Etiket: Adana Ceza Avukatı

Yurtdışına tebligat talebi örneği, icra müdürlüğü yurtduşına tebligat talep örneği, yurtdışına tebligat nasıl yapılır, adana avukat, örnek talep dilekçesi

Yurtdışına Tebligat Talebi Örneği

Yurtdışına tebligat talebi, ilgili icra müdürlüğüne aşağıda verdiğimiz örnek dilekçe ile yapılabilir. Yurtdışına tebligat talebi Tebligat Kanunu’nun 25/a maddesine göre yapılır. Konu ile ayrıntılı bilgi verdiğimiz “Yurtdışına Tebligat Nasıl Yapılır?” başlıklı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Düzenlemeye göre; “Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir. Bu hâlde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar. Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir. Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir. Bu maddeye göre kazaî merciler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna gönderilebilir.”

Yurtdışına Tebligat Talebi Örneği

ADANA …. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ

DOSYA NO: 201../…..

Yukarıda esas numarası verilen icra takibinin borçlusunun adresi Uyap sisteminde   …. olarak kayıtlı olup, … örnek ödeme emrinin borçluya Tebligat Kanunu 25/a maddesi uyarınca tebliğine, bu sebeple … Başkonsolosluğuna müzekkere yazılmasına, yurtdışı tebligat giderinin tahsili için …. Defterdarlığı Muhasebe Bölümüne üst yazı gönderilmesini talep ederiz.

Alacaklı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, zamanaşımı, adana ceza avukatı, sanığa önceden hagb kararı verilmiş olması

Önceden Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, sanığa önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden işlenen suç tarihi arasındaki dönemde zamanaşımı süreleri hakkında aşağıdaki gibi karar vermiştir.

YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/10322
Karar Numarası: 2021/13534
Karar Tarihi: 04.05.2021

SANIĞA ÖNCEDEN VERİLEN HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI
İLE YENİDEN İŞLENEN SUÇ TARİHİ ARASINDAKİ DÖNEMDE ZAMANAŞIMI SÜRELERİNE DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİ

Sanığa Atılı Suçlara İlişkin Öngörülen Cezaların Üst Sınırının İncelenmesi Gerektiği – Önceden Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı İle Yeniden Suç İşlediği Tarih Arasındaki Durma Süresinin de Dikkate Alınması Gerektiği – Suçların Tabi Bulunduğu On İki Yıllık Olağanüstü Dava Zamanaşımının Gerçekleştiği – Hükmün Bozulması Gerektiği

Özeti: Sanığa atılı suçlara ilişkin öngörülen cezaların üst sınırı uyarınca önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden suç işlediği tarih arasındaki durma süresi de dikkate alındığında suçların tabi bulunduğu on iki yıllık olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün bozulması gerekmektedir.

HÜKÜMLER : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Sanığa atılı suçlara ilişkin Yasa maddesinde öngörülen cezaların üst sınırı uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, ve 67/4. maddelerine göre, önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden suç işlediği tarih arasındaki durma süresi de dikkate alındığında suçların tabi bulunduğu 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, O Yer Cumhuriyet Savcısının ve sanık …’in temyiz itirazları bu nedenle, yerinde görülmekle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, başkaca yönleri incelenmeyen hükümlerin BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4. ve CMK’nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞMESİNE, 04/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Ölümlü trafik kazası nedeniyle tazminat isteminde ihtiyati tedbir kararı alınmayacağı, trafik kazası tazminat ihtiyati tedbir kararı, emsal karar, BAM

Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat İsteminde İhtiyati Tedbir Kararı Alınamayacağı

İstanbul BAM 8. Hukuk Dairesi makalemizin devamında yer verdiğimiz emsal kararda ölümlü trafik kazası nedeniyle tazminat isteminde ihtiyati tedbir kararı alınmayacağı yönünde karar vermiştir. Kararda, HMK 389‘a göre verilecek ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, davanın konusunu oluşturmayan hususların anılan madde kapsamında ihtiyati tedbir kararına konu olması mümkün olmadığına, ihtiyati haczin ise İİK’nun 257 ve devamı maddelerinde ayrıca düzenlendiğine dikkat çekilmiştir. Kararda “Somut olayda üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen davalılara ait mal varlıklarının mülkiyeti hususunda ihtilaf bulunmayıp, alacak para alacağına ilişkindir. Bu nedenle, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden; davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği” yönünde hüküm kurulmuştur.

Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat İsteminde İhtiyati Tedbir Kararı Alınamayacağı

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/1368
Karar Numarası: 2020/3151
Karar Tarihi: 13.07.2020

ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİNDE İHTİYATİ TEDBİR KARARI ALINAMAYACAĞI 

Mevcut Durumda Meydana Gelebilecek Bir Değişme Nedeniyle Hakkın Elde Edilmesinin Önemli Ölçüde Zorlaşacağından ya da Tamamen İmkânsız Hâle Geleceğinden veya Gecikme Sebebiyle Bir Sakıncanın Yahut Ciddi Bir Zararın Doğacağından Endişe Edilmesi Hâllerinde Uyuşmazlık Konusu Hakkında İhtiyati Tedbir Kararı Verilebileceği – İhtiyati Tedbir Kararının Ancak Uyuşmazlık Konusu Hakkında Verilmesinin Mümkün Olduğu – Davanın Konusunu Oluşturmayan Hususların İhtiyati Tedbir Kararına Konu Olamayacağı – Üzerine İhtiyati Tedbir Konulması İstenilen Davalılara Ait Mal Varlıklarının Mülkiyeti Hususunda İhtilaf Bulunmadığı -Alacağın Para Alacağına İlişkin Olduğu – İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine Karar Verilmesinde Usul ve Yasaya Aykırılık Tespit Edilemediği – Davacılar Vekilinin İstinaf Talebinin Reddine Karar Verilmesi Gerektiği

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ: 25/10/2019 Günlü Ara Karar

NUMARASI: 2018/1191 Esas

DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat

İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2020

Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi ara kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 25/10/2018 günlü trafik kazası sonucunda vekil edenlerinden …’in oğlu, diğer davacıların da kardeşi olan n hayatını kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla davacı anne … için 10.000,00-TL maddi ve 200.000,00-TL manevi, diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 20.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, ayrıca kazanın oluşumunda kusuru bulunan davalı araç sürücüsü … ile araç işleteni olan davalı …’nun mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep edilmiştir. Mahkemece, bu istem değerlendirilerek 25/10/2019 günlü ara kararı ile; mevcut delil durumuna göre üzerine tedbir konulması talep olunan davalılara ait mal varlığının somut dava yönünden uyuşmazlık konusu bulunmadığı, dolayısıyla HMK’nun 389/1 maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri; ihtiyati tedbir şartlarının oluşmuş olmasına rağmen talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususuna ilişkindir.

Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.

HMK’nun 389. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilmesi mümkün olup, davanın konusunu oluşturmayan hususların anılan madde kapsamında ihtiyati tedbir kararına konu olması mümkün değildir. İİK’nun 257 ve devamı maddelerinde ise ihtiyati haciz ayrıca düzenlenmiştir.

Somut olayda üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen davalılara ait mal varlıklarının mülkiyeti hususunda ihtilaf bulunmayıp, alacak para alacağına ilişkindir. Bu nedenle, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden; davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan mahkeme ara kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılardan karar tarihi itibariyle alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvurma harçlarının peşin olarak alındığı anlaşıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-f gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2020

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Bilirkişi raporuna itiraz süresinin kaçırılması, bilirkişi raporuna itiraz etmemenin sonuçları, adana avukat, emsal karar, itiraz edilmeyen bilirkişi raporu

Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresinin Kaçırılması

Bu makalemizde bilirkişi raporuna itiraz süresinin kaçırılması halinde neler olacağı, bilirkişi raporuna itiraz etmemenin sonuçları üzerinde emsal karar ışığında duracağız. Bilirkişi raporuna itiraz süresinin kaçırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesi yol gösterici olacaktır.

Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresinin Kaçırılması

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesine göre; taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.

Bilirkişi raporunun tebliğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesi meşruhatının bulunması ve kesin sürenin sonuçlarının bildirilmesi gerekir. Ancak taraflardan birinin iki haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmaması halinde bilirkişi raporuna itiraz süresinin kaçırılması söz konusu olur. Bu durumda süresi içinde bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf, rapor içeriğini kabul etmiş sayılacağının kendisine ihtar olunmuş ise yapacağı itiraz sonuç doğurmaz.

Bu hususta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, 2018/1827 Esas, 2021/702 Karar ve 02.04.2021 tarihli oldukça yeni bir kararında da aynı doğrultuda karar vermiştir. Kararda; bilirkişi raporunun davalıya meşruhatla birlikte tebliğ edilip iki haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmaması halinde rapor içeriğini kabul etmiş sayılacağı kendisine ihtar olunduğundan, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra rapora itiraz etmesinin sonuç doğurmayacağı vurgulanmıştır.

Kararda özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde, 1979 yılından beri Türkiye’de de tescilli olan anılan ibareli marka ve şekil markalarının, davalı tarafça taklit olarak üretilen ayakkabılarda kullanıldığından bahisle, markaya tecavüzün tespiti, meni ve ref’i ile, maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. … Bilirkişi raporunun davalıya meşruhatla birlikte tebliğ edildiği ve iki haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmaması halinde rapor içeriğini kabul etmiş sayılacağının kendisine ihtar olunduğu, itiraz etmediği, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra bilirkişi incelemesinin eksik yapıldığının beyan edildiği anlaşılmakla. süresinden sonra rapora itiraz edilmesi sonuç doğurmayacağından. yargılamada kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davalı asilin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.”

Bilirkişi ücretinin kesin süre içinde yatırılmaması” nın sonuçlarını incelediğimiz makalemize buradan, “Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi örneği” ne yer verdiğimiz makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

sınava başkasını sokmak suçu, sınava başkasını sokmak yargıtay kararları, emsal karar, beraat, sınava kendisi yerine başkasını sokmak, adana ceza avukatı

Sınava Başkasını Sokmak Suçu

Bu makalemizde sınava başkasını sokmak suçu hakkında Yargıtay kararları doğrultusunda genel bilgi vereceğiz. Sınava başkasını sokmak suçu Türk Ceza Kanunu‘nda ayrıca düzenlenmiş bir suç değildir. Suçun işleniş biçimine göre “Resmi Belgede Sahtecilik” veya “Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan” suçları söz konusu olabilecektir.

Sınava Başkasını Sokmak Suçu

Sınava başkasını sokmak suçu, sınav giriş belgesinde değişiklik yapılması suretiyle işlenebileceği gibi, sınav giriş belgesinde değişiklik yapılmadan sınava girecek kişiye benzer birinin kullanılması  gibi farklı şekillerde işlenmektedir. Dolayısıyla somut olayda duruma göre “Resmi Belgede Sahtecilik” veya “Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan” suçları söz konusu olabilecektir.

Türk Ceza Kanunu’nun “Resmi Belgede Sahtecilik” başlıklı 204. maddesine göre; “Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır. hükmüne amirdir.

Türk Ceza Kanunu’nun “Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” başlıklı 205. maddesine göre; “Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” hükmüne amirdir.

Türk Ceza Kanunu’nun “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” başlıklı 206. maddesine göre; “Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmüne amirdir.

Sınava Başkasını Sokmak Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları

“…Sanığın kendisi yerine bir başkasını sınava soktuğunun sınavın başlangıcında görevlilerce yapılan kimlik kontrolü aşamasında anlaşılması ve herhangi bir belgenin düzenlenmemiş olması nedeniyle, eylem henüz hazırlık hareketi safhasında kaldığından, unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine sanığın mahkumiyetine karar verilmesi …..uyarınca BOZULMASINA”  YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ, Esas Numarası: 2013/11429, Karar Numarası: 2015/26243, Karar Tarihi: 11.05.2015

“…Heyetimizce resimler üzerinde yapılan incelemede, 28.11.2010 tarihli sınava giren kişinin fotoğrafının tamamen farklı şahsa ait olduğu gibi bu sınavdaki başarı sırası ve puanının sanığın önceki dönemlerde girdiği sınavlarda aldığı başarı sırası ve puanına göre bariz şekilde yükseliş gösterdiği ve bu sonuca göre sanığın atamasının yapıldığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, 28.11.2010 tarihli sınav cevap kağıdı üzerinde yer alan imzanın sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra yukarıda belirtilen hususlar da nazara alınarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeler ile beraat kararı verilmesi …. BOZULMASINA” YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ, Esas Numarası: 2017/11260, Karar Numarası: 2018/9395, Karar Tarihi: 22.11.2018

“…Salon aday yoklama listesi ile cevap kağıdının doldurularak sınav salonunda görevli olan salon başkanı ve sınav gözetmenine teslim edilip sanık adına meçhul kişi tarafından imzalanmasından ibaret eyleminin TCK.nun 204/1. maddesindeki resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması yasaya aykırı” YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ, Esas Numarası: 2013/25377, Karar Numarası: 2015/31627, Karar Tarihi: 08.12.2015

“…Yapılan inceleme sonucunda, salon aday yoklama listesinde sanıklar adına atılan imzaların, sanıklara ait olmadığının 09/02/2012 tarihli Kriminal raporla belgelendiği anlaşılmakla; sürücü adaylığı yazılı sınavına girmeyip yerlerine başka kişileri sokan sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerinin sabit olduğu gözetilmeden mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,” YARGITAY CEZA DAİRESİ ,Esas Numarası: 2014/12221, Karar Numarası: 2016/2315, Karar Tarihi: 15.03.2016

Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez, emsal karar, uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez, ispat

Uyuşmazlığı Çözecek Nitelikte İhtiyati Tedbir Kararı Verilemez

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi makalemizde yer verdiğimiz karara uyuşmazlığı çözülecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine hükmetmiştir. Yerel Mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.  Bunun üzerine BAM yargılama sonucunda elde edilebilecek sonucu önceden sağlayan ve davaya konu uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez kararını vermiş, olayda yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediğine hükmetmiştir.

Uyuşmazlığı Çözecek Nitelikte İhtiyati Tedbir Kararı Verilemez

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/1667
Karar Numarası: 2020/1372
Karar Tarihi: 26.11.2020

HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ VE ÖNLENMESİ İSTEMİNDE YARGILAMAYI GEREKTİREN DAVACI İDDİASI HAKKINDA YARGILAMA SONUCUNDA ELDE EDİLEBİLECEK SONUCU ÖNCEDEN SAĞLAYAN VE DAVAYA KONU UYUŞMAZLIĞI ESASTAN ÇÖZECEK NİTELİKTE İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLEMEYECEĞİ  

UYUŞMAZLIĞI ÇÖZECEK NİTELİKTE İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLEMEZ

Mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğu,  yargılama sonucunda elde edilebilecek sonucu önceden sağlayan ve davaya konu uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği , yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği

Özeti: Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkin olup mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargılama sonucunda elde edilebilecek sonucu önceden sağlayan ve davaya konu uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi davacının iddiasının yargılama gerektirdiği, mevcut deliller ile bu aşamada yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği, dolayısıyla ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.

İNCELENEN DOSYANIN MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/669 Esas
TARİH: 25/08/2020 Tarihli Ara Karar
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti ve Men’i
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:

TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından, her türlü tanıtım ve ticareti yapılan ürünlerin; müvekkili şirket tarafından üretilen ve piyasaya sunulan ürünler ile benzer olup olmadığının tespitinin yapılmasına ve işbu benzerliğin 6102 sayılı TTK’nın 54., 55. ve 56. maddeleri uyarınca müvekkili şirketin tescilden doğan haklarına tecavüzün, haksız rekabetin ve fiillerin usul ve yasaya aykırı ve haksız olduğunun tespitine, müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunundan doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerin teminat mukabilinde ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine, durdurulmasına, taklit ve tecavüz mahsulü ürünlerin piyasadan toplanmasına, bu minvalde gerekli önlemlerin alınmasına, davalı şirkete ait taklit ve tecavüz mahsulü ürünler hakkında teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ihtiyati tedbir kararının mahkemece verilecek karar kesinleşinceye kadar devamına, işbu ürünlere ve bu ürünlere ilişkin etiket, katalog, broşür, ambalaj dahil her türlü tanıtım evrakının toplatılmasına, el konulmasına, imhasına, satışının yapılmamasına, piyasaya sürülmemesine, tanıtımının yapılmamasına dair dosyada mübrez deliller çerçevesinde tecavüz ve haksız fiil mahsulü ürünler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, işbu ürünlere el konulmasına ve piyasadan toplanmasına, bunların yediemine tevdi edilmesine, karar kesinleşinceye kadar bu malların yedieminde muhafazasına, ayrıca davalı şirkete ait http://www…com/… internet adresinde yer alan tanıtımların da kaldırılmasına, davalı şirket aleyhine mahkemece verilecek kararın kesinleşmesini müteakip, masrafları davalı şirket tarafından karşılanmak suretiyle Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek bir gazetede bir defa ilan yoluyla kamuya duyurulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 07/08/2020 dilekçesi ile, davalı şirketin ürünlerinin, taklit ve tecavüz mahsulü ürünler olup, müvekkili şirket ürünleri ile aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu hususun bilirkişi raporunda da belirtildiğini beyanla, söz konusu bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne ve dava dilekçesinde belirtildiği şekilde davalı şirket ürünleri hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:

İlk Derece Mahkemesi 25/08/2020 tarih 2019/669 Esas sayılı ara kararında; “Davacının istemi hakkında 14/10/2019 tarihinde talep yargılamayı gerektirdiği ve mevcut delil durumuna göre tedbir isteminin reddine karar verildiğinden aynı gerekçe ile …”gerekçesi ile, Tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dosya kapsamında alınan 29.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda yapılan tespitlerle, işbu davadaki haklılıklarının sübuta erdiğini, HMK madde 389 kapsamında yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmesi nedeniyle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, Müvekkili şirketin orijinal ürünleri ile davaya konu taklit ve tecavüz mahsulü ürünlerin aynı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, Ayrıca davalı şirketin http://www…com/… internet sitesinde taklit ve tecavüz mahsulü ürünlerin satışının gerçekleştirildiğini, bu hususa ilişkin Beyoğlu … Noterliği 31.10.2019 tarih … Yevmiye no’lu e-tespit tutanağının aslı ve taklit tecavüz mahsulü ürünlerin sitede 15.01.2019 tarihinden beri satıldığını gösteren araştırma görsellerinin mahkemeye sunulduğunu, davalı şirketin haksız kazanç elde ettiğini ve işbu eylemlerinden dolayı müvekkili şirketi zarara uğrattığını, Bu nedenle talep ettikleri şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davalı şirketin işbu eylemlerinin, müvekkili şirketin TTK’ dan doğan haklarına açıkça tecavüz ettiğini, müvekkili şirketin telafisi güç / imkansız zararlarına yol açtığını, Davalı şirketin, müvekkili şirkete ait özgün tasarımları izinsiz bir şekilde kopyalayarak tasarım konusunda seçenek özgürlüğü olmasına rağmen, müvekkili şirketin ürettiği ve satışa sunduğu aynı deseni içerir lastikleri hukuka aykırı bir şekilde kullanmakta olduğunu, ilgili tasarımı ilk kez kullanan ve kamuya sunan kişinin müvekkili şirket olup, davalı şirketin TTK, TBK ile TMK’nın haksız rekabet hükümlerine ve TBK ile TMK’nın hak sahipliği, iyi niyet ve dürüstlük ilkelerine aykırı davrandığını, TTK’ nın 61. maddesinde, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturulması halinde, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına yönelik ihtiyati tedbir talep edilebileceğinin düzenlendiğini, Bu çerçevede yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirketin, müvekkili şirketin özgün tasarım mahsulü ürünlerine tecavüz eylemleri söz konusu olduğundan ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispat şartının oluştuğunu belirterek, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:

HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise res’en gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece verilen 25/08/2020 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemenin 14/10/2019 tarihli ara kararı ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 13/02/2020 tarih 2020/79 Esas 2020/198 Karar sayılı ilamı ile, “Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği görülmektedir. Yargılamanın devamı sırasında mahkemece bilirkişi raporu alındığı, davacı vekili tarafından ibraz edilen 07/08/2020 dilekçe ile, tekrar ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemenin 25/08/2020 tarihli ara kararı ile, talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 389/1. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Ancak, yargılama sonucunda elde edilebilecek sonucu önceden sağlayan ve davaya konu uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi davacının iddiasının yargılama gerektirdiği, mevcut deliller ile bu aşamada yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği, dolayısıyla ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Adana avukat olarak sitemizde yer verdiğimiz diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için burayatıklayabilirsiniz.

Yetkisizlik kararına itiraz dilekçesi örneği, ceza mahkemesi yetkisizlik kararına itiraz dilekçesi nasıl yazılır, adana ceza avukatı, ceza yetki itirazı

Yetkisizlik Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde yetkisizlik kararına itiraz dilekçesi örneği ne yer vereceğiz. Yer verilen yetkisizlik kararına itiraz dilekçesi örnek mukabilinde olup, dilekçe içeriğinin somut olaya göre uyarlanması gerekir. Ceza Mahkemelerinin verdiği yetkisizlik kararına itiraz halinde örnek dilekçeden faydalanılabilir.

Yetkisizlik Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği

ADANA … AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
Gönderilmek Üzere
ADANA … AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE

Dosya No         : 20../…. Esas 20../…. Karar

YETKİSİZLİK KARARINA İTİRAZ EDEN
SANIK              : ……………………..

VEKİLİ              : Av. Selce MARAŞ BÜKEN
Kurtuluş Mah. Atatürk Cad. No:95/101 Seyhan/ADANA

KONU              : Adana … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20../…. Esas sayılı dosyasından haksız ve hukuka aykırı biçimde, hatalı olarak verilen yetkisizlik kararına karşı itiraz dilekçemizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ

Adana … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20../…. Esas sayılı dosyası ile “………” suçunu işlediği iddiası ile yargılanan müvekkilin, “Suç yerinin ………. olduğu” gerekçesiyle; YETKİSİZLİK kararı verilmiş ve dosyanın yetkili ………. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir. Verilen karar usule, yasaya ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırıdır. Bu nedenle iş bu yetkisizlik kararına itiraz dilekçesi sunmak zorunluluğumuz doğmuştur. Şöyle ki;

SOMUT OLAYDA HAKSIZ MENFAATİN ELDE EDİLDİĞİ YERİN ADANA İLİ SINIRLARI İÇİNDE KALDIĞI TARTIŞMASIZDIR. DOLAYISIYLA YETKİLİ MAHKEMELER ADANA AĞIR CEZA MAHKEMELERİDİR.

Öncelikle dolandırıcılık suçlarında menfaatin elde edildiği yer suçun tamamlandığı yerdir. Konuyla ilgili güncel Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. Bu kapsamda olmak üzere konuyla ilgisi olması bakımından; Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 2016/8280 Esas, 2016/8862 Karar sayılı 17/10/2016 tarihli, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2016/4983 Esas, 2017/5516 Karar sayılı 06/02/2017 tarihli, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/34458 Esas, 2018/602 Karar sayılı 05/02/2018 tarihli, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2015/15021 Esas, 2015/29798 Karar sayılı 12/10/2015 tarihli, karar özetleri aşağıya alınmıştır.

“…Dolandırıcılık suçlarında suç yerinin haksız menfaatin fiilen elde edildiği yer olduğu, somut olayda ise hileli hareketler ile iradesi fesata uğratılan şikayetçi tarafından yatırılan paranın şüpheli kişi veya kişiler tarafından İstanbul ilinde bulunan bir bankamatikten çekildiği anlaşılmakla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıığının yetkili olması ve mahkemece Bergama Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olması CMK’nın 309.maddesi gereğince bozmayı gerektirmiştir. ” (Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 2016/8280 Esas, 2016/8862 Karar sayılı 17/10/2016 tarihli kararı)

“…Dosya kapsamına göre, … 15. Ceza Dairesinin 06/04/2015 tarihli ve 2015/4473 esas, 2015/23011 sayılı ilâmı ve daha birçok kararında da belirtildiği üzere, dolandırıcılık suçunda iradesi fesada uğratılan kişinin yatırmış olduğu paranın fail tarafından çekildiği anda tamamlanacak olması nedeniyle suç yerinin de menfaatin temin edileceği yer olacağından hareketle, suç yerinin haksız menfaatin temin edildiği yer olan Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının yargı çevresinde kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden… “ (Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2016/4983 Esas, 2017/5516 Karar sayılı 06/02/2017 tarihli kararı)

“…Dairemizin 06.04.2015 tarih ve 2015/4473-23011 sayılı ilâmı ve daha birçok kararında da belirtildiği üzere, dolandırıcılık suçunun, iradesi fesada uğratılan kişinin yatırmış olduğu paranın fail tarafından çekildiği anda tamamlanacak olması nedeniyle suç yerinin de menfaatin temin edileceği yer olacağından hareketle…” (Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2015/15021 Esas, 2015/29798 Karar sayılı 12/10/2015 tarihli kararı)

Yukarıya alınan ve CMK 309 maddesi gereğince verilen Yargıtay kararları dikkate alındığında eylemin tamamlandığı yerin haksız menfaatin elde edildiği yer olduğu açıkça belirtilmektedir. Suçlarda menfaatin elde edilmesi, paranın harcanması, bankadan çekilmesi veya bankaya yatırılması ve böylece şüphelinin veya sanığın hesabına geçmesi arasında bir fark yoktur.

ARZ EDİLEN YARGITAY İÇTİHATLARI DOĞRULTUSUNDA YARGILAMAYA ADANAAĞIRCEZA MAHKEMESİ’NDE DEVAM EDİLMESİ GEREKİRKEN, YETKİSİZLİK KARARI VERİLEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Nitekim gerek TCK ve CMK tarafından gerekse Yargıtay içtihatlarınca soruşturma ve kovuşturmanın ancak ve ancak suçun işlendiği yerde yapılabileceği, dolandırıcılık suçunda ise suçun işlendiği yerin haksız menfaatin elde edildiği yer olduğu açıkça düzenlenmiştir. Somut olayda görülmektedir ki; Adana …. Ağır Ceza Mahkemesi görevli ve yetkili olduğu yargılama hakkında haksız şekilde ve yetersiz gerekçe ile yetkisizlik kararı vermiştir.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde tutulacak nedenler dahilinde, yetkisizlik kararına itiraz dilekçesi nin kabulü ile, Adana … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20../…. Esas 20../…. Karar sayılı yetkisizlik kararına itirazlarımızın kabulüne, yargılamanın görevli ve yetkili Adana Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından yapılmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

Sanık …………… Müdafi
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Polis memuruna hakaret suçu emsal yargıtay kararı, ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı, polis memuruna hakaret beraat emsal karar, adana ceza avukatı

Polis Memuruna Hakaret Suçu

Bu makalemizde polis memuruna hakaret suçu nu örnek bir yargıtay kararı ile birlikte inceleyeceğiz. Tüm hakaret suçlarında olduğu gibi polis memuruna hakaret suçu nda da ağır eleştiri hakaret ayrımının net olarak yapılması gerekir. Özellikle polis memuruna hakaret suçu beraat kararının söz konusu olabilmesi için, sarf edilen sözlerin ağır eleştiri mi yoksa hakaret boyutunda mı olduğunun tetkiki gerekir. Konuyu Türk Ceza Kanunu kapsamında ele aldıktan sonra, dilekçemizin sonunda verdiğimiz polis memuruna hakaret emsal yargıtay kararı nın ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı kavramını somutlaştıracağı kanaatindeyiz.

Polis Memuruna Hakaret Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 1. fıkrasında hakaret suçu “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” olarak yer bulmuştur.

Yine Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 2. fıkrasında ise polis memuruna hakaret suçu için de geçerli olan suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. Maddeye göre; “Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı … işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.”

Dolayısıyla görevi başındaki kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı bit yıldan az olamaz. Polis memuruna hakaret suçu nda da eğer suç polis memuruna görevinden dolayı yapılan bir hakaretten kaynaklanıyorsa bu maddenin tatbiki gerekir.

Polis Memuruna Hakaret Suçu Emsal Yargıtay Kararı

Ancak hakaret suçunun tüm hallerinde olduğu gibi, polis memuruna hakaret suçunda da sarf edilen sözlerin hakaret mi yoksa ağır eleştiri mi olduğunun değerlendirilmesi gerekir. Aşağıda yer verdiğimiz Yargıtay 18. Ceza Dairesi‘nin kararında, sanığın, müşteki polis memurlarına söylediği kabul edilen “dışarıda kedi gibi oluyorsunuz, üniformayı giyince aslan kesiliyorsunuz siz zaten polis olmasaydınız bir işe yaramazdınız” şeklinde, ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinde hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiştir. Dolayısıyla sanık hakkında polis memuruna hakaret suçu beraat kararı verilmiştir.

Polis Memuruna Hakaret Suçunda Ağır Eleştiri

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ
2015/38958 ESAS
2017/10366 KARAR
05/10/2017 TARİH

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi

SUÇ : Hakaret

HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR :

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.

Olay günü sanığın, müşteki polis memurlarına söylediği kabul edilen “dışarıda kedi gibi oluyorsunuz, üniformayı giyince aslan kesiliyorsunuz siz zaten polis olmasaydınız bir işe yaramazdınız” şeklinde, ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinde hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Adana Ceza Avukatı olarak kaleme aldığımız “Hakaret Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği”ne buradan, “Facebook Üzerinden Hakaret Suçu”nun incelendiği makalemize buradan ulaşabilirsiniz

Yurtdışına tebligat nasıl yapılır, yabancı ülkeye tebligat genel hükümlere göre yapılır, yurtdışına tebligat, masrafı, adana avukat...

Yurtdışına Tebligat Nasıl Yapılır?

Bu makalemizde yurtdışına tebligat nasıl yapılır sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Yurtdışına tebligat, Tebligat Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Yurtdışına tebligat nasıl yapılır sorusuna cevap ararken tebligat yapılacak devlet ile yapılmış bir anlaşma veya çok taraflı bir sözleşme olup olmadığına bakmak gerekir. Eğer herhangi bir anlaşma mevcut değilse bu durumda yabancı ülkeye tebligat genel hükümlere göre yapılır.

Yurtdışına Tebligat Nasıl Yapılır?

Yabancı ülkeye tebligat, o ülkenin yetkili makamları aracılığıyla yapılır. Tebligat yapılması o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosluk tarafından yetkili makamdan istenir. Nitekim Tebligat Kanunu’nun 25/1. maddesi de “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle
yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.” hükmüne amirdir.

Yurtdışına tebligat nasıl yapılır sorusunun cevabı Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te mevcuttur. Yurtdışına tebligat için, tebliğ evrakı tebligatı çıkaran merciin bağlı olduğu Bakanlık tarafından (mesela Adalet Bakanlığı) Dışişleri Bakanlığı’na iletilir. Dışişleri Bakanlığı da evrakı ilgili Türkiye elçiliğine veya konsolosluğuna gönderir. Dışişleri Bakanlığı’nın aracılığına gerek görülmüyorsa, o evrak merciin bağlı olduğu bakanlık tarafından da direkt ilgili Türkiye elçiliğine veya konsolosluğuna gönderilebilir.

Nitekim Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 38. maddesine göre de;“Yabancı ülkelerde bulunanlara tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu bakanlık aracılığıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya başkonsolosluğuna gönderilir. Dışişleri Bakanlığının aracılığına gerek görülmeyen hallerde, tebligat evrakı bakanlıklarca doğrudan o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya başkonsolosluğuna gönderilebilir. Dışişleri Bakanlığı ve tebliği çıkaran merciin bağlı olduğu bakanlık tebliğ evrakını, 39, 40, 41, 43 ve 47 nci madde hükümlerine göre düzenlenip düzenlenmediği yönünden inceler, varsa yanlışlık ve eksiklikleri düzelttirir veya tamamlattırır.”

Yine yabancı ülkeye tebligat nasıl yapılır sorusuna cevap ararken Adalet Bakanlığı tarafından bu konuda çıkarılmış genelgeleri de incelemek gerekir. Örneğin 069-3 nolu cezai konularda uluslararası tebligatla ilgili genelge veya 063-3 nolu hukuki alanda uluslararası adli tebligat işlemleri ile ilgili genelge bunlardan başlıcalarıdır. Bahsi geçen genelgeler dahil Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılmış tüm genelgelere buradan ulaşabilirsiniz.

Tebligat Hukuku ile ilgili olarak “21/2 Tebligat Nedir?” başlıklı makalemize buradan, “İlanen Tebligat Nedir?” başlıklı makalemize ise buradan ulaşabilirsiniz. Borçlunun Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca yapılacak mernis adresine tebligat talebine buradan ulaşabilirsiniz. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

El yazılı vasiyetname nedir, el yazılı vasiyetname nasıl hazırlanır, geçerlilik şartları, el yazılı vasiyetnamenin geçerliliği, yargıtay kararları

El Yazılı Vasiyetname Nedir?

Bu makalemizde el yazılı vasiyetname nedir, el yazılı vasiyetname nasıl hazırlanır, el yazılı vasiyetname nereye verilir gibi sorulara cevap vermeye çalışacağız. El yazılı vasiyetname, mirasbırakanın başından sonuna dek kendi el yazısı ile yazılmış olmak zorundadır. Bu vasiyetname türü okuma yazma bilen herkes tarafından yapılabilecek, masrafsız ve kolay bir yoldur.

El Yazılı Vasiyetname Nedir?

El yazılı vasiyetname nedir sorusu en basit şekilde şöyle cevaplanabilir. El yazılı vasiyetname, mirasbırakanın başından sonuna dek kendi el yazısı ile yazılmış olmak zorundadır. Bu vasiyetname türü okuma yazma bilen herkes tarafından yapılabilecek, masrafsız ve kolay bir yoldur.

El Yazılı Vasiyetname Nasıl Hazırlanır?

El yazılı vasiyetname nasıl hazırlanır sorusunun cevabını Medeni Kanun’un 538/1 maddesinde bulabiliriz. Düzenlemeye göre; “El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.” Dolayısıyla el yazılı vasiyetname mirasbırakanın bizzat el yazısı ile yazılmış olması gerektiği gibi, tarihinin yıl, ay ve gün olarak belirtilmesi ve vasiyetçi tarafından imzalanması gerekir. Bu şartları taşımayan el yazılı vasiyetnameler geçersizdir. Yazının okunaklı olmaması, veya Türkçe dışında bir dille yazılması vasiyetnamenin içeriğini etkilemez.

El Yazılı Vasiyetnamenin Geçerliliği

Yukarıda belirttiğimiz gibi mirasbırakanın el yazısı ile yazılmamış, yıl, ay ve gün belirtilmemiş ve imzalanmamış el yazılı vasiyetnamenin geçerliliği yoktur. Nitekim Yargıtay kararları da bu yöndedir.

  • “…İmza dışındaki kitap harfleriyle yazılı vasiyetname içeriğinin vasiyetçinin el ürünü olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 28.5.2002 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre imzanın miras bırakana ait olduğu yazı örnekleri bulunmadığından vasiyetname içeriği ile ilgili değerlendirme yapılamayacağı tesbit edilmiştir. Davalı tanıkları, tanık S. S. dahil vasiyetnamenin miras bırakanın el yazısı ile tanzim edildiğine dair görgüye dayalı bir bilgi verememişler, buna karşı davacı tanıkları miras bırakanın okuma yazma bilmediğini beyan etmişlerdir. Bu durum karşısında ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre vasiyetname aslı ibraz edilmediğinden ve vasiyetname içeriği yazıların miras bırakana ait olduğunun tesbiti de mümkün bulunmadığından Türk Kanunu Medenisinin 485. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davanın kabulü ve vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi ve yazılı gerekçelerle hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2003/4548, Karar Numarası: 2003/5785, Karar Tarihi: 21.04.2003
  • “…Somut olayda; davaya konu vasiyetname, mirasbırakan …tarafından 10.01.1993 tarihinde hazırlanmış olup,söz konusu vasiyetnameye mirasbırakanın isim ve soy ismini yazdığı ancak vasiyetnamenin mirasbırakan tarafıdan imzalanmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar, davalılar 10.01.1993 tarihli el yazılı vasiyetnameyi , mirasbırakanın adı ve soyadını yazmak suretiyle imzaladığını ve hüküm ifade edeceğini ileri sürmüş ise de,davacılar tarafından mahkemeye ibraz edilen ,mirasbırakan …’ye ait vekaletnamede mirasbırakanın imzasını ad ve soyad yazmak suretiyle atmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; 10.01.1993 tarihli vasiyetnamede mirasbırakanın imzasının bulunmadığı, el yazısı ile düzenlenen vasiyetnamenin mirasbırakan tarafından imzalanmış olmasının zorunlu olduğu gözetilerek, davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas Numarası: 2016/8717, Karar Numarası: 2017/2051, Karar Tarihi: 27.02.2017

El Yazılı Vasiyetname Nereye Verilir?

Medeni Kanun’un 538/1 maddesi ise el yazılı vasiyetname nereye verilir sorusunun cevabını vermektedir. Düzenlemeye göre; “El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.”

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.