğun anne ya da babadan hangisinin velayetinde daha iyi bakılacağı, yetiştirileceği, iyi bir eğitim alacağıdır.

İdrak Kabiliyeti Olan Çocuğa Kimde Kalmak İstediği Sorulmalıdır.

Çocuğun yeterli idraka sahip olması halinde onun da görüşünün alınması gerekir. Nitekim Yargıtay kararları da bu yönde şekillenmelidir. Çocuğun kendisini ilgilendiren böylesine önemli bir davada görüşü mutlaka alınmalı, çocuğun görüşüne değer verilmelidir. Ve ancak çocuğun üstün yararı aksini gerektiriyorsa çocuğun isteğinin aksine karar verilmesi de mümkündür.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/24240 E, 2017/3457 K ve 28/03/2018 tarihli kararında;
“…Mahkemece; yaşları sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuklar 15.10.2002 doğumludur. Velayet konusunda görüşlerine başvurulmadan velayet düzenlemesi yapılmıştır. Bu bakımdan, ortak çocukların bizzat hakim tarafından veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması
ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…”

Çocuğun Kaç Yaşında Olduğu Dikkate Alınmalıdır

Yargıtay’a göre küçük yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olacaktır. Bu nedenle yüksek yararı aksini gerektirmediği sürece yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmalıdır.  
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ‘nin 2016/832 E, 2016/832 K ve 25/02/2016 tarihli kararında;
“…Çocuğun yaşı göz önüne alındığında, anne bakım, sevgi, şefkat ve ilgisine özellikle ihtiyaç duyacağı bir çağda olduğu kabul edilmelidir. Çocuğun bu yaşlarda kişilik özelliklerinin oluşması, annelik kimliğini tanıması bakımından; annenin velayet görevini üstlenmesine yasal bir engelinin bulunmaması ve çocuğun üstün yararının babanın velayetini gerektirdiği belirlenmedikçe çocuğun velayeti altında bırakılması tercih edilmelidir…”

Çocuğun Alıştığı Çevreden Koparılmaması Gerekir.

Çocuğun kişisel ve bedensel gelişiminde alışık olduğu çevre, insanlar, okulu, öğretmeni, arkadaşları kısacası sosyal çevresi de oldukça önemlidir. Dolayısıyla çocuk belli bir sosyal çevreye aitse ve buradaki ortamına çevresine alışmışsa bu çevreden koparılmaması gerekir. Velayet davası nda bu kıstas oldukça önemlidir. Aksi halde çocuk bocalayacak, zor duruma düşecek,bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimi negatif yönde etkilenecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/27852 E, 2015/249 K ve 13/01/2015 tarihli kararında;
“…Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de mevcut olmadığına göre, müşterek çocuğun uzun zamandır davalı babayla yaşadığı ve ortama da alıştığı gözetilerek, velayetinin babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…”

Çocuğun Diğer Tarafla Kişisel İlişkisi Zedelenmişse Bu Durum Göz Önüne Alınmalıdır.

Çocuğun anne ya da babadan diğeri ile kişisel ilişkisi zedelenmiş olabilir. Örneğin çocuğun kötü muamele görmesi durumunda velayetin verilmesi söz konusu olamaz. Yine çocuğun velayetini kötüye kullanan taraftan velayet hakkı alınarak diğer tarafa verilebilir. Örneğin anne çocuğun babası ile olan kişisel ilişkisini zedeliyor, baba ile görüşmesini engelliyorsa bu durumda velayet hakkı anneden alınıp babaya verilebilir. Zira çocuğun menfaati için gerekli olan her iki tarafla da kişisel ilişkisinin devam ettirilebilmesidir.

Kardeşlerin Ayrılmaması Kişisel Gelişimleri İçin Önemlidir.

Kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da Yargıtay’ın gözettiği kıstaslardan biridir. Zira kardeşlerin birbirinden ayrılması sonucunda, kişisel gelişimleri etkilenebilecektir. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/4755 E, 2014/14882 K ve 30/06/2014 tarihli kararında;

“…Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Müşterek çocuk Cenker 28.2.2013 tarihli duruşmada annesiyle kalmak istediğini beyan etmiştir. O halde, müşterek çocuğun isteği ve kardeşlik duygularının gelişmesi için kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması kıstası da dikkate alındığında, ortak çocuklardan Cenker’in velayetinin de davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde babaya verilmesi doğru olmamıştır…”

Uzman Raporu Alınmalıdır.

Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocukların üstün yararı ve menfaatidir.
Velayet davası sırasında Adana Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Unutulmamalıdır ki;

  • Velayet davası konusunda anne babanın velayet konusunda yaptığı anlaşmalar hakimi bağlamaz.
  • Velayet davası için önemli olan “çocuğun üstün yararıdır” Çocuk taraflardan hangisinin yanında daha iyi durumda olacaksa velayet ona verilir.
  • Velayetin belirlenmesinde tarafların boşanmadaki kusurları, maddi durumları, yaşı vb. hususlar çocuğun üstün yararını etkilemediği müddetçe göz önünde bulundurulur.

Velayet davası iyi takip edilmesi gereken teknik bilgi ve birikim isteyen davalardır. Aksi halde çocuğun ve anne-babanın mağduriyetine neden olabileceğinden davanın adana boşanma avukatı ile birlikte yürütülmesini tavsiye ediyoruz. 

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Velayet Belirlenmesinde Çocuğun Yararı Üstündür

Velayetin Belirlenmesinde Çocuğun Yararı

Velayet kime verilir sorusuna cevap ararken çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise aynı yönde karar verilmesi gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20430 E, 2018/7770 K ve 20.06.2018 tarihli kararında, boşanma velayet belirlemesinde çocuğun üstün yararının esas alınması gerektiğine hükmetmiştir. 

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/20430

Karar Numarası: 2018/7770

Karar Tarihi: 20.06.2018

VELAYETİN BELİRLENMESİ TALEBİNDE ÇOCUĞUN YARARINA ÜSTÜNLÜK TANINMASI GEREKTİĞİ Alınan Uzman Raporunda Ortak Çocukların Anne İle Kalmak İstediğini Beyan Etmesine Karşın, Hiç Bir Gerekçe Gösterilmeksizin Babaya Bırakılmış Olduğu – Üstün Yarar Belirlerken; Çocuk Yetişkin Biri Olmuş Olsaydı, Kendisini İlgilendiren Bir Olayda, Kendi Yararı İçin Ne Gibi Bir Karar Verebilecekti İse, Aynı Yönde Karar Verilmesi Gerektiği.  Çocukla Ana ve Baba Yararının Çatışması Halinde, Çocuğun Yararına Üstünlük Tanınmasının Gerektiği. – Ret ve Üstün Tutma Sebepleri Karar Yerinde Gösterilerek, Ebeveynlerden Hangisinin Yanında Kalmasının Çocukların Menfaatine Olacağının Tespit Edilip Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerektiği.

İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI Tarafların Cevaba Cevap ve İkinci Cevap Dilekçeleri İle Serbestçe; Ön İnceleme Aşamasında İse Ancak Karşı Tarafın Açık Muvafakati İle İddia veya Savunmalarını Genişletebileceği/Değiştirebileceği. – Ön İnceleme Duruşmasına Taraflardan Biri Mazeretsiz Olarak Gelmezse, Gelen Tarafın Onun Muvafakati Aranmaksızın İddia veya Savunmasını Genişletebileceği/Değiştirebileceği. – Ön İnceleme Aşamasının Tamamlanmasından Sonra İddia veya Savunma Genişletilemeyeceği/Değiştirilemeyeceği. – İddia ve Savunmanın Genişletilip Değiştirilmesi Konusunda Islah ve Karşı Tarafın Açık Muvafakati Hükümlerinin Saklı Olduğu. – Kadının Süresinden Sonra Sunduğu Cevap Dilekçesinde, Maddi ve Manevi Tazminat Talebinde Bulunduğu. – Süresinde İstenmeyen Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri Hakkında Karar Verilemeyeceği

Özeti: Somut olayda velayet “alınan uzman raporunda ortak çocukların anne ile kalmak istediğini” beyan etmesine karşın, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin babaya bırakılmıştır.  Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekecektir. Davalı, süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalının süresinde istemediği maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; velayet, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tedbir nafakası isteminin (TMK m.169) kabul edilip, edilmemesinin tarafların kusur durumuna bağlı olmadığı, ancak davalı kadının bu yönde açıkça temyiz talebinin bulunmadığı ve 04.11.1999 doğumlu ortak çocuk …’nın inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre, davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Mahkemece; 2002 doğumlu … ve 2012 doğumlu…’nın velayeti, “alınan uzman raporunda ortak çocukların anne ile kalmak istediğini” beyan etmesine karşın, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin babaya bırakılmıştır.

Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekecektir. Yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırıma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. 

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Somut olayda, yargılama sırasında alınan uzman raporuna itibar edilmeme gerekçesi açıklanmaksızın, velayet davacı babaya verilmiştir. Oysa ki mahkeme kararlarında, karar verilen konuya ilişkin tüm deliller birlikte tartışılıp, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Bu durumda, mahkemece yapılması gereken, ret ve üstün tutma sebepleri karar yerinde gösterilerek, ebeveynlerden hangisinin yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağının tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

3-Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır (HMK m.141/1-2). Somut olayda, davalı kadın süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. “

O halde, davalı kadının süresinde istemediği maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) talepleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.