Boşanma Dilekçesi Örneği

Bu makalemizde boşanma dilekçesi örneği yer almaktadır. Boşanma davası da her dava gibi dilekçe ile açılır. Adana boşanma avukatı, boşanma örnek dilekçe

Bu makalemizde boşanma dilekçesi örneği ne yer verilecektir. Boşanma davası da her dava gibi dilekçe ile açılır. Boşanma davası dilekçesi ile basitçe eşlerin evlilik birliğini devam ettiremeyecek durumda olduğu ve evliliğin hakim kararı ile sona erdirilmesidir.

Boşanmada, eşlerin boşanma, ve nafaka, velayet, velayet paylaşım vb hususlarda anlaşmış olmaları halinde anlaşmalı boşanma davası sonucunda sağlanabilir. Dava, eşlerin bu hususlardan herhangi birinde anlaşamaması halinde boşanma dilekçesi örneği ile çekişmeli boşanma davası şeklinde de açılabilir. Anlaşmalı boşanma davası için buradan, çekişmeli boşanma davası için buradan ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

İş bu makalemizde yer verilen boşanma dilekçesi örneği çekişmeli boşanma davasına yöneliktir. Anlaşmalı boşanma ise bir protokol ile yapılacaktır. Anlaşmalı boşanma protokol örneğine buradan ulaşabilirsiniz. Çekişmeli olarak açılan boşanma davasının tarafların anlaşmasıyla anlaşmalı boşanma davasına dönüşmesi de mümkündür. Hukuk sistemimizde avukat ile temsilin zorunlu olmamakla birlikte boşanma davasında, adana boşanma avukatı ndan hukuki danışma hizmeti almanız en büyük tavsiyemizdir.

Boşanmada eşlerin birbirinden maddi tazminat veya manevi tazminat talepleri de olabilir. Boşanma davalarında, tazminatın belirlenmesinde eşlerin kusur durumu ve eşlerin maddi güçlerinin tam olarak ortaya konması önem arz ettiğinden bir adana boşanma avukatı aracılığıyla takip edilmesinde hukuki yarar olduğu görüşündeyiz.

Boşanma Dilekçesi Örneği

ADANA …. AİLE MAHKEMESİ’NE

DAVACI: ………………….

VEKİLİ: Av. Selce MARAŞ BÜKEN

DAVALI: ………………….

KONU: Evlilik birliği temelinden sarsıldığından boşanmaya ve çocukların velayetinin müvekkile verilmesine karar verilmesi ve manevi tazminat talebidir.

AÇIKLAMALARIMIZ

1. Müvekkil ile davalı ….. tarihinde evlenmiş olup, bu evlilikten ……. Doğumlu ………….. ve …….. Doğumlu ……… isimli iki çocuk dünyaya gelmiştir. Müvekkil ile davalı birbirlerini tanımadan görücü usulü evlenmiş olup, evlilik sonrası davalının müvekkile karşı olumsuz kişiliği ortaya çıkmış, zamanla anlaşmazlıklar artarak devam etmiştir. Kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu baş göstermiştir.

2. Davalı ev hanımıdır. Ancak müvekkile karşı olumsuz tavırları, müvekkilin kazancını yetersiz görmesi, daha iyi bir hayat isteği, istedikleri yerine gelmeyince de müvekkili aşağılar konuşma ve tavırları, çocuklarına karşı olumsuz hareketleri neticesinde evlilik birliği çekilmez hale gelmiştir.

3. Davalı yaklaşık 5 ay önce evliliği daha fazla devam ettiremeyeceğini söyleyip, eşyalarını toplayıp, müvekkilimi ve çocuklarını terk etmiştir. Davalı bu 5 aylık süreç içinde bir kez olsun çocuklarını görmek istememiştir.

4. Müvekkilin maddi durumu yerindedir. Davalının terk edip gittiği çocuklara müvekkilin işte olduğu zamanlar hemen alt katta oturan ve bütün gün evde olan anne ve babası bakmaktadır. Zaten çocuklar doğduklarından beri aynı evde babaanne ve dedeleri ile altlı üstlü oturduklarından ve sık sık bu kişilerle vakit geçirdiklerinden bu durumu yadırgamamışlar, hatta bir kere olsun annelerinin nerede olduğunu sormamışlardır.

5. MÜŞTEREK ÇOCUKLARIN GEÇİCİ VELAYETİNİN VE DAVA SONUNDA VELAYETİN MÜVEKKİLE VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ. Zira;

  • Davalının çocuklarını terk edip gitmiş, çocuklarını 5 aydır arayıp sormamıştır.
  • Davalı eşin hem babasına hem de çocukların bakımı ile ilgilenmesi mümkün değildir.
  • Davalı ev hanımıdır. Sabit bir geliri yoktur
  • Davalının evi terk etmesi nedeniyle de çocuklar ile ilişkisi zedelenmiştir. Davalı terk ettiğinden beri çocuklar bir kez olsun müvekkile “Annemiz nerede” diye sormamışlardır. Hatta şu an davalı olmadan daha huzurlu ve mutludurlar. Ayrıca davalı çocuklara baskıcı, sert ve ters bir tutumda olmuştur
  • Çocuklar şu an bulundukları yerde huzur ortamı içinde büyümektedirler. Bu doğrultuda çocuğun alıştığı ve büyüdüğü çevreden koparılmaması gerekmektedir. Çocuklar doğduklarından beri müvekkilin kaldığı evde oturmaktadır. Tüm okul arkadaşları, mahalle arkadaşları, komşuları, akrabaları babaanne ve dedesi de bu çevrededir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/27852 E, 2015/249 K ve 13/01/2015 tarihli kararı; “…Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de mevcut olmadığına göre, müşterek çocuğun uzun zamandır davalı babayla yaşadığı ve ortama da alıştığı gözetilerek, velayetinin babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…”)
  • Kardeşlerin birbirinden ayrılmamasının gelişimleri bakımından önemlidir. Bu nedenle hem ……’nın hem …….’in velayetinin müvekkile verilmesini talep ederiz. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/4755 E, 2014/14882 K ve 30/06/2014 tarihli kararı; “…Velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. O halde, müşterek çocuğun isteği ve kardeşlik duygularının gelişmesi için kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması kıstası da dikkate alındığında, ortak çocuklardan Cenker’in velayetinin de davacı-karşı davalıya verilmesi gerekirken…”)

Velayetin kime verileceğinin takdirinde sadece çocuğun menfaatini göz önünde bulundurmalıdır. Buna velayetin belirlemesinde çocuğun üstün yararı ilkesi denilmektedir. Yargıtay‘a göre çocuğun yararı; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Somut olayda da ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI İLKESİ göz önünde tutulduğunda çocukların davalının değil; müvekkilin yanında bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişim sağlayabilecekleri ortadadır.

BU DOĞRULTUDA İDRAK ÇAĞINDA OLAN ÇOCUK ……..’İN SAYIN MAHKEMENİZ’CE DİNLENMESİNİ DE TALEP EDERİZ.

6. Davalının yapmış olduğu olumsuz ve kusurlu hareketler, müvekkilin hakaretlere maruz kalması ve toplum içerisinde küçük düşürülmesi, davalının çocuklarına eziyet etmesi, sonucunda evi ve çocuklarını terk edip gitmesi, bir daha da arayıp sormaması müvekkilde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuş, müvekkil üzüntü içinde psikolojik çöküntüye girmiştir. Davalı tarafından oluşturulan ve müvekkilde oluşan manevi keder, üzüntü, moral bozukluğunu kısmen de hafifletmesi amacıyla tamamen kusurlu olan davalıdan ………. TL manevi tazminat talep etmek zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

7. Sonuç olarak, davalı taraf, normal aile hayatına intibak edememiş, müvekkilin gelirini yetersiz görmüş, lüks bir hayat istemiş, müvekkili sürekli başka kişilerle kıyaslamış, maddi ve manevi olarak müvekkili sürekli aşağılayarak, maddi ve manevi baskı kurarak ortak aile hayatını çekilmez duruma getirmiş ve nihayetinde evi ve çocuklarını terk edip gitmiştir. Böylesi bir evliliğin devam etmesi beklenemez.

HUKUKİ DELİLLER :

  1. Nüfus kayıtları,
  2. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması,
  3. Tanık,
  4. Yemin,
  5. Uzman İncelemesi,
  6. Yargılamanın işine yarayacak her tür kanıt.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edildiği üzere;

  1. Tarafların evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından tarafların BOŞANMALARINA;
  2. Müşterek çocuklardan …….. doğumlu ……. ve ……… doğumlu …….’in GEÇİCİ VELAYETİNİN VE DAVA SONUNDA VELAYETİNİN MÜVEKKİLE VERİLMESİNE,
  3. Müvekkil için, davalı aleyhine ………… TL MANEVİ TAZMİNATA hükmedilmesine;
  4. Dava sonucunda, YARGILAMA GİDERLERİ VE, AVUKATLIK ÜCRETİNİN DAHİ DAVALIYA YÜKLETİLMESİNE karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Selce MARAŞ BÜKEN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir