Etiket: adana idare mahkemesi avukatı

Doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesi örneği, etik ihlali iddiasına ilişkin savunma örneği, etik ihlali savunma dilekçesi nasıl hazırlanma

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesi örneği yer almaktadır. Doçent adayının başvurusu ile başlayan süreçte doçentlik jürisi doçent adayının başvurusunda etik ihlali bulunup bulunmadığını ilk ve öncelikli olarak inceler. Doçentlik başvurusunda etik ihlal iddiasının tek bir jüri üyesi tarafından dile getirilmesi inceleme için yeterlidir. Bu durumda etik ihlal iddiasının incelenmesi etik birim tarafından yapılır. Ayrıca bilimsel araştırma ve yayın etiği komisyonu tarafından bir karar verilinceye dek doçentlik başvurusuyla ilgili hiçbir işlem yapılmaz.

Bu doğrultuda doçentlik başvurusunda etik ihlal iddiası bulunan adaylar bakımından başlayan süreçte savunma dilekçesi hazırlanması gündeme gelecektir. Nitekim Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı tarafından doçent adayına yapılan tebligatta, aday hakkındaki iddialara ve ilgili jüri raporuna yer verilmekte, ilgili yazının tebliğinden itibaren 15 gün içinde yazılı savunma dilekçesi gönderilmesi talep edilmektedir.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verdiğimiz “Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “Etik İhlal Cezaları Nelerdir?” başlıklı makalemize buradan erişebilirsiniz. Ancak etik ihlali cezaları ile ilgili olarak “İntihal Suçu Nedir?” başlıklı makalemize buradan, intihal soruşturmasında kullanılabilecek savunma örneğine buradan, “İntihal Nedeniyle Tazminat Davasının” incelendiği yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Yine örnek yargı kararı kapsamında haksız yazarlık cezasının incelendiği makalemizi buradan, tekrar yayım cezasının incelendiği makalemizi de buradan inceleyebilirsiniz.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Nasıl Hazırlanmalıdır?

Bu makalemizde yer alan doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesi örneği bu tebligat ile karşılaşan doçent adaylarına faydalı olabilmek adına yayınlanmaktadır. Ancak söz konusu dilekçe genel bir şablon ve örnek minvalinde olup, etik ihlali iddiasına karşı savunma dilekçesi hazırlamak zorunda kalan adayların alanında uzman bir hukukçudan profesyonel yardım alması en önemli tavsiyemizdir. Nitekim doçentlik başvurusunun -özellikle etik ihlali sebebiyle- iptali, aday bakımından hem disiplin hem de etik anlamında olumsuz sonuçlara sebebiyet vermekte, ancak iyi hazırlanmış bir savunma dilekçesi ile bu olumsuz sonuçların önüne geçilebilmektedir.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği

T.C. ÜNİVERSİTELERARASI KURUL BAŞKANLIĞI’NA

İlgi:     Yazılı savunmalarımın arzıdır.

Sayın Başkanlığı’nız tarafından gönderilen ve tarafıma …/…./…… tarihinde tebliğ edilen …… tarih ve ……. Sayılı savunma istem yazısı ve ekinde yer alan Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiğine Aykırılık Tespitine İlişkin değerlendirme raporu uyarınca iş bu yazılı savunmaları sunmak zorunluluğum hasıl olmuştur.

Sayın jüri üyesi Prof. Dr. Ş… A…. tarafından, ……….. çalışmalarım hakkında ………. gibi nedenler dolayısıyla etik ihlalinde bulunduğum Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi’nin ……. maddesi gereğince “…….” ve …… maddesi gereğince “……………..” etik ihlallerini işlediğim iddia edilmektedir. Öncelikli olarak şunu ifade etmem gerekir ki, Sayın Jüri Prof. Dr. Ş… A… tarafından düzenlenen rapor, …………………. (Burada rapor içeriğinin genel bir özetine yer veriniz, örneğin rapor hiçbir somut gerekçeye dayandırılmamış, eser inceleme sırasında dile getirilebilecek türden iddialar etik ihlali olarak değerlendirilmiş gibi…)

SAVUNMALARIM

(Doçentlik jürisi tarafından dile getirilen tüm etik ihlali iddiaları aşağıda yer verilen şablon tekraren kullanılarak ayrı ayrı açıklanmalıdır.)

Savunması Yapılan Eser:

M-…………..(eserin kodunu yazınız) …………, (yazar listesi)  – ………………. (eser ismi)

Jüri’nin Etiğe Aykırılık İddiası:

Sayın Jüri Prof. Dr. Ş… A… etik ihlaline ilişkin iddialarında; “……………………..” (Burada jürinin etik ihlal iddialarına yer veriniz) gerekçeleriyle Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi’nin ……. maddesi gereğince “…….” etik ihlalinin sübut bulduğu görüşündedir.

Savunmalarım:

  1. Jürinin söz konusu etik ihlali iddialarını kabul etmem mümkün değildir. Nitekim, ………………………………………………….. (Bu bölümde ayrıntılı savunma ve beyanlarınıza yer veriniz, savunmalarınızı destekleyici kanıt içeren bilgi ve belgeleri dilekçeye ek olarak ekleyiniz.)
  2. . Üniversitelerarası Kurul Bilimsel Araştırma Ve Yayın Etiği Yönergesi’nin ……. maddesinde “……..” etik ihlali “……………………………….” olarak tanımlanmıştır. Tanımlamaya göre ………. etik ihlalinin sübut bulması için …………… gerekmektedir. Somut olayda ise ………………… (Bu bölümde mevzuat ile durumunuzu bir arada değerlendirerek neden söz konusu etik ihlalinin sübut bulmadığının ayrıntılı gerekçelerine yer verilmelidir.)
  3. Nitekim Danıştay …… Dairesi …….. Esas …… Karar ……… sayılı kararında da benzer bir uyuşmazlık ile ilgili ……………………….. kararında, bu durumda ……… etik ihlalinin sübut bulmayacağına hükmetmiştir. Yine Adana …. İdare Mahkemesi ……. Esas ……. Karar sayılı ……. tarihli kararında …………………. olarak özetlenebilecek kararında ……… etik ihlalinde esas değerlendirilmesi gereken hususun ……… olduğuna, bu bakımdan somut olaydaki gibi bir durumda ……. etik ihlalinin mevcut olmadığına karar vermiştir.  (Anlaşılacağı üzere bu bölümde yerleşik yargı kararları, Danıştay, yerel mahkeme kararları, bölge idare mahkemesi kararları veyahut kurul kararları ile doçentlik başvurusunda etik ihlal savunma dilekçesinde sunulan savunma vasıtaları desteklenmelidir.)

Son tahlilde; iddia edilen eylemlerin “etik ihlali” olarak değerlendirilemeyeceğine dair iş bu savunmalarım,  hakkımdaki ……….. iddialarının somut, her türlü şüpheden uzak ve kesin delillerle ispatı gerektiği, somut durumda ……………………. sebepleriyle suçun sübut bulmadığı, bu doğrultuda etik ihlali yaratacak bir husus bulunmadığı hususlarının siz değerli Komisyon Üyeleri tarafından hakkaniyete en uygun şekilde değerlendirileceğinden kuşkum yoktur. Bu doğrultuda; Sayın jüri üyesi tarafından ifade edilen iddiaları ve içeriğini kabul etmediğimi beyan eder, gereğini saygılarımla arz ve talep ederim. …/…./……

İsim Soyisim

ADRES: ….

 

EKLER:

Ek-1: …………

Ek-2:…………

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlal Savunma Dilekçesi Örneği ve Diğer Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Danıştay'ın doçentlik yönetmeliğini iptal kararı, eser inceleme, doçentlik başvurusu iptal edilen adayların yeni hukuki durumu, kaçıncı dönemde yeni başvuru

Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin Bazı Hükümlerini İptal Kararı Doğrultusunda Yeni Hukuki Durum

Geçtiğimiz ay Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin bazı hükümlerini iptal kararı vermesi üzerine, söz konusu kararın niteliği ve yeni hukuki durum hakkında bilgilendirme yazısını kaleme almak istedik. Zira söz konusu değişiklik eser inceleme sonucu doçentlik başvurusu iptal edilenlerin durumu ile ilgili bazı soru işaretleri yarattığını gözlemledik. Bu yazımızda Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliği ile ilgili kararı sonucunda değişen maddeleri tek tek ele alacağız.

Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin Bazı Hükümlerini İptal Kararı Doğrultusunda Yeni Hukuki Durum

Danıştay 8. Dairesi’nin 2021/5313 Esas 2023/2862 Karar sayılı kararı, 10.08.2021 tarih ve 31564 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.  Söz konusu kararda Danıştay, Doçentlik Yönetmeliğinin bazı hükümlerini iptal etmiştir. Karara göre, Doçentlik Yönetmeliği”nin 4. maddesine eklenen 6. Fıkrada yer alan “Doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlıdır. Bu hükme aykırı olarak yapılan başvurular işleme alınmaz.” hükmü ile Doçentlik Yönetmeliği”nin 6. maddesinin 1. Fıkrasının 4. Cümlesinin (a) bendinde yer alan “Başvurusu iptal edilen aday, müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen ikinci dönemde yeniden başvurabilir..” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.

Buna göre Danıştay’ın Doçentlik Yönetmeliğinin bazı hükümlerini iptal kararı doğrultusunda yeni hukuki durum şu şekildedir;

  1. Doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlı olduğuna dair düzenleme tamamen iptal edilmiştir. Bu doğrultuda, hak arama özgürlüğünün ihlali sonucunu doğuran kişinin dava açması halinde yeniden doçentlik başvurusu yapamayacağı düzenlemesi tamamen kalkmıştır. Bu bakımdan doçentlik başvurusunun iptali kararına karşı dava açacak olanların doçentliğe yeniden başvuru yapması davalarının kesinleşmesi sonucuna bağlı olmayacaktır.
  2. Asgari başvuru şartlarını sağlayamadıkları için doçentlik başvurusu iptal edilen adayların, müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen ikinci dönemde yeniden başvuru yapabileceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. Bu doğrultuda asgari şartları sağlayamadığı için doçentlik başvurusu iptal edilen adaylar izleyen dönemde başvuru yapabileceklerdir. Ancak söz konusu düzenleme sadece asgari başvuru şartlarını sağlayamadıkları için doçentlik başvurusu iptal edilenlere yönelik olup, eser inceleme veya etik ihlali (etik inceleme) sebebiyle doçentlik başvurusu iptal edilen adaylar en erken izleyen üçüncü dönemde yeniden başvuru yapabileceklerdir. 

Akademik Davalar İle İlgili Çalışmalarımız

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, etik, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

  • Doçentlik başvurusunda etik ihlali incelemesi ile ilgili makalemize buradan,
  • Doçentlik başvurusunun reddi ve iptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Etik ihlali cezalarının incelendiği makalemize buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

İdari gözetim kararı nedir, idari gözetim kararına itiraz nasıl yapılır, yetkili ve görevli mahkeme, itiraz süresi, avukat, AİHS aykırılık

İdari Gözetim Kararına İtiraz

Bu makalemizde idari gözetim kararına itiraz konusundan bahsedeceğiz. 6458 sayılı Kanun’un 54 maddesinde yer verilen idari gözetim kararı sınır dışı etme kararı alınan yabancılar hakkında sıklıkla başvurulan bir tedbirdir. İdari gözetim kararı temelinde her ne kadar bireylerin özgürlüğünü kısıtlayan bir idari işlem olsa da sınırlarının Kanun ile çizildiğini belirtmek gerekir. Elbette Kanun’a aykırı biçimde alınan, AİHS ve temel hak ve özgürlüklerin ihlali anlamına gelen idari gözetim kararına itiraz etmek mümkündür.

İdari Gözetim Kararı Nedir?

İdari gözetim kararı temelinde bir idari karardır. 6458 sayılı Kanun’un 54 maddesine göre “Hakkında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında idari gözetim kararı verilebilir.”  İdari gözetim kararı valilik tarafından verilir. İdari makam yani valilik, idari gözetim kararı yerine idari gözetime alternatif yükümlülükler de getirebilir. Bu hususta takdir yetkisi idareye aittir.

İdari Gözetim Kararı Sonrası Süreç

Kişi hakkında idari gözetim kararı verilmesi ile birlikte, ilgili yakalamayı yapan kolluk birimince kırk sekiz saat içinde geri gönderme merkezine götürülür. Geri gönderme merkezlerindeki idari gözetim süresi altı ayı geçemez. Ancak bu süre, sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir. İdari gözetimin devamının gerekip gerekmediği ilgili valilik tarafından her ay değerlendirilir.

İdari Gözetim Kararına İtiraz

Kanun’a aykırı şekilde verilen idari gözetim kararına itiraz etmek mümkündür. İdari gözetim kararına itiraz, sınır dışı kararına itiraz ve iptal davasından farklıdır. Bir kişi hakkında sınır dışı kararı ile birlikte idari gözetim kararı da verilmiş olabilir. Bu durumda hem sınır dışı kararına itiraz ve iptal davası hem de idari gözetim kararına itiraz yapılmalıdır. İdari gözetim kararına itiraz süresi içinde yapılmalıdır. İdari gözetim kararına itiraz görevli mahkeme ilgili sulh ceza hakimliğidir. Sulh ceza hakimliği incelemeyi beş gün içinde tamamlar. İdari gözetim kararına itiraz sonucu sulh ceza hakimliği tarafından verilen kararlar kesindir. İdari gözetim kararına itirazın idari gözetimi durdurmayacağının da altını çizmek gerekir.

İdari gözetim kararının AİHS’in 5. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alanYakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” hükmüne aykırılık doğurmaması gerekir. Diğer yandan “Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması” özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olarak değerlendirilemeyecektir. Elbette bunun için idari gözetim kararının usulüne uygun biçimde alınmış olması gerekir. Özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilmemesi bakımından Kanuni sınırlar içinde kalınması, işlemlerin usulüne uygun yürütülmesi, ilgilinin usulüne uygun biçimde tercüman vasıtasıyla bilgilendirilmesi, adli yardımdan faydalandırılması önemlidir.

Yabancıların Türkiye’de idari gözetim kararına itiraz etme süreci karmaşık olabilir. Bu nedenle, hukuki danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak önemlidir. İdari gözetim kararına itiraz konusunda alanında uzman bir avukat yardımı, başvuru sahibine süreçle ilgili doğru bilgi ve rehberlik sağlayarak haklarını en iyi şekilde savunmasına yardımcı olacaktır. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Doçentlik Başvurusunun Reddi Kararına İtiraz ve İptal Davası

Bu makalemizde ÜAK’nın doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası konusunu ele alacağız. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; doçentlik unvanı kazanma ve doçentlik kadrosuna atanma işlemleri birbirinden farklı idari işlemlerdir. Bu makalemizde doçentlik unvanı kazanma yönündeki doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası incelenmektedir. Doçentlik kadrosuna atanma işleminin iptaline ilişkin bilgi içeren makalelerimize sitemizden arama yaparak ulaşabilirsiniz.

Doçentlik Başvuru Şartları ve Beyannamenin Değerlendirilmesi

Doçentlik başvurusunda bulunabilmek için; öncelikle doçentlik başvuru şartlarını yerine getirmiş olmak gerekir. Bu şartlar Doçentlik Yönetmeliği’nin 4. maddesinin 2. fıkrasına göre;

  • Türkiye’de doktora ile tıpta, diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte uzmanlık unvanını veya Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen belli sanat dallarının birinde yeterlik kazanmış olmak veya yurt dışında yapılmış ise denkliğinin kabul edilmiş olması,
  • Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezî bir yabancı dil sınavından en az elli beş puan veya uluslararası geçerliliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen bir yabancı dil sınavından buna denk bir puan almış olmak, doçentlik bilim alanının belli bir yabancı dille ilgili olması halinde ise bu sınavı başka bir yabancı dilde vermek
  • Üniversitelerarası Kurulun görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından her bir bilim veya sanat disiplininin özellikleri dikkate alınarak belirlenecek asgari sayı ve nitelikte özgün bilimsel yayın ve çalışmalar yapmaktır.

Doçentlik Yönetmeliği’nin  aynı maddesine göre; doçentlik başvurusu eserlerle birlikte elektronik ortamda Üniversitelerarası Kurul‘a Mart ve Ekim ayında yapılmaktadır. Doçentlik başvurusunun yapılmasıyla öncelikle aşağıda sayılan doçentlik başvuru şartlarının sağlanıp sağlanmadığı en az iki profesör tarafından yapılan inceleme ile belirlenir. Burada aday tarafından sunulan asgari başvuru şartlarının sağlandığına dair bildirim formu yani beyanname dikkate alınır. Ancak adayın doçentlik başvuru şartlarını sağlamadığına ilişkin ileri sürülen iddialar, Doçentlik Komisyonunca incelenir. Doçentlik Komisyonu tarafından başvuru şartlarını sağlamadığına karar verilen adayın doçentlik başvurusu iptal edilir, bu durumda doçentlik başvurusunun reddi gündeme gelir.

Doçentlik Değerlendirme Jürisinin Oluşturulması

Doçentlik başvurusunda bulunan adayın başvurusunun eksiksiz ve gerekli şekil şartlarına uygun olduğunun tespit edilmesi halinde Doçentlik Komisyonu tarafından jüri oluşturulur. Jüri başvurulan bilim/sanat alanı göz önünde bulundurularak beş asıl ve iki yedek üyeden oluşur.  Adayın başvurduğu bilim/sanat alanında yeterli öğretim üyesi yoksa jüri, en yakın bilim alanından, mümkün olmaması durumunda üç asıl ve bir yedek üye ile tamamlanır.

Doçentlik Başvurusunda Etik İnceleme

Doçentlik değerlendirme jürisi tarafından yapılacak ilk değerlendirme adayın başvuru dosyasında bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünde olacaktır. Jüri üyelerinden birinin dahi adayın eserlerinde etik ihlali bulunduğu yönünde rapor tanzim etmesi halinde, bu iddia hakkında  bilimsel araştırma ve yayın etiği komisyonu tarafından bir karar verilinceye dek doçentlik başvurusuyla ilgili hiçbir işlem yapılamaz. Bu durumda doçentlik başvurusunda etik inceleme yapılması gündeme gelir ve adayın durumu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından değerlendirilir. Kurul tarafından doçent adayına jüri raporu ve diğer belgeler tebliğ edilerek etik ihlali iddiasına ilişkin savunmalarını hazırlaması istenir. Konuyla ilgili “Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali Nedir?” başlıklı makalemizi buradan inceleyebilirsiniz.

Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından yapılacak inceleme neticesinde adayın eser veya eserlerinde etik ihlali bulunmadığı sonucuna varılması halinde doçentlik değerlendirmesi kaldığı yerden devam eder. Bu durumda ayrıca, etik ihlali bulunduğu iddiasında bulunan jüri üyesinin görevi sonlandırılır. Adayın doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde ise, doçentlik başvuru iptal edilir. Doçentlik başvurusunun reddi durumunda bu aday en erken üçüncü dönemde doçentliğe başvurabilir.

Doçentlik Başvurusunda Adayın Akademik Çalışmalarının İncelenmesi

Doçentlik değerlendirme jürisinin her bir üyesi adayın akademik çalışmalarının her birini nitelik ve bilim/sanat alanına katkısı açısından değerlendirir. Bu değerlendirme uygulamada bilimsel değerlendirme aşaması olarak da bilinmektedir. Jüri üyeleri adayın akademik çalışmalarını değerlendirdikleri raporlarını ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamak zorundadır. Rapor, azami birer aylık sürede hazırlanarak Üniversitelerarası Kurul’a gönderilir, gerekli olması halinde jüri üyesine bir aya kadar ek süre verilebilir. Doçentlik eser inceleme süresi ne kadar sürer? sorusuna cevap olarak bu verilebilir

Değerlendirmeye esas alınan jüri raporları tamamlandığında, raporların birer örneği, eser incelemesi sonucuna ilişkin bildirim yazısıyla birlikte Doçentlik Bilgi Sistemi (DBS) üzerinden adaya gönderilir.

Jüri oyçokluğu ile karar alır. Netice olarak bu değerlendirme neticesinde (beş üyeden oluşan jürilerde en az üç üyenin, üç üyeden oluşan jürilerde ise en az iki üyenin) adayı başarılı bulması halinde aday başarılı sayılır. Başarılı olan adaya, Üniversitelerarası Kurul Yönetim Kurulu kararı ile “Doçentlik Unvanı” verilir ve “Doçentlik Belgesi” düzenlenir. Değerlendirme neticesinde başarısız sayılan aday ise  jüri tarafından eksik bulunan eser ve faaliyetleri tamamlamak kaydıyla müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen üçüncü dönemde yeniden başvurabilir.

Doçentlik Başvurusunun Reddi Kararına İtiraz ve İptal Davası

Tüm bu açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası özetle şu üç durumda ortaya çıkmaktadır:

  1. Doçentlik Komisyonu tarafından Adayın Doçentlik Yönetmeliği’nin 4. maddesi uyarınca doçentlik başvuru şartlarını sağlamadığına karar verilebilir. Bu durumda adayın doçentlik başvurusu iptal edilir.
  2. Eserlerinde bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık bulunduğu jüri raporu ile bildirilen adayın durumu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu tarafından yapılacak inceleme neticesinde değerlendirilir. Bu durumda Komisyon tarafından etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde doçentlik başvurusu iptal edilir.
  3. Doçentlik değerlendirme jürisi tarafından yapılan eser incelemesi neticesinde başarısız sayılan adayın başvurusu iptal edilir.

Doçentlik başvurusu neden iptal edilir? sorusunun cevabı bu üç başlıkta yer almaktadır. Bu üç durumda doçentlik başvurusu iptal edilen adayların doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası açması gündeme gelebilecektir. Zira doçentlik başvurusunun reddi yolunda tesis edilen bu işlemler de idarenin tek yanlı ve icrai işlemlerinden olup, iptal davası açılabilmesi ve bu şekilde yargısal denetime tabi tutulması mümkündür.

Doçentlik başvurusunun reddi kararına itiraz ve iptal davası aynı anda yapılabileceği gibi, karara itiraz edip sonucu beklendikten sonra iptal davası açılabilmesi de mümkündür. Ancak doçentlik başvurusu iptal edilenlere tavsiyemiz idari yargıda sürelerin hayati öneme sahip olması ve itiraz yolunda çoğunlukla olumlu bir netice elde edilememesi sebebiyle ivedilikle iptal davası açılmasıdır.  Doçentlik başvurusunun reddi kararına iptal davası açılması ise diğer iptal davaları ile aynı usule tabidir. Dava doçentlik başvurusunun reddi kararının tebliğinden itibaren 60 günlük süresi içinde açılmalıdır. Davanın 60 günlük süresi içinde açılmaması halinde doçentlik başvurusunun reddi kararına iptal davası reddedilecektir.

Üniversitelerarası Kurul’a karşı açılarak doçentlik başvurusunun reddi kararına iptal davasında yetkili ve görevli mahkeme de Ankara İdare Mahkemeleri’dir. Yargılamada çoğunlukla bilirkişi incelemesi yoluna gidilmekte ve adayların durumunun değerlendirilmesinde Doçentlik Yönetmeliği’nin 5. maddesinin işaret ettiği üzere oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmaktadır.

Danıştay Sekizinci Dairesi 02/02/2022 tarihli ve E.:2021/5288 sayılı kararında doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlı olduğuna dair düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar vererek önemli bir karara imza atmıştır.

İdari yargıda davanın usulüne uygun biçimde yürütülmesinde bir  idare hukuku avukatından destek ve hukuki yardım alınması en önemli tavsiyemizdir. Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, idare hukukunun tüm alanlarında ve ancak özellikli olarak Yükseköğretim Hukuku kapsamındaki atama, disiplin, unvan ve kadro davaları dahil tüm alt dallarında faaliyet göstermektedir.  Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

  • Tekrar yayım cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Haksız yazarlık cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği ile ilgili aldığımız yargı kararına buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan, ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

 

 

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali Nedir?

Bu makalemizde doçentlik başvurusunda etik ihlali nedir, doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu yönünde ÜAK’dan jüri raporu gelmesi halinde neler yapılabilir, savunma dilekçesi nasıl hazırlanır, sonuçları nelerdir gibi sorulara cevap vermeye çalışacağız.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali Nedir?

Kanuni düzenleme olan Doçentlik Yönetmeliği‘ne göre doçentlik başvuruları her yılın Mart ve Ekim ayında Üniversiteler Arası Kurul‘a yapılmaktadır. Başvuran adayların durumu doçentlik komisyonu tarafından oluşturulan jüri tarafından değerlendirilir. Doçentlik jürisi tarafından yapılacak ilk değerlendirme adayın başvuru dosyasında bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünde olacaktır. Doçentlik başvurusunda etik ihlali olarak bilinen uyuşmazlık da burada ortaya çıkmaktadır. Nitekim Yönetmelik gereğince jürinin ilk ve öncelikli olarak inceleyeceği husus doçent adayının başvurusunda etik ihlali bulunup bulunmadığıdır. Zira tek bir jüri üyesinin dahi adayın eserlerinde etik ihlali bulunduğu yönünde rapor tanzim etmesi halinde, bu iddia hakkında  bilimsel araştırma ve yayın etiği komisyonu tarafından bir karar verilinceye dek doçentlik başvurusuyla ilgili hiçbir işlem yapılamaz.

Bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık iddialarını incelemek ve sonuçlandırmak amacıyla Üniversitelerarası Kurul bünyesinde Fen ve Mühendislik Bilimleri, Sağlık ve Spor Bilimleri, Sosyal ve Beşeri Bilimler ile Güzel Sanatlar alanlarından olmak üzere üç adet Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonu kurulur ve söz konusu komisyonlar tarafından doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğuna dair iddialar araştırılır.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali ve Savunma Dilekçesinin Hazırlanması

Doçentlik başvurusunda etik ihlali iddiasının bulunması halinde savunma dilekçesi hazırlanması gündeme gelecektir. Zira, Kurul tarafından doçent adayına jüri raporu ve diğer belgeler tebliğ edilerek etik ihlali iddiasına ilişkin savunmalarını hazırlaması için 15 gün süre verilir. Doçentlik başvurusunda etik ihlali iddiasına karşı savunma dilekçesi kişinin kendisi veya avukatı tarafından hazırlanabilir ancak etik ihlali iddiasının hem doçentlik süreci hem de disiplin yaptırımları bakımından ağır sonuçları olabileceği söz konusu olduğundan bu hususta profesyonel bir destek alınmasını faydalı görüyoruz. Zira makalemizin devamında açıkladığımız üzere adayın doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde disiplin soruşturması ve ceza tecziyesi de gündeme gelebileceğinden, bu aşamada yapılacak savunma hayati öneme sahiptir.

Bu dilekçe hazırlanırken tüm hukuki metinlerde olduğu gibi, yalın bir dilde, açıklayıcı ve kapsamlı olması, emsal yargı kararlarına atıf yapılması hatta iddia edilen etik ihlali türüne göre gerekli olması halinde çeşitli tablo ve şemalar ile zenginleştirilmesi gerektiği ve muhakkak yazılı savunma verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Doçentlik Başvurusunda Etik İhlali İddiasının Sonuçları

Adayın eser veya eserlerinde yani doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunmadığı sonucuna varılması halinde doçentlik değerlendirmesi kaldığı yerden devam eder. Bu durumda ayrıca, etik ihlali bulunduğu iddiasında bulunan jüri üyesinin görevi sonlandırılır.

Adayın doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde ise, doçentlik başvuru iptal edilir ve bu aday en erken üçüncü dönemde doçentliğe başvurabilir. Doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu sonucuna varılması halinde karar disiplin ve diğer idarî işlemlerin başlatılması amacıyla bilgi ve gereği için adayın bağlı olduğu kuruma da bildirilir. Bu durumda etik ihlali nedeniyle başlatılacak disiplin soruşturması gündeme gelir.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, doçentlik başvurusunda etik ihlali bulunduğu iddiası değerlendirme jürisinin raporu dışında doçent adayı hakkında üçüncü kişiler tarafından verilecek şikayet veya ihbar dilekçeleri ile de gündeme gelebilecektir.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu , idare hukuku avukatı olarak, İdare Mahkemeleri ve Danıştay’ da açılacak iptal ve tam yargı davalarının yanı sıra, disiplin soruşturmaları ile etik soruşturmalarının her aşamasında hukuki destek sağlamaktayız. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Doktor Öğretim Üyesi Kadrosunda Jüri Raporu Eksikliği

Bu makalemizde doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği halinde neler yapılacağı konusunda emsal karar doğrultusunda bilgi vereceğiz. Akademik kadrolardan biri olan, yardımcı doçent kadrosu olarak da bilinen doktor öğretim üyesi kadroların atama liyakat ilkesi gereği jüri raporları ile yapılmaktadır. Ancak jüri raporları karar vericiler açısından bağlayıcı değildir.

Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’nin 6. maddesinde doktor öğretim üyesi kadrosunda jürinin nasıl teşekkül ettirileceği açıkça belirtilmiştir. Maddeye göre, doktor öğretim üyesi kadrolarına yapılacak atamalarda 3 kişiden oluşan bir jüri belirlenmelidir. Jüri üyelerinden en az bir tanesinin ise kadronun bulunduğu üniversite dışından biri olması zorunlu unsurdur. Üniversite dışından görevlendirilen jüri üyesinin raporunun da temin edilmesi ile amaçlanan objektif değerlendirmenin teminidir. Belirlenen jüri üyesinin raporunu sunmaması durumunda başka bir jüri üyesinin belirlenmesi gerekir. Nihayet en az biri üniversite dışından olmak üzere 3 jürinin de raporu tamamlandığında atanma talebinin kabulü veya reddi yönünde karar alınabilecektir. Doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği halinde olumlu veya olumsuz karar oy çokluğu ile dahi olsa alınamaz. Özellikle Üniversite dışından atanan jüri üyesinin doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği halinde objektif bir inceleme yapılmadığından söz etmek mümkün olacaktır.

Doktor Öğretim Üyesi Kadrosunda Jüri Raporu Eksikliği Halinde Neler Yapılabilir?

Yukarıda yer verdiğimiz üzere doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği giderilmelidir, eksiklik giderilmeden karar alınması söz konusu olamaz. Jüri raporlarından birinin eksik olması halinde diğer iki jürinin kanaati aynı doğrultuda olsa dahi oy çokluğu ile kadroya atanma-atanmama yönünde bir karar alınamaz. Üniversite dışından atanan jürinin görev almasının objektiflik ilkesi gereği olduğu gözetildiğinde özellikle bu jürinin doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği halinde bu ilkenin çiğnenmiş olduğu peşinen söyleyebilir.

Aşağıda yer verdiğimiz emsal kararda da doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği durumuna açılan iptal davasında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Yer verilen yürütmenin durdurulması kararı kesinleşmiştir. Somut olayda  doktor öğretim üyesi kadrosuna atanma talebiyle yaptığı başvurusu reddedilen müvekkil adına dava açılmış ve yapılan işlemde jüri raporlarının tamamı beklenmeden olumsuz işlem tesis edildiğinden yürütmenin durdurulması talebimiz kabul edilmiştir. Yerel Mahkeme tarafından da objektif değerlendirmenin temini açısından okul dışından görevlendirilen jüri üyesinin raporunun da temin edilmesi gerektiği, belirlenen jüri üyesinin raporunu sunmaması durumunda başka bir jüri üyesi belirlenebilecekken davalı idarece bunun yapılmadığı hususları dikkate alındığında; kanunun zorunlu kıldığı süreç tam olarak işletilmeden davacının başvurusunun değerlendirilerek doktor öğretim üyesi kadrosuna atanma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak kararın yürütmesi durdurulmuştur.

Kararda müvekkilimize ilişkin özel bilgiler yer alması nedeniyle kararın bir kısmı yayınlanmamış-sansürlenmiş olup, doktor öğretim üyesi kadrosuna atanma talebinin reddi konusunda iptal davası ve ayrıntılı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği

doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği1
doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği2
doktor öğretim üyesi kadrosunda jüri raporu eksikliği_0001

Akademik Davalar İle İlgili Bilgi Yazılarımız

Büken Hukuk ve Danışmanlık Bürosu ve idari dava avukatı olarak daha önceki makalelerimizde

  • Haksız yazarlık cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Tekrar yayım cezası ile ilgili olarak buradan,
  • Profesörlük kadrosuna atama yapılmaması ile ilgili karara buradan,
  • Akademik kadro bilim sınavına itiraz ile ilgili buradan,.
  • Akademik kadro sınavına itiraz ve iptal davası ile ilgili detaylı bilgiye buradan,
  • Öğretim üyesi ataması iptal davası ile ilgili makalemize buradan,ulaşabilirsiniz.
  • Daha öncesinde başarı ile sonuçlandırdığımız akademik kadro bilim sınavının iptali kararına burada,
  • Öğretim görevlisi atamasında yürütmenin durdurulması ile ilgili bir kararımıza buradaki yazımızda yer vermiştik.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

 

 

KADROSUZLUKTAN TERFİ ETMEZ KARARININ İPTALİ (EMSAL KARAR)

Kadrosuzluktan Terfi Etmez Kararının İptali (Emsal Karar)

Bu makalemizde kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptali yönünde emsal yargı kararı paylaşıyoruz. Daha önceki makalelerimizde polis memurlarının rütbe terfi davaları ile ilgili ayrıntılı bilgi vermiştik. İlgili makaleye buradan ulaşabilirsiniz. Emniyet teşkilatında rütbe terfi işlemleri Merkez Değerlendirme Kurulu kararları ile yapılır. Memurun geçmiş hizmetleri, hakkındaki disiplin cezaları, adli soruşturma ve kovuşturma işlemleri, başarı durumu ve sicil notu önemli kriterlerdendir. Dolayısıyla emniyet teşkilatında rütbe terfi işlemleri temel olarak kıdem ve liyakat ilkesi baz alınarak yapılmalıdır. Ancak her yıl yapılan rütbe terfi işlemlerinde terfi etmez veya kadrosuzluktan terfi etmez kararlarının gerekçesiz biçimde veya yeterli araştırma yapılmaksızın verildiğine de şahit olmaktayız.  Merkez Değerlendirme Kurulunun verdiği bu gibi kararlar için idari yargı yolu açıktır.

Aşağıda yer verdiğimiz emsal kararda da kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptaline karar verilmiştir. Somut olayda Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulu komiser yardımcısı olarak görev yapan müvekkil hakkında savcılık soruşturması bulunduğu zannıyla kadrosuzluktan terfi etmez kararı verilmiştir. Kurul’un kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptali için açılan davada ilgili idare mahkemesi aynı gerekçe ile davanın reddine karar vermişse de, Bölge İdare Mahkemesi tarafından gerekli inceleme ve araştırma yapılarak müvekkilin bahsi geçen savcılık soruşturması ile bir ilgisinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve yerel mahkeme kararının kaldırılması ile işlemin iptaline karar verilmiştir. Emsal karar komiser yardımcısının kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptali başlığı ile aşağıda yer almaktadır.

Kadrosuzluktan Terfi Etmez Kararının İptali (Emsal Karar)

Kararda müvekkilimize ilişkin özel bilgiler yer alması nedeniyle kararın bir kısmı yayınlanmamış-sansürlenmiş olup, kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptali  konusunda ayrıntılı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

KADROSUZLUKTEN TERFİ ETMEZ KARARININ İPTALİ 1
kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptali 22
kadrosuzluktan terfi etmez kararının iptali 3
Danıştay 8. Dairesi, ÖSYM'nin yaptığı YDS sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali, araştırma görevlisi, adana idare hukuku avukatı, idari avukat

Sınav Sonucunun Geçersiz Sayılması İşlemin İptali

Danıştay 8. Dairesi 2021/5181 Esas, 2021/3776 Karar sayılı kararında görülen davada davacının ÖSYM’nin yaptığı YDS sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali yönünde karar vermiştir. Kararda,  davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine veya herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair bir delil bulunmadığına ilişkin olup bu gerekçenin de davaya konu işlemin mevzuat ile uyumlu olmadığı görülmekle birlikte karar sonucu itibariyle yerinde olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali kararı onanmıştır. Kararın tam metni aşağıdaki gibidir.

Sınav Sonucunun Geçersiz Sayılması İşlemin İptali

DANIŞTAY
8. DAİRE
Esas Numarası: 2021/5181
Karar Numarası: 2021/3776
Karar Tarihi: 14.09.2021

ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ OLARAK GÖREV YAPAN DAVACININ SINAV SONUCUNUN GEÇERSİZ SAYILMASI İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİNDE DAVACININ ALDIĞI PUANIN OLAĞANDIŞI OLDUĞUNUN BELİRLENDİĞİNDEN BAHİSLE SINAV SONUCUNUN GEÇERSİZ SAYILMASI YÖNÜNDE TESİS OLUNAN İŞLEMDE HUKUKA UYARLIK BULUNMADIĞI

Özeti: Davada araştırma görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle ÖSYM Yönetim Kurulu kararıyla eşdeğer sınava çağırılması üzerine, eşdeğer sınav kapsamında katılmış olduğu e YDS 2018 sonucuna göre yapılan değerlendirme sonucu 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali istenilmiştir. Davacının eşdeğer sınav kapsamında katıldığı e YDS formatının sınav sonucuna etki edebileceği yönünde bir gerekçeye yer vermiş ise de sınavların adaylara aynı veya farklı sorularla aynı anda veya farklı zamanlarda, basılı veya elektronik ortamda uygulanabileceği hususunda davalı idareye takdir yetkisi tanımakta olup söz konusu gerekçenin yasal düzenleme gereği idari işlemin iptaline dayanak olamayacağı açıktır. İptal kararına konu diğer bir gerekçe ise, davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine veya herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair bir delil bulunmadığına ilişkin olup bu gerekçenin de davaya konu işlemin mevzuat ile uyumlu olmadığı görülmekle birlikte karar sonucu itibariyle yerindedir.

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: … Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle … tarihli ve … sayılı ÖSYM Yönetim Kurulu kararıyla eşdeğer sınava çağırılması üzerine, eşdeğer sınav kapsamında katılmış olduğu e-YDS 2018/06 sınav sonucuna göre yapılan değerlendirme sonucu 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılması işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararında; davacının geçersiz olduğu kararlaştırılan sınava katılım tarihi (2013 yılı) ile bu sınava eşdeğer olduğundan bahisle katılımının sağlandığı sınavın tarihi (2018 yılı) arasında yaklaşık beş yıl gibi uzun bir süre bulunduğu; özellikle yabancı dil bilgisi hakimiyetine ve kelime haznesi genişliğine bağlı olarak başarı durumunun belirlendiği yabancı dil sınavlarında beş yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra bir önceki sınavda alınan puandan farklı bir sonuç alınmasının doğrudan ilk alınan puanın geçersiz olduğu sonucunu doğurmayacağı, kaldı ki; davacıya eşdeğer sınava katılım için üç ay gibi kısa bir süre tanındığı ve bilgilerini tazelemesine fırsat verilmediği, ayrıca geçersiz sayılan sınavın fiziksel bir ortamda ve kağıda basılı şekilde gerçekleştirilmesine karşın buna eşdeğer bulunduğu kabul edilen sınavın elektronik ortamda yapılmış olmasının da sınav sonucuna etki edebileceğinin kabulü gerektiği, diğer yandan dava dilekçesine ekli belgelerden davacının eşdeğer sınav sonrasında kendi isteğiyle; 04/10/2018 tarihinde katılım sağladığı 2018 YDS Sonbahar sınavından 53.75, 12/12/2018 tarihinde katılım sağladığı 2018 YDS/3.Dönem sınavından 58.75, 11/12/2019 tarihinde katılım sağladığı 2019-YDS/3.Dönem sınavından ise 63.75 puan aldığı ve son olarak da davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine ya da herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve net bir bilgi ve belge de bulunmadığı hususları bir bütün olarak beraberce değerlendirildiğinde, davacının 2013 YDS Sonbahar sınav sonucundan aldığı puanın olağandışı olduğunun belirlendiğinden bahisle sınav sonucunun geçersiz sayılması yönünde tesis olunan davaya konu Yönetim Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı; esasa ilişkin olarak ise, Eşdeğer Sınav Sonuçlarını Değerlendirme Komisyonunca hazırlanan raporda, adayın şüpheli bulunan sınavı ile eşdeğer sınavdan alınan puan arasındaki farkın bu sınavlara ait ölçmenin standart hataları toplamından daha yüksek olduğu görüldüğünden, 2013 YDS Sonbahar sınavından alınan puanın olağandışı olduğu yönünde görüş bildirildiği, bu rapor üzerine dava konusu işlem tesis edilerek adayın 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılmasına karar verildiği, davacının eşdeğer sınav sonrası katılım sağladığı diğer sınav sonuçlarının dava konusu işlemin iptaline dayanak alınamayacağı ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların herhangi bir maddi delile dayanmayan bilimsellikten uzak iddialar olduğu, eşdeğer sınav kapsamında girdiği e-YDS sınav formatının biçimsel olarak farklı olduğu, bu sınavdan sonra fiziksel ortamda girdiği YDS ve YÖKDİL sınavlarından başarılı sonuçlar elde ettiği, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, davalı idarenin davanın süresinde açılmadığı yolundaki süre itirazı yerinde görülmeyerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/B maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ SÜREÇ :

ÖSYM’ye gönderilen bir ihbar mektubunda, dilekçede adı geçen kişilerin 2004-2014 yılları arasında yapılan ALES ve yabancı dil sınavlarında FETÖ/PDY terör örgütüne mensup oldukları için yüksek puan alarak yüksek lisans ve doktora yapmaya hak kazandırıldıkları iddiası üzerine iddiaların araştırılması için dilekçenin İhbar Değerlendirme Komisyonu’na gönderildiği, Komisyon tarafından … tarihinde tanzim edilen … tutanak numaralı raporda, davacının 5 kez katıldığı ALES sonuçları üzerinden yapılan incelemede şüphe uyandırıcı herhangi bir bulguya rastlanılmadığı; 4 kez katıldığı yabancı dil sınavlarında ise 16-68 aralığında puan aldığı, en yüksek iki sınavı arasındaki puan farkının 37.5 olup katılım sağladığı 4 sınavın 1’inde sınavın genel ortalamasını geçtiği, 32,5 puan ortalamasına sahip bir adayın sadece bir dönemde (yaklaşık 6 ay) puanını 31,25’ten (2013-YDS İlkbahar) 68,75’e (2013-YDS Sonbahar) çıkarmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı yönündeki görüşün bildirilmesi üzerine ÖSYM Yönetim Kurulu’nun 12/03/2018 tarihli ve 2018/11.05 sayılı kararı ile davacının eşdeğer sınava çağrıldığı, adayın katılım sağladığı eşdeğer sınav hükmünde olan 09/06/2018 tarihinde yapılan e-YDS 2018/06 sınavından 37,5 puan aldığı, bunun üzerine Eşdeğer Sınav Sonuçlarını Değerlendirme Komisyonu’nca hazırlanan raporda, şüpheli bulunan sınav ile eşdeğer sınavdan alınan puanlar arasındaki farkın bu sınavlara ait ölçmenin standart hataları toplamından daha yüksek olduğu yönünde yapılan tespit ile 2013 YDS Sonbahar sınavından alınan puanın olağandışı olduğu yönünde görüş bildirildiği, bu rapor üzerine dava konusu işlem tesis edilerek adayın 2013 YDS Sonbahar Dönemi sınav sonucunun geçersiz sayılmasına karar verildiği, söz konusu işlemin ÖSYM Sınav Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın … tarihli ve … sayılı yazısı ile davacıya bildirilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

İlgili Mevzuat:

6114 sayılı Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Sınav güvenliği” başlıklı 9. maddesinin 09.12.2016 tarih ve 29913 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6764 sayılı Kanun’un 71. maddesi ile eklenen 8. fıkrasında, “Sınavlardan sonra incelenen sınav belgelerinde, elektronik kayıtlarda veya yapılan analizlerde olağandışı bulgulara rastlanması halinde adaylar, maliyeti Başkanlık tarafından karşılanmak üzere Yönetim Kurulu kararı ile eşdeğer sınava çağrılabilir. Adayın sınavının geçerli sayılıp sayılmayacağına eşdeğer sınav sonuçlarına bakılarak Yönetim Kurulu tarafından karar verilir. Çağrıya rağmen eşdeğer sınava katılmayan adayın sınavı geçersiz sayılır.” hükmüne yer verilmiş; Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Başkan, Başkan yardımcıları ve Yönetim Kurulu” başlıklı 348. maddesinin 6. fıkrasının (d) bendinde ise, “Gerekli hâllerde sınavların kısmen veya tamamen iptaline, ertelenmesine, adayların eşdeğer sınavlara alınmasına veya aday işlemlerinin geçersiz sayılmasına ve sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılmasına karar vermek”, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Yönetim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu işleme dayanak 6114 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 8. fıkrası, davalı idarenin sınav güvenliğini sağlamak, gizlilik, tarafsızlık, bilimsellik ilkeleri çerçevesinde adaylara fırsat eşitliği sağlama ve haksız kazancın önüne geçmek amacıyla gerek adli soruşturmalar ve gerekse kurum içinde yapılan analizlerde sınav sonucu kuşkulu bulunan adayların eşdeğer sınava tabi tutulması amacıyla öngörülmüş olup esasen davalı idarece ülke çapında uygulanan sınav iş ve işlemlerinde kamu yararının ve kamu düzeninin etkin bir biçimde sağlanması amacıyla getirilmiş bir düzenleme niteliğine sahiptir.

Bu kapsamda, anılan düzenlemeyle sınavlardan sonra incelenen sınav belgelerinde, elektronik kayıtlarda veya yapılan analizlerde olağandışı bulgulara rastlanması hâlinde adayların Yönetim Kurulu kararıyla eşdeğer sınava çağrılabilecekleri hususunda davalı idareye takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmakta olup; adayın eşdeğer sınava çağrılabilmesi için sınav sonuçlarında olağandışı bulgulara rastlanılmış olmasının yeterli olduğu, bunun dışında adayın kopya çektiğine yahut kendisi yerine bir başka adayın sınava girdiğine yönelik herhangi bir tespitte bulunulmasının gerekli olmadığı görülmektedir. Zira düzenlemeyle sınavlarda olağandışı bulgulara rastlanılması durumunda bu olağandışı bulguların bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır. Davalı idareye tanınan bu takdir yetkisinin yasanın yukarıda belirtilen getiriliş amacına ve kamu yararına uygun olarak kullanılması, yetkinin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının denetiminde ise yargı mercilerince idari işlemin dayandırıldığı maddi ve hukuki olayların işlemin tesis edilmesini gerektirecek düzeyde olup olmadığının araştırılması gerektiği açıktır.

Olayda, dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra davacının katılım sağladığı sınavlardan sırasıyla 09/09/2018 tarihinde yapılan 2018-YDS Sonbahar Dönemi sınavından 53,75; 02/12/2018 tarihinde yapılan 2018-YDS 3. Dönem sınavından 58,75; 01/12/2019 tarihinde yapılan 2019-YDS 3. Dönem sınavından 63,75 puan aldığı anlaşılmaktadır.

6114 sayılı Kanunun 9/8. maddesi ile getirilen düzenlemede nihai amaç, tespit edilen olağandışı bulguların bertaraf edilmesi olduğuna göre davacının eşdeğer sınav hükmünde katılmış olduğu e-YDS 2018/06 sınavından kısa bir zaman sonra katılım sağladığı diğer sınavların da olağandışılık tespitinin denetiminde dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim davacının eşdeğer sınava çağrılması konusunda davalı idare, şüpheli bulunan sınav sonucu ile 2012 ila 2013 yılları arasında katıldığı diğer sınav sonuçlarını mukayese ederek bir sonuca varmıştır. Buna göre, davacının sonradan katılım sağladığı sınavlarda elde ettiği sonuçların inceleme konusu 2012-2013 aralığında katılmış olduğu diğer sınavların ortalamasından yüksek olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davacının şüpheli bulunan 2013-YDS Sonbahar sınavına ÖYP kapsamında araştırma görevlisi olarak atanmak üzere katılım sağladığı anlaşılmakta olup … Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’ne atamasının yapıldığı 2014 yılına ilişkin ÖYP Usul ve Esasların “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (h) bendinde ÖYP Puanının lisans genel not ortalamasının %25’i, ALES puanının %60’ı ve varsa yabancı dil puanının %15’i alınarak hesaplanacağı yönündeki kural da dikkate alındığında eşdeğer sınav tarihinden sonra elde edilen sınav sonuçlarının yeterli düzeyde yabancı dil puanına işaret ettiği görülmektedir.

İdare Mahkemesi temyize konu kararında, davacının eşdeğer sınav kapsamında katıldığı e-YDS formatının sınav sonucuna etki edebileceği yönünde bir gerekçeye yer vermiş ise de, 6114 sayılı Kanun’un 7/3. maddesinin birinci cümlesi, sınavların adaylara aynı veya farklı sorularla aynı anda veya farklı zamanlarda, basılı veya elektronik ortamda uygulanabileceği hususunda davalı idareye takdir yetkisi tanımakta olup söz konusu gerekçenin yasal düzenleme gereği idari işlemin iptaline dayanak olamayacağı açıktır. İptal kararına konu diğer bir gerekçe ise, davacının geçersiz sayılan sınavında kopya çektiğine veya herhangi bir usulsüzlüğe müracaat ettiğine dair bir delil bulunmadığına ilişkin olup bu gerekçenin de davaya konu işlemin dayanağı Yasa maddesinin getiriliş ve düzenleniş amacıyla uyumlu olmadığı görülmekle birlikte karar sonucu itibariyle yerindedir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,

2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,

3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesi uyarınca kesin olarak, 14/09/2021 tarihinde esasta oybirliği; gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

Adana İdare Hukuku Avukatı

Adana idare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı şu şekildedir; İl dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir. 

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Disiplin soruşturmasına savunma örneğine buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Disiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Geçici teminatın gelir kaydedilmesi emsal karar, geçici teminatın irat kaydı, danıştay kararları, emsal danıştay, adana idare hukuku avukatı,

Geçici Teminatın Gelir Kaydedilmesi Emsal Karar

Daha önceki makalelerimizde geçici teminatın gelir kaydedilmesi konusu ele almıştık. İlgili makalemize buradan ulaşabilirsiniz. Bu makalemizde ise geçici teminatın gelir kaydedilmesi emsal karar paylaşıyoruz. İlgili makalemizde özellikle kısmi teklife açık ihalelerde geçici teminatın gelir kaydedilmesi durumlarında farklı yaklaşımlar olabildiğini belirtmiştik. Geçici teminatın gelir kaydedilmesi Danıştay kararlarında %3’ünün irat kaydedilmesi, %3’ü aşan kısmının ise iade edilmesi yönünde görüş bildirmektedir. Makalemizde sunduğumuz geçici teminatın gelir kaydedilmesi emsal karar da aynı yönde karar verilmiştir.

Zira 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Geçici Teminat” başlıklı 33’üncü  maddesinde “ihalelerde, teklif edilen bedelin %3’ünden az olmamak üzere, istekli tarafından verilecek tutarda geçici teminat alınır. İhale dokümanında belirtilmesi şartıyla, danışmanlık hizmeti ihalelerinde geçici teminat alınması zorunlu değildir.” hükmü yer almakta

Geçici teminatın gelir kaydedilmesi emsal kararda özetle “Bu durumda, davacının sunduğu geçici teminatın, üzerinde kalan 8 kısım sebze ihalesinden 2 kısma, 5 kısım meyve ihalesinden 1 kısma ilişkin teklifinin % 3’ünü aşan kısmının iade edilmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.” denilerek işlemin iptaline karar verilmiştir.

Geçici Teminatın Gelir Kaydedilmesi Emsal Karar

ramsey1
ramsey2
ramsey3
ramsey4
ramsey5

Adana İdare Hukuku Avukatı

Adana idare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı şu şekildedir;

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Disiplin soruşturmasına savunma örneğine buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Disiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.

Naklen atamada idarenin takdir yetkisi, kamu yararı ve hizmet gerekleri, emsal karar, naklen atama işleminin iptali, adana idare avukatı

Naklen Atamada İdarenin Takdir Yetkisi

Bu makalemizde naklen atamada idarenin takdir yetkisi nin ele alındığı bir Danıştay kararına yer vereceğiz. Bilindiği üzere naklen atama işlemi kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun biçimde yapılmalıdır. Bu doğrultuda naklen atamada idarenin takdir yetkisi olduğunu ancak bu takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun biçimde kullanılması gerektiğini söylemek mümkündür. Bu bağlamda naklen atamada idarenin takdir yetkisi kullanılırken, kamu hizmetinin etkin ve verimli işlemesi amacı dışında bir başka amacın bulunmaması, memurun kadro derecesini gözetmesi ve atama işlemlerinin bir ALT CEZA GİBİ uygulanmaması gerekmektedir. Aksi halde açılacak dava ile naklen atama işleminin iptali söz konusu olacaktır. Bu hususta naklen atama işleminin iptali ile ilgili aldığımız emsal karara buradan ulaşabilirsiniz.

Danıştay 2. Dairesinin kamu hizmet ve gerekleri göz ardı edilmeksizin memurların naklen atamasında idarenin takdir yetkisinin bulunduğu yönündeki 2021/3370 Esas, 2021/741 Karar sayılı kararının özet kısmını makalemizin devamında yer verilmiştir.

Naklen Atamada İdarenin Takdir Yetkisi

DANIŞTAY
2. DAİRE
Esas Numarası: 2021/3370
Karar Numarası: 2021/741
Karar Tarihi: 18.03.2021

KAMU HİZMET VE GEREKLERİ GÖZ ARDI EDİLMEKSİZİN MEMURLARIN NAKLEN ATANMADA İDARENİN TAKDİR YETKİSİ NE SAHİP OLDUĞU

Özeti: Dava İl Emniyet Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan çalışanın farklı İl Emniyet Müdürlüğü emrine naklen atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargı içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır. Emniyet amirinin atama gerekçesini oluşturan soruşturma raporunda; İlçe Emniyet Müdürlüğü personelinin hak etmiş oldukları özlük hakları ile ilgili olarak banka maaş protokolü için aralarında emniyet amirinin de bulunduğu ihale komisyonu oluşturulduğu görülmüştür. İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinde görevli personelin maaş ödemeleri ile ilgili olarak ihale yapıldığı, isteklilerden bankanın üç yıl için belirli miktarlı teklifinin, beş yıllık teklifinden ekonomik olarak daha avantajlı olmasına rağmen, beş yıllık promosyon bedelini onaylamak suretiyle görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü ve savsaklama suçunu işleyerek devleti ve kişileri zarara uğrattıkları belirtilmiştir. Emniyet amirinin Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün ilgili maddesi gereğince üç günlük aylık kesimi cezası ile tecziye edilmesine dair Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu işleminin tesis edildiği ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davada İdare Mahkemesi’nin kararıyla davanın reddine karar verildiği, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ise Bölge İdare Mahkemesince reddedildiği görülmüştür. Emniyet amiri hakkında Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca farklı İl Emniyet Müdürlüğü emrine naklen atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiş olup, idarenin temyiz isteminin kabulü gerekmektedir.

Adana İdare Hukuku Avukatı

Adana idare hukuku avukatı ve adana idari dava avukatı olarak bilgilendirme yapmak amacıyla paylaştığımız makalelerin bir kısmı şu şekildedir; İl dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir. 

  • İptal davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Tam yargı davasının incelendiği makalemize buradan,
  • Disiplin soruşturmasına savunma örneğine buradan,
  • Memur disiplin cezasına karşı açılacak iptal davasının incelendiği makalemize buradan, 
  • Memur disiplin cezasına itiraz konusunun ayrıntılı incelendiği makalemize buradan
  • Disiplin soruşturmasında soruşturma usulünün incelendiği makalemizi buradan
  • Soruşturma izni verilmesi itiraz dilekçesi örneğini buradan okuyabilirsiniz.

Makalelerimiz her geçen gün güncellendiği için ayrıntılı bilgi için lütfen sitemizde arama yapınız.