Etiket: adana avukatı

Kripto para yatırımlarında SAFE nedir, SAFE nasıl hazırlanır, kripto para SAFE dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hukuki danışmanlık

Kripto Para Yatırımlarında SAFE Nedir?

SAFE (Simple Agreement for Future Equity) ve SAFT (Simple Agreement for Future Tokens) sözleşmeleri kripto para yatırımlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Daha önceki makalemizde SAFT sözleşmeleri ile ilgili bilgi vermiştik, ilgili makaleye buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazımızda ise kripto para yatırımlarında SAFE sözleşmesi hakkında kısa bir bilgi vereceğiz.

Kripto para yatırımları, teknolojik yenilikler ve büyük potansiyel getirilerle doludur. Ancak, bu faydalar sektördeki yatırımlar yüksek riskler ve belirsizliklerle de birlikte gelir. Bu nedenle, kripto para yatırımlarında güvence ve hızlılık sağlayabilecek yeni finansman modelleri arayışı devam etmektedir. Bu bağlamda, SAFE (Simple Agreement for Future Equity) anlaşmaları, yatırımcılar ve girişimciler için önemli bir çözüm sunar.

SAFE (Simple Agreement for Future Equity) Nedir?

SAFE, Y Combinator tarafından 2013 yılında geliştirilmiş bir finansman modelidir. Bu anlaşma türü temel olarak; yatırımcının bir girişime, özellikle kripto para tabanlı girişimlere, belirli bir miktar para yatırmasını ve karşılığında, gelecekteki bir finansman turunda hisse senetlerini belirli bir indirimle veya bir değerleme tavanı altında satın alma hakkını elde etmesini sağlamaktadır.  Kripto para sektörü, genellikle hızlı büyüme ve büyük ölçekte değişikliklerle karakterize edilir. Bu, kripto para projelerine yatırım yapmayı oldukça cazip hale getirirken, aynı zamanda yatırımcılar için önemli riskler oluşturur. Kripto para SAFE anlaşmaları, yatırımcılara gelecekteki hisse senetleri için önceden belirlenmiş şartlarla daha fazla güvence sağlar ve bu da belirsizlikleri bir dereceye kadar azaltır.

SAFE Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Bununla birlikte SAFE anlaşmaları, yatırımcıların yatırımını hisse senedine dönüştürme hakkını belirler, ancak hisse senetlerinin satın alınmasını garantilemez. Bu dönüştürme genellikle bir tetikleyici olay, örneğin bir sonraki finansman turu veya girişimin satışı gibi bir durumda gerçekleşir. Bir yatırımcının göz önünde bulundurması gereken önemli bir nokta, SAFE anlaşmalarının bir borç anlaşması olmadığıdır. Yani, girişim başarısız olursa, yatırımcılar yatırım miktarlarını geri talep edemezler. Bu nedenle, SAFE anlaşmaları yüksek riskli yatırımlar olarak kabul edilir ve kripto para projelerine yatırım yaparken dikkatlice değerlendirilmelidir.

Ayrıca, her ne kadar SAFE anlaşmaları basitleştirilmiş bir anlaşma formu olarak tasarlanmış olsa da, bu anlaşmaların hukuki ve mali etkileri karmaşıktır. Yatırımcılar ve girişimciler, bir SAFE anlaşmasının nasıl yapılandırılacağını ve nasıl işleyeceğini tam olarak anlamadan önce hukuki ve finansal danışmanlık almalıdırlar. Bu nedenle, SAFE yoluyla yatırım yapmayı düşünen bireylerin ve kuruluşların, hukuki danışmanlık alarak bu anlaşmanın detaylarını tam olarak anlamaları ve değerlendirmeleri son derece önemlidir.

Tüm bunların yanı sıra  SAFE anlaşmaları, kripto para projelerinde özellikle önemlidir çünkü bu projeler genellikle hızlı büyüme ve volatilite ile karakterizedir. SAFE anlaşmaları, girişimcilere belirsizliklerle başa çıkmalarına yardımcı olur ve projelerini başarıya ulaştırma şanslarını artırır.

SAFE Nasıl Hazırlanır?

SAFE anlaşmalarının hukuki statüsü ve düzenlemeleri, ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Bu anlaşmalar, genellikle özel sermaye anlaşmaları kapsamında düzenlenir ve birçok ülkede bu tür anlaşmaların hukuki çerçevesi vardır. Ancak, kripto para projelerinde kullanıldığında, bu anlaşmaların düzenlemeleri ve uygulamaları daha karmaşık hale gelebilir. Yatırımcılar ve girişimciler, kripto para SAFE anlaşmalarının kendi yerel hukuklarına ve düzenlemelerine uygunluğunu dikkatlice değerlendirmelidir.

Takdir edileceği üzere hazır olarak bulunan veya başka bir yerden temin edilen bir SAFE bu gereklilikleri karşılayamayacaktır. SAFE’in hem güncel hukuki düzenlemelere uygun biçimde kaleme alınması hem de ilgili projenin özelliklerine, bulunduğu ülkeye ve yatırımcısının özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi için 0507 057 53 35 nolu telefon numaramızdan bize ulaşabilirsiniz. Söz konusu telefon hattının hukuki danışma hattı olmadığını, randevu taleplerinize ilişkin olduğunu hatırlatırız. Bunun dışında il dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kripto para yatırımlarında SAFT nedir, SAFT nasıl hazırlanır, kripto para SAFT dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hukuki danışmanlık

Kripto Para Yatırımlarında SAFT Nedir?

Bu makalemizde kripto para yatırımlarında SAFT hakkında kısa bir bilgi vereceğiz. SAFT (Simple Agreement for Future Tokens)  sözleşmesi kripto para yatırımlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Kripto para dünyası, sürekli gelişen teknolojiler ve büyük potansiyel getirilerle doludur. Ancak, bu alandaki yatırımlar yüksek riskler ve belirsizliklerle de birlikte gelir. Bu nedenle, kripto para projelerine yatırım yaparken güvence ve hızlılık sağlayabilecek yeni finansman modelleri ihtiyaç duyulmaktadır. İşte burada SAFT gibi anlaşma türleri devreye girer.

SAFT (Simple Agreement for Future Tokens) Nedir?

SAFT, bir öncül yatırım sözleşmesi biçiminde işleyen bir sözleşme türüdür. Yatırımcılar, projeyi desteklemek için belirli bir miktarda para sağlarlar. Karşılığında ise geliştiriciler yatırımcılara gelecekte dağıtılacak tokenlerden belirli bir miktarı garanti ederler. Ancak, bu tokenlerin dağıtılması yalnızca projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasına ve tokenlerin halka arzına bağlıdır.

SAFT‘ın hukuki yapısı, Amerikan Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) düzenlemelerine uyumluluk sağlar. Bu, SAFT’ı özellikle ABD merkezli yatırımcılar ve geliştiriciler için çekici kılar. Ancak, bu uyumluluk SAFT’ın global düzeyde kabul görmesini de sağlamıştır. SAFT, ayrıca “accredited investors” olarak adlandırılan belirli niteliklere sahip yatırımcılara yöneliktir. Bu yatırımcılar genellikle belirli bir net değere veya yıllık gelire sahip bireyler veya kuruluşlar olup, riski daha iyi değerlendirebilme ve taşıyabilme kapasitelerine sahip olmaları beklenir.

SAFT, bir ICO (Initial Coin Offering – İlk Coin Teklifi) ile karıştırılmamalıdır. ICO, tokenlerin genel halka satışını ifade ederken, SAFT belirli yatırımcılara yönelik bir ön satış sürecidir. SAFT ayrıca, tokenlerin bir menkul kıymet olarak kabul edilmesi riskini de azaltır, çünkü SAFT çerçevesinde tokenlerin dağıtımı projenin başarıyla tamamlanmasına ve fonksiyonel bir ağa sahip olmasına bağlıdır.

SAFT Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Sonuç olarak, SAFT, kripto para alanında projeleri finanse etmek için önemli bir araçtır. Ancak, bu sözleşmenin özgül riskleri ve karmaşıklıkları vardır. Bu nedenle, SAFT yoluyla yatırım yapmayı düşünen bireylerin ve kuruluşların, hukuki danışmanlık alarak bu anlaşmanın detaylarını tam olarak anlamaları ve değerlendirmeleri son derece önemlidir.

Özellikle, yatırımcıların projenin başarısına doğrudan bağlı olduğunu anlamaları gerekmektedir. Eğer proje başarısız olursa veya belirtilen hedefleri karşılamazsa, yatırımcılar token almayabilirler. Ayrıca, tokenlerin değeri, piyasa koşulları ve talep gibi dış faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde dalgalanabilir.

Ayrıca, SAFT’ın hukuki statüsü ve regülasyonları, ülkeden ülkeye değişebilir. Bu nedenle, yatırımcıların ve geliştiricilerin, kendi yerel hukuklarına ve düzenlemelerine göre SAFT’ın uygunluğunu dikkatlice değerlendirmeleri gerekmektedir. SAFT, kripto para dünyasında bir devrim yaratmıştır, ancak bu devrimin parçası olmak dikkatli bir değerlendirme ve uygun hukuki danışmanlık gerektirir. Yatırımcılar ve geliştiriciler, SAFT’ın sunduğu fırsatları ve riskleri tam olarak anladıklarından emin olmalıdırlar. Ancak bu şekilde hazırlanan bir SAFT, kripto para dünyasının geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip olan bir araç olabilir.

SAFT Nasıl Hazırlanır?

Bu açılardan değerlendirildiğinde SAFT sözleşmelerinin hukuki statüsü ülkeden ülkeye değişebildiğinden, ülkelerdeki regülasyonları takip eden ve bilen, kripto para alanında teknik ve detaylı bilgisi olan profesyoneller tarafından hazırlanması projenin ve yatırımcıların güvenliği ve geleceği için önem arz etmektedir. Takdir edileceği üzere hazır olarak bulunan veya başka bir yerden temin edilen bir SAFT bu gereklilikleri karşılayamayacaktır. SAFT’ın hem güncel hukuki düzenlemelere uygun biçimde kaleme alınması hem de ilgili projenin özelliklerine, bulunduğu ülkeye ve yatırımcısının özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi için 0507 057 53 35 nolu telefon numaramızdan bize ulaşabilirsiniz. Söz konusu telefon hattının hukuki danışma hattı olmadığını, randevu taleplerinize ilişkin olduğunu hatırlatırız. Bunun dışında il dışından gelen görüşmeler zoom, google meet veya başkaca telekonferans yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir.  

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

İhtiyati haciz dilekçesi örneği, ihtiyati haciz talep dilekçesi, ihtiyati haciz dilekçesi nasıl yazılır, adana avukat, ihtiyati haciz için başvuru dilekçesi örneği

İhtiyati Haciz Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde ihtiyati haciz dilekçesi örneği ne yer veriyoruz. İhtiyati haciz başvuru dilekçesi olarak makalemizde verilen ihtiyati haciz dilekçesi örnek niteliğinde olduğunun ve mutlaka somut olaya uyarlanması gerektiğinin altını önemle çizmek isteriz.

İhtiyati Haciz Dilekçesi Örneği

ADANA NÖBETÇİ ………….. MAHKEMESİ’NE

İHTİYATİ HACİZ

TALEP EDEN-ALACAKLI   :  ………………………….

VEKİLİ                                   : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

KARŞI TARAF-BORÇLU      : ………………………….

D.KONUSU                            :  İHTİYATİ HACİZ KARARI TALEBİDİR.

ALACAK MİKTARI                :  …………..-TL

AÇIKLAMALARIMIZ

Müvekkil ile karşı yan arasında akdedilen …/…/….. tarihli sözleşmeye istinaden adı geçen müvekkile borçlanmıştır. Müvekkilin tüm ısrar ve ihtarlarına rağmen borcunu ödemeyen karşı yan hakkında alacağın tahsilini temin için Adana …. İcra müdürlüğünün …../……. E. sayılı dosyasından Genel haciz yoluyla icra takibine geçilmiştir.

Bu anlamda; ………….TL.’na ulaşan müvekkil alacağı teminatsız olup, borçlunun mallarını kaçırma girişimi içinde olması nedeniyle, muaccel olduğu belli olan ve ancak teminatsız bulunan işbu alacağımızın tahsilini temin için ihtiyati haciz kararı istemek zorunda kalınmıştır.

HUKUKİ NEDENLER             :  İİK.257.Mad.v.s.ilgili mevzuat.

DELİLLERİMİZ                       :  Sözleşme, Adana …. İcra Müdürlüğü’nün ……/……… E.sayılı dosyası, ihtarname

NETİCE VE TALEP        :  Yukarıda kısaca arz edilen nedenlerle, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere, muaccel olan ve teminatsız durumda bulunan müvekkilin alacağının tahsilini temin etmek üzere, takdir edilecek teminat karşılığında, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin borçluya  tahmiline karar verilmesini vekaleten saygıyla arz ve talep ederim.

İHTİYATİ HACİZ TALEP EDEN VEKİLİ
AV. SELCE MARAŞ BÜKEN

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Terditli dava dilekçesi nasıl yazılır, terditli dava nedir, dava dilekçesi içinde neler yer almalıdır, terditli dava dilekçesi örneği makalemizde yer almaktadır, adana avukat

Terditli Dava Dilekçesi Örneği

Terditli dava hukuk sistemimizde sıklıkla kullanılan bir dava türüdür. Kısa ve öz bir tanımını yapmak gerekise terditli dava, davacı aynı davalılara karşı ileri süreceği iki ayrı talebini tek bir davada dile getirmesidir. Dolayısıyla aynı terditli dava dilekçesi içinde iki ayrı talep mevcuttur. Birincil talebin yerine getirilmesinin imkansız olduğunun anlaşılması durumunda devreye girecek ikincil bir talep de davaya eklenir. Bu makalemizde terditli dava dilekçesi örneğine yer almaktadır. Söz konusu dilekçe örnek mukabilinde, terditli dava dilekçesi nasıl yazılır sorusuna genel bir cevap olabilecek niteliktedir. Bu nedenle açılacak terditli dava dilekçesi somut olayın özelliklerine göre uyarlanarak özel olarak hazırlanmalıdır.

Terditli Dava Dilekçesi Örneği

ADANA …………….. MAHKEMESİ’NE

DAVACI                                                 :

VEKİLİ                                                  :

DAVALI                                                :

KONU                                                  : Davalıdan satın alınan ……….’nın müvekkile teslimine; bunun mümkün olmaması halinde satış bedeli olarak ödenen ……….. TL’nin ödeme tarihi olan …/…./….’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebimizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ

Müvekkil davalı …………………….’dan ……… marka ………… model  ……….. satın almıştır. (Ek-1: Satış Sözleşmesi) Satış bedeli olarak ………. TL .…/…./…….. tarihinde banka kanalı ile ödenmiştir. (Ek-2: Dekont) Davalı Ek-1’de sunulan sözleşmede de sabit olduğu üzere; satın alınan ürünü müvekkile 15 gün içinde teslim edeceğini bildirmiş ancak geçen sürede teslimat gerçekleştirilmemiştir. Davalı müvekkili bir süre oyalamış, daha sonrasında ise telefonlarına dahi çıkmamaya başlamıştır. Bu nedenle, davalıdan satın alınan ……….’nın müvekkile teslimine; bunun mümkün olmaması halinde satış bedeli olarak ödenen ……….. TL’nin ödeme tarihi olan …/…./….’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili için iş bu davayı açmak zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

HUKUKİ DELİLLER    :  …/…/……. Tarihli satış sözleşmesi, …./…./……. Tarihli ödeme dekondu, banka kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi, yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM     :Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalıdan satın alınan ……….………’nın müvekkile teslimine; bu mümkün satış bedeli olarak ödenen ………….. TL’nin ödeme tarihi olan …/…./….’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
……………………………..

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

tasarrufun iptali davasında haciz tutanağının aciz belgesi niteliği, aciz vesikası nasıl olmalıdır, aciz belgesi niteliğindeki haciz tutanağı, adana avukat

Haciz Tutanağının Aciz Belgesi Niteliği

Tasarrufun iptali davasında aciz belgesi açılan dava için dava şartı niteliğindedir. Tasarrufun iptali davasında aciz belgesi dava şartı dava sonuna kadar tamamlanabilir. Dolayısıyla dava açılırken sunulmayan aciz vesikası daha sonra da sunulabilir. Tasarrufun iptali davasında aciz belgesi niteliğindeki haciz tutanağı nın da dosyaya sunularak dava şartının tamamlanabilmesi mümkündür. Ancak tasarrufun iptali davasında haciz tutanağının aciz belgesi niteliği nde değerlendirilebilmesi için, tutanakta adresteki yere girildiğine ve ancak herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit bulunması gereklidir. Aksi halde haciz tutanağının aciz belgesi niteliği bulunmayacaktır.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, aşağıda tam metnine yer verdiğimiz emsal kararında, adresteki eve girilerek herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit taşımayan haciz tutanağının aciz belgesi niteliği nde olmadığına karar vermiştir. Kararda özetle; Dava tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için borçlu hakkında düzenlenmiş geçici veya kat’i aciz belgesinin sunulması gereklidir. Somut olayda, zabıta araştırmasına göre borçlunun babası ile oturduğu aynı zamanda MERNİS adresi olan yere gidilerek tutulan haciz tutanağında, adresin kapalı olduğu, apartman görevlisinin, borçlunun babasının oturduğunu, borçluyu soranın çok olduğunu belirttiği, kapıya not bırakıldığı ve yapılacak başka bir işlem kalmadığından hacze son verildiği belirtilmiştir. Adresteki eve girilerek herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit olmadığından bu tutanak aciz belgesi niteliğinde değildir.

Haciz Tutanağının Aciz Belgesi Niteliği

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/3951
Karar Numarası: 2020/3276
Karar Tarihi: 09.06.2020

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA HACİZ TUTANAĞININ ACİZ BELGESİ NİTELİĞİ

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi süresi içinde davalılar … /…vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … aleyhine takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, 08.01.0215 tarihinde dava konusu taşınmazının 1/2 hissesini davalı …’a, 1/2 hissesini davalı …’a devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili; davaya konu taşınmazın davalılar … ve…’a ait olduğunu, taşınmazın 09/03/1981 tarihinde … adına Türkiye Emlak Kredi Bankası A.O.’dan alındığını, 1998 yılında ise…’ın taşınmazın evlilik birliği içerisinde alınmasına rağmen … adına kayıtlı olmasını sorun ettiğinden bu nedenle taşınmazın intifa hakları … ve… kalarak çıplak mülkiyetinin …’ya devredildiğini, 2009 yılında ise müvekkillerinin kredi çekmesi ve davaya konu taşınmaza ipotek konulması için intifa haklarından feragat edildiğini, kredinin kapanması üzerine 2011 yılında ipoteğin kaldırılarak … ve… lehine yeniden intifa hakkı tesis edildiğini, 2015 yılına gelindiğinde ise taşınmazın gerçek malikleri olan … ve … adına tapuya kaydedildiğini, taşınmazın devri ile …’nun borçları arasında bir irtibat olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davalı …’un davalı kızının ekonomik durumunu bilebilecek kişilerden olduğu, İİK.’nun 278/1 maddesinin 1, 2. ve 3. bentleri gereğince bu tasarrufların bağış hükmünde olup iptali gerektiği, davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kabulüne, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan… aleyhine açılan davanın ise ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı, ölü kişinin davada dava ve taraf ehliyetinin bulunmaması nedenleri ile reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.

İstinaf mahkemesince, istinaf sebepleri yerinde bulunmayarak HMK 353/1-b.1. maddesi gereğince istinaf talebini esastan red etmiş, bu karar davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.

İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için borçlu hakkında düzenlenmiş geçici (İİK’nun 105.maddesi) veya kat’i (İİK’nun 143.maddesi) aciz belgesinin sunulması gereklidir. İİK’nun 105.maddesine göre haczi kabil malı bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı İİK’nun 143. maddesindeki aciz belgesi hükmündedir. Buna göre icra dairesi sadece İİK’nun 143 ve 251.maddesine dayalı olarak kat’i aciz belgesi düzenleyebilir. İİK’nun 105. maddesine göre geçici aciz belgesi düzenleme yetkisi olmayıp sadece borçlunun haczi kabil mal varlığı olmadığına ilişkin haciz tutanağı belge İİK’nun 143. maddesi anlamında aciz belgesi niteliğindedir.

Somut olayda, zabıta araştırmasna göre borçlunun babası ile oturduğu aynı zamanda MERNİS adresi olan yere gidilerek tutulan 05.12.2015 tarihli haciz tutanağında, adresin kapalı olduğu, apartman görevlisinin, borçlunun babasının oturduğunu, borçluyu soranın çok olduğunu belirttiği, kapıya not bırakıldığı ve yapılacak başka bir işlem kalmadığından hacze son verildiği belirtilmiştir. Adresteki eve girilerek herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit olmadığından bu tutanak İİK’nun 105. maddesi gereğince aciz belgesi niteliğinde değildir.

Bu nedenlerle, dava borçlunun aciz hali ispatlanmadığından ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK’nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak HMK’nın 379/2. maddesine göre dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’ya geri verilmesine 09/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Tasarrufun iptali davası ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için buradan ilgili makalemize ulaşabilirsiniz. Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana avukat olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

menfi tespit davası dilekçe örneği, menfi tespit dava dilekçesi örneği, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası dilekçesi örneği, adana avukat

Menfi Tespit Davası Dilekçe Örneği

Bu makalemizde menfi tespit davası dilekçe örneği yer almaktadır. Bilindiği üzere borçlu aslında öyle bir borcu olmadığını iddia ediyorsa, bu iddiasının tespiti için menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davaları o borç nedeniyle alacaklı tarafından icra takibine geçilmeden önce açılabileceği gibi, icra takibinden sonra da açılabilir. Ancak alacaklı takip içinde itirazın iptali davası açmış ve itirazın iptali davasını kazanmışsa artık borçlu menfi tespit davası açamaz. Bu makalemizde yer verdiğimiz menfi tespit davası dilekçe örneği, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası na ilişkindir.

Menfi Tespit Davası Dilekçe Örneği

ADANA NÖBETÇİ ……… MAHKEMESİ’NE

DAVACI : …………..

VEKİLİ : Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI : …………..

DAVA DEĞERİ : ………….. TL

KONU : Davalı firmaya Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün 201../….. sayılı takibi dolayısıyla ………….. TL borçlu olmadığımızın tespiti amacıyla açtığımız menfi tespit dava dilekçesi dir.

AÇIKLAMALARIMIZ

1. Müvekkil hakkında davalı kurum tarafından, …/…/…… tarihinde Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün 201../….. sayılı icra takibi başlatılmıştır. Takip halen derdesttir.

2. Müvekkilin satın aldıktan cayma hakkını kullandığı …… nedeniyle davalıya herhangi bir borcu da bulunmamasına rağmen başlatılan iş bu icra takibi nedeniyle eldeki davayı açmak zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

3. Davalı şirket Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı oldukları vurgusu ile www.k***.com adresinden erişilen eğitim kursunun tanıtımını yapmış ve müvekkil ile sözleşme imzalamışlardır. (Ek-1: Sözleşme) Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki niteliğindeki ön bilgilendirme formu incelendiğinde görüleceği üzere, ürün kursiyerlere www.k***.com adresinden erişilen eğitim kursu olup, hizmeti satın alan tüketiciler sözleşme imzalandıktan sonra “kanal ders aktivasyon şifresi” ile sisteme giriş yapabilmektedir. (Ek-2: Ön Bilgilendirme Formu)

4. Müvekkil sözleşmeyi imzaladıktan sonra, davalı kurumun kendisini tanıttığının aksine Milli Eğitim Bakanlığı ile hiçbir ilgisi olmadığını fark etmiştir. Bunun üzerine daha aktivasyon şifresi almadan ve sisteme hiç giriş yapmadan, yine davalının sözleşmede yer alan ……. nolu telefonunu arayarak ve ……. Nolu numarasına fax çekerek cayma bildiriminde bulunmuştur. Şirket yetkilileri cayma bildirimini aldıklarını sorun olmadığını söylemiştir.

5. Müvekkil herhangi bir sorun olmadığını düşünürken; davalının kendisi hakkında Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 201../…… sayılı icra takibini başlattığını, takip dayanağı olarak da …/…/….. tarihli ürün satışını gösterdiğini fark etmiştir. (Ek-3: Ödeme emri) Dilekçemizin giriş kısmında bahsettiğimiz üzere söz konusu icra takibi halen derdesttir. Bu nedenlerle iş bu davayı açmak zorunluluğumuz hasıl olmuştur

HUKUKİ DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 201../…… sayılı takibi,
…/…/…… tarihli sözleşme,
…/…/…… tarihli ön bilgilendirme formu,
Davalının müşteri görüşme kayıtları,
Tanık
Yemin
Bilirkişi incelemesi
Yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde bulundurulacak nedenler dahilinde,

1.Müvekkilin Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 201…/……. sayılı takibinden davalıya borcunun bulunmadığının tespitine,

2. Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini,

Saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

EKLER :
Ek-1: Sözleşme
Ek-2: Ön Bilgilendirme Formu
Ek-3: Ödeme emri
Ek-4: Onaylanmış vekaletname örneği

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

İtirazın iptali davası, itirazın iptali dava dilekçesi örneği, itirazın iptali davası makalemiz devamındaki itirazın iptali dava dilekçesi örneği ile..çek

İtirazın İptali Dava Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde itirazın iptali dava dilekçesi örneği yer almaktadır. İtirazın iptali dava dilekçesi ile, borçlunun itirazı üzerine duran icra takibine devam edilmesi sağlanır. Zira bilindiği üzere ilamsız icra takibi, alacaklının elinde bir sözleşme, senet vb herhangi bir belge olmadan dahi borçlu aleyhine başlatabilecek icra takibidir. Ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren borçlu, 7 gün içinde borca, faize, yetkiye, (varsa) borca dayanak belge üzerindeki imzaya itiraz edebilir. İtiraz edilmesi halinde icra takibi durur. Duran icra takibinin devamına karar verilebilmesi için itirazın iptali davası açılması ve mahkemeden karar alınması gerekmektedir. İtirazın iptali davası, makalemizin devamında verdiğimiz itirazın iptali dava dilekçesi ile açılabilir.

İtirazın İptali Dava Dilekçesi Örneği

ADANA NÖBETÇİ ……… MAHKEMESİ’NE

İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DOSYA NO: Adana …. İcra Müdürlüğü, 2020/….

DAVACI: ………………….

VEKİLİ: Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI: ………………….

DAVA DEĞERİ : ………………….

KONU : ………….-TL (takip tarihi itibariyle) alacağa yapılan itirazın iptali istemimizi içerir.

AÇIKLAMALARIMIZ

  1. Müvekkil ile borçlu davalı arasında düzenlenen …..… keşide tarihli ……… TL bedelli çek bedeli davalı tarafından ödenmemiştir. Bunun üzerine süresi içinde ibraz edilmiş ancak karşılığı olmadığından tahsil edilememiştir.
  2. Müvekkil ysal süresi içinde başvuru hakkını kullanmadığından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapma hakkını yitirmiştir. Ancak davalı borçlu borcunu ödemediğinden alacak zamanaşımına uğramamıştır.
  3. Bu doğrultuda müvekkilin alacağının tahsilinin temini için 20/…… sayılı dosyasından Genel Haciz Yolu İle İlamsız İcra Takibine başlanmıştır. Ancak borçlu borca itiraz etmiş ve hakkındaki takip durmuştur. (Ek-1: Borca itiraz dilekçesi) Bu nedenle borçlunun itirazın iptali için eldeki davayı açmak zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
  4. Davalı hakkında başlatılan ilamsız takip yasa ve sözleşmelere uygundur. Davalı borca itiraz etmekte Haksız ve kötü niyetlidir. Bu sebeple Haksız itirazın iptali ile Kötü niyetli olarak itiraz etmesi sebebi ile davalı borçluların %20 Tazminata mahkum edilmesini de TALEP EDERİZ. Davalıların takibe itirazı haksız olup, takibin devamı bakımından itirazının iptalini sağlamak için mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ DELİLLER :

  1. Adana …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/…. Sayılı dosyası
  2. Bilirkişi incelemesi,
  3. Tanık,
  4. Yemin
  5. Yargılamanın işine yarayacak her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkilimiz adına saygıyla talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Aldatılan Eş Üçüncü Kişiye Tazminat

Aldatılan Eş Üçüncü Kişiye Tazminat Davası Açabilir Mi?

Aldatılan eş üçüncü kişiye tazminat davası açabilir mi sorusunun son yıllarda hukuk gündemi epeyce meşgul ettiği söylenebilir. Bu doğrultuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/4-1334 Esas, 2017/545 Karar ve 22.03.2017 tarihli kararı ile,  aldatan eş ile birlikte olan 3. kişiye karşı tazminat davası açılabilir kararı vermiştir. İlgili kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu kararında özetle, üçüncü kişinin sorumluluğunu, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girmesi nedeniyle ahlaka ve adaba aykırılık nedeniyle haksız fiilden kaynaklandığını içtihat etmiştir.

Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu‘nun 49/2 maddesine göre de;  “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

Akabinde yapılan eleştiriler ve Yargıtay’ın bu hususta farklı kararlar vermesi nedeniyle Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu 2017/5 E, 2018/7 K ve 06.07.2018 Tarih sayılı kararı ile aldatılan eş üçüncü kişiden tazminat isteyemez kararını vermiştir. Kurul kararında özetle üçüncü kişinin fiilinin haksız fiil niteliğinde olmadığına, sadece aldatmaya iştirak etmenin diğer eşle birlikte sorumlu tutulamayacağına hükmetmiştir. Kurul kararında salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eylem nedeniyle manevi tazminat istenemeyeceğine karar vermiştir. İlgili kararın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Aldatılan Eş Üçüncü Kişiye Tazminat Davası Açabilir Mi?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin son tarihli kararlarında da, aldatılan eş üçüncü kişiye tazminat davası açabilir mi sorusunun cevabının hayır olduğunu görüyoruz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/13236 E, 2019/1288 K sayılı 07.03.2019 tarihli güncel bir kararında; evli kişiyle bilerek birlikte olma halinin tek başına aldatmada üçüncü kişi bakımından manevi tazminat sorumluluğu doğurmayacağına karar vermiştir. Buna göre aldatılan eş üçüncü kişiye tazminat talebini yönlendiremez. Kararda emredici norma değil ancak ahlaka aykırı olan böylesi fiilin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için failin yani üçüncü kişinin aldatılan eşe bilerek zarar verme kastıyla hareket etmesi gerektiği, sadece birlikte olduğu eşin evli olduğunu bilmesi bu tür sorumluluk için yeterli olmadığına hükmetmiştir.

T.C. YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2016/13236
KARAR NO: 2019/1277
TARİH: 07.03.2019

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 07/11/2014 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının dava dışı eşin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla birliktelik yaşayarak evliliğinin bitmesine neden olduğunu, bu durumun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının davacının aile birliğinin yıkılmasına neden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, evlilik birliği devam ederken, eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiden diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunup bulunmayacağı hususundadır.

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/07/2018 tarihli ve 2017/5 E. – 2018/7 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; TMK 185/3 maddesinde düzenlenen sadakat yükümlüğü, evlilik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup ihlal edilmesi durumunda yalnızca sözleşmenin taraflarının yani eşlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri nisbi hak niteliğindedir. Yani mutlak bir hak mahiyetinde olmadığı için, herkese karşı ileri sürülemez.

Davacı, kişilik hakkı ihlallerini düzenleyen genel hükümlere yani TMK’nun 24-25 ve TBK’nun haksız fiil sorumluluğuna ilişkin temel düzenlemesi olan 49/1 (BK. 41/1) ve kişilik değerlerinin zedelenmesine ilişkin TBK 58. (BK 49.) maddelerine de dayanamaz. Söz konusu yasa maddeleri gereğince haksız fiil sorumluluğundan söz edilebilmesi için, diğer şartların yanında ayrıca zarara sebep olan fiilin hukuka aykırı olması yani emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerekir. Somut olayda, eş olmayan davalı yönünden fiilin hukuka aykırılık şartı gerçekleşmemiştir.

Müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin de uygulanması mümkün değildir. Zira, TBK’nun 61. (BK 50.) maddesinde birden fazla kişinin ortak kusurlu davranışları nedeniyle. Bir zarara yol açmaları durumunda müteselsil sorumluluğun söz konusu olacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda sorumluluğa gidilebilmesi için. aldatan eş ile birlikte olan davalının fiilinin de hukuka aykırı olması gerekir. Davalının dava dışı eş ile birlikteliği şeklindeki davranışı, aldatılan eş yönünden haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceğinden. müteselsil sorumluluk esasına göre de sorumluluğuna gidilemez.

Aldatılan eş yansıma yoluyla zarara uğradığını da iddia edemez.

Zira, üçüncü kişinin aldatan eşe karşı herhangi bir hukuka aykırı eylemi ve verdiği herhangi bir zarar bulunmadığından, yansıma yoluyla istenebilecek zarar da söz konusu olamaz.

TBK’nun 49/2 (BK.41/2) maddeleri gereği, fiilin emredici bir norma değil de sadece ahlaka aykırı olması durumunda, sorumluluğa gidilebilmesi için, failin zarar görene zarar verme kastıyla yani somut olayda, davalının davacı aldatılan eşe bilerek ve isteyerek zarar vermeyi amaçlamış olması gerekir. Sadece birlikte olduğu eşin evli olduğunu bilmesi bu tür sorumluluk için yeterli değildir.

Şu durumda; açıklanan yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun yukarıda anılan kararı uyarınca yerel mahkemece, evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Sonuç olarak aldatılan eş üçüncü kişiye tazminat davası açamaz, manevi tazminat talebini yalnızca kendisini aldatan eşine yönlendirebilir diyebiliriz.

Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, adana boşanma avukatı olarak boşanma, velayet, nafaka, tazminat  işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. 

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Dini İnanç ve Duyguların İstismarı Suretiyle Dolandırıcılık

Dini İnanç ve Duyguların İstismarı Suretiyle Dolandırıcılık

Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi hali suçun nitelikli halidir.  Bu suç tipinde fail mağdurun dini duygularını istismar eder, kötüye kullanarak haksız menfaat elde eder. Nitelikli dolandırıcılık suçunun bu tipinde, cezayı artırıcı etken dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. 

Türk Ceza Kanunu‘nun 158/1-a maddesine göre; 

Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle … işlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Dini İnanç ve Duyguların İstismarı İle Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda

  • Dini inanç ve duyguların istismarı halinde bu suça dair yargılama Ağır Ceza Mahkemesi‘nde yapılır.
  • Nitelikli dolandırıcılık suçunun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, faile verilecek ceza yarı oranında artırılır.
  • Yine Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda faile verilecek ceza bir kat artırılır.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları;

  • “…Sanığın olay günü temyiz dışı diğer sanık D. ile birlikte katılan H..K..’in ikametine gelip, her iki şikayetçiye dini büyüklerden Abdülkadir Geylani soyundan geldiklerini ne sürüp, katılanlara büyü yapıldığını söyleyerek, dualı sözlerle büyü ve kötülüklerin giderilebilmesi için kendilerinden altın istedikleri, bunun üzerine katılan H..K..’in değerli bir şey veremediği, ancak sanıkların katılan S..K..’e ait bilezik, Cumhuriyet altını ve 400 TL nakit parayı alıp olay yerinden uzaklaştıkları, böylece sanığın aynı ev çatısında birlikte yaşayan akraba olan katılanlara yönelik eyleminde…” (Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2015/14606 E, 2016/659 K, 20/01/2016 T)
  • “…Sanığın, sara hastası olan katılanın ikametine gelerek, “seni cin çarpmış, ben seni iyileştirebilirim” şeklinde yalan söyleyerek bu duruma inanan katılandan tedavi ve ilaç gideri bahanesiyle para alarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda…” (Yargıtay 23. Ceza Dairesi, 2015/4053 E, 2015/7269 K, 30/11/2015 T)
  • “…Kendisini tanımayan katılana oğlu …’ı tanıdığı izlenimi veren sanığın, öldüğünü iddia ettiği kayınvalidesinin vasiyeti gereği erzak ve para dağıtacağını söyleyip, bbunu katılandan yapmasını istediği, bu isteği kabul eden katılanı kayınvalidesi için mevlüt okuyan hocaya parasını okutmak suretiyle bereketleneceğine inandırıp, kimliği belirlenemediği için evrakı ayrılan ikinci bir kişi ile birlikte kandırarak parasını almak suretiyle gerçekleşen olayda…” (Yargıtay Ceza Genel Kurul 2012/15-1365 E, 2013/381 K, 24/09/2013)

Adana ceza avukatı olarak, Büken Hukuk & Danışmanlık Bürosu, TCK ve diğer ilgili kanunlarda düzenlenen suçların soruşturma aşamasından infaz aşamasına kadar tüm işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

Kripto Para Hukuku

Kripto Para Hukuku

Bu makalemizde kripto para hukuku, kripto paraların ülkemizdeki yasal durumu, niteliği ve kanuni düzenlemeler ile ilgili bilgi vermeye ve “kripto paraların yasal dayanağı nedir”, “kripto paranın “para”dan farkları nelerdir” gibi soruları yanıtlamaya ve çalışacağız.

Kripto Para Nedir? Para ve Kripto Para Ayrımı

Para, en genel ifadesiyle devletler tarafından çıkarılmış bir takas takas aracı olarak tanımlanabilir. Paralar geçmişte bir emtia değere karşılık olarak sunuluyor olsa da günümüzde kullanılan paralar “fiat para” prensibine göre karşılıksız olarak basılmaktadır.

Kripto para ise genel olarak “fiat para” sistemlerine alternatif olarak geliştirilmiş ödeme sistemleridir. Kağıt paraların aksine üretim adedi sınırlı olan bu dijital değerler giderek daha çok kullanılmakta ve yaygınlığı artmaktadır.

İlk kripto para olan “Bitcoin” ise anonim bir kişi mi yoksa bir grup mu olduğu bilinmeyen “Satoshi Nakamoto” tarafından 2009 yılında yaratılmıştır. Bitcoin’in geçen yaklaşık 10 yıllık süreçte kullanım alanı ve değeri oldukça artmıştır. Bitcoin’in yanı sıra piyasada bir çok alternatif kripto para birimi de ortaya çıkmış ve kullanılmaya başlanmıştır.

Kripto Paraların Yasal Altyapısı

Dijitalleşen günümüz dünyasında kripto paraların her geçen gün daha fazla hayatımıza gireceği aşikardır. Bu nedenle bir çok ülke kripto paralar ile ilgili düzenlemelere giderek bu değerlerin kendi ülkelerindeki hukuki altyapılarını hazırlamışlardır. Kripto para hukuku ndaki en güncel örnek Şili’nin yaptığı kripto para düzenlemesidir. Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Başka bir örnek verecek olursak, Amerika Birleşik Devletleri Gelirler İdaresi (İnternal Revenue Service) 2014 yılında yayınlamış olduğu bir kılavuzda kripto paraların, “Mal Varlığı” şeklinde değerlendirilerek yapılması gerektiğini bildirmiştir. Ayrıca kripto para madenciliği yapan kişilerin kazançları, o kripto paranın anlık market değeri üzerinden hesaplanacak olan miktar ile hesaplanarak gelir vergisine, istihdam vergisine ve buna ilişkin diğer vergilere tabi olmaktadır. 

Bu hazırlıkların yapılması gerek bu dijital değerlerin kullanımı ve güvenliği, gerekse bu dijital değerlerin yaratım süreçlerinde kullanılabilecek yollardan biri olan ICO’lar (Initial Coin Offering) için büyük önem arz etmektedir.

Kripto Paranın Ülkemizdeki Yasal Durumu

Ülkemizde kripto para kullanımı ile ilgili herhangi bir çalışma henüz yapılmamış olsa da, mevcut hükümetimizin yeni ekonomik adımlarında ICO’lar ciddi şekilde teşvik edilmektedir.

Kripto paraların güvenliği ise ülkemizde şu an için ancak “Bilişim Suçları” çerçevesinde yorumlanmaktadır.

Diğer makalelerimize buradan ulaşabilir veya büromuzdan randevu almak için buraya tıklayabilirsiniz.